SURİYE'DE YENİ ADIMLAR NASIL OLMALI?

SURİYE’DE YENİ ADIMLAR NASIL OLMALI

 

Türkiye’nin Suriye’deki varlığını ulusal çıkarları için tehdit gören sözde NATO müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD yönetimi asıl Türkiye’nin sınır güvenliğini tehlikeye sokarken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın; “Suriye’de istikrarı ileriye götürmek için tüm tarafların ateşkes bölgelerini muhafaza edip saygı göstermesi ve ihtilafa siyasi bir çözüm bulunması için çaba göstermesi kritik önem taşıyor” şeklindeki açıklaması düşündürücüdür. Sözcü Ned Price,  bu açıklamasıyla Türkiye’nin Kuzey Doğu Suriye’de, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) omurgasını oluşturan PYD’nin askeri kanadı YPG’ye karşı her hangi bir askeri çözümünü ABD yönetiminin tasvip etmesinin mümkün olmayacağını üstü örtük ifade etmektedir.

 

Nitekim ABD Başkanı Biden’ın Kongre’ye yazdığı mektupta; “Türk hükümetinin Suriye’nin kuzey doğusundaki eylemleri, ABD’nin ulusal çıkarlarına aykırıdır” şeklinde kullandığı ölçüsüz ve teamüllere uygun olmayan retoriği asla mazur görülemez. Bütün bu gerçekleri göz ardı edip; ABD’yi hala dost, müttefik ve stratejik ortak olarak görmek ne derece doğru acaba?

 

Kuzey Suriye’nin doğusunun ABD eliyle silahlı unsurların merkezi konumuna dönüştürülmesi Türkiye’nin bu bölgeye müdahale konusunda elini ciddi manada zayıflatmaya yöneliktir. ABD’nin asıl bu lokasyonda ana çekirdeğini YPG’nin oluşturduğu SDG vasıtasıyla İsrail’in çıkarlarını önceleyen güvenlik bölgesi (security zone) oluşturması politik amacının önemli bir göstergesi niteliğindedir.

 

Son dönemlerde Kuzey Suriye’de Türkiye’nin güvenliğini sağladığı bölgelere yönelik ABD’nin Kuzey Doğu Suriye’de işbirliği içerisinde hareket etmekte olduğu PYD oryantasyonlu saldırıların derinliğine inildiğinde, ABD’nin Türkiye’nin hâkimiyet alanlarını kapsayan bölgelerde etnisite temelli ‘Biafra Savaşı’ benzeri yeni içsel savaşları tetikleyerek Suriye’nin fiilen bölünmesini sağlayacak adımları atmakta olduğunu gözden kaçırmamak gerekir düşüncesindeyiz.

 

Diğer taraftan Putin’in başkanlığındaki Rusya Federasyonu, Suriye’nin batısında dominant güç olarak varlığını sürdürürken, Türkiye’nin özellikle İdlib başta olmak üzere Tel Rıfat ve Münbiç bölgelerindeki operasyon adımlarını sınırlandırmaya çalışmaktadır. Rusya’nın da ABD’nin farklı bir versiyonu olarak, Suriye’nin çıkarlarından çok kendi güç ve çıkarlarını konsolide edebileceği politikaları öncelediğini görmek mümkündür.

 

Rusya, Batı Suriye’nin hava sahasını kontrol altında tuttuğundan Türk uçaklarının kendisinin haberi olmadan Suriye’ye girmesine müsaade etmemekte ve sürekli olarak alan daraltması yoluna giderek Türkiye’nin hareket gücünü engellemeye çalışmaktadır. Rusya, daha da ileri adımlar atarak Türkiye sınırına doğru hamleler içerisinde olduğunu görmek mümkündür. Nitekim El Yakubiye sınır hattına kadar M4 Karayolu ve Tell Hamis yolunun önemli bölümlerine yerleşmeye çalışmakta olup, Türkiye sınırındaki Himo, Rumeylan, el Malkiyah gibi üslere de yerleşme hazırlığı yapmakta olduğu gözlemlenmektedir.

 

Tel Rıfat ve Münbiç’ten terör örgütü YPG/PKK’nın tüm silahlarıyla birlikte tam manasıyla çıkarılacağını öngören  Türkiye ile Rusya arasında Soçi şehrinde imzalanan 22 Ekim 2019 tarihli mutabakat muhtırasının 6. Maddesi Rusya’nın tutumu nedeniyle hala fiiliyata sokulamazken Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tel Rıfat’a yönelik operasyon işareti vermesi dikkatlerden kaçmamaktadır.

 

Şayet böyle bir operasyon yapılacak olursa, bunun Rusya’nın muvafakati dışında yapılmasının mümkün olamayacağı gerçeğinden hareketle verilmesi muhtemel tavizlerin de göz ardı edilmemesi gerekir düşüncesindeyiz.

 

Bundan böyle, Suriye politikasında yeni tavizler vererek bir sonuca ulaşmanın mümkün olamayacağı ortadadır. Burada hükümetin asıl yapması gereken şey; Şu anda Cenevre’de 6. Tur müzakereleri yapılan Suriye Anayasa Komitesi konusunda ağırlık koymak ve Suriye’nin birlik ve bütünlüğüne yönelik atılabilecek adımlara destek verebilmektir.

 

Türkiye, Doğu Akdeniz ve Libya konularında yalnızlaştırılma politikalarıyla zor bir süreçten geçerken, Hükümetin Suriye politikasında daha dikkatli bir yol izlemesi büyük önem arz etmektedir.

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

Yayın Tarihi: 19 Ekim 2021 | Yayın Saati: 14:07:48