SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU - 26 NİSAN 2021

SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU

 

25.04.2021

 

 

KONULAR:

·       ISLAMİC COİN

·       SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUN VE TALEPLERİ

·       FELAKETİN AYAK SESLERİ  (1)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI

 

D-8 ÜLKELERİ İLE TİCARETTE

ORTAK KRİPTO PARA KULLANIMI PROJESİ

ISLAMİC COİN

 

 

Kripto paraların küresel finans sisteminde önümüzdeki on yıllarda önemli birer finansal ödeme şekli olacağı açıktır. Blokzincir(blockchain) ile dağıtık defteri kebir (distributedledger) teknolojisi finansal sistemde özellikle sınır aşan işlemlerin hem süresini hem de maliyetini düşürecektir.

Dünyada birçok merkez bankası ve büyük finansal kuruluş bu iki teknolojiye yönelik projeler geliştirmekte ve uygulamaya almaktadır. Ancak bu noktada yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir. Bu konuda Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere ABD, Rusya ve Çin gibi ülkeler yasal düzenlemeler yapmaktadırlar.

Ülkemizde Merkez Bankası’nın yaptığı yeni düzenleme yerinde ve doğrudur. Ancak bu düzenlemenin acele bir şekilde yapılması yerine, Bankalar Birliği ve teknoloji şirketleri gibi konunun paydaşları ile istişare edilerek kapsamlı bir düzenleme yapılması daha doğru olacaktır.

Maalesef hükümet bu konuda yavaş davranmış ve basına da yansıdığı gibi yasal boşluktan yararlanan bazı kişiler internet üzerinden yaptıkları kripto para işlemleri ile vatandaşımızı mağdur etmişlerdir. 1980’lerde yaşanan banker krizi ve 2011 öncesi yasal düzenleme yapılmadan önce gerçekleştirilen foreks işlemlerinde olduğu gibi vatandaşımız mağdur edilmiştir.

Sözkonusu internet siteleri vatandaşımıza “borsa” adıyla lanse edilmiştir. İşlem gören kripto paraların büyük çoğunluğu birkaç istisna dışında küçük firmalar tarafından çıkarılmıştır. Büyük firmaların destek verdiği arkasında büyük sermayenin bulunduğu birkaç kripto para da bulunmaktadır. Ancak bunlar istisna niteliğindedir.

Hükümetin bu alanda ivedilikle kapsamlı bir yasal düzenleme yapması zorunludur. Çok geç kalınmıştır.

Blockchain ile distributedledger teknolojisine dayalı projeler Türkiye’de de çalışılmaktadır. Çin Merkez Bankası dijital para kullanımına ilişkin saha testlerine ülke içinde başlamıştır. Bu çerçevede ülkemizde de Merkez Bankası tarafından bir dijital para oluşturulması gündemdedir. Ancak bu tür bir devlet güvenceli dijital paranın ağırlıklı olarak sınır ötesi işlemlerde kullanılacak olması nedeniyle Türkiye’nin öncülüğünde başta D-8 ülkeleri olmak üzere İslam ülkeleri arasında bu tür bir dijital paranın ihdası daha uygun olabilecektir.

 

 

 

 

IslamicCoin Projesi

 

D-8 ülkeleri ile ortak bir kripto para üretilmesinin, özelde D-8 ülkeleri arasında genelde ise tüm İslam ülkeleri arasında ticaret hacmini artıracağı düşünmekteyiz.

Bu kapsamda D-8 ülkelerinin merkez bankaları ortak bir çalışma ekibi kurarak blokzincir (blockchain) ve dağıtık defteri kebir (distributedledger) teknolojisine dayalı bir kripto para geliştirmelidirler. Bu kripto-paraya “IslamicCoin” diyebiliriz.

Islamiccoin’in değeri ise altının uluslararası fiyatına endekslenebilir. Örneğin 1 Islamiccoin eşittir 1/1.000 ons/USD denebilir. Altının ons fiyatı uluslararası geçerliliği olan bir fiyattır ve diğer para birimlerine dönüştürürken hem kamu otoritelerini hem de bireyler ve özel şirketler için rahat bir hesaplama yöntemi olabilir.

Somut bir örnek vermek gerekirse 25.04.2021 tarihinde altının ons fiyatı 1.777,20.-USD’dir. Bu fiyatı bine bölersek bir Islamiccoin 1,78.-USD değerinden diğer para birimlerine çevrilebilir.

Ancak Islamiccoin’in yaygınlaşması ve uluslararası bankacılık sisteminde de kullanılır hale gelmesi, Islamiccoin’e yönelik manipülasyonların yaşanmasına da neden olacaktır. Bu nedenle başlangıçta sadece İslam ülkelerinin para birimlerine ve fiziki altına çevrilmesi düşünülebilir (kısmi konvertibilite). Sonrasında kademeli olarak Amerikan doları, euro, sterlin gibi rezerv para birimlerine dönüştürülmesi mümkün kılınabilir.

Projenin Aşamaları:

1.     D-8 ülkeleri ile bir mutabakat zaptı imzalanır. D-8 ülkelerinin merkez bankaları ortak bir kurum (veya şirket) kurarak islamiccoin altyapısı için çalışmalara başlar.

2.     Bu çalışmaya D-8 ülkelerindeki kamu ve özel bankalara da teklif götürülerek Islamiccoin projesine dahil olmaları teklif edilir.

3.     Islamiccoin altyapısı kurulduktan sonra ise üç aşamada Islamiccoin kullanımı yaygınlaştırılır.

a.      Önce kamu kurumları arasındaki ödemelerde pilot uygulama olarak Islamiccoin kullanılır.

b.     İkinci aşamada, Islamiccoin dış ticaretle uğraşan büyük şirketlerin ve dış ticaret finansmanı sağlayan kamu ve özel bankaların kullanımına sunulur.

c.      Üçüncü aşamada ise bireylerin kullanımına açılır.

Sonuç;olarak her ne kadar Bitcoin’e ilişkin birtakım komplo teorileri bulunmakta ise de, ortaya çıkan teknoloji ile hem ülkemizin hem de İslam ülkelerinin ekonomilerine katkı sağlanarak dış ticarette Amerikan doları ve euro kullanımı azaltılabilir.

 

Hazine ve Maliye Politikaları Kurulu

 

 

 

 

 

 

 

 

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÇÖZÜM BEKLEYEN

SORUN VETALEPLERİ

 

1-)Döner sermaye sisteminden kaynaklı ücret adaletsizliği çalışma barışını bozmaktadır. Sağlık çalışanlarının ekonomik, özlük ve sosyal haklarında; eşitlik, hakkaniyet ve adalet sağlanmalı. Döner sermaye ve Nöbet ücretleri  mutlaka Merkezi Bütçeden ödenmelidir  

2-)Sabit ek ödeme-Performans gibi ticari nitelikli uygulamalara son verilmeli,anayasal bir hak olan Sağlık Hakkı ve Sağlık Hizmetleri sunumunda çalışan tüm personele emekliliğede yansıyacak şekilde tek kalemde maaş,yoksulluk sınırının altında kalmayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir

3-)Sağlık çalışanlarına söz verilen 3600 Ek Gösterge Katsayısı verilmeli,söz yerine getirilmelidir.Sağlık çalışanlarının vergi matrahları yıl boyunca %15’te sabit tutulmalıdır

4.)Sağlıkta şiddet yasası akla ve bilime göre yeniden revize edilmeli,uygulamanın önündeki hukuki ve idari engeller kaldırılmalıdır,Tüm Sağlık kurumlarında güvenlik önlemleri Kamusal nitelikte arttırılmalıdır

5.)Tüm sağlık kurumlarında vardiyalı/nöbetli çalışan personele tahsis edşlmek üzere 24 Saat Hizmet Verebilecek Nitelikte Kreş açılmalıdır.Başta büyükşehirler olmak üzere sağlık çalışanlarının konaklayabileceği Sağlık Evleri Kurulmalıdır

6.)Sağlık Hizmetlerinde uygulanmaya devam edilen farklı istihdam modelleri tamamen kaldırılmalı,tüm sağlık çalışanları güvenceli ve kadrolu olacak şekilde tek çatı altında toplanmalıdır    

7.)COVİD 19 Dahil olmak üzere tüm bulaşıcı hastalıklar;sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılmalıdır.Görevini  ifa ederken hayatını kaybeden meslektaşlarımıza ŞEHİT statüsü verilmelidir                

8.)Yıpranma Payı olarakda bilinen fiili hizmet süreleri geriye dönük verilmek üzere 4 yılda bir olarak yeniden hesaplanmalıdır

 9.)En kısa zamanda yeterli sayıda atama yapılarak Sahanın İş yükü azaltılmalı ve atama bekleyen Binlerce Sağlık çalışanının mesleğini yapabilmelidir

 

*Döner sermaye adaletsizliği, ağır iş yükü ve şiddet gibi sorunlardan dolayı 720 bin sağlık çalışanının yüzde 80’ninden fazlası tükenmişlik hissi yaşıyor. Bu durum sağlık çalışanlarımızın moral ve motivasyonlarına zarar vermektedir.

 

*Çalıştığı kurum farklı olunca(Örneğin: Üniversite Hastanesindeki Hemşire ile Devlet Hastanesindeki Hemşire)Aynı branştan/meslekten, aynı işi yapan, aynı eğitime ve Ünvana sahip aynı çalışma yılına sahip hiçbir sağlık çalışanı aynı ücreti alamıyor. Bu çarpıklık ve düzensizlik Eşit işe eşit ücret kuralına aykırıdır. Bir Öğretmen Nasıl ki Farklı bir okulda çalıştığında Farklı Maaş almıyorsa Sağlık Çalışanlarının  Maaşları Çalıştığı Hastaneye göre değişmemelidir. Hiçbir sağlık çalışanı bir sonraki ay cebine kaç para gireceğini bilmemektedir.

 

*Sağlık Çalışanları Almış Oldukları Maaşları TEK KALEMDE Almamaktadırlar buda emeklilik haklarına olumsuz yansımaktadır. Rengin 6500 tl olan bir maaşın yalnızca 3000 TL lik kısmı merkezi bütçeden yatmakta ve emekliliğe yansımaktadır, bunun üzerine yatan 2500 tl sabit döner,500 tlkhk sabiti ve nöber ücretleri ay içerisinde parça parça ödenmektedir.

 

Sağlık Politikaları Kurulu

 

 

FELAKETİN AYAK SESLERİ  (1)

 

ÇİN’İN HEGEMON GÜÇ OLMA PLANI VE TRUVA ATI HARİTASI

KOMÜNİST ÇİN'İN AKILALMAZ TÜRKİYE PLANI?

(Yazı beş makale olarak yayınlanmıştır.)


Çin'in; Kazakistan, Kırgızistan, Afganistan, Tacikistan, Ukrayna, Yunanistan, Sri Lanka  Afrika'da  ve Türkiye'de şimdiye kadar neler yapmış ülkelere nasıl nüfuz etmiş kısa özetini göreceksiniz.


Komünist Çin ile ilişkiler sadece Türkiye için değil bütün dünya için çok faklı neticeler verecek çok farklı sonuçları olacak bir ilişki olacağı çok açıktır.


KOMÜNİST ÇİN SAVAŞMADAN ÜLKELERİ İŞGAL EDİYOR..
TÜRKİYENİN BU DURUMA LAKAYT KALMASI ONARILMAZ SONUÇLARA GEBEDİR.

KÖPRÜ, YOL LİMAN MADEN ocakları BANKA TOPRAK alımı derken adım adım KOMÜNİST ÇİNİN TÜRKİYE'NİN stratejik alanlarına nüfuzu söz konusudur.


Türkiye YAP İŞLET DEVRET kapsamında gerçekleştirdiği YSS Köprüsünde olduğu gibi bir durumla karşılaşmaması için HAVAALANI KÖPRÜ ve hatta yapımı planlanan KANAL İSTANBUL PROJESİNİ ÜSTLENEN şirketler birbirlerine HİSSE DEVRİNDE HİÇBİR ZAMAN TÜRKİYE HİSSESİNİN YÜZDE ELLİ BİRİN ALTINA DÜŞÜRMEYECEK YASAL DÜZENLEME behamahalyapılmalıdır.Kanal İstanbul Projesinin yapımını farzedelim ki KATAR'lı şirketler KONSORSİYUM olarak almış olsunlar bir müddet sonra kendi hisselerini Türkiye devleti dışında hiçbir nam ve ad altında  devredememelidir. Şayet bu düzenleme yapılmazsa bir de bakmışsınız ki KANAL İSTANBUL'u 
YAPTIĞINI SANDIĞIMIZ KATARLILAR Kanal İstanbul'u ÇİNLİLERE SATMIŞLAR! Böyle bir sonuçta ihmali olanları ne tarih affeder ne millet affeder ne de Allah affeder bu böyle biline! Ayrıca bu konudaki ihmal ve duyarsızlık şimdiye kadar uyardığımız İSRAF LÜKS DEBDEBE gibi  pek çok konu ile mukayese kabul etmez!

 

Kaldı ki Doğu Türkistan'da Uygurlara KIYAMETİ yaşattıklarını, yaptıkları zulmü soykırım ve Kazakistan'da işgal ettiği yerlerdeki KAZAK gençlerine uyduruk örgüt gerekçesi ile onlarca yıl hapis cezası vermesinden hiç bahsemedim bile!


ABD ve müttefiklerinin İran'ı Pakistan'ı bazı ülkeleri borç sarmalı ve başka nedenlerle sıkıştırması bu ülkeleri adeta ÇİN'İN AĞZINA YEM olarak itmesi sonucu Çin 22 ülkede serbest bölge ve limanlara sahip olmuştur. ABD ve müttefiklerin Ukrayna eksenli Karadeniz'de karşı karşıya gelmeleri ve ABD'nin YUNANİSTAN'da üsler kurması Türkiye'yi tehdit etmesi İran, Pakistan ve diğerleri gibi ÇİN'İN AĞZINA doğru itmektedir. Türkiye adeta ÖLÜMLERDEN ÖLÜM BEĞEN durumuna sokulmak istenmektedir. Türkiye bu gelişmeler sonunda Çin'in emperyal emellerine geçit vermemelidir. Tehlike büyüktür. Türkiye DİPLOMASİ ve Hinterlandımız ülkelerle ilişkilerini yıldırım hızı ile en üst verimli seviyeye çekmelidir. Türkiye GÜÇLÜDÜR yeter ki içerde başta muhalefet Türkiye'nin sıkıştırılmasını FIRSATA ÇEVİRME GİRİŞİMLERİ haline getirme gafletinde bulunmasın. Bazıları da "ihanette" bulunmasın. Olağanüstü günler yaşadığımız bu günlerde MİLLİ BİRLİĞİ bozucu zedeleyici tavır takınılmasın.
Değerli okuyucum oldukça tafsilatlı araştırma yazısını okuduğunuzda işin hafife alınır yanının olmadığı görülecektir. Lütfen sabırla yazının tamamını okuyun ki KOMÜNİST ÇİN'İN ÜLKEMİZ VE DÜNYADAKİ HEDE
Fİ DAHA İYİ ANLAŞILMASI BÖYLECE SAĞLANMIŞ OLSUN.TÜRKİYEDE VATANDAŞLIK GÖREVİNİN SADECE SEÇİMLERDE OY VERMEKLE SINIRLI OLMADIĞI BİR KEZ DAHA ANLAŞILMIŞ OLSUN!

 

"ÇİN’İN HEGEMON GÜÇ OLMA PLANI VE TURNUVA ATI HARİTASI
Habibullah İZCİ

 

 

 

Çin, ekonomik politikaları ile birçok ülkeyi esaret altına almış durumda. Bu politikaların başında karşılıksız kredi, borç veya yap-işlet gibi yöntemler gelmektedir. Dış ülkeleri borçlandırma şekli ise; borç vermek, faizsiz kredi vermek, borç karşılığı silah satmak, ucuz tekstil ürünlerini borç karşılığında satarak tekrar borçlandırmak veya erzak yardımı şekilde olmaktadır. Özellikle Çin’in krediler veya farklı yollarla verdiği yüklü miktardaki borçlarını ödeyemeyen devletlerin stratejik noktalarına Çin’in yerleşmesine karşı gelemeyecek hale gelmişlerdir. Çin’e borçlarına karşılıklı süresiz olarak stratejik noktalarını (hava-deniz limanlarını, maden ocakları, gelir getirici sahalar … gibi) kiralık yerler olarak tahsis etmek ya da stratejik yerlerini satmak zorunda kalan ülkelerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu plan dâhilinde Çin, birçok ülkenin stratejik bölgelerini ele geçirme siyasetini gütmekte, dahası üçüncü dünya ülkelerini yumuşak güç olarak ifade edilen bir strateji ile işgal etmeye başladığı gözlemlenmektedir.
(Devam edecek)

 

Habubullah İZCİ 

http://www.bncmedyahaber.com

 

 

Yayın Tarihi: 26 Nisan 2021 | Yayın Saati: 13:26:09