SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU - 17 TEMMUZ 2021

 

SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU

17 TEMMUZ 2021

 

 

KONULAR:

 

 

·       Kanal İstanbul | Abd - Afganistan Konusunu: 'Bize Ve Milletimize Anlatın'

 

·       Sözde Dünya Mülteciler Günü 

·       Macaristan Başbakanı Orban’dan AB’ye Tepki "LGBT Aktivistlerinin Çocuklarımızın Arasına, Ana Okullara Ve İlkokullara Girmelerine İzin  Vermeyeceğiz" Dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KANAL İSTANBUL | ABD - AFGANİSTAN KONUSUNU: 'BİZE VE MİLLETİMİZE ANLATIN'

 

Bugün tekrar çok önemli gördüğümüz iki hususta kamuoyuna görüşlerimizi sunacağız.

 

1.    Kanal İstanbul konusu uzun zamandır değişik branşlardan uzmanlar tarafından bütün yönleri ile televizyonlarda tartışılmaktadır. Ülkeyi yönetenlerin dışında, hiçbir uzmanın bu mesele ile ilgili olumlu görüş belirttiğini duymadık. Bu kadar ciddi bir konunun “ben yaptım oldu, siz ne derseniz deyin, ben bunu yaptıracağım” dayatması ile toplumun karşısına çıkılması hiçbir şekilde mazur görülemez. Çünkü bu projenin,  telafisi imkânsız olup, bir “beka” sorununa sebep olacağı neredeyse kesin gibi gözüküyor. Aslında meselenin özü şudur; Uzun zamandan beri ABD ve İngiltere Karadeniz’de, Kafkaslar ’da, Balkanlar’da hâkimiyet kurmak istemektedirler. Bunu yapabilmeleri için de boğazlardan engelsiz geçmeleri gerekmektedir. Türkiye Kanal İstanbul’u yaparsa, ABD amacına daha kolay ulaşabileceğini hesaplamaktadır. Bu durum ülkemizin geleceği için ciddi  tehlikelere sebep olacaktır.

 

2.    Yirmi yıldan beri bir tugay askerimiz ve uzmanlarımız Afganistan’da, ABD’nin talebi ile bulunmaktadır. ABD Afganistan’da çok sayıda Afganlıyı öldürmüş, oranın bir uyuşturucu üstü haline gelmesine neden olmuştur. Bu kadar teknik ve askeri güce rağmen ABD ve şürekâsı Afganistan’da mağlup olmuş ve çekilme kararı almıştır. Şimdi yine ABD, Türkiye’den talepte bulunmaktadır; ”Ben gidiyorum, canımı kurtarıyorum, sen burada kal, Kâbil hava alanının Afganların eline geçmesini engelle, benim ajanlarım istediğim zaman rahatça içeri girip ve çıkabilsin” diyorlar. Taliban da “Türkiye dâhil hiçbir NATO gücünün Afganistan’da kalmasını istemediklerini, kaldıkları takdirde saldıracaklarını” duyurdu.

 

 

Bize dost değil, düşman olan ve sürekli kuyumuzu kazan ABD’ye karşı, bu olumlu tavrımızın sebebini hiç anlayamıyoruz. Birisi bunu bize ve millete  anlatırsa aydınlanmış oluruz.

 

Prof. Dr. SacitGünbey

Genel Başkan Yardımcısı | Sosyal İşler Başkanı | 54. Hükümet Devlet Bakanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SÖZDE DÜNYA MÜLTECİLER GÜNÜ 

 

Küresel satranç tahtasının kaygan zemininde yaşama tutunmaya çalışan ve nüfusları birçok ülke nüfusundan çok daha fazla bir rakama ulaşmış olan 82.4 milyon mültecinin geleceğe dair kaotik sorunları çözümsüz olarak ortada dururken, Birleşmiş Milletler tarafından her yıl salt '20 Haziran Dünya Mülteciler Günü' münasebetiyle hatırlanmaları düşündürücü olsa gerek.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 4 Aralık 2000 tarihinde 55/76 sayılı kararla ilan edilen ve 2001 yılından itibaren her yıl 20Haziran’da  Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından her yıl ortaya konulan “Saygı", "Hoşgörü" , "Umut" , “Cesaret”, “Azim", "Koruma" ,  "Mültecilerle bir arada duruyoruz" , "Şimdi Her Zamankinden Daha Fazla, Mültecilerin Yanında Durmamız Gerekiyor" , “Dünya Mülteciler Günü'nde Bir Adım At" gibi içi boş temalar çerçevesinde küresel boyutta sadece etkinlik bağlamında kutlanmaya çalışılması son derece düşündürücüdür.

Yalta’da 1945’te Müttefik Ülkelerden ABD, SSCB ve İngiltere tarafından düzenlenen toplantı sonucu kuruluşuna karar verilen Birleşmiş Milletler Teşkilatı, İsrail Devleti’nin kuruluşuna öncelik verirken ne yazık ki ‘Nekbe Günü’( Talihsizlik Günü)  olarak bilinen ve her yıl 15 Mayısta kutlanan ve İsrail’in Filistin topraklarının % 85’ine el koyması ve Filistinlilerin çeşitli ülkelerde mülteci durumuna düşmelerine Birleşmiş Milletler tarafından sesiz kalınması aslında Yeni Dünya Düzeninin iç düşümünü ortaya koymaktadır.   

Bugün gelinen noktada Rokhinya Müslümanlarının mülteci kamplarında yalnızlığa terk edilmesi, Suriye, Irak, Yemen, Libya, Eritre, Tigray, Çad gibi dünyanın birçok yerinde iç savaşların ortaya çıkardığı şiddet sarmalı nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan, evleri ve sevdiklerinden uzaklarda çetin şartlarda hayata tutunmaya çalışan mülteciler için hala etkinlik dışında somut çözümlerin ortaya konulamaması düşündürücüdür.

Zaten son yıllarda özellikle BMGK tarafından tek taraflı olarak alınan kararlar ve ikircikli politikalar yüzünden mültecilerin sayısı gün geçtikçe daha da vahim bir tablo ortaya koymaktadır. Mültecilerin yeniden ülkelerine ve evlerine dönebilmeleri amacıyla gerekli ortamı sağlamakla mükellef olan Birleşmiş Milletler, ne yazık ki bu tür faaliyetlerle her yıl adeta  ‘ölüyü yeniden pudralama’ yöntemleriyle ön plana çıkmaya çalışmaktadır.

Sadece mülteciler günü ilan etmek ve bu minvalde çeşitli etkinlikler düzenlemek mültecilere yönelik çözüm değil, çözümsüzlüğü teşvik etmeye yönelik olsa gerek.

 

Bugün yapılan istatistiklere göre, mültecilerin %55'inin Afganistan, Irak, Somali, Suriye, Yemen ve Sudan'dan geliyor olması Müslümanlar açısından son derece vahim bir tablo ortaya koymaktadır.

Ezcümle, 15 Haziran 2021 tarihinde İstanbul Çırağan Sarayı’nda Erbakan Vakfı tarafından düzenlenen D-8 Teşkilatı’nın 24. Kuruluş yıldönümünde ‘D-8 ile Yeni Bir Dünya’ etkinliğinde Erbakan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Yeniden Refah Partimizin Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan’ın ve D-8 ülke temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri tarafından ortaya konulan ‘Yeni Bir Dünya’ fikrinin bir an önce gerçekleşebilmesi ve D-8’in daha aktif hale gelmesi şu anda küresel boyutta mülteci sorunları başta olmak üzere birçok sorunun ortadan kalkması pek ala mümkün olabilir. Bu konuda Başta ülkemiz olmak üzere tüm D-8 ülke yöneticilerine büyük sorumluluklar düşmektedir.

Birleşmiş Milletler tarafından iyi niyet elçisi olarak tayin edilen ve ortaya konulan ajandaya göre hareket etmekle görevlendirilen Siyonist ikon olarak ismi küresel çapta parlatılan Angelina Jolie gibi aktörlerin mültecilere yönelik söylem ve eylemleri BM’nin cılız ve etkisiz politikasını ortaya koyması bakımından büyük önem arz etmektedir.  

"İnsanların zulüm ve şiddet nedeniyle evlerinden kaçmak zorunda kaldığı ülkelerde, mültecilerin evlerine dönebilmeleri için siyasi çözümler bulunmalı, barış ve hoşgörü yeniden sağlanmalıdır. Deneyimlerime göre, eve gitmek çoğu mültecinin en derin dileğidir” diyen Angelina Jolie’nin aslında bu önerilerini direk olarak Birleşmiş Milletlere yönlendirmesi ve BM’nin uyguladığı yanlış, tek taraflı ve tutarsız politikalarını kritize etmesi gerekirken, boş verbal retoriklerle adeta Birleşmiş Milletlerin yanlış gidişatlı politikalarına katkı sunmaktadır.

Bu arada dünya beşten büyüktür söyleminin gereğinin yerine getirilebilmesinin tek yolunun D-8’e sahip çıkmaktan geçtiğini bir kez daha burada vurgulamakta fayda görüyoruz.

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Macaristan Başbakanı Orban’dan AB’ye Tepki "LGBT Aktivistlerinin Çocuklarımızın Arasına, Ana Okullara Ve İlkokullara Girmelerine İzin Vermeyeceğiz" Dedi.

Macaristan Başbakanı Orban, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nun, Macaristan'da LGBT aktivistlerinin okullara girişlerine izin verilmesini istediğini belirterek, "LGBT aktivistlerinin çocuklarımızın arasına, ana okullara ve ilkokullara girmelerine izin vermeyeceğiz" dedi.

Macaristan Başbakanı ViktorOrban, yaptığı açıklamada, ülkede 18 yaşından küçükleri eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine ‘teşvik etmeyi’ yasaklayan yasal düzenlemeye yönelik eleştirilere tepki gösterdi.

Orban, söz konusu yasa hakkında dün Avrupa Parlamentosu’nda (AP) gerçekleştirilen tartışmanın verimli olduğunu belirtti:

"Faydalı bir tartışmaydı çünkü herkes duruşunu açıkça ortaya koydu. Her şey net ve alışılır. AP ve AB Komisyonu, LGBT aktivistlerinin ve kuruluşlarının, ana okullara ve ilkokullara girmelerine izin vermemizi istiyor."

 

‘Burada Brüksel bürokratlarının hiçbir işi yok’

Orban, Macar hükümetinin bunu kabul etmediğini ve çocukların yetiştirilmesi konusunun tamamen ulusal yetki alanı içinde olduğunu kaydederek, "Burada Brüksel bürokratlarının hiçbir işi yok. Ne yaparlarsa yapsınlar LGBT aktivistlerinin çocuklarımızın arasına, ana okullara ve ilkokullara girmelerine izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

 

AB Komisyonu Başkanı ve 13 AB üyesi ülke yasayı kınadı

Belçika, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, İrlanda, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, İspanya, İsveç ve Letonya'nın 22 Haziran'da imzaladığı ortak bildiride, Macaristan'da 18 yaşından küçüklerin eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine ‘teşvik edilmesini’ yasaklayan yasal düzenlemeye tepki gösterilmişti.

Yasanın, eş cinsellere karşı ayrımcılık içerdiği ve fikir özgürlüğünü ihlal ettiği savunulan bildiride, farklılıkları kabul etmenin ve eşit tutmanın AB'nin temel değerleri olduğu ve bundan taviz verilemeyeceği kaydedilmişti.

 

‘Bu Macar yasası utanç verici’

Yasaya sert tepki gösteren AB Komisyonu Başkanı Ursulavon der Leyen de "Bu Macar yasası utanç verici. Sadece cinsel yönelim temelinde ayrımcılık yapmakla kalmıyor, aynı zamanda AB'nin temel değerlerine de aykırı. Bu konuda taviz yok" değerlendirmesinde bulunmuştu.

 

Yasanın içeriği

Macaristan'da, 15 Haziran'da kabul edilen yasayla, okullarda 18 yaş altındaki kişilere, eş cinselliğe ve cinsiyet değişikliğine ‘teşvik eden’ herhangi bir içeriğin gösterimi yasaklandı.

Yasaya göre televizyon kanalları da bu tür içeriklere sahip film ve programların izlenmesini, 18 yaşın üzerindeki kişilere önerebilecek.

 

 

 

Kaynak: https://tr.sputniknews.com/

 

 

Yayın Tarihi: 17 Temmuz 2021 | Yayın Saati: 14:22:22