SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU - 18 OCAK 2022

 SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU

 

18 OCAK 2022

 

 

 

 

 

KONULAR:

 

  •         AKP’YE TAVSİYELERİMİZDİR
  •            ADALET KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR
  •         BOSNA-HERSEK’TE YENİ KAOS’UN AYAK SESLERİ
  •         KAZAKİSTAN'DAKİ OLAYLAR

 

 

AKP’YE TAVSİYELERİMİZDİR

 

Sayın Cumhurbaşkanı konuşmalarında genellikle muhalefetin olumlu muhalefet yapmadığını, fikir beyan etmediğini ifade ediyor.

 

Yeniden Refah Partisi olarak, şayet iktidarın takdire şayan bir icraatı varsa takdir ediyoruz.

 

Ancak çoğunlukla yanlış yapıp, deneme yanılma metodu ile hatalarının bir kısmını sonradan düzeltmeye çalışıyorlar.

 

Yanlış icraatlarını her zaman ikaz ediyoruz.

 

Mesela; yıllardır AKP’nin izlediği ekonomik politikaların yanlış olduğunu ve Ülkemizi uçuruma götüreceğini, hep söyleye geldik.

 

Bize kulak asmadılar.

 

Şayet şimdi de yaşanan ekonomik krizden nasıl çıkmak gerektiğini öğrenmek isterlerse o konuda da yol gösterebiliriz.

 

Yine kendilerinin imzalamış oldukları İstanbul sözleşmesinin toplumsal yapımızda onarılmaz yaralar açacağını ısrarla tekrarlayıp durduk, neyse ki yanlıştan geçte olsa dönmelerinden memnun olduk.

 

Bu yazımda devr-i iktidarlarında yapmış oldukları vahim yanlışlardan bazılarını belirteceğim.

 

Tez elden, seçime gitmeden bunları düzeltmelerinin hem halkımıza hem de çok önemsedikleri oy oranlarına olumlu yansıyacağını tavsiye ederiz.

 

1) İstanbul sözleşmesine bağlı olarak çıkardıkları 6284 sayılı ceza kanunu, nafaka kanunu ve çocukların velayeti ile ilgili uygulamalar, cinayetleri önleyemediği gibi, cinayetlerin, boşanmaların, intiharların, mağduriyetlerin artmasına, ailelerin parçalanmasına, toplumsal cinnete sebep olmuştur.

 

Toplumumuzda batının ahlaksızlarının ve sosyal hastalıklarının yayılmasına neden olmuştur.

 

Ceza kanunlarımızda cinayetlerle ilgili hükümler varken,bu kanuna gerek yokken çıkarıldı.

 

Binlerce insanın mağduriyetine ve hayatının zehir olmasına neden oldu.

 

2)Dinimizde zina büyük günahlardan, geleneklerimizde de büyük bir ayıp sayılırken, Avrupa Birliği istedi diye, Cumhurbaşkanı Avrupa’dan telefonla Başbakan yardımcısına talimat verdi, bir günde zina suç olmaktan çıkarıldı.

 

Bu kanunla da büyük bir vebal ve günaha imza atmış oldular.

 

3)Avrupa Birliği istedi diye, haram olan hınzır(domuz) eti kasaplık et olarak ilan edildi.

 

4)Avrupa Birliği istedi diye, üç kuruş para karşılığında, mültecilerin Avrupa’ya geçişlerinin engelleneceği, Avrupa’ya gitmiş beğenmedikleri göçmenlerin de Türkiye’ye gönderilmesini kabul eden anlaşmayı imzaladılar.

 

5)İsrail’in güvenliğini sağlamak için Kürecik’e ABD’nin güçlü bir dinleme tesisi kurmasına izin verildi.

 

Bu maddeleri çok uzatabiliriz.

 

Yeniden Refah Partisi olarak seçimden önce bu yanlış kararlarını düzeltmelerini tavsiye ederiz.

 

Şayet düzeltmezlerse, ilk seçimde biz gelip, ülkemiz ve milletimizi rahatsız eden bütün yanlışları, çok kısa zamanda düzelteceğimize söz veririz.

 

 

Prof. Dr. Sacit Günbey

Genel Başkan Yardımcısı | Sosyal İşler Başkanı

54. Hükümet Devlet Bakanı

 

 

 

 

 

ADALET KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

 

Bize soruyorlar hangi ittifakta yer alacaksınız? Sorunun bu şekilde sorulması halinde buna karşılı verilecek cevaplar, bizim bazı çevreler ve vatandaşlar tarafından yanlış anlaşılmamıza veya şüpheyle yaklaşılmamıza neden olabilir. Soru “hangi parti veya partiler Yeniden Refah Partisi ile ittifak yapabilir” şeklinde sorulursa verilecek cevap hem yanlış anlaşılmaya neden olmaz hem de ittifak yapacak partiler için önceden etik olmayan değerlendirmelerde bulunmamıza engel olur.

 

Yeniden Refah Partimizin olmazsa olmaz şartı yönetimde ve paylaşımda adil olmaktır. Kırmızı çizgimiz sadece adalettir. Sistemin adı ne olursa olsun ister Parlamenter Sistem isterse Başkanlık Sistemi olsun adil olmayan hiçbir yönetimin bizim de milletimizin de nezdinde kıymeti yoktur. Her iki sistemi de savunanların adil bir yönetim anlayışına sahip olduklarını şüphe ile karşılamaktayız.  Zira, yargının tam bağımsızlığına, işe alımlarda liyakat ve ehliyetin tek geçerli kriter olduğuna ve yargı kararlarında ayırımcılık yapılmadığına dair bugüne kadarki icraatlardan olumlu sonuç çıkmamaktadır.

 

Yeniden Refah Partimizle ittifak yapmayı düşünen partiler, her kademedeki yöneticilerin kararlarını istişare ile alacakları hususunda mutabık mıdırlar? Toplumun genel ahlak kurallarına ve yaşam tarzına sadık kalacaklarına ve aykırı hiçbir sözleşmeye ve eyleme rıza göstermeyeceklerine dair garanti verirler mi? Cinsel ayrımcılığın önlenmesi adı altında aile yapımızı tahribe yönelik gizli ajandası olanlarla ittifak yapmanın mümkün olmadığının bilincindeler mi? gibi sorulara muhatap olacaklarını bilmelidirler.

 

Yeniden Refah Partimizin adil paylaşım ve adil yönetim anlayışının gereği olarak:

·                 Milli gelirin adil paylaşımı,

·                 Ekonomimizin borç yükünden kurtarılması denk bütçe yapılması,

·                 Vergi, borç ve faizden arındırılmış bir ekonomik düzen için bu sayılanların dışında kaynak bulunması,

·                 İhalelerde şeffaflığın temin edilmesi ve işlerin ehline, layık olana ve makul fiyatlarla verilmesi,

·                 Stratejik, istihdam artırıcı ve ülke için ekonomik önemi olan yatırımlarda devletin öncülük etmesi veya ortak olması,

·                 Engelli vatandaşlarımızın azami ölçüde istihdam edilmesi,

İttifak gerekçeleri olduğu ve dikkate alınacağı bilinmelidir.

 

Eğitimin millileştirilmesine, fırsat eşitliğinin sağlanmasına ve eğitilmiş insan gücünün en verimli şekilde değerlendirilmesine taraftar olanlarla seçim ittifakı yapabiliriz. Dış politikada mevcut anlaşmaları gözden geçirerek ülkemiz aleyhine olan hususların düzeltilmesini, ülke çıkarlarına en uygun siyasi, savunma ve ticari anlaşmaların yapılmasına öncelik verilmesini ve komşu ülkeler başta olmak üzere sulhun tesisine yardımcı olacak uluslararası ilişkilere önem verilmesini isteriz.

 

Suat Pamukçu

Genel Başkan Yardımcısı | Genel Sekreter

 

 

 

 

 

 

 

 

BOSNA-HERSEK’TE YENİ KAOS’UN AYAK SESLERİ

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Bosna-Hersek’teki mevcut durumun uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturmaya devam etmesi üzerine, 3 Kasım 2021 tarihli 8896. toplantısında Birleşmiş Milletler Bildirgesi’nin VII. Bölümüne dayanarak Dayton Barış Anlaşması'nın askeri yönleri kapsamındaki barış istikrarı rolünü tanıyan 2604 sayılı kararı oybirliğiyle kabul etti.

Böylece SFOR’un yerine oluşturulan çok uluslu istikrar gücü EUFOR ALTHEA’nin görev süresinin on iki ay daha uzatılmasına karar verildi.

Bu arada geçen yıl görev süresi sona eren Valentin Inzko yerine 1 Ağustos 2021’de Bosna-Hersek Başkomiseri olarak göreve getirilen Alman asıllı Christian Schmidt’in, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na sunduğu Kasım 2021 tarihli raporunda; gerekli önlemin alınmaması durumunda Bosna Hersek’in parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını ve bunun sonucu olarak çatışma ortamına geri dönülme ihtimalinin çok yüksek olacağını, Bosna Hersek dâhilindeki iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nin kendi ordusunu oluşturma çalışmalarının Bosna-Hersek Silahlı Kuvvetlerini fiilen ikiye böleceğini ve bunun sonucu olarak ta iç savaşın kaçınılmaz olabileceğini ifade etmesi üzerinde durulması gereken bir durumdur.

Özellikle 9 Ocak günü Banya Luka’da yaşanan vahim gelişmeler karşısında gerekli önlemlerin alınmasının artık kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmaktadır.

Özellikle Rusya Federasyonu’nun,  Bosna Hersek Başkomiserliği görevine Christian Schmidt’in atanması sürecinde yeni krize yol açabilecek cinsten siyasi tavır koyması da son derece manidar bir gelişme olup Rusya’nın, Bosna Hersek’teki yaklaşımının bir göstergesi niteliğindedir.

Bosna Hersek’te, Anayasa Mahkemesi tarafından ayrışma, çatışma ve ülkenin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozmaya yönelik bir gelişme olarak görülen   “Sırp Cumhuriyeti Günü”nün anayasaya aykırı olduğuna hükmedilmesine rağmen bu etkinliğin 9 Ocak 2022 tarihinde kutlanması yeni gerilimlerin ortaya çıkmasına neden olmuş oldu.

Özellikle, Bosna Hersek Başkomiseri Christian Schmidt’in başkomiser olarak atanmasına karşı çıkan ve açıkça Sırp ayrılıkçı politikaları destekleyen Rusya’nın bu tutumu 9 Ocak 2022 tarihinde Banya Luka’da gerçekleştirilen ve geçit törenleri sırasında ayrılıkçı ve ultra ulusalcı sloganların dillendirildiği yasadışı etkinliğe Çin ve Sırbistan ile birlikte temsilci göndermesi ortaya konulmaya çalışılan Sırp politikasının canlı bir tezahürü niteliğindedir.

Bağımsız bir ülke olan Bosna Hersek’te düzenlenen yasadışı bir etkinliğe temsilci gönderen Çin, Sırbistan ve Rusya Federasyonu’nun bu tutumları karşısında Bosna-Hersek Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu ülkelere diplomatik nota göndermesi son derece yerinde bir karardır.

Bosna Hersek eski Cumhurbaşkanı Alija İzzetbegoviç, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç ve Hırvatistan eski Cumhurbaşkanı Franjo Tudman arasında akdedilen 14 Aralık 1995 tarihli Dayton Anlaşması’nı tehlikeye atabilecek olan bu gibi ayrılıkçı girişimlerin önünün alınmaması durumunda buradaki istikrarsızlığın birçok ülkeyi etkisi altına alması kaçınılmaz olacaktır.

Bosna Hersek’te, Tümgeneral Alexander Platzer komutasında konuşlandırılan 700 kişilik EUFOR Althea Operasyon gücünün muhtemel olayları önlemede yetersiz kalabileceği gayet aşikârdır.

Bosna savaşı sırasında büyük inisiyatif alan 54. Hükümetin Başbakanı Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın, eski Cumhurbaşkanı Alije Izzetbegoviç ile koordineli olarak ortaya koyduğu kritik hamleler sonucu Bosna’daki Müslüman kardeşlerimizin hak ve hukukları büyük ölçüde korunma altına alınarak bu günlere gelinmesi sağlanmıştır.

Sonuç olarak, Yeniden Refah Partisi olarak, Bosna-Hersek’te muhtemel olayları önlemede yetersiz kalabilecek olan mevcut EUFOR Althea Barış Gücü’nün mutlak suretle tahkim edilmesi ve buna bağlı olarak BM nezdinde gerekli önleyici tedbirlerin alınabilmesi için Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Bosna konusunda inisiyatif almaya ve gerekli hamleleri başlatarak sonuca yönelik tüm barışçıl diplomatik girişimleri yerine getirmesini acilen beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

 

 

 

 

 

KAZAKİSTAN'DAKİ OLAYLAR

Kazakistan'ın batısında 2 Ocak'ta Mangistau bölgesindeki Janaozen ve Aktau'da sıvılaştırılmış petrol gazına (LPG) yapılan zamlar ve ülkedeki sosyoekonomik durumun kötüleştiği gerekçesiyle halk sokaklara dökülmüştür.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, ülkede istikrarı sağlamak için akaryakıt fiyatlarını indirme sözü verdi ve 4 Ocak 2022 akşam saatlerinde yapılan zammın sadece bir bölgede geri alındığının açıklanmasına rağmen halk bu karara razı olmadı ve olaylar artarak devam etmiştir. Başlatılan protesto gösterileri iki gün içinde Almatı ve ülke genelindeki diğer şehirlere yayılarak şiddetini arttırmıştı. Belediye ve Valilik binalarına yürüyüşe geçen halk bazı kentlerde Belediye ve Valilik binalarını işgal etmişlerdir.

Basına ve sosyal medyaya uygulanan sansür ve internet erişiminin kısıtlanması nedeniyle sağlıklı haber alınamamakla birlikte, kısıtlı imkanlar ve dolaylı yollardan erişilen twitter, telegram, youtube vs. gibi platformlardan olaylar takip edilmeye çalışıldı.

Gösterilerde güvenlik güçleri ile protestocular arasında çatışmalar yaşandı. Özellikle ülkenin güneyindeki Almatı kentinde polis araçlarını ateşe veren ve devlet binalarına giren protestoculara, güvenlik güçleri göz yaşartıcı gaz ile ses bombasıyla müdahale etti. 5 Ocak 2022’de eski başkent Almatı Belediyesine ait bina protestocular tarafından ele geçirilmiş ve binadan alevlerin yükseldiği bildirilmiştir.

Protestoların yayılması sonucu 4 Ocak’ta Mangistau ve Almatı’da ilan edilen OHAL, 5 Ocak’ta ülke genelinde 19 Ocak 2022 tarihine kadar olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi. Ancak binlerce kişi sokağa çıkmayı sürdürdü. Başkent Nursultan'da da protestoculara karşı gazlı müdahalede bulunuldu. Aktau'da ise askerin sokağa indiği görüldü.

Almatı’dan uçuşlar durdurulmuş ve havaalanı kontrol altında tutulmaktaydı. Olağan üstü hal ilanının ardından gece boyunca tutuklamalar devam etmiş ve olayları yönlendirdiği iddiasıyla birçok muhalif insan ve yazılı-görsel medya ile sosyal medyada yayın ya da paylaşım yapan birçok gazeteci de tutuklanmıştır.

Halkın talebi üzerine, 05 Ocak 2022’de Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, protestolardan sorumlu tuttuğu hükümetin istifasını kabul etti. Başbakan görevine geçici olarak Alihan Smaylov’un atandığını bildirdi. Bugün, 11.01.2022 tarih itibariyle bu göreve asaleten atandı.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ise, teröristlere karşı Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünden barış gücü desteği istedi. Rusya başta olmak üzere KGAÖ üyesi ülkeler (Rusya, Beyaz Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Ermenistan) çağrıya olumlu cevap vermişlerdir ve Kazakistan'da 2 bin 500 barış gücü konuşlandırma kararı almıştı. Rusya Savunma Bakanlığı, Kazakistan'ın talebi üzerine 5 Ocak’ta ülkeye hava indirme birlikleri gönderildiğini duyurdu.

Olaylara karışmayan halkın yabancı asker davet edilmesine büyük tepki göstermesine rağmen, Cumhurbaşkanı televizyon kanallarında doğru olan şeyi yaptıklarına dair açıklamalar yapmıştır. 

Ülkenin İstihbarat Şefi ve Birçok üst düzey yetkili görevden alınmış ve yerine yeni atamalar gerçekleştirilmiştir. Bu da Nazarbayev ekibinin tasfiyesi olarak değerlendirilmektedir. Nazarbayev’in kendisin de ülke dışında olduğu düşünülmekte ancak nerede olduğuyla ilgili kesin bilgi bulunmamaktadır.

En çok zarar gören Almatı’da büyük yağma olayları yaşanmış ve özellikle bankalar ve büyük alışveriş mekânları ile elektronik mağazaları başta olmak üzere birçok işyeri yağmalanmıştır.

Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev bir gün sonra ise "Ülkenin tüm bölgelerinde anayasal düzen büyük ölçüde yeniden sağlandı" dedi.

Resmi kaynaklara göre 10 Ocak’ta olayların bastırılmasına ve suçluların tespit edilmesine yürütülen operasyonlarda gözaltına alınanların sayısı 7 bin 939'a yükseldi, olaylarda 164 kişi hayatını kaybetti, ancak gerçek rakamlar bunlardan daha yüksektir. Protestoların patlak vermesiyle görevden alınan eski Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Karim Masimov da "vatana ihanet" şüphesiyle gözaltına alındı.

İnternet erişiminin kesik olduğu bölgede 10 Ocak’ta erişim yeniden sağlanırken can kayıpları nedeniyle ülkede ulusal yas ilan edilerek bayraklar yarıya indirildi.

10 Ocak’ta Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, online olarak gerçekleşen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) olağanüstü zirvesinde, ülkesinde yaşanan olaylara ilişkin konuşma yaparak teröristlerin asıl amacının "iktidara el koymak" olduğunu söyledi. Tokayev ayrıca, Kazakistan'da 2 bin 300 KGAÖ barış gücü ve 250 askeri aracın bulunduğunu ifade etti.

DEĞERLENDİRME

Kazakistan’daki son gelişmeler, XX. yüzyıl boyunca süren Sovyet baskısından sonra ilan edilen Kazakistan bağımsızlığının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, Kazak halkına verilen egemenlik, özgürlük, demokrasi ve adil gelir dağılımı sözlerinin hiçbir şekilde tutulmadığını, Kazak halkının yönetime karşı güveni ve sabrı kalmadığını göstermiştir. Bölgede, özellikle protestoların başladığı Batı Kazakistan’da, bulunan zengin maden kaynaklarından elde edilen gelirin halka refah olarak yansımaması da olayların büyümesinde etkin rol oynamaktadır.

Kazakistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in yakın çevresinin yolsuzluk, kayırmacılık ve iş insanları üzerindeki baskı iddialarının, ayrıca devlet görevlileriyle ilgili rüşvet iddialarının artması da olayların büyümesinde etkili olmuştur.

Bütün bunlar yaşanırken Nursultan Nazarbayev’in sessizliğini koruması dikkat çekicidir. Bazı kaynaklar Nazarbayev’in ve akrabalarının ülkeyi terk ettiğini bildirmektedir (Eski Kazakistan cumhurbaşkanının kızı Aliya Nazarbayeva'nın ülke dışına çıkarttığı serveti dudak uçuklattı - Haberler). Diğer taraftan, bu süreç halk daha fazla öfkelenmesin diye Nazarbayev’in sessizliğini koruması ve aslında Nazarbayev iktidarının sonlanması olarak ta değerlendirilebilinir.

Bazı muhalif kaynaklar bu olayları Nazarbayev ve Tokayev arasındaki güç mücadelesi olarak değerlendiriyorlar.

Mevcut Cumhurbaşkanı Tokayev için, arkasında millet olmayan bir yönetimin iktidarını koruyabilmek için, ülkenin 110 bin askeri olmasına rağmen, ülkeye yabancı Rus askerlerini çağırdığını ve bu anlamda Kazak halkının bağımsızlık mücadelesini değersizleştirdiğini;  askerin polisin devletine ve devletin de askerine polisine güvenmediğini; asker ve polisin silahlarını bırakıp halk tarafına geçtiğini, Tokayev’in halka Rusça seslenmesi ve gelen askerlere verdiği “uyarısız ateş emri” kendisinin zihnen Kazak halkına ait olmadığını ve aciz bir yönetim anlayışına sahip olduğunu net bir şekilde görüyoruz.

Putin’in "Kazakistan, uluslararası terörle karşı karşıya kaldı. Bu silahlı ve yabancı merkezlerde eğitim almış tecrübeli çeteler dünyanın hangi noktasından geldiler?" ifadesi, Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko’nun "Gözlerini şimdi Özbekistan'a çevirmiş durumdalar" ifadesi ve Kazakistan'da yaşananların komşu ülkelere de sıçrama ihtimalini dile getirmesi KGAÖ askeri güçlerinin bu bölgede uzun süre kalmak istediğine işaret etmektedir. Aynı zamanda bu Türk Devletleri Teşkilatı ve Türk ülkeleri arasındaki iş birliğine bir darbedir.

Bugün, 11.01.2022’de Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Dışişleri Bakanları Konseyi, dönem başkanlığını yürüten Türkiye tarafından yapılan çağrı doğrultusunda teşkilata üye ve gözlemci ülkelerin katılımıyla Kazakistan'daki gelişmeleri ele almak üzere online olarak olağanüstü toplanacaktır.

MSK Dış Politikalar Kurulu

Yayın Tarihi: 18 Ocak 2022 | Yayın Saati: 16:26:23