SURİYE DENKLEMİNDE TÜRKİYE’NİN YENİ YOL HARİTASI

SURİYE DENKLEMİNDE TÜRKİYE’NİN YENİ YOL HARİTASI

 

 

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, “Esed ile görüşmek mümkün” vurgusundan sonra Suriye politikasında yaşanan hızlı gelişmeler karşısında uzun vadeli çözümler yanında kısa vadeli çare arayışları da büyük önem kesp etmeye başlarken özellikle Moskova’nın inisiyatifinde savunma bakanları düzeyinde başlatılan görüşmelerin seyri farklı mecralara kayması kuvvetle muhtemeldir.   

 

Özellikle Washington’un, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price vasıtasıyla Bakan Çavuşoğlu’nun şubat ayında muhtemel Suriye Dışişleri Bakanı ile yapacağı görüşme konusunda uyarıcı nitelikteki açıklaması dikkat çekici olmuştur. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yapacağı görüşme hiç şüphesiz Suriye politikası konusunda hükümetin kara operasyonu dahil atması muhtemel adımlar konusunda nabız yoklamaya yönelik olsa gerek.

 

ABD ve Rusya bağlamında Suriye’nin kuzeyinde giderek derinleşen farklı ayrıştırıcı politik enstrümanların Ankara’nın Şam ile başlatmaya çalıştığı diyaloğu nasıl etkileyeceği konusundaki soru işaretlerini beraberinde taşımaktadır.

 

Özellikle ABD’nin şemsiyesi altında şekillendirilmeye çalışılan YPG/PYD Blinken çerçeveli statüko (Status quo) öncelikli otonom ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ konusunda hükümetin nasıl bir yaklaşım içerisinde olacağı doğrusu merak konusudur.

 

Her ne kadar ABD yönetimi; “BM Güvenlik Konseyinin 2254 Nolu kararındaki vizyonu ilerletmek için adımlar atmaya devam edeceğiz" şeklinde açıklama yapsa da BMGK tarafından alınan karar gereği; “Altı ay içerisinde, 'güvenilir, kapsayıcı ve bir mezhebe dayanmayan' bir hükûmetin oluşturulması ve 18 ay içerisinde ise, bağımsız ve adil seçimlerin, BM denetimi altında gerçekleştirileceği şeklindeki 2254 No’lu karar ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki uygulamasıyla tamamen tezat oluşturmaktadır.

 

Öte yandan, Rusya’nın Esed’i meşrulaştırmaya yönelik adımları öncelemesi ve Türkiye’yi kara harekâtı yerine Esed ile diyaloğa girmesi konusunda çaba göstermeye teşvik etmesi BMGK tarafından alınan 2254 sayılı kararın uygulanmasını zorlaştırıcı bir zemin oluşturmaktadır.

 

Elbette ki AK Parti Hükümeti, Suriye’nin bütünlüğü ve geleceği açısından Esed ile geç olsa da diyalog kurabilir. Burada Türkiye’nin asıl yapması gereken; Pax-Russica (Rus Barışı) veya Pax-Americana (Amerikan Barışı) yerine Pax-Turcica (Türk Barışı) kapsamında tüm etnik tarafları kucaklayan ve Suriye’nin bölünmez bütünlüğünü önceleyen özgün politikalar ortaya koymasıdır.

 

Küresel güç odaklarının Suriye’yi bölmeyi amaçlayan sinsi senaryoları sadece Suriye açısından değil, Türkiye açısından da ileride beraberinde riskleri taşıyacağı göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir.

 

Bu cümleden olarak, Sayın Cumhurbaşkanının seçime yönelik hesaplar içerisine girerek Suriye politikasında başkalarının inisiyatifinde hareket etmesi durumunda uzun vadede Türkiye'nin barış ve güvenliğine de sekte vurabilecek bir hamle ortaya çıkarabilir. Bu nedenle, Türkiye'nin Suriye politikasında tarihi misyonuyla özdeşleşen diyalog öncelikli yapıcı ve kapsayıcı bir rol oynayarak barış ve güvenliği tesis edebilecek hamleleri ortaya koyması ve sonuç odaklı kucaklayıcı ve birleştirici politikaları gerçekleştirmesi artık kaçınılmazdır.

 

Yeniden Refah Partisi olarak, Suriye’nin birlikteliği ,bölünmezliği ve toprak bütünlüğü kapsamındaki her türlü çözümü desteklediğimizi ifade etmek isteriz.

 

 

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

Yayın Tarihi: 16 Ocak 2023 | Yayın Saati: 16:01:24