SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU - 06 ARALIK 2021

 

 SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU

 

06.12.2021

 

 

  

KONULAR:

 

  •     KİMSEYE KAPIMIZI KAPATMADIK

 

  •     SOSYAL DOKUMUZ TAHRİP OLDU

 

  •     AKKUYU İHANET DEĞİLSE GAFLETTİR!

 

 

 

 KİMSEYE KAPIMIZI KAPATMADIK

 

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, basın kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile bir araya geldiği kahvaltıda yaptığı açıklamada, seçmenin partimizi hiçbir ittifaka yakıştıramadığını dolayısıyla ittifak konusunda aceleci olmayacağımızı ama kimseye de kapıyı kapatmadığımızı söyledi.

 

Reel politik değil, dava siyaseti yapacağız. Kim yapmış olursa olsun doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilme erdemini gösteren siyaset yapacağız. Sadece eleştiren değil, çözüm üreten siyaset.  Gizli ajandası olmayan, samimi siyaset. “Önce Dış Güçler”, “Önce İmtiyazlılar” anlayışı ile değil, “Önce Millet” anlayışı ile yapılan siyaset.  Söylemlerle eylemlerin uyumlu olduğu siyaset. Gençlere daha çok yer verilen siyaset bir siyaset yapacağız dedik.  

 

Partimizin hazırladığı ‘Milli Kaynak Paketleri’ ve diğer proje kitaplarına da değinen Genel Başkanımız, “Sadece eleştiren değil çözüm ortaya koyan bir siyasetle ilgili olarak partimiz ‘Milli Kaynak Paketleri’ kitabımızı ortaya koyduk. 15 maddede bir senede 150 milyar dolarlık bir kaynak nasıl bulunacak, bunun bulunmasında en önemli husus ilave vergi, zam yapmadan, milletten herhangi bir kesinti yapıp millete yük yüklemeden ve tabii ki borçlanmadan.

 

Dövizin yükselişinin nedeninin iktidarın uyguladığı yanlış politikalar olduğunu da ifade eden Genel Başkanımız, "Hükümet yetkilileri; “döviz yükselsin ne olacak, döviz hesabınız mı var” dediler,  ama gerçeğin öyle olmadığı acı bir şekilde görüldü… Yıllık 50-60 milyar dolar dış ticaret açığı olan, yerli ürün üretirken dahi %82 oranında ithal hammadde ve malzemeye bağımlı olan bir ülkenin ekonomisi “ithalata bağımlı” bir ekonomidir, ithalata bağımlı olmak da sürekli olarak yüksek miktarda döviz ihtiyacı, talebi demektir.   Kaynak ihtiyacının sürekli olarak “kısa vadeli ve yüksek faizli dış borç” ile karşılandığı bir ülkede, dış borç geri ödemesi zorunluluğu nedeniyle oluşan yüksek döviz talebi, kurların yükselmesine sebep olmaktadır." şeklinde konuştu.

 

Genel Başkanımız, “Tabi kadına yönelik şiddete yapılması gereken bir şey öncelikle yasal düzenlemeler. Kadına da erkeğe de şiddet olaylarında istatistiğe baktığınızda bu suçların işlendiği sırada suçu işleyen kişinin yüzde 70-80 oranında ya alkolün ya da uyuşturucunun etkisinde olduğu açık bir şekilde ortadadır. Bu kısmını göz ardı etmemek lazım ama aynı zamanda yasal düzenlemelerin yapılması gerekirse cinayet gibi olaylar için idam cezasının getirilmesinin de müzakere edilmesi gerektiğini daha önce de birkaç kez söylemiştik ama burada önemli prensip kadını koruyayım derken erkeği mağdur etmek veya yuvayı yıkmak doğru değil.” dedi.

 

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, sağ partilerden oluşan 3. bir ittifaka destek verebileceklerini belirti: “Herhalde millet, seçmen bizi hiçbir ittifaka yakıştıramıyor. Öyle olunca biz de kendimiz sanki girsek daha avantajlı, etkili olacak gibi düşünüyoruz. Kesinlikle ittifak yapmayacağız, bu bizim kırmızı çizgimiz demek şu anda doğru olmaz. Onunla ilgili bir üçüncü ittifak önerisini biz televizyonlarda da basın toplantılarımızda da ifade etmiştik. Seçmenin sağ partiler olarak nitelendirdiği partilerin bir ittifak çatısı altında bir araya gelmesi. İYİ Parti bunun başını çekebilir çünkü oy oranı bakımından yüksek bir oy oranı, mecliste grubu var. Demokrat Parti, Büyük Birlik Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi. Böyle bir üçüncü ittifak olması halinde bir sinerji oluşabileceğini ifade etmiştik.” dedi. 

 

Dr. Fatih Erbakan

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı

 

 

 

 

SOSYAL DOKUMUZ TAHRİP OLDU

 

Birkaç gün önce İstanbul’da bir genç kızımız, hunharca katledildi.

Allah (c.c.) genç kızımıza rahmet eylesin, ailesine ve yakınlarına da sabırlar ihsan etsin.

Her bakımdan üzücü bir hadise.

Başta yöneticilerimiz olmak üzere, siyasi partilerimizin yetkilileri televizyon kameraları eşliğinde acılı aileyi ziyaret ettiler. Merhumenin kanının yerde kalmayacağını, katilden hesap soracaklarını taahhüt etiler.

Bu tür cinayetler ilk defa olmadığı gibi, son da değildir. Son yıllarda benzer olaylar oldukça artmıştır.

Yetkililer bugüne kadar bu tür olayları nasıl önleyeceklerini açıklamadılar.

Bu hadiseler polisiye tedbirlerle önlenemez.

Biz yöneticilerimize bu olayların sebeplerini ve nasıl önleneceğini söyliyelim de, belki faydası olur.

 

1) Son yıllarda sosyal dokumuzun hızla tahrip olması, toplumun önemli bir kısmının merhametsiz, ruhsuz, sevgisiz, şiddete maruz kalarak, Allah inancı olmadan, hesap gününden habersiz yetişmeleridir.

2) İzlenen acımasız, dengesiz, fakiri ve güçsüzü ezen kapitalist politikalar toplumun psikolojisini bozmuş, anti-deprasan ilaç kullanımı çok artmıştır.

3) Topluma örnek olacak kişilerin yaşantıları ve mesajları, şiddet dili insanların davranışlarına yansımış, halkın birbirine sevgi ve saygısı ortadan kalkmıştır.

4) Televizyonlardan ve internetten yapılan şiddet içerikli ve ahlak dışı yayımlar aile bütünlüğümüzü bozmuştur.

5) Boşanmalar artımış, çocuklar ortada kalmış, anne-baba sevgisinden yoksun veya aile içi şiddetin ortasında büyümüşlerdir.

6) İnsanımızın uzun zamandan beri maddi ve manevi destekten yoksun ve güven duyacakları bir ortamdan mahrum olmalarıdır.

7) Toplumda uyuşturucu ve bağımlılık yapıcı madde kullananların sayısı artmıştır.

 

Bu hususlar dikkate alınarak, başta Milli Eğitimimiz olmak üzere, sosyal,ekonomik, ahlaki ve aile bütünlüğünü sağlayacak tedbirler alınmalıdır.

Adil bir düzen kurulmalıdır.

Kamuoyunun ve yetkililerin dikkatine sunarım.

 

 

Prof. Dr. Sacit Günbey

Genel Başkan Yardımcısı | Sosyal İşler Başkanı

54. Hükûmet Devlet Bakanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AKKUYU İHANET DEĞİLSE GAFLETTİR!

 

Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Doğan Aydal,  nükleer enerji tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali anlaşmasına yönelik eleştirilerini şöyle sıraladı:  

 

"Biz, 1962 yılında kurulan BİR MW( 1000 kW) gücünde Çekmece Nükleer Araştırma Enstitüsündeki santral için bile 59 yıldır bir gram “Uranyum 235” üretemeyen ve üretmeyeceğim diye dış ülkelere teminat veren zihniyete karşıyız. Bir nükleer santralin yer seçimi, tesisin kurulması ve santralin işletilmesi için ayrı ayrı lisanslama kabiliyetine sahip en az 700 adam/yıl'a ihtiyaç varken ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nda (TAEK), bu uluslararası lisanslama yetkisine sahip bilim adamı sayısı 10-15 arasında değişirken, nükleer santral kurma hevesine karşıyız."

 

'Mersin Akkuyu Bölgesi, Nükleer Santral için usülsüz olarak tahsis edildi'

Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin yapımı için usülsüz  yanlış yere tahsis yapıldığını ifade eden Genel Başkan Yardımcımız Aydal, "Mersin Akkuyu Bölgesinin uygun olmadığını gösteren raporlardan biri de, 2006 yılında TAEK tarafından hazırlanan bir rapordur. Bu rapora göre 43 kriter kullanılarak yapılan araştırmada nükleer santral için en uygun yerin Sinop olduğuna karar verildi. Buna rağmen devletin bir başka kuruluşu olan TETAŞ Mersin Akkuyu için “Yer Tahsisi” yaptı." dedi.

 

Zengin uranyum cevheri yataklarımız yabancı şirkete verildi.

Türkiye’de zenginleştirilmiş 1200 kilo uranyum cevheri olduğunu ve bundan Uranyum 235 İzotopu üretebilecek teknikleri araştırmak yerine, Akkuyu’da kurulacak nükleer santralin ihtiyacının tamamını Rusya’dan TVEL şirketinden ithal edilecek olunmasını eleştiren Prof. Dr. Doğan Aydal, "Biz, Dünya’da mevcut 450 santralin yıllık uranyum ihtiyacının yüzde 65’i ancak karşılanmakta iken, elimizdeki uranyumları değerlendirmek için strateji geliştirmeyen zihniyetlere karşıyız.  Her şartta ihtiyacımız olacak uranyum cevher bölgelerinin yabancı şirketlerin işletimine verilmesine karşıyız. En zengin tenöre sahip Yozgat-Sorgun uranyum yataklarının 180.000 dönümünün 2011 yılında kurulmuş bir yabancı şirkete verilmesini sağlayan, Maden Kanunu'nda yapılan,  şirkete özel değişikliklere karşıyız." ifadelerini kullandı.

 

'Batı standartları dururken Rusya'ya mahkum eden zihniyete karşıyız'

'Batı standartlarında nükleer santral yapacağız' hedefiyle yola çıkılıp 'Rus teknolojisi ile yapılan santrale” razı eden zihniyete karşı olduğumuzu belirten Aydal, şöyle devam etti: 

"Biz, Zenginleştirilmiş Uranyum satışlarının yüzde 83,5’lik önemli bir kısmı, Almanya, Hollanda ve Fransa gibi Türkiye karşıtlarının kontrolünde olan bir sistemde, Türkiye’yi uranyum rezervleri son derece kısıtlı Rusya’ya mahkum eden zihniyete karşıyız. İhaleye girecek ülkelere 'Yapacağınız santralden kendi ülkenizde de olmalıdır' şartı koşup, Rusya’da 1200 WWER tipi basınçlı su reaktörü hiç üretilmemiş ve kullanılmıyorken, ülkemizde kurmalarına, 'berberliği' bizim başımızda öğrenmelerine müsaade eden zihniyete karşıyız."

 

Nükleer atıkların nereye gömüleceği belli değil

Nükleer tesisin yapımı kadar nükleer atıkların da nereye gömüleceği meselesinin önemli olduğunu vurgulayan Prof. Aydal, Akkuyu için yapılan anlaşmada bunun belli olmadığını ileri söyledi.

 

Yeni bir Yap-İşlet- Devret faciası: 7,5 milyar dolara mal olabilecek santral 22-25 milyara yapılıyor

Nükleer santralin ekonomik ömrü tamamlandığında, yapmaktan daha pahalıya gelebilecek söküm işlemlerinin hangi ülke tarafından yapılacağının da bu anlaşmada yer almadığını dile getiren Genel Başkan Yardımcımız Aydal, "Biz, Rusya’ya Akdeniz kıyısında, Akkuyu’da yüzlerce dönüm arazi tahsis edilip, denizden malzemeler nakledilirken kontrolümüz dışında olmasına karşıyız. Kanada hükümeti 4 reaktörlü 4000 MW gücünde bir santrale 7,5 Milyar dolar talep ederken, Rusların inşa edeceği 4800 MW gücünde olan ve sadece yarısı (2400 MW’lık kısmı) bizim kontrolümüzde olacak santrale, 22-25 milyar dolar gibi rakamlar telaffuz edilmesine, bir  Yap İşlet Devret ihalesine karşıyız." şeklinde konuştu.

 

'Güneş Enerjili günler pek yakında'

Yeniden Refah Partisi olarak, bu yanlışlardan arındırılmış, Uranyum 235 izotopunu kendi ülkemizde üretip, kurulacak santrallerde kullanabileceğimiz bir nükleer santral kurulumu gerçekleştirmek için çalışacağımızı belirten Aydal, "Bu mümkün olmadığı taktirde, 4000 MW gücündeki Güneş Santrali 4 yılda bitirilebilirken, dünyada onlarca yıldır çeşitli sebeplerle bitirilmeyen, bitirtilmeyen 28 civarında nükleer santral varken, boş bir yatırım peşinde koşmayıp,” 'Güneş Enerji'li günler pek yakında” diyeceğiz." ifadelerini kullandı.

 

Prof. Dr. Doğan AYDAL

Genel Başkan Yardımcısı/ Ar-Ge Başkanı

 

 

Yayın Tarihi: 6 Aralık 2021 | Yayın Saati: 16:38:49