YURTDIŞI VATANDAŞLAR BİRİMİ BAŞKANIMIZ ALİ YÜKSEL'İN BASIN AÇIKLAMASI - Almanya’da Yaşayan Türklerin Sorunları ve Çözüm Önerileri

• Sağlık Sigortası

• Avrupa’da başta Almanya olmak üzere birçok ülkede yaşayan Türk vatandaşlarının bugüne kadar Türkiye’de yararlandıkları sağlık hizmetlerinde değişikliğe gidildi. Yeni uygulama ile Sosyal Güvenlik Kurumu, artık sadece acilde yapılan tedavi ve ilaç masraflarını karşılayacak.
Yeni uygulamadan Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Makedonya, Romanya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Lüksemburg ve Çekya’da yaşayan Türkler etkilenecek.

Sağlık sigortaları ile ilgili konu kamuoyu yanlış bilgilendirilmektedir. Baştan beri Almanya daha doğrusu yurtdışındaki muadil kurumlarla bizim bürokratların hazırlamış oldukları anlaşmada yurtdışında mukim vatandaşlarımız ülkeleri yani Türkiye’ye geldiklerinde SADECE acil durumlarda müdahale edildiklerinde Türkiye’deki sağlık kurumu bunu karşılar yönünde anlaşma yapmışlardı. Aynı şekilde Türkiye’den bir vatandaş yurtdışında çıktığında gittiği ülkede de sadece acil durumlarda sağlık hizmetini bulunduğu ülke karşılamaktadır. Bunun dışındaki tüm hizmetler bireyin bağlı olduğu sağlık kurumu eğer karşılıyorsa vatandaş herhangi bir ücret ödemek zorunda değildir. Aksi halde vatandaş kendisi karşılamalıdır veya özel sağlık sigortası yapmalıdır. Bu zamana kadar Türkiye’deki SGK bunu uygulamadı. Mali kalemler zamanla arttıkça bunu uygulamaya başlamıştır. Yani yeni bir durum değildir bu! Dolayısıyla; SGK, ya bu uygulamadan vazgeçmeli, ya da yurtdışındaki muadil kurumları ile tekrar masaya oturup yeni anlaşmalar yapmalıdır. Çözüm budur! Diğer tüm çözümler günübirlik ve popüliste çözüm olur.

• Bedelli / Dövizle askerliğe zam
• Son dönemlerde yapılan fahiş zam, vatandaşlıktan çıkışı tetikliyor.

Askerlik ile ilgili çözüm, şu şekilde olmalıdır:
Askerlik yaşına gelmiş yurtdışında mukim vatandaşlarımız, bildiğimiz klasik temel askerlik eğitimi yerine (devletimizin tüm masraflarını bütçeden karşılamak kaydıyla?) her bir gencimizi iki haftalığına Türkiye’ye çağırmalı, ilk haftada sıkıştırılmış bir müfredatla Türk tarihi ve jeopolitik konumu ile ilgili eğitime tabii tutmalıdır. İkinci haftada ise gencin ebeveynlerinin memleketi neresi ise örneğin Trabzon ise genci bir hafta boyunca planlı şekilde Karadeniz turuna çıkarmalı ve bölgenin yapısı ve görsellikleri tanıtılmalıdır. Aynı şekilde Antalyalı genç için Akdeniz, Muğlalı genç için Ege, Mardinli genç için Güneydoğu programları düzenlenmelidir. Bu programlar elbette gruplar halinde olmalıdır. Bu şekilde hem gençlerimizin yurtdışında asimile olma riskini minimize etmiş oluruz hem de yurtdışında gönüllü elçiler olmuş olur.

• Vatandaşlık:
• Çifte vatandaşlık, birçok uyruk için mümkün, fakat Türk vatandaşları için mümkün değil.

Çifte vatandaşlık konusu tamamıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin ihmali ve duyarsızlığından kaynaklanmaktadır. Bu soruna çözüm çok basit bir şekilde yasal bir düzenleme ile çözülür. Şöyle ki: Ebeynlerinin herhangi birinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların çocukları da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Sadece devlet tarafından tespit edilen terörle iltisaklı olanlar, Bakanlar Kurulu kararı ile, vatandaşlıkları düşürülür. Türkiye Cumhuriyeti, çifte veya çok uluslu vatandaşlığı kabul eder. Kesin çözüm budur! Bürokrasinin, bunun antidemokratik bir olduğu yönündeki gerekçesinin ise, hiç bir şekilde tutulur tarafı yoktur

• Sıla Yolu:
• Sıla yolunda, özellikle Bulgaristan giriş ve çıkısındaki aşırı bekleme süresi. Bu sene Türkiye dışındaki sınırlarda da, Türk polisi vardı. Bu insanımızı çok sevindirdi. Fazla bir faydası yok ama, insanımız kendini güvende hissetti.
Bilet fiyatları, erken dahi alınsa, çok pahalı. İnsanımız, arabayla izine gelmeye mecbur bırakılıyor. Bu da trafikteki kaza sayılarının artmasına sebep oluyor.

Sıla yolundaki sıkıntılar ile ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, geçen sene Sırbistan’da uygulamaya başladığı Türk Polisi uygulaması, doğru bir adımdır. Bunu güzergahtaki diğer ülkelere yaymaya çalışmak gerek. Bunun yanında özellikle Türk Gümrük Kapılarındaki temel hizmetlerin artırılması gerekiyor. Mesela, Türkiye’de çıkış yapacakların bekleme esnasında temizlik ve temel ihtiyaçlarını giderebilecekleri mobil çözüm uygulamalarının geliştirilmesi gerekiyor. Bununla birlikte, uçak bilet fiyatları tatil dönemlerinde üst tavan fiyatı uygulamasına geçilmesi gerekiyor. Üst sınır ise, asgari ücretin onda birini geçmemelidir. Ancak bu durumda Yurtdışı Türklerine pozitif ayrımcılık sağlanmış olur. Bu ise Hazine’ye ekstra bir yük getirmemektedir. Bilakis sayı artacağından ek gelir kalemlerinin artmasına vesile olacaktır.

• Türkiye’de Mobil telefonların kısa süre sonra kilitlenmesi
• Yurt dışından yolcu beraberinde getirdiği cep telefonu için, 1.838 liralık kayıt ücreti ödemesi gerekiyor.

Cep telefon kayıtları ile ilgili tamamıyla doğru bir uygulamadır. Burada önemli olan iç piyasa üreticilerin korunması dikkate alınmıştır. Zaten yurtdışında mukim vatandaşlarımız 180 gün boyunca herhangi bir sıkıntı yaşamamaktadır. Bunun üzerinde bir sürede kalanlar ise, cep telefonlarını Türkiye’den tedarik etmesi, hakşinas ve doğru bir uygulama olur. Ancak ücretin çok yüksek olması, şikayetlere sebep olmaktadır

• Emeklilik:
• Emeklilikte kısa sürede yapılan aşırı zam.

Borçlanarak Emeklilik, sadece Türkiye’de uygulanan ve hiçbir ekonomik kuralla bağdaştırılamayan bir uygulamadır. Dünyada başka bir örneği yoktur!

• (Bu konuyu ayrı bir değerlendirmek gerekir. Saçma bir uygulama, fakat bunu dediğimiz anda, vatandaştan çok tepki toplarız. Ekonomik kurallara göre, bakıldığında, bu sistem komple kaldırılması gerekir kanaatindeyiz.

• Ana Dili:

• Almanya’da Türkçe ders veren okulların açılması. Çocuklarımızın çoğu ana dilini konuşamıyor.
• Ana dil Türkçe’mizin okullarda ders olarak okutulması.
Ana dil kimlik oluşumu açısından önemli diye düşünüyoruz.

Buradaki ırkçılığa karşı STK’larımız hiç, ama hiç yeterli değil. Hepsini toparlayıcı bir çalışma gerek.

Anadil, daha doğrusu Türkçe’nin, kurumsal yapılarda seçmeliden ziyade, zorunlu eğitim sürecine sokulacak adımların atılması gerekmektedir. Burada genelleme yapılacak bir çözüm mümkün değildir! Her ülkenin kendi şartlarına göre yerelde çözüme gidilmelidir. Özellikle yurtdışındaki STK’lardan kurumsal destekler alınmalı ve de verilmelidir.

İslâm’ın tüm Avrupa’da tüzel bir statü kazanmasına yönelik yerelde çözüm odaklı adımlar atılmalıdır. Burada da kurumsal bir çözüme ihtiyaç vardır.

• İnsanımız Türkiye´ye yatırım yapmaya korkuyor. Holdingler meselesinde kimse ve özellikle hükümetlerin sahip çıkmaması.
Ayrıca yapılan yatırımlar güvence altında değil. Mesela, arsa alıyorsun bir kaç sene sonra gidip bakınca, yandaki komşu arsayı kısmen veya tamamen işgal etmiş. Mahkemeye vermeyi kimse tavsiye etmiyor, çünkü süreç uzun ve adil değil.

Holdingzedeler ve de ticari anlaşmazlıklar ile ilgili olarak, devletin acilen Ticari Ataşe sayılarını artırması gerekmektedir. Bunların öncelikli görev alanı, bu gibi tuzaklara dikkat çekmeli, önceden müdahaleye gidilmelidir. Sonuçlarına çözümler aramak yerine, nedenlerinin ortadan kaldırılması ilkesi esas alınmalıdır.

• Helal Et kesimi
• Şoksuz kesimin, orta Avrupa´nın tamamına yakınında yasaklanması.

Helal et kesimi ile ilgili olarak mutlaka sektörün yabancı gıda şirketleri ile ortak çözüm yolları aranmalıdır. Son yıllarda, Etnomarketingde yabancı şirketler ciddi bütçeler ayırmakta ve bu piyasaya hakim olma çabası içindedirler. Bu süreçten faydalanılması gerekir.

Ali YÜKSEL
Yurtdışı Vatandaşlar Başkanı

Yayın Tarihi: 20 Nisan 2020 | Yayın Saati: 01:35:02