SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU - 19 NİSAN 2021

SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU

17.04.2021

 

 

KONULAR:

·       PATATES ÜRETİCİLERİNİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ

·       AİLE PSİKOLOĞU YASASI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI

 

İKTİDAR BİZİ TAKİP EDİYOR…

17 Mart 2021 ‘de, Yeniden Refah Partisi Genel Merkezimize Niğde İl Başkanlığımız ile patates üreticilerimizden oluşan bir heyet, Bakanlığa anlatamadıkları dertlerini çaresizliğini, emeklerinin heba edilmesini Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’a anlattılar. Çözüm istediler.

Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Bayram Sakartepebeyin yönlendirmesi ile Ticaret ve Tarım politika Kurulu olarak iki gün sonrasında 19 Mart da sahaya indik. Patates Üreticilerinin Sorunlarını yerinde tespit ve çözümlerimizi belirlemek için Niğde’ de Resmi Devlet kurum ve yetkilileri ve Üreticilerini ziyaret ettik. Sorunu ilettik ve çözüm için parti politikalarımızı anlattık ve onları dinledik. Akabinde Gölcük, Orhanlı, Alay, Çitlik İlçelerinde üreticilerimiz ile buluştuk. Depolarda çürüyen Türk çiftçinin alın terini yerinde gördük. Bunları kayıt altına alarak tarihe not düştük.

Heyetimizin görüşmeler sonrasında yaptığı basın toplantısı 42 ayrı haber sitesinde yazılı ve görsel Medyada yer aldı. Türkiye kamuoyu gerçekleri ve çözümü Yeniden Refah Partisinde gördü. Parti Raporumuz ve çalışmalarımız İktidar nezdinde takip edilerek sunduğumuz çözümleri, Tarım Bakanlığı ramazan ayına girerken önerilerimizi dikkate alarak üreticilerimizin depolarındaki Patatesi (maliyetinin altında 0,85kuruş) TMO vasıtasıyla alacağını ve bedelsiz ihtiyaç sahiplerine dağıtacağını açıkladı.

 

Biz Yeniden Refah Partisi olarak çözüm partisiyiz.Milli Görüşün gerçek adresi Yeniden Refah Partisi olarak geçmişten bugüne Adil Ekonomik Düzen ve siyaseten duruşumuzu bir kez daha kamuoyuna gösterdik. Çözümlerimizin iktidar tarafından dikkate alınıp hayata geçirilmesi ve üreticilerimizin bir nebze de olsa nefes almalarını memnuniyet ile karşılıyoruz.

Dün Ayasofya’nın açılması, İstanbul Sözleşmesinin kalkması, bugün Patates Üreticilerimizin emeği ve alın terinin değerlendirilmesindeki öncü rolümüz her alanda devam ediyor. Edecektir.             2023 Yeniden Refah, Yeniden Erbakan İktidarının Baharın geliş müjdecisi olacaktır.

 

 Patates üretimi, sorunları ve çözüm önerileri Türkiye patates üretiminde dünya ülkeleri arasında 13 sırada yer almakta ve dünya patates üretiminin %1.5’ini karşılamaktadır. Kalori ve protein açısından zengin olan patates, vitamin ve mineralleri ihtiva etmesi açısından da insan beslenmesinde önemli bir besin kaynağı olarak, buğdaydan sonra en önemli besindir ve beslenme açısından yumurtadan sonra ikinci en yüksek seviyeye sahiptir.Patates, önemli bir gelir kaynağı olmasının yanı sıra, aile işçiliği ile desteklenmesi açısından bir başka öneme sahiptir.

 

Patates üreticisi isyan ediyor. Covid-19 nedeniyle kapalı olan otel ve lokanta gibi işletmelerin alım yapmaması nedeniyle patatesler depoda kaldı. Depolarda 1 milyon tona yakın patates var. Yazlık ve kışlık olarak iki kez ekilen patatesin depolarda saklanan kısmı için riskli bir sürecin başladı. TMO devreye girmeli, en geç 15 gün içinde patates alımı yapmalı, Ürün alınamazsa çürüyecek. Yaşadıkları sorunları anlatan patates üreticileri, 1 liraya mal ettikleri patatesi 50 kuruşa bile satamadıklarından yakındı. Ürünleri depoda çürürken, patates marketlerde 3 liraya kadar fiyatla satılıyor.

 

TMO alım yapmalı. TMO ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri ürünü 1 liradan alıp, 1 lira 25 kuruşa satışını sağlayabilir. Hem tüketici hem üretici korunur hem de ekim alanlarında yeniden patates ekimi sağlanabilir. 

 

Girdilere zam üstüne zam Üreticiler; gübreye, ilaca, tohuma ve elektriğe geçen yıla göre yüzde 100 oranında zam gelirken, patatesi geçen yılki fiyata bile elden çıkaramadıklarını kaydetti.

 

Aracılar kazanıyor. Tüketici patatesi pahalı almak zorunda kalıyor. Ne üretici kazanıyor ne de tüketici ucuza ürün alabiliyor. Aracıların kazandığı bu sistemde, üreticinin alın teri ve emeği yok olup gidiyor.

 

Tohumda dışa bağımlılık sonlanmalıdır. Patates ile ilgili asıl problemimiz yeterli miktarda tohum olmaması yani tohumu ciddi oranda ithal ediyoruz . Tohum yatırımına ve tohum üretimine ağırlık vermemiz lazım. İthalata vereceğimiz parayı eğer tohuma verirsek Türkiye kendi ihtiyacını üreteceği gibi ciddi bir ihracatçı da olabilir. Halen patates üretiminde kullanılan tohumluğun ancak %10 kadarı sertifikalı olup, kalanı tohumluk niteliği olmayan yumrularla yapılmaktadır. Tohumlukta dışa bağımlılığın önüne geçilememiştir.

 

Satılamayan patatesler depolara Patates hasadının bittiği tarlalarda üreticiler belki değer bulur umuduyla patatesi  depolara kaldırıyor. Bu da ek bir maliyet getiriyor. Satılamadığı için depolarda ürünler çürüyor.                                                                                                                                                                                                   

Çözüm ,TMO ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin patates alımı yapması için bir düzenlemeye gidilmesidir. Önümüz ramazan üreticilerimizden alınacak patatesler, büyükşehirlerde sosyal yardım amaçlı olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılabilir.

 

Üreticilerin ve işletmelerin karşılaştıkları sorunlar Bu sorunların ana başlıkları;  pazarlama, örgütlenme, finansman ve diğer sorunlar diyebiliriz.

 

Pazarlama sorunu Patates üreten ve görüşme yapılan işletmeler, Pazarlama sorununu belirtirken, en önemli sorun talep yetersizliği olarak ortaya konmuştur. Bu sorunu, fiyatların düşük olması ve ödemelerdeki düzensizlikler, Nakliye sorunu ve depolama sorunu.

 

Örgütlenme sorunu Bu konuda oluşmuş yeterli birlikler- örgütler kurulmuş olmasına rağmen en önemli sorun işbirliği ve güvenin olmaması olarak ortaya çıkmaktadır. Kooperatifleşme konusunda bir girişim yoktur. Bu konularda önderlik edecek kişilerin olmadığını  da belirtenler oldu.

 

Finansman sorunu Çiftçilerin borçları mutlaka ertelenmeli, faizleri silinmeli, destek verilmeli. Patates üretimi yapılırken üreticilerin çeşitli aşamalarda ekonomik ve mali sorunlarla karşı karşıya kaldıkları bir gerçektir. Bu sorunları çözmek amacıyla üreticiler, ya özel sektörden (tüccar, komisyoncu, tefeci gibi) veya kamu kuruluşlarından (Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifi gibi) ayni veya nakdi olarak kredi kullanmaktadırlar.

 

Diğer sorunlar Yeterli yağışların olmamasından tarımsal sulama amaçlı elektrik kullanımı ve Su motorları ile yapılan sulamalar da sulama maliyetini artırmaktadır. Bir başka sorun ise pazarlamadaki sistem sorunudur. Ürün genellikle tarlada aracılara (tüccar) satılmaktadır.Peşin değerlendirilemeyenVadeli satışlarda önemli sıkıntılar yaşanmaktadır. Üreticilerin ürünlerini alan tüccar veya komisyoncular ya ödemeleri geciktirmekte veya tümden ödeme yapmamaktadır.

 

Devlet Fiyatı belirlemelidir. Patates üretiminde kullanılan başta akaryakıt olmak üzere, gübre ve tohum fiyatlarında %100’leri aşan oranlarda artışlar meydana gelmiştir.  Bu durum girdilerde önemli fiyat artışları olduğunu göstermektedir.

Fakat üretilecek ürünün kaça satılacağı ise bilinmemektedir. Üretimin yüksek olduğu dönemlerde fiyatlar düşmekte, düşük olduğu dönemlerde ise fiyatlar artmaktadır. Bu durum üreticileri genellikle olumsuz etkilemektedir. Patatesin de diğer tarımsal ürünler gibi devlet tarafından bir taban fiyatının belirlenmesinin yararlı olacağı görüşü de yaygındır.

 

 

 

Patates üreticileri Birliği ve Kooperatifi şarttır. Üreticilerin, ürünü pazarlamaya yönelik olarak örgütlenememesi ve kurumsallaşamaması beraberinde bir takım sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu sorunları giderici adımların atılması gerekmektedir. Ayrıca girdilerdeki artış üretimi olumsuz etkilemekte çeşitli finansman sorunlarına neden olmaktadır. Devlet kuruluşlarının patates üretimine yönelik olarak çeşitli girişimlerde bulunarak üreticilere destek olmaları gerekmektedir. Üreticilerin karşılaştıkları sorunların çözümü için başta üreticiler olmak üzere ilçedeki tarıma hizmet veren kuruluşların işbirliği içerisinde hareket etmeleri gerekmektedir.

 

Maliyet Niğde Ziraat Odası tarafından yapılan Patatesin dekar başına maliyeti; 2020 de 1 Kg Maliyet  (TL/KG) 0,90 Kuruşdur. Bakanlık ise patatesi üreticiden 0,85 kuruşa almaktadır. Açıkça görüldüğü üzere üreticimizin alın teri ve emeği  bakanlık nezdindekarşılığını bulamamaktadır. Üstelik depolarda mal varken Bakanlık Patates ihracatına izin vermektedir. Yurt dışından patates ithal edilmesi akıl alacak bir durum değil. Çiftçiler bankalara kredi borçlarını ödeyemedi. Şu anda çiftçi zaten can çekişiyor. Can çekişen çiftçinin ölmesi mi bekleniyor. Çiftçide  yeterli patates varken yurt dışından ithal patates geliyor. Haliyle üreticilerimiz çok tepkili. Hükümetten talebimiz ithalatın acilen durdurulması ve ihracattaki kotanın kaldırılması ve patates ihracatının serbest bırakılmasıdır. Türkiye’nin kendine yeten çiftçisi var, Türkiye’nin malı var. Türkiye’nin çiftçisi ayakta kalsın, Türkiye üretsin. Koronavirüs olmasa çiftçilerimizin tarlaları satışa çıkacaktı, virüs nedeniyle hacizler durdu. Çiftçimize el uzatılmazsa önümüzdeki yıllarda milletimiz aç kalır çiftçimiz toprağı işleyemeyecek hale gelir.

 

Yeniden Refah Partisi olarak her zaman çiftçimizin yanında olacağız Konuyu başta Tarım Bakanı  olmak üzere  tüm yetkililer ile görüşerek sorunlarınızı  ve çözüm önerilerimizi sunacağız.                                                                                                                                    

Tarım Planlaması yok Türkiye de 1,5 milyon dekar alanda, 71 ilimizde patates üretilmektedir. Patatesin 1999 yılında 6,5 milyon ton üretimi varken 2020 yılında 5 milyon ton civarında patates hasat edilmiştir. 20 yılda geldiğimiz nokta ortadadır.            

 

‘Kamu dengeleyici olmalıdır. Ülkemizde en çok patates üreten ili Niğde’de Üretici kooperatifi olmadığı gibi, patates işleyen bir tesiste bulunmamaktadır. Sorun üreticiden sonra en az üç el değiştirip tüketiciye ulaşan fiyat artışıdır. Üretici kazanamıyor, tüketici pahalı ürün alıyor. Kamu bu bağlamda dengeleyici olmalıdır, TMO eliyle ürün alınıp düzenli bir planlama sağlanmalıdır.

 

Tarımda en önemli sorun plansızlık ve öngörü eksikliği Üretici için girdi ( elektrik, tohum, ilaç, gübre) maliyetleri düşürülmelidir. Ürününün fiyatı maliyetinin altına düşmesine izin verilmeden TMO tarafından alınmalıdır. Çiftçi birlikleri aktif kılınmalı, kooperatifleşme teşvik edilmeli, üretilen ürün için işleme tesisleri ve modern depolama olanakları yaratılmalıdır. İthal ürün çiftçiyi moral olarak olumsuz etkilemektedir. İthal etmeden üretimi artırıcı önlemler sağlanmalıdır.

 

Üretim Odaklı Politika Hükümet olarak üretim odaklı bir politika uygulamaz, ithalat yaparız derseniz o zaman her ithalat çiftçiyi üretimin dışına iter. Çiftçi üretmeyi bıraktıkça fiyat daha çok yükselir, fiyat yükseldikçe daha çok ithalat gündeme gelir. Bu bir sarmal, bunun kırılması gerekiyor. Türkiye’nin sahip olduğu tarımsal potansiyele bakarsak, birkaç ürün dışında diğer ürünleri ithal etmesi gereken bir durum yok. Türkiye, dünyanın on tarım ülkesi arasında, Avrupa'nın bir numarası derken soğan-patates ithal edeceksiniz. Bu çok kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye’nin bu ürünlerde belli oranda ihracatı da var.

 

Unutmayalım 2019  yerel seçimlerinde depo basan, sokakta tanzim satışlar kurarak patates soğan satan bakanlık neden şimdi depolarda çürüyen patatesleri görmez. Üstüne üstlük çiftçiye zulüm edercesine ithalat yapar. Bunlar seçim yok diye mi? Halk hiçbir iyiliği de zulmü de unutmaz. Bakanlık derhal harekete geçmeli ve üreticinin elindeki ürünü almalıdır.

Tarımda da Çözüm Yeniden Refah Yeniden Erbakan İktidarıdır. Halkımızın beklentisi ve umudu budur.

TİCARET ve TARIM POLİTİKALARI

KURUL RAPORU(21.MART 2021)

 

 

 

 

AİLE PSİKOLOĞU YASASI DERHAL ÇIKARILMALIDIR

VE TOPLUMUMUZ EĞİTİLİP REHABİLİTE EDİLMELİDİR.

 

Ülkemizde uzun zamandır devam edegelen terör, ekonomik problemler, toplumsal yozlaşmaya sebep olan Lanzarote Sözleşmesi, Cedaw Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, 5.kol faaliyetleri ve nihayet Pandemi halkımız ve toplumumuz üzerinde maddi manevi önemli oranda olumsuz yıkıcı sonuçlar doğurmuştur.

 

Ekranlardan sürekli olarak verilen hastalık haberleri, dehşetli ölüm haberleri, cinayet ve gasp haberleri, aldatmalar, etik ve ahlâktan yoksun sabah programları, 3.cins farklı eğilimlerin gündeme getirildiği sözde eğlence ve yemek programları, medya ve sosyal medyada bir çok oyun,dizi ve eğlence adı altında yapılan manipülasyonların tümü, insanımıza özellikle de gençliğimiz ve kadınımıza yönelik yürütülen sinsi ve sistematik kirli bir savaşın iz düşümleridir.

 

Günümüzde uzun süredir Korku, Kaygı ve Öfke altında yaşayan toplumumuz başta Depresyon olmak üzere, Kronik Stres ve Anksiyete ( Kaygı Bozukluğu )  gibi pek çok psikiyatrik hastalıklar yaşamaktadır. Tüm bunlara ekonomik problemler ve yetersiz beslenme de eklenince halkımız özellikle son senelerde Kanser, Kalp Krizi ve Dolaşım Sıstemi Bozuklukları başta olmak üzere pek çok kronik hastalıkla da mücadele etmek durumunda kalmıştır.

 

Mevcut durum ve bu veriler asla tesadüfi olarak ortaya çıkan sonuçlar olmamıştır. Zira

günümüzde savaşlar meydanlarda değil, zihinlerde ve bilâkis insan bedeninin içerisinde ( Psikoterör ve Biyolojik Savaş ) olarak kurgulanıp yönetilmektedir. Dolayısıyla ülkemizde ortaya çıkan bu yıkıci sonuçlara yönelik,  terörle mücadeleye verilen önemden çok daha fazla önem verilmeli ve gereken önleyici müdaheleler ivedilikle bir an önce yapılmalıdır.

 

Zira sürekli Kaygı, Korku ve Öfke altında yaşatılan toplumlarda 5 önemli yıkıcı sonuç ortaya çıkar.

 

1 - Toplum uzun vadede Hastalanır, her türlü hastalık artar.

2 -  Suç ve suçlu artar

3 - Aile Içi iletişim bozulur, çatışmalar artar Boşanmalar çoğalır.

4 -  Alkol ve Madde bağımlılığı artar, buna bağlı olarak Fuhuş patlar.

5 -  Üretim düşer, işsizlik çoğalır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şimdi bu olası sonuçları ülkemiz somut verilerinde bir kaç örnekle incelemeye çalışalım.

 

*

DSÖ ve TUIK 2019 verilerine göre ( Pandemiden önce ) ülkemizde sadece bir yıl içerisinde hastanelere yapılan hasta başvuru sayısı 1 milyar kişi olmuştur. Bu süre zarfında bu hastalara yazılan ilâç kutu adedi 2 milyar 370 milyon kutu olarak gerçekleşmiştir. Bu ilaçların ortalama 60 milyon kutusu ise Antidepresan gurubu psikiyatrik ilâçlardan oluşmaktadır.

 

*

Türkiyede toplam 375 cezaevi bulunmaktadır ve bunların 178 adedi son 15 yılda yapılmıştır. 2021 Bütçesine yapılması kararı alınan 39 yeni cezaevinin inşa bedeli eklenmiştir. Cezaevi sayısındaki dramatik artış suç ve suçlunun ne oranda arttığının en önemli göstergesidir.

Cezaevlerinde 2010 senesinde toplam 120 bin mahküm bulunuyorken, bu sayı 2019 da 292 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre birinci suç türü

% 600 artışla Hırsızlık suçu olmuştur. Hırsızlık suçunu işleyenlerin ise % 75'i ise yirmi yaş altı gençlerden oluşmuştur.

 

*

Adalet Bakanlığı 2019 verilerine göre adliyelerde biriken toplam dosya sayısı 31 milyon beş yüz bin adet olurken, sadece 2019 senesi dava dosyası sayısı 9 milyon beş yüz bin adet olmuştur. 2001 de  toplam 92 bin çift boşanmış iken, 2019 da toplam boşanma adedi 156 bin beşyüz olarak gerçekleşmiştir.

 

*

Türkiyede 2020 senesinde tüketilen alkol oranı 1 milyar 8 milyon 180 bin litre olmuştur.

Örneğin Ülkemizde 2004 senesinde tüketilen viski oranı 1 milyon 911 bin litre iken, 2019 senesinde bu oran 10 milyon 176 bin litreye yükselmiştir. Ülkemizde ergenlerin % 12 si alkol  kullanımı bulunmaktadır.

Ülkemizde ortalama 1 milyon 700 bin civarında madde bağımlısı ve 3 milyon civarında da şans oyunları, bahis ve kumar bağımlısı bulunmaktadır.

Ülkemizde 2020 itibarı ile 150 bin civarında hayat kadını bulunuyorken , bunların 15 bini tescilli durumdadır, vesika bekleyen hayat kadını sayısı 30 bindir. 56 genelevinde resmi olarak çalıştırılan hayat kadını sayısı ise 3 bin civarındadır.

 

*

Ülkemizde başta tarım ve madencilik olmak üzere pek çok sahada üretim düşüklüğü yaşanıyorken, TUİK verilerine göre toplam işsiz sayısının 4 milyon yüzbin olduğu ifade edilmiştir. Oysa resmi ve gizli işsiz oranının 10 milyon kişi civarında olduğu tahmin edilmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yukarıda somut bir kaç örnekte de görüldüğü gibi ülkemizde uzun dönem yürütülmekte olan 5. Kol faaliyetleri ve Psikoterör yöntemleri ile

 

TOPLUM ÖNEMLİ ÖLÇÜDE HASTA EDİLMİŞTİR

SUÇ PATLAMIŞTIR VE BAĞIMLILIKLAR ARTMIŞTIR. KUMAR , FUHUŞ ÖNEMLİ ORANDA ARTARKEN , ÜRETİM DÜŞMÜŞ İŞSİZLİK DRAMATİK SEVİYELERE ULAŞMIŞTIR.

 

Tüm bu hayati sebeplerden dolayı, tüm bu dramatik sonuçlara muhatap edilen halkımız,  fert fert, birey birey derhal rehabilite edilmeli  ve bir an önce sağlığına kavuşturularak ayağa kaldırılmalıdır.

Aksi takdirde toplumsal ruh sağlığı ciddi oranda bozulmuş olan ülkemizde  bu kaotik pilânlı yıkımların önü asla alınamaz.

Hayati bir dokunuş olarak aciliyetle, ülkemizde uygulanan  Aile Hekimliği Uygulaması'nda olduğu gibi her bir aileye, her bir ferdimize nasıl bir Aile Hekimi vermiş isek, yine her bir aileye her bir ferde aciliyetle bir Aile Psikoloğu atamamız gerekmektedir. Nitekim gelişmiş pek çok batılı ülkede bu durum Önleyici Tıp kapsamıda bu şekildedir. Insanlarını hastalanmamaları için, sağlıklı, bilinçli ve üretken bireyler olmaları için desteklemektedirler. Başarı ve gelişmişlik hiç bir zaman tesadüflerle oluşmamıştır.  Olması gereken de budur. Partimizin halkımıza en büyük vaadi de bu olmalıdır. Tüm toplumu sıfırdan ve yeniden eğitmek, şuurlandırmak, rehabilite etmek ve ayağa kaldırmak. Halkımızı muhatap olduğu tüm bu yıkım psikolojilerinden korumak ve kurtarmanın başka bir yolu da yoktur. Gelişme, üretim ve geleceğe güvenle bakabilme toplumu hazırlayacak olan bu PSİKOLOGLAR YASASI VE UYGULAMASI'na bağlıdır.  Derhal Psikologlar Yasası çıkarılmalı ve bu görev tanımı yapılmalıdır. Her bir fert çocukluğundan itibaren ücretsiz olarak psikologlarla ele alınıp sağlıklı bir gelişim programı ile takip edilmelidir. Anne ve Babaların her bakımdan eğitilmesi ve rehabilite edilmesi, yukarıda bahsi geçen sinsi çalışmaların etkisini yıkacağından bu müdahale ülkemiz açısından hayatı önem arzetmektedir. Aksi halde kendini savunamayan bilinçsiz bir toplum, hasta ve suçlu bir toplum sonucundan asla kurtulamayacağımız gibi yeni nesilleri de kaybetme riski ile karşı karşıya kalacağız.

 

PSIKOLOGLAR YASASI VE HER BİR AİLEYE BİR PSİKOLOG uygulaması ülkemizin ve insanımızın en hayâti ihtiyacıdır. Kendini milletine adamış olan Yeniden Refah Partimiz bu büyük vaadi halkımızla paylaşmalı ve bu büyük atılımı bilakis gerçekleştirmelidir.

 

Yeniden Refah Partisi

Aile Ve Sosyal Politikalar Kurulu Başkanlığı 

Yayın Tarihi: 19 Nisan 2021 | Yayın Saati: 15:08:07