
BM Güvenlik Konseyi'nde, Rusya Federasyonu ve Çin’in 2015 nükleer anlaşması kapsamında İran'a yönelik yaptırımların hafifletilmesinin devamına ilişkin teklifin, eylül ayı sonunda yapılan oylamasında İran’ın nükleer taahhütlerini önemli ölçüde ve sürekli olarak yerine getirmemesi yönünde ABD, Fransa ve Birleşik Krallık tarafından öne sürülen gerekçe ile reddedilmesi sonucu 2231 sayılı Karar'da belirtilen süreç uyarınca İran'a yönelik 2015 öncesi BM yaptırımlarının 27 Eylül itibariyle yeniden uygulanması sağlanmış oldu.
Özellikle ABD’nin İran’a yönelik nükleer silahsızlanma, füze ve konvansiyonel silah programları ile ilgili tehdidi öne sürerek BM yaptırımlarının yeniden uygulamaya konulması konusunda kararlı bir tutum ortaya koyarken İsrail’in nükleer tehdidi karşısında ise hiçbir adım atmaması tam bir paradoks ortaya koymaktadır.
Ortadoğu’da en büyük nükleer tehdit unsuru olarak ortada duran Siyonist İsrail’e karşı hiçbir engelleyici tutum ortaya koyamayan ABD ve müttefiklerinin iki yüzlü politikaları BMGK’nin son kararında açıkça ortaya çıkmıştır.
Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BMGK kararının mürekkebi kurumadan ve tam da Halk Bankasının İran’ın Amerikan yaptırımlarını delmesine yardımcı olmakla suçlandığı iddialarla ilgili olarak Türkiye’nin itirazının karara bağlanacağı bir süreçte ABD Başkanı Trump’a adeta İran’ın nükleer programına karşı ABD’nin tüm politikalarını destekleyici nitelikte bir adımla İran’ın uranyum zenginleştirme ve nükleer faaliyetleriyle bağlantılı bir çok kurum, kuruluş ve şahısların mal varlıklarını dondurmaya yönelik BMGK’nin ilgili kararını imzalaması ve Resmi Gazete ’de yayınlatması son derece düşündürücüdür.
Sayın Erdoğan’ın tüm bu çabalarına rağmen, üyelerin büyük çoğunluğu Cumhuriyetçiler tarafından atanmış olan ABD Yüksek Mahkemesi, Halkbank’ın İran’a yönelik yaptırımlarını delmekle suçlandığı davada, bankanın dokunulmazlık talebini ikinci kez reddetmesi ve Halkbank’a yönelik dolandırıcılık, kara para aklama ve komplo suçlamalarıyla ilgili dava sürecini devam ettirecek olması kabul edilebilir bir durum değildir.
ABD Adalet Bakanlığı tarafından önceden sunulan görüşe göre “ortak hukuk ilkelerinin, yabancı devlet bankalarını cezai kovuşturmadan korumadığı” yönündeki açıklamanın Yüksek Mahkeme tarafından aynen benimsenmesi üzerine Halkbank davası, New York’taki federal mahkemede yeniden görülecektir.
ABD’de görülmekte olan Halk Bankası ile ilgili hukuki süreç beklentilerin aksine aynen devam ederken, ister istemez Brunson davası ile ilgili süreçte yaşanan gelişmelerden alınacak dersleri de hukukun üstünlüğü bağlamında iyi okumamız gerektiğini belirtmek gerekir kanaatindeyiz.