Trump ve Netanyahu’nun Gazze Planı Öncelikli Olarak Hidrokarbon Yatağıdır.

Bildiğiniz üzere İsrail, “Altı Gün” Savaşı sırasında Gazze Şeridi'ni işgal ederek Birleşmiş Milletler kararını yok sayarak 1970 yılında ilk İsrail yerleşim birimini inşa etmeye başladı.

 

Daha sonra Oslo Anlaşmasıyla Filistin ve İsrail yetkilileri işgal altındaki topraklarda Filistinlilerin kendi özerk yönetimlerini kurmalarına ilişkin bir taslak üzerinde anlaşmaya vardı. Bu anlaşma gereğince İsrail, Gazze Şeridi'nden çekilerek buranın yönetimini Filistinlilere terk etti.

 

Tarihçi Avi Shlaim, Hamas'ın İsrailli yerleşimcilere ve askerlere yönelik ısrarlı saldırılarının Gazze'deki varlığını sürdürmenin maliyetini artırdığını ve burayı sürdürülemez hale getirdiğini ifade ediyordu. Shlaim, geri çekilme kararının alınmasında demografik kaygıların önemli rol oynadığını ve Filistinlilerdeki yüksek doğum oranın İsrail'in hak iddia ettiği bölgelerdeki Yahudi çoğunluğunu tehdit eden "demografik bir saatli bomba" oluşturduğunu ve bunun sonucu olarak İsrail’in Gazze’den çekilmesi kararı alındığını açıkça ifade ediyordu.

 

Aynı zamanda dönemin Başbakan Yardımcısı Şimon Peres de bir röportajında şunları ifade ediyordu: "Demografik yapı nedeniyle Gazze'den çekiliyoruz". Sonsuza dek Gazze'ye tutunamayız. Orada bir milyondan fazla Filistinli yaşıyor ve sayıları her nesilde ikiye katlanıyor.

 

İsrail'in Başbakan Ariel Şaron tarafından o dönemde öne sürülen Gazze Şeridi'nden tek taraflı çekilme planı 15 Ağustos 2005'te hayata geçirildi. Planın amacı, Filistinlilerle barış müzakerelerinin yapılmaması durumunda İsrail'in güvenliğini ve uluslararası statüsünü iyileştirmekti.

 

Planın uygulanmasıyla birlikte 25 yerleşim yerinde yaşayan 9000'in üzerinde İsrail vatandaşı Gazze’den tahliye edildi. 22 Eylül 2005'te İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamından 1967 Yeşil Hat'a çekilme işlemi tamamlandı. Haziran 2007'de de Hamas, Gazze Şeridi'ni Filistin Yönetimi'nden devraldı.

 

O dönemde Maliye Bakanı olan Binyamin Netanyahu, Gazze’de işgal altındaki topraklarda yer alan yerleşimlerden çekilme planının sözde "terör" için bir üs oluşturulmasına imkân sağlayacağını öne sürerek hükümetten istifa etti.

 

Bu arada BM Güvenlik Konseyi'nin 22 Kasım 1967'de aldığı 242 sayılı kararın temel amacı; İsrail'in 1967 "Altı Gün Savaşı’nda işgal ettiği toprakları terk etmesi, Filistinli mültecilerin geri dönüşü ve başkenti Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulmasıydı. Bu kararın hükümleri, aksi kararlaştırılmadıkça 2-3 yıl içinde uygulanacaktı.

 

Ne yazık ki Siyonist İsrail, 1967 yılındaki "Altı Gün Savaşı’nda işgal ettiği yerleri terk edip Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı kararını uygulamak yerine, tüm dünyaya meydan okuyarak ve buralarda yeni yerleşim birimleri oluşturarak işgali kalıcı hale getirmiştir. Siyonist İsrail, ABD'nin güçlü desteğiyle işgal altındaki Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze'de şiddet ve katliamlarla adım adım amacına ulaşırken, bir bakıma ABD'nin Ortadoğu'daki çapası ve en önemli stratejik üssü konumunu korudu.

 

Siyonist İsrail yönetiminin ve Siyonist İsrail'in Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki fiili işgaline ilişkin tüm uluslararası kararları geçersiz sayan, Birleşmiş Milletler şartını tanımayan ve bunu Genel Kurul önünde yırtan Siyonist İsrail'in BM temsilcisinin tüm bu tutumlarına rağmen, ne yazık ki ABD tarafından ödüllendirilmeye ve desteklenmeye devam edilmektedir.

 

Bugün gelinen noktada Trump, uluslararası hukuku hiçe sayan bir anlayışla iki milyondan fazla Filistinlinin Ürdün veya Mısır'a gönderilmesi ve Gazze’nin ABD tarafından sahiplenilmesini öngören planının asıl maksadının Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik geçmişte yarım kalmış planının hayata geçirilmesi ve Filistin Devleti’nin Gazze Deniz yetki sınırları içerisinde yer alan ve 1999 yılında Filistin Devleti tarafından BP şirketine doğalgaz arama yetkisi verdikten sonra Gazze kıyı şeridine 36 km mesafede 30 milyar m3 doğal gaz rezervinin tespit edilmesi  Trump’ın Gazze  konusundaki ısrarının bir parçasını ortaya koymaktadır.

 

Oysa ki, İsrail Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 22 Kasım 1967'de aldığı 242 sayılı kararın temel amacı; İsrail'in 1967 ‘Altı Gün Savaşı’nda işgal ettiği toprakları (ki buna Gazze de dahildir) Filistin Devleti’ne terk etmesi idi. Bunun sonucu olarak 22 Eylül 2005’te Gazze’den çekilen ve burayı Filistin Devleti’ne terk eden İsrail, BM kararları ve uluslararası hukuku hiçe sayan ve hukuk tanımaz bir kararla Trump üzerinden Gazze Şeridi’ni yeniden işgal etme yoluna gitmesi kabul edilebilir bir durum değildir.

 

Yayın Tarihi: 26 Şubat 2025 | Yayın Saati: 16:23:05