SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU - 11 OCAK 2022

SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU

 

11 OCAK 2022

 

 

 

 

 

KONULAR:

 

  •           ERKEN SEÇİMDEN BAŞKA ÇIKIŞI YOLU GÖRÜNMÜYOR 
  •          KAZAKİSTAN’DAKİ SON GELİŞMELERİ NASIL OKUMALIYIZ?  
  •       HÜKÜMETTEN ENGELLİLERİ ÜZEN RAKAMLAR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ERKEN SEÇİMDEN BAŞKA ÇIKIŞI YOLU GÖRÜNMÜYOR

 

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan bugün açıklanan enflasyon rakamlarına ve yeni yılla birlikte başlayan zam yağmuruna ilişkin, "Bütün bu acı gerçekler karşısında iktidara buradan söylenebilecek olan daha fazla milleti oyalamamaları, daha fazla milleti perişan etmemeleri, sıkıp limon gibi suyunu çıkarmayı artık sona erdirmeleri ve bir an evvel seçim sandığını milletin önüne getirip koymalarıdır. Bundan başka Türkiye için bir çıkış yolu şu an için görülmemektedir." açıklamasında bulundu.

 

Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül ve beraberinde Genel Başkan Yardımcılarından oluşan heyet, Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan'ı ziyaret etti.

 

İki lider yaklaşık 45 dakika süren görüşmeden sonra basın mensuplarının karşısına geçti.

 

Mustafa Sarıgül: Açıklanan Enflasyon Rakamları Gerçeği Yansıtmamaktadır

Türk siyasetine damga vurmuş merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı anarak sözlerine başlayan TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, sıcak bir ortamda gerçekleşen görüşmeye ilişkin şunları söyledi:

 

 “Türkiye’de demokrasinin kurum ve kurallarıyla oturması için öncelikle seçim sisteminin değişmesi lazım. Seçim sistemi değişerek ileri demokratik medeni ülkelerdeki baraj oranları neyse ülkemizdeki baraj oranlarının da aynı olması lazım. Yurttaşlarımızın verdiği her bir oy kıymetlidir. Bu oyların sayılmaması gerçekten demokrasi ayıbıdır. İnşallah siyasi partiler olarak görüşmelerimize devam edeceğiz. Sivil bir anayasa yapmayı Allah bizlere kısmet etsin. İleri demokratik medeni ülkeler seviyesinden baktığımız zaman Türkiye’de tam demokratik bir anayasa yapılmaması, sivil bir anayasa yapılmaması, ortak bir mutabakatla anayasa yapılmaması gerçekten son derece ciddi bir problemdir. Bu vesileyle Siyasi Partiler Kanunu’nun değişmesi, seçim sisteminin değişmesi TDP olarak bizim ana görüşlerimizdir. Arzu ettiğimiz en önemli model tarafsız Cumhurbaşkanı, güçlü meclis ve bağımsız yargı. TDP olarak cumhurbaşkanının tarafsız olmasını istiyoruz. Güçlü bir meclis ve bağımsız bir yargı olmasını arzu ediyoruz. Dışarıdan bakan atanması fikrini doğru bulmuyoruz. Bugün açıklanan enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığını bakkal, kasap ve manavlarımız bize söylemekte. Asgari ücret artırılmıştır ama daha uygulamaya geçmeden asgari ücret mutfakların ve pazarların son derece gerisinde kalmıştır. TDP olarak 4 ayda bir asgari ücret mutlaka güncellenmelidir.”

 

 

'Seçim Sisteminin Değişikliği Konusunda Mutabık Kaldık'

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, Mustafa Sarıgül'ün ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek iki partinin seçim sistemi değişikliği konusunda pek çok noktada mutabık kaldıklarını belirtti.

 

Genel Başkanımız şunları söyledi:

“Sistemle ilgili olan konularda yaptığımız görüşmede Yeniden Refah Partisi ve Türkiye Değişim Partisi olarak istenen değişimlerde hemen hemen tamamında mutabık olduğumuzu görmüş olduk. Bir bağımsız cumhurbaşkanının olması, partili bir cumhurbaşkanının olmaması, Meclisin güçlendirilmesi, kuvvetler ayrılığının tesis edilmesi, bakanların meclisten belirlenmesi, kabinede meclis dışından atama olmaması konularında mutabık kaldık. İnşallah böyle daha sağlıklı ve daha adil bir sisteme geçiş mümkün olur. Bunda da partilerimizin gayreti, çabası inşallah etkili olur."

 

 

 

 

 

İktidar İçin Erken Seçimden Başka Çıkar Yol Görünmüyor

Bugün açıklanan enflasyon rakamlarına da değinen Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, gidişatın milletimiz için iç açıcı olmadığı ve iktidar için erken seçimden başka çıkar yol olmadığını belirterek, "Biz daha önce de mevcut hükümetin yıllardan beri üç tane gelir kalemi olduğunu ifade ediyoruz. Bir tanesi borçlanma, ikinci devlet mallarının satılıp yok edilmesi, üçüncüsü de vatandaşa zamla, vergiyle yük yüklenerek vatandaşın limon gibi sıkılıp suyunun çıkarılması. Özellikle son bir haftada, yeni yılda üçüncü gelir kaleminde iktidarın yine çok önemli, ciddi adımlar attıklarını görüyoruz. Ne kadar haklı olduğumuz yılbaşı itibariyle yaşanan zam yağmuruyla ortaya çıkmış oldu. Bir defa şu ince detaya dikkat çekmek isterim. Kur 18 liradayken benzinin litresi 11,6 TL, kur 12-13 lira civarına geldiğinde benzinin litresinin 12,9 olması hükümetin özel sektöre, herkese yaptığı indirim çağrısına önce kendisinin uymadığını göstermektedir. TÜİK'in bugün açıkladığı enflasyon rakamları yıllık 36,08 ile 19 yılın rekoru kırılmış oldu. Aralık ayının enflasyon rakamı da yüzde 13,58 noktasında geldi.  Tek haneli enflasyon denirken aylık enflasyonun dahi çift haneli rakamlara geldiğini açık bir şekilde görüyoruz. Öte taraftan ENAG’ın bağımsız bilim adamlarının ortaya koyduğu enflasyon daha da fecaat. Aylık yüzde 19,35 Yıllık da yüzde 82,8. Allah vermesin Arjantin gibi Venezuela gibi 3 haneli yıllık enflasyon rakamlarına doğru hızlı bir şekilde gitmeye devam ediyoruz. Yaklaşık yıllık yüzde 83’lük bir enflasyona geldi. Bu gidişat gerçekten de gidiş değildir. Bu veriler dikkate alındığında asgari ücret artışı yok oldu. Asgari ücretlinin eline geçmeden yok oldu. Emekli ve memura yapılacak zammın da enflasyonun aylık yüzde 20'e geldiği bir durumda, matematiksel olarak da bir artış sayılmayacağını varsayabiliriz. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 5 bin liraya yaklaştığı yoksulluk sınırının da 15 bin liraya yaklaştığı bir ülkede ülkenin yüzde 50'sinin açlığa yüzde 90'a yakın kesimin de yoksulluğa mahkûm edilmesi demektir. İktidarın 19 yılda halkı ne kadar fakirleştirdiğini, 2003 yılındaki alım gücüyle bugünkü alım gücünü 100 lirayı baz alıp karşılaştırırsak 2003 yılında 100 lira ile 87 kg ekmek alınırken bugün 11 kg ekmek alınabiliyor. 71 litre süt alınırken bugün 14 litre süt alınabiliyor. 1000 adet yumurta alınırken bugün 66 adet yumurta alınabiliyor. 9,5 kg Dana eti alınabilirken bugün 1,5 kg dana eti alınabiliyor. 2003 yılında 34 litre ayçiçeği yağı alınabiliyorken bugün sadece 4,4 litre alınabiliyor. 57 litre benzin alınabilirken bugün 100 lira ile sadece 11,5 litre alınabiliyor.  Bütün bu acı gerçekler karşısında iktidara buradan söylenebilecek olan daha fazla milleti oyalamamaları, daha fazla milleti perişan etmemeleri, sıkıp limon gibi suyunu çıkarmaya artık sona erdirmeleri ve bir an evvel seçim sandığını milletin önüne getirip koymalarıdır. Bundan başka Türkiye için bir çıkış yolu şu an için görülmemektedir. Seçim sisteminin adil olması ve temsilde adaleti sağlayacak şekilde düzenlenmesi son derece önemlidir. " ifadelerini kullandı.

 

Dr. Fatih ERBAKAN

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAZAKİSTAN’DAKİ SON GELİŞMELERİ NASIL OKUMALIYIZ?

Kazakistan’da 60 tenge olan gaz fiyatının bir anda 120 tenge düzeyine çıkarılması üzerine ülke genelinde kemikleşmiş sorunlar zincirine yeni halkaların eklenmesiyle Aktau bölgesi genelinde başlayan protesto gösterilerinin hızla ülke geneline yayılması ve bunun sonucu olarak stratejik noktaların protestocuların eline geçmesi son derece vahim bir tablonun ortaya çıkmasına neden oldu.

 

Kazakistan’da meydana gelen bu hızlı gelişmeler karşısında hükümetin istifası da pek fayda oluşturmadı. Aksine protestocular, iktidar değişikliğine gidilmesi, yerel seçimlerin adil ve tarafsız yapılması, anayasa değişikliği ve cumhurbaşkanlığının halk tarafından seçilmesini gibi önerileri ortaya koymaya başladılar.

 

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Tokayev’in iktidarını koruyabilmek adına salt Rusya’nın milli çıkarlarını öncelemek düşüncesiyle oluşturulmuş bulunan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünü (KGAÖ) Kazakistan'a davet etti. Rusya, Kazakistan cumhurbaşkanının yardım talebini derhal kabul ettiğini ifade ederek askeri unsurları Kazakistan’a gönderme yoluna gitti.

 

Kazakistan, 24.6 kilotonluk uranyum üretim hacmiyle % 39.4’lük dünya uranyum üretimini karşılamaktadır. Bir başka ifadeyle dünyanın en büyük uranyum üretici ülkesi konumundadır.

 

Keza Kazakistan, Orta Asya’nın en büyük toprağına sahip ve en gelişmiş ülkesidir. Çin’in ;‘Tek Kuşak ve Tek Yol’ girişiminin en stratejik transit geçişi üzerinde yer almakta v dünyanın 15. en büyük gaz rezervlerine sahip önemli bir ülkedir.

 

Kazakistan gibi Orta Asya’nın en önemli jeostratejik, jeopolitik ve Çin, Rusya ve Avrasya sacayağının en önemli ülkesi olması ve son dönemlerde Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurumsallaşmasında öncü rol oynaması ve ülke içerisinde Rus alfabesi başta olmak üzere birçok alanda yapısal reformlara gitmeye çalışması ister istemez Rusya’yı ve diğer gelişmiş ülkeleri tedirgin etmeye başladı.

 

Bu cümleden olarak, ülke çapında baş gösteren olayları ve buna bağlı gelişmeleri çok iyi okumak gerekir düşüncesindeyiz. Özellikle Azerbaycan, Karabağ’daki gelişmelerden sonra Zanzagur koridorunun açılması yönündeki gelişmeler sonucu ana hatları çizilen Türk Devletleri Teşkilatı’nın teoride heyecan verici bir gelişme olarak ortaya çıkmış olmasına rağmen, bu birlikteliğin pratikte hiç te kolay olmadığı Kazakistan’daki son gelişmeler bir kez daha ortaya koydu.Rusya, Azerbaycan’ın bağımsızlık hareketi örneğinden dersler çıkarmak suretiyle Orta Asya Türki cumhuriyetlerindeki olası hareketlenmelere karşı tedbir amaçlı olarak Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünü (KGAÖ) oluşturmak suretiyle bu ülkeleri sürekli olarak kontrol altında tutmayı yeğlemektedir.

 

Benzer şekilde, ABD’nin Ukrayna ve Gürcistan başta olmak üzere Kafkasya’ya yönelik olarak Rusya’yı NATO vasıtasıyla çembere alma girişimine karşı Rusya, stratejik hamleler yapmak suretiyle Kafkasya ve Orta Asya’da eski SSCB dönemlerini çağrıştıran uygulamalarla karşı politik atraksiyonlar ortaya koymaya çalışmaktadır. MİNSK grubuna rağmen Karabağ sorununda tek başına inisiyatif alması da bunun bir sonucu olsa gerek. Rusya’nın Kazakistan’daki gelişmelere kayıtsız kalmaması ve KGAÖ üzerinden harekete geçmesi bunun bir sonucudur.

 

Burada D-8 Teşkilatının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Eğer ki D-8 Teşkilatına işlerlik kazandırılmış olunsaydı, şu anda zaten D-60’ın da faaliyete girmesi söz konusu olacak ve Kazakistan, içsel sorununu KGAÖ vasıtasıyla değil, D-8 ile çözüme kavuşturabilmesi söz konusu olabilecekti.

 

KGAÖ’nün kuvvet göndermesinden sonra Türk Devletleri Teşkilatı’nın beyan ifade etmesi sadece zavahiri kurtarmaya yönelik bir adım olmuştur.

 

Doğan BEKİN

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

 

 

 

 

 

 

HÜKÜMETTEN ENGELLİLERİ ÜZEN RAKAMLAR

2021 Aralık ayında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Derya Yanık, sosyal medya aracılığı ile 2022 Ocak ayında kamuya 2.927 engelli atanacağını ilan etmiştir. Bu sayıyı asla kabul etmiyoruz.

             

Bu rakam olması gereken sayının çok altında olup, 2020 yılında atama yapılmaması ve 2021 yılında sadece 1.961 atama yapılması da göz önüne alındığında bu açıklaması Engelli vatandaşlarımızı derinden üzmüştür.

 

Resmî kurumların açıkladığı veriler gereğince kamuda istihdam edilmesi zorunlu engelli personel oranı %3 olduğuna göre, en az 66 bin Engelli personel istihdam edilmelidir. Oysaki, şu an 58 bin Engelli personel istihdam edilmiştir.

 

Günümüz istatistiklerine göre engelli istihdamındaki oran %3’den %5’e acilen çıkarılması gerekir.

 

Ayrıca kamu da ortopedik engelli, görme engelli ve işitme engelli olan vatandaşlarımızın yardımcı hizmetler sınıfında istihdam edilmelerinden doğan problemler Yardımcı Hizmetler de değil Genel İdari Hizmetler sınıfında istihdam edilmek suretiyle çözülebilir.

 

Uzun yıllardır çözüm bulunmaya çalışılan özel sektörde Engelli personel çalıştırma zorunluluğu yakından takip edilmeli ve bu konuda çözüme odaklı kanunlar çıkartılıp takibini yapmak uygun olacaktır.

 

Ülkemizde yaklaşık 10 milyon Engelli vatandaşımızın yaşadığını unutmamak gerekir.

 

 

Davut Konakçı

MKYK Üyesi | Engelli Koordinasyon Birim Başkanı

 

 

Yayın Tarihi: 11 Ocak 2022 | Yayın Saati: 17:27:21