SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI RAPORU - 03.12.2020

3 Aralık  “Dünya Engelliler Günü”nün tüm Dünya’daki ve Türkiye’deki engellilerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Ülkemizdeki 10 milyon engelli vatandaşımızın Engelliler Günü’nü tebrik ediyoruz. 

Biz Yeniden Refah Partisi olarak engellilerimiz ile senede bir gün değil, her gün beraberiz ve onların dertleri ile samimi olarak dertleniyoruz. 

Milli Görüş olarak 50 senelik geçmişimizde lafla değil, icraatla engellilerin yanında olduk. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. 

REFAHYOL Hükümeti kurulduktan sonra, 3 Aralık 1996 günü “Engelliler Bayramı” ilan edilerek, bütün engelli örgütleri Başbakan Erbakan Hocamız  tarafından Refah Partisi Meclis Grubu’nda misafir edildi. 

Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’in teklifi ile TBMM engelliler gündemi ile toplandı. Hükümet Meclisten yetki alarak 571, 572 ve 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameleri çıkarttı. Başbakanlığa bağlı “Engelliler İdaresi Başkanlığı’nın kuruluşunu gerçekleştirdi. Yaklaşık 90 adet kanun maddesinde değişiklik yapılarak engellilerin lehine çok önemli düzenlemeler yapıldı. 

Bu düzenlemelerle; 

Hiçbir formaliteye takılmaksızın sadece engelli raporu ile valilik veya kaymakamlıklara müracaat eden tüm engelli kardeşlerimizin, tekerlekli sandalye, engelli daktilosu, baston, tedavi masrafları ve benzeri ihtiyaçları tamamen karşılandı. Tekerlekli sandalyeler götürülüp evlerine teslim edildi.  

657 Sayılı Kanun’a tabi engelli bireylere sağlanan ortopedik ve diğer yardımcı araç-gereçlerin standartlara uygun olarak verilmesi sağlandı. 

  

  • · 571 sayılı kararname ile; 

    Türkiye’de ilk defa engellileri devlet nezdinde temsil edecek, sorunlarını takip edecek ve çözüm yolları üretecek “Engelliler İdaresi Başkanlığı” ve “Engelliler Koordinasyon Kurulu” kuruldu. 

     
  • · 572 sayılı kararname ile; 

    Engellilerin hayatlarını kolaylaştırmak için Bayındırlık Bakanlığı ve belediyelere yerleşim yerlerinin, cadde, sokak, kaldırım, binaların ıslah edilmesi konusunda görevler verildi. 

      

    Sağlık Bakanlığı’na engelliliğe neden olan hastalıkların doğumdan hemen sonra bebeklere test yapılarak tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için görev verildi. 

      

    Sosyal Yardımlaşma Fonu’nun kaynaklarının %5’inin engellilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile Engelliler İdaresi Başkanlığı’na tahsis edilmesi sağlandı 

      

    Kamuya alınacak engelli personelin oranı %2’den, %3’e çıkarıldı 

      
  • · 573 sayılı kararname ile; 

    Özürlülerin rehabilitasyonu ve eğitimi ilgili kolaylıkların sağlanması ve rehabilitasyon merkezlerinin açılması ile ilgili düzenlemeler yapıldı 

Engellilerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları fiziksel engellerin kaldırılması için, tüm yapıların, bütün ticari ve kamu kurum binalarının, kamuya açık yapıların, sosyal, kentsel ve kültürel yapıların ve çevrelerinin, tüm açık ve kapalı alanların imar planlarının, mimari, statik, elektrik ve tesisat projelerinin Türk Standartları Enstitüsü’nün ilgili standardına uygun hale getirilmesi zorunlu kılındı. 

Sadece engellilerin araç ve gereçleri için o zamanki değeriyle 3 trilyon lira kaynak fona aktarıldı, engelli vatandaşlar için 1 trilyon kaynak ayrılarak rehabilitasyon merkezleri kuruldu. 

 

PEKİ ENGELLİLERİMİZ İÇİN BİZ YENİDEN REFAH PARTİSİ OLARAK NE YAPACAĞIZ?

  • · Nüfusumuzun %12.5’ini engelli vatandaşlarımız oluşturmasına rağmen, kamu ve özel sektörde engelli istihdam zorunluluğu sadece %3 seviyesindedir. Yeniden Refah iktidarında engelli istihdam zorunluluğu en azından %5’e çıkarılacak. 

 

  • · Engellilerin muhtaçlığının belirlenmesinde hane halkının toplam geliri değil, engelli vatandaşın kendi geliri baz alınacak. 

 

  • · Çalışanlarının %90’ı engelli personelden oluşan fabrikalar kuracağız. Bu fabrikaların öncelikle engellilerin Kullandığı Araç ve gereçleri üretmesi ve ihraç etmesi sağlanıp böylelikle hem engelli vatandaşımıza iş kapısı açılacak, hem engellilerimiz ülke ekonomisine katkı sağlayacaklar. 

 

  • · Kendi işini kurmak isteyen engellilerimize kurmak istedikleri iş ile ilgili özel kurs verilip, başarılı olan engelli vatandaşlarımıza işlerini kurarken devlet desteği sağlanacak. Bu destek bugün olduğu gibi “geri ödemeli” değil, “hibe” şeklinde olacak. Ayrıca engellilerimizin kurduğu işyerleri vergiden de tamamen muaf tutulacak. 

 

  • · Bakıma ihtiyaç duyan tüm engelli vatandaşlarımıza ‘sosyal hizmetler’ gözetiminde verilen bakım hizmetleri devam ettirilecek. Engellimizin bakımını üstlenen kişiye verilen maaş yükseltilip, en az asgari ücret düzeyine getirilecek ve bu bakımı yapan kişinin SGK pirimi devlet tarafından karşılanarak sigortalı hale getirilecek.  
  • · Çalışma kabiliyetine sahip olmayan ve devletin sağlamış olduğu bakım hizmetinden faydalanan engelli vatandaşlarımıza daha fazla destek olabilmek amacı ile sosyal hizmetler gözetiminde elektrik, doğalgaz ve su giderlerinin tamamı, iletişim giderlerinin belirli bir kısmı devlet tarafından sosyal devlet olma mantığı çerçevesinde karşılanacak. 

     
  • · Ülkemizde engellilerin toplam nüfusa oranı %12.5 olduğu halde, engellilerimize TOKİ den %2 veya %3 pay ayrılması adil bir uygulama değildir. Bu nedenle TOKİ’nin toplu konut projelerinde engellilere ayrılan daire sayısı yükseltilip, engelli vatandaşlarımızın devlet tarafından ev sahibi olması sağlanacak. 
  • · Bugün ülkemizde dört yıl “özel eğitim öğretmenliği” bölümünden mezun olan bir öğretmen, işaret dilini tam olarak öğrenemiyor, işitme engellilere hitap edemiyor, kabartma yazıyı tam olarak öğrenemeden mezun oluyor. Üniversitelerin özel eğitim bölümlerinde ‘görme engelliler öğretmenliği’, ‘işitme engelliler öğretmenliği’ ve ‘zihinsel engelliler öğretmenliği’ bölümleri ayrı ayrı açılacak ve eğitim kaliteleri dünya standartlarına yükseltilecek. 

     
  • · Özel eğitime ihtiyacı olan engelliler, yaşadıkları bölgelerde “özel eğitim uygulama okulları”nın bulunmaması sebebiyle gerekli olan eğitimi alamamaktadırlar. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı gerekli alt yapıyı oluşturacak ve “özel eğitim uygulama okulları”nın yaygınlaşması sağlanacaktır. 

 

  • · Engelli vatandaşlarımızın yaşamın her alanında bağımsız bireyler olarak hayatını devam ettirebilmesi için iş yerleri, okullar, alışveriş merkezleri, kamu binaları, ibadethaneler ve konutlar en geç bir sene içinde engellilerimize “gerçekten uygun” hale getirilecek. Bu özellikleri taşımayan binalara kesinlikle iskan verilmeyecek. 

 

  • · Engelli sporcularımız kısıtlı imkanlar ile dünya çapında başarılara imza atmaktadır. Engelli vatandaşlarımızın da diğer vatandaşlarımız gibi spor yapmaları için gerekli alt yapı yerel yönetimler ile koordineli olarak en etkili şekilde sağlanacak. 

     
  • · Özellikle ilgili bakanlıklarda 10 milyon engelli vatandaşımızı temsil etmek üzere, engelli vatandaşlarımızdan sorumlu Bakan Yardımcısı atanıp, alınan kararların engelli vatandaşlarımıza uyumluluğu gözetilecektir. Karar alındıktan sonra düzeltmek yerine, karar alma aşamasında doğru kararların alınması sağlanacak. 

     
  • · Belediye meclis adaylıklarında her partiden en az bir engelli meclis adayı çıkartılıp engelli vatandaşlarımızın belediye meclislerinde temsil edilmesi sağlanarak yerel yönetimlerde farkında olmadan engellilerin hayatını zorlaştıracak kararlar alınmasının önüne geçilecek. 

 

MİLLİ GÖRÜŞÜN TEMSİLCİLERİ OLARAK ENGELLİLERİMİZİN MADDİ VE MANEVİ SIKINTILARINI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN TÜM İMKANLARIMIZI SEFERBER EDECEĞİZ … 

ENGELLİLERİMİZE HİZMET İNANCIMIZIN GEREĞİDİR … 

 

 

DEPREME HAZIRLIKLI OLMAK 

Topraklarının büyük bölümü deprem kuşağında yer alan ülkemizde,  yıllardır binlerce insanımızın ölümüne neden olan depremler gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. 

“DEPREM DEĞİL, TEDBİRSİZLİK VE İHMAL ÖLDÜRÜYOR” SÖZÜNE BİZ DE KATILIYORUZ.  PEKİ, YILLARDIR HERKES BUNU BİLMESİNE VE DİLE GETİRMESİNE RAĞMEN,  NEDEN GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMIYOR ??  NEDEN BİR TÜRLÜ DEPREME HAZIRLIKLI OLAMIYORUZ  ??   

OY KAYGISI, RANT KAYGISI, BİLİNÇSİZLİK, CEHALET, AHLAKİ VE MANEVİ ZAAFİYET YÜZÜNDEN …  

 

  • · Şehirlerimizde “1/1000’lik uygulama planları” yapılırken; zemin özellikleri yeteri kadar dikkate alınmamakta,  Ormanlar, tarım alanları, dere yatakları, fay hatları  imara ve çok katlı yapılaşmaya açılmaktadır. 
  • · Merkezi hükümetlerin oy kaygısı ile muhtelif zamanlarda çıkardıkları İMAR afları kaçak ve güvenli olmayan yapılaşmanın önünü açmaktadır. 
  • · Her şeyi ile NOKSAN ve yetersiz eğitim sistemimiz yüzünden yeni nesillerimize doğal afet bilinci verilememektedir. 
  • · Mahalli idarelerin denetlenmesinde PARTİ menfaatlerinin, ÜLKE menfaatlerine tercih edilmesi her türlü olumsuzluğa PRİM vermektedir. 
  • · Özel ehliyet ve liyakat gerektiren Belediye Başkanı ve Belediye Meclisi komisyon üyeleri ile ilgili, seçim kanununda liyakat hükümlerinin bulunmamış olmasının dışında, bu makamların parti teşkilatları üyelerine bir ödüllendirme alanı olarak görülmesi birçok yanlış icraatların maalesef sebebi olmaktadır. 

     
  • · KENTSEL DÖNÜŞÜM projelerinin, çok daha seri şekilde ve “rantsal dönüşüm” olarak değil, “depreme duyarlı” şekilde uygulanması gereklidir. 
  • · 20 senedir vatandaştan toplanan milyarlarca dolarlık deprem vergilerinin yerinde kullanılması büyük önem arz etmektedir.  

    (2011 yılında dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ifadesiyle; deprem vergilerinin sağlık harcamaları ve duble yollar için kullanılması asla uygun bir durum değildir.) 
  • · İmar planlarını hatalı yapan, uygulamada plan dışı icraatlara göz yuman,  denetlemelerde partizanlık yapan ve dürüst davranmayan, Proje-Ruhsat ve Uygulama aşamasında yapı denetimlerini ciddiyetle, yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kontrol etmeyen yetkililer ve sorumlular bu felaketlerde uğranılan maddi ve insan odaklı zararların vebaline ortaktırlar.  

     

     
  • · ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT vizyonundan nasibini almamış  Siyasetçi- Bld. Bşk.- Makam Sahibi, Yönetici-Müteahhit ve hatta inşaat işçisi - mühendis, en mükemmel Yasa ve Yönetmelikler ihdas edilse dahi, tüm bunları aşıp ahlaksızlık ve olumsuzlukların sebebi olabileceğinden, asıl mesele Milli Görüş’ün 50 senedir söylediği gibi; “insanın ahlaki ve manevi olarak eğitilmesi”  meselesidir.  

    Bakanımızı, Belediye Bşk.mızı, müteahhitimizi, inşaat mühendisimizi, yapı denetimcimizi, inşaat ustamızı, kısacası yeni nesillerimizi “önce ahlak ve maneviyat” düsturuyla yetiştirmezsek, ne kadar kanun düzenleme ve denetleme yapsak da ihmalin yanlışın önüne geçmek tam olarak mümkün değildir. 

    Her alanda olduğu gibi depreme hazırlıklı olmak noktasında da önce ahlak ve maneviyat şuuru büyük önem taşımaktadır. 

……………………………………………………………………………………………… 

 

BORSA İSTANBUL HİSSELERİ’NİN KATAR YATIRIM FONU’NA SATIŞI 

 

Borsa İstanbul AŞ’nin ‘Türkiye Varlık Fonu’ bünyesinde bulunan %10’luk hissesinin satışı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez ile Katar Yatırım Otoritesi CEO'su Mansoor bin Ebrahim el-Mahmoud tarafından 26 Kasım 2020 tarihinde atılan imzalarla gerçekleşmiştir. 

 

 

 

Yeniden Refah Partisi olarak ilk günden itibaren söylediğimiz gibi;   

Hükümet “varımızı yoğumuzu satıp yok ederek” veya “milletin suyunu çıkararak” DEĞİL; millete yük yüklemeden ve borçlanmadan kaynak üretmek, bu kaynakla da millete hizmet etmek durumundadır. 

 

ANCAK; daha önce de defaatle ifade ettiğimiz gibi Ak Parti hükümetlerinin kaynak ihtiyacına karşılık izlediği politika; vergileri artırmak, yeni vergi icat etmek, zam yapmak, borçlanmak ve eldeki varlıkları satmak olmuştur.  

Bu seçeneklerin her biri milletin sırtına ilave yük yüklemek demektir ...!! 

 

Artık millete yeni vergiler yüklemek, mevcut vergileri artırmak ve zam yapmak   milletin iyiden iyiye suyu çıktığı için zorlaşmıştır.  Hükümetin borçlanma yoluna gitmesi de ekonomik itibarı nedeniyle zorlaşmıştır.  

Bu nedenle  Hükümet elde kalan varlıkları satma yoluna gitmektedir. Yıllardır söylediğimiz gibi bu yolun sonu çıkmaz sokaktır…!! 

 

Söz konusu hisse satışı işlemlerinde şeffaflık ilkesine aykırı şekilde, satış bedeli ve şartları hakkında hiçbir bilgi açıklanmamış ve kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Kesin rakamı bilinmemekle birlikte, %10 hissenin  150 Milyon – 200 Milyon $’a satıldığı tahmin edilmektedir. 

 

 

 

Dış kaynak temin etmek amacıyla yapılan bu satış işleminin,  ‘Kasım ayında 6,3 Milyar $’  ve  ‘Aralık ayında 4,7 Milyar $’ olmak üzere  ‘iki ayda toplam 11 Milyar $’, önümüzdeki ‘12 aylık dönemde 170 Milyar $’ dış borç ödemesi yapması gereken Türkiye Ekonomisine nefes aldırması mümkün değildir.  

Bir başka deyişle; bu satıştan elde edilen gelir, “Borç-Faiz Ekonomisi” canavarının dişinin kovuğuna dahi yetmeyecektir …!! 

…………………………………………………… 

 

ENFLASYON RAKAMLARI 

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)  3 Aralık 2020 tarihinde Kasım ayı enflasyon rakamlarını açıklamıştır.   

Buna göre, yıllık enflasyon  %14 olarak gerçekleşmiştir.  Yani resmi ifadeye göre Türkiye’de ürün fiyatları bir senede %14 artmıştır.  

Oysa ki memur maaşlarına yapılacak zam oranlarının karara bağlandığı 2019 yılı “Toplu Sözleşme” görüşmelerinde memurlara 2020 yılı için, enflasyon farkı da dahil olmak üzere, %5,5  + %5,75,  yani yıllık bazda  %11,5 maaş zammı yapılmıştı.  Yani enflasyon %14, maaş zammı %11,5 ... 

Bu rakamlar memur maaş zammının “aslında zam olmadığını”, resmi enflasyonunun dahi altında kaldığını, memurun alım gücünün her geçen gün eridiğini ortaya koymaktadır. 

 

 

 

Bununla birlikte bugün bir ilkokul çocuğu dahi Türkiye’de gerçek enflasyonun bu oranın çok daha üzerinde olduğunu bilmektedir. Gerçek enflasyonun ‘özel çarpıtma ve ayarlamalarla’  ortaya konan bu enflasyonun en az iki katı düzeyinde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 

 

Bu durumda karşımıza memurumuz için çok daha vahim bir tablo çıkmaktadır ...  

“Memurun alım gücü yıllık %15-%20 düzeyinde azalmaktadır …” 

 

Yeniden Refah Partisi olarak buradan Hükümet’e sesleniyoruz;   bir devletin itibarı makam araçları, makam uçaklarıyla, çarkıfelek meyveli resepsiyonlarla ölçülmez, memurunun – emeklisinin yaşam standartlarıyla ölçülür…!! 

 

Yine buradan Hükümet ne derse tamam diyen memur sendikalarına da sesleniyoruz;  ya adam gibi sendikacılık yapın,  ya da o makamları terk edin...  

Sendikacılık iktidarın, güçlünün gönlünü hoş etme yeri değil,  işçinin – memurun hakkını koruma yeridir …!! 

 

Ne şiş yansın ne kebap anlayışıyla, kişisel gelecek kaygısıyla memurun hakkı korunmaz …!!  

……………………………………………………………. 

 

 

 

 

 

ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMALARI 

 

Her sene olduğu gibi, bu sene de Öğretmenler Günü son derece edebi, duygusal mesajlarla kutlandı. 

Öğretmenlerimiz, geleceği imar ve yeni nesillerimizi inşa eden, bu uğurda bedel ödeyen, şehadet şerbeti içen, annesinden babasından ailesinden uzakta hasret biriktiren gerçek kahramanlarımızdır, 

Öğretmenlerimiz, neredeyse her sene değişen eğitim sistemine ayak uydurabilen ve öğrencilerimizi bu değişime adapte etmek için çaba gösteren kahramanlarımızdır, 

Öğretmenlerimiz, öğretmen açığının yüz bini geçtiği bir dönemde, kadro alamadıkları halde eğitmeye ve öğretmeye devam eden “sözleşmeli kahramanlarımız”dır, 

 

Döviz kurlarına ve enflasyona karşı direnemeyen maaşlarıyla, “cüzdanları küçük ama yürekleri büyük kahramanlarımızdır, 

 

Öğretmenlerimiz, öğretmen olan eşleriyle farklı şehirlerde görev yapmak zorunda kalan, “evli ama yalnız kahramanlarımız”dır, 

Ödeneği olmayan okullarda, ısınmadan temizliğe, güvenlikten tamir-tadilata bütün hizmetleri yürütmeye çalışan kahramanlarımızdır. 

Fedakar ve cefakar kahramanlarımız öğretmenlerimizin bu sorunları çözülmeden, kuru kuruya öğretmenler günü kutlamak hiçbir şey ifade etmez. 

 

 

 

Yeniden Refah Partisi olarak eğitimcilerimizin yaşadığı tüm bu sorunları çok iyi biliyoruz. Bizler Milli Görüş’ün temsilcileri olarak, aynen 54. Hükümet döneminde olduğu gibi; 

iktidara geldiğimizde oluşturacağımız yerli ve milli kaynak paketleri ile tüm memurlarımızın maaşlarını “ilk yıl %50 oranında, takip eden yıllarda ise gerçek enflasyonun üzerinde zamlarla iyileştirerek”, eğitimcilerimizin ekonomik şartlarını yaşanabilir ve mesleğin onuruna yakışır bir düzeye getireceğiz.  

Eğitimcilerimizin geçimini sağlamak için ek işler yapmalarına gerek bırakmayacak, sadece asıl işleri olan eğitim ve öğretime odaklanacakları bir gelir seviyesini hızla sağlayacağız.  

Ayrıca ailenin toplumun en temel yapı taşı olduğunun bilinci ile, eğitimcilerimizin aile bütünlüğünü sağlayacak tayin sistemini en hızlı şekilde hayata geçireceğiz.   

 

Bu vesileyle, bütün olumsuzluklara rağmen yeni nesillerimizi yetiştirme gayretinde olan fedakar ve cefakar öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü bir kez daha tebrik ediyoruz. 

……………………………………………………… 

 

 

 

ÖĞRETMENLERİMİZ VE EĞİTİM DEMİŞKEN, MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN TEMSİLCİLERİ OLARAK ÇOK KRİTİK GÖRDÜĞÜMÜZ BİR HUSUSA DA DEĞİNMEMİZ GEREKLİDİR … 

Bu husus da; eğitim sistemimizin “dış müdahalelerden bağımsız”, “gerçekten milli bir eğitim sistemi olması” hususudur. 

Ülkemizin o dönemde içinde bulunduğu ekonomik darboğazı fırsat olarak gören Amerika Birleşik Devletleri, 27 Şubat 1946 tarihinde Türkiye ile bir kredi anlaşması imzalamıştır. Tarihimizde “Kahire Anlaşması” olarak bilinen bu anlaşmaya göre, Türkiye’ye borç verilmesi karşılığında,  ABD’nin elinde kalmış savaş artığı silah, teçhizat ve malzemeler ülkemize satılmıştır.   

Ancak bu anlaşma ile önünde “Milli” ibaresi yer alan iki bakanlığımız olan “Milli Savunma” ve “Milli Eğitim” bakanlıklarımız adeta Amerikan emperyalizmine teslim edilmiştir. 

Bu anlaşma gereği kabul edilen üretim kısıtlamaları nedeniyle 70 yılı aşkın süredir “Milli” bir savunma sanayimiz tesis edilememiş, aksine savunma sanayimiz önemli ölçüde dışa bağımlı hale getirilmiştir.  

Bu ABD kredisinin harcanma usullerinin düzenlendiği ve 13 Mart 1950 tarihli yeni bir anlaşmayla ise “Milli Eğitim Bakanlığımız” da adeta ABD’ye teslim edilmiştir. Bu anlaşma ile bugün adını “Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu” olarak bildiğimiz “Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu” kurulmuştur. 

Bu kurul; dört üyesi ABD vatandaşı, dört üyesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşmakla birlikte komisyona nihai karar verici sıfatıyla ABD büyükelçisi başkanlık etmektedir.  Gerektiği durumlarda nihai karar verici ise ABD Dışişleri Bakanıdır. 

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde “Milli Eğitimi Geliştirme Komisyonu” adı altında, büyük çoğunluğu ABD’li danışmanlardan oluşan bir komisyon kurulmuştur.  

Bu komisyon marifeti ile yıllar içerisinde ilkokul, ortaokul, lise, meslek liseleri ve imam hatip liselerinin müfredatlarının içi boşaltılmış, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaştırılmıştır.  

Bu komisyonun yayınlamış olduğu yıllık raporlardan, alınan tavsiye kararlarının, üniversitelerimizi dahi şekillendirdiği anlaşılmaktadır.  Nitekim gerek Milli Eğitime bağlı, gerekse YÖK’e bağlı eğitim-öğretim kurumlarının Dünya sıralamalarında gelmiş olduğu olumsuz durum, ABD kontrolündeki bu komisyonun misyonunu yerine getirmedeki başarısını gözler önüne sermektedir. 

Bizler Yeniden Refah Partisi olarak, amacı öğrenci/eğitimci değişim programı gibi lanse edilen “Fullbright Eğitim Komisyonu” anlaşmasının asıl amacının; Milli Eğitim Sistemimizi kontrol altında tutmak ve ABD menfaatlerine göre şekillendirmek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu anlaşma, üstü örtülü biçimde, ABD’nin savaş kazandığı ülkelere uyguladığı eğitimle ilgili yaptırımları içermektedir. Hükümet tarafından, 18 yıllık tek parti iktidarında 16.’sının deneneceği ilan edilmiş olan yeni Milli Eğitim Sistemi değişikliğinin yapılmasından önce, ABD ile yapılmış olan bahse konu anlaşmanın lağvedilmesini gerekli görüyor ve uyarıyoruz; “Milli refleksler gösteremez hale getirilmiş, dış güçler tarafından kontrol altına alınmış bir kurumdan Milli bir eğitim sistemi çıkarılamaz”. 

 

18 yıllık iktidarları boyunca Eğitim, Öğretim ve Kültür konularında başarısız olduklarına ilişkin defaatle özeleştiride bulunan Sayın Cumhurbaşkanı’na buradan sesleniyoruz: “Eğer bu özeleştiriyi tekrarlamak istemiyorsanız, öncelikle Milli Eğitimimiz üzerinde dış güçlerin vesayeti olan ‘Fulbright Anlaşması’nı iptal ediniz ve kendi milli ve manevi değerlerimizi merkezine alan, “gerçekten milli” bir eğitim-öğretim sistemini tesis ediniz … 

 

Fulbright Komisyonu’nun Milli Eğitim Müfredatımız üzerindeki etkisini “ülke efsanesi” olarak nitelendiren ve bu kurumun dayatmalarına karşı kendisini garanti olarak gösteren Sayın Milli Eğitim Bakanı’na da hatırlatıyor ve soruyoruz: “Demokratik hukuk devletlerinde garantiler kişiler üzerinden verilmez, kanun ve yasalarla verilir.  Fulbright Anlaşması bir kanun olarak yürürlüktedir ve ABD’ye bugün veya yarın her an müdahale etme alanı açmaktadır. 

Yeniden Refah Partisi olarak; yurtdışına öğrenci gönderilmesine asla karşı değiliz, aksine nerede bir ilim varsa ona talip olan bir anlayışa sahibiz.  Ülkemizi yurtdışında temsil eden veya yurtdışında almış olduğu eğitimle ülkemize hizmet eden tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyor ve bağrımıza basıyoruz. Ancak Fulbright Anlaşması, her yıl yurtdışına birkaç yüz öğrenci gönderebilmek uğruna 27 milyon öğrencimizi, evladımızı feda etmeye zorlayan akıl dışı bir anlaşmadır.  

Ayrıca Fulbright Anlaşması gereği, yurtdışına gönderilen öğrenci ve araştırmacılarımızın ücretini Devletimiz karşılamakta olup, ABD’nin bu öğrenciler için herhangi bir bütçe ayırma durumu da söz konusu değildir. Dolayısıyla Fulbright Anlaşması’nın lağvedilmesi ile kaybedilecek bir imkan da söz konusu değildir. Gençlerimizi ve akademisyenlerimizi yurtdışında eğitime göndermek için tek yol Fulbright Anlaşması olmadığı gibi, bu amaçla gidilebilecek tek ülke de ABD değildir.     

 

Her zaman ifade ettiğimiz üzere, Milli Görüşün temsilcileri olarak bizler çok iyi biliyoruz ki; bir ülkenin asıl zenginliği, tankı, topu, tüfeği ve parası değil; imanlı, inançlı ve ilim sahibi evlatlarıdır. Bu sebeple çocuklarımızı ve gençlerimizi bu değerlere sahip olarak yetiştirebilmemiz için, gerçek anlamda yerli ve milli bir eğitim sisteminin muhakkak surette tesis edilmesi hayati öneme sahiptir. 

 

Bizler Yeniden Refah Partisi iktidarında, ülkemizin her alanda koşulsuz bağımsızlığını tesis edeceğiz ...!!  

Bu doğrultuda başta Fulbright Anlaşması olmak üzere, Milli Eğitimimizi boyunduruğu altına almış tüm gayri-milli anlaşmaları derhal lağvedeceğiz …!! 

Milli Eğitimi “gerçekten milli” hale getireceğiz …!! 

Ahlaki ve manevi kalitesi yüksek, bilimsel kalitesi yüksek nesillerle Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa edeceğiz. 

 

Yayın Tarihi: 3 Aralık 2020 | Yayın Saati: 21:25:21