Mavi Vatan’da Sular Bir Türlü Durulmuyor

Avrupa Birliği, Türkiye’nin Adalar Denizi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusundaki hak ve menfaatlerini hiçe sayarak baskı dozajını iyice artırma yoluna giderek Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından öne sürülen ve kabul edilebilmesi asla mümkün olmayan tezler doğrultusunda tek taraflı çözümü baskı yoluyla   adeta zorla dikte ettirmeye çalışması kabul edilebilir bir durum değildir.

 

Özellikle Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’in mayıs ayında Ankara’ya yapması muhtemel ziyaret ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki son sismik araştırma gemisi Abdulhamid Han’ı Karadeniz’e çekmeye yönelik çalışması, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarları bakımından sakıncalı bir durum ortaya çıkaracağı muhakkaktır.

 

Yunanistan’ın dayatmaya çalıştığı ve uluslararası hiçbir hukuki geçerliliği olmayan “Sevilla Haritası” doğrultusunda hareket eden ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığına tahammül gösteremeyen Avrupa Birliği, son dönemlerde tek taraflı baskıcı tutum ortaya koyarak Türkiye ile ilişkilerini salt Yunanistan ve GKRY tarafından ortaya atılan ve kabul edilebilir hiçbir yanı bulunmayan politikalar çerçevesinde şekillendirmeye çalıştığını görmek mümkündür.

 

Hükümetin, 2020 yılından beri sadece “Sevilla Haritası” sınırları içerisinde kalarak kısa vadeli politikalar ortaya koymak suretiyle Avrupa Birliği nezdinde Yunanistan ve GKRY ile mevcut sorunları dondurmaya çalışmasının uzun vadede çözüme yönelik hiçbir sonuç getiremeyeceği gayet aşikardır.

 

Yunanistan’ın Avrupa Birliği arkasına sığınarak Adalar Denizi’nde benzer politikalar uygulamaya çalışması ve başta Zürafa Adası olmak üzere Türkiye’ye ait olan birçok adayı sahiplenmesi karşısında iktidarın hala suskun kalmasının hiçbir izah tarzı bulunmamaktadır.

 

Türkiye’nin Avrupa Birliği serüveni uğruna Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Adalar Denizi’ndeki varlığından ve hayati öneme sahip haklarından geri adım atmak suretiyle dayatmaları kabul etmesi asla mümkün olamaz.

 

Özellikle şunu da ifade etmek gerekir ki, Doğu Akdeniz ve Adalar Denizi’nde Türkiye’nin içinde yer almadığı tüm denklemlerin sadece istikrarsızlığı tetikleyeceğini ifade etmek gerekir.

 

AB, ABD ve Yunanistan çıkarlarının gözetlenerek politik adımlar atılması durumunda Türkiye’nin uzun vadede ağır fatura ödemekle karşı karşıya kalması söz konusu olabilir.

 

Sonuç olarak şunu ifade etmek gerekir ki, Yeniden Refah Partisi olarak Türkiye’nin “MAVİ VATAN” sınırları içerisindeki hak ve menfaatlerinin korunması konusundaki hassasiyetimizi bir kez daha ifade eder, bu konuda hükümetin Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda atacağı her türlü adımın destekçisi olacağımızı da ifade etmek isteriz.

Yayın Tarihi: 25 Nisan 2024 | Yayın Saati: 18:39:51