Ortadoğu’da dengelerin hızla değiştiği ve çok sayıda değişkenin devreye girdiği bir dönemde, İsrail’in sürekli hedef saptırmaya yönelik adımlar atmaya çalışması dünyayı yeni kaoslara sürükleyecektir.
Siyonist İsrail, Gazze’de etnik arındırmaya yönelik şiddet politikasına ödünsüz devam ederken geçmişte “barış için toprak” yoluyla ortaya konulan ve 1967 Yom Kipor savaşı öncesi sınırlarının esas alındığı çözüm önerilerini ret ederek, işgal altındaki topraklardan geri çekilmeden “barış için barış” formülünü dillendirmeye çalışmakta idi. Şimdi ise ABD ve Batı’yı arkasına alarak daha da vahim bir tablo olan “şiddet yoluyla barış” formülünü kabul ettirebilmek amacıyla şiddet politikası yoluyla çözümsüzlüğü en iyi çözüm yolu olarak ortaya koymaya çalışmaktadır.
Bu arada, ABD başkanlık seçimleri öncesinde, başkan adaylarının yüz yüze oldukları iç sorunlar zincirini unutturabilmek amacıyla Filistin aleyhinde çalışmalar yürüterek Siyonist İsrail’e tamamen teslimiyetçi bir anlayışla payanda olmaya devam etmektedirler. Amerika’da faaliyet gösteren lobilerin de her seçim öncesi Amerikan yönetimlerini zorlayarak Filistin konusunda aleyhte kararlar çıkarttıkları bilinmektedir. Nitekim Siyonist Netanyahu da bundan daha fazla cesaret alarak Gazze Şeridi’nde katliamları bugüne kadar sürdürmeyi başarmıştır.
Benzer şekilde Körfez savaşı sonrası Kuzey Irak’ı adeta ileri karakolu haline getiren Amerikan yönetimi, Suriye’nin kuzey doğusunda SDG ile birlikte oluşturduğu sözde güvenli bölge ile Suriye’nin bütünlüğünü ortadan kaldırırken, yerine göre de burayı Türkiye’den yeni tavizler koparabilmek için tehdit unsuru olarak düşünmektedir.
Hiç şüphesiz Amerika, “Büyük İsrail” hedefinin gerçekleştirilebilmesi için sonsuz destek verirken, Yinon Planı gereği Türkiye ve bölge ülkeleri arasında yeni yapay sınırlar oluşturmaya çalışmaktadır. Burada hedeflenen amaç, İsrail’in muhtemel yayılmacı politikalarına şimdiden gerekli zemini hazırlayabilmektir.
Siyonist İsrail’in mevcudiyetini büyük ölçüde sağlamlaştırma yoluna giden ve bu uğurda büyük bedeller ödemeye devam eden Amerika, Irak ve Kuzey Doğu Suriye petrolleri üzerindeki kesin hegemonyasını da bu şekilde sağlamış oldu. Amerika, Ortadoğu’daki su kaynaklarına da müdahil olabilmek amacıyla, bölge ülkeleri arasında yeni sorunlar ihdas ederek, Ortadoğu’daki ülkeler arasındaki su sorununu savaş yoluyla çözümlemeleri için gerekli ortamı hazırlamaya çalışacaktır.
Ez cümle, ABD-İsrail ortak stratejisinin iyice belirginlik kazanmasından sonra, Gazze’de ortaya konan ve Hiroşima katliamını gölgede bırakan sertlik politikası sonucu ortaya çıkan soykırım ve vahşet bir kez daha Siyonist İsrail politikasının, çok vahim gelişmelere gebe olacağını düşünmek gerekir düşüncesindeyiz.
Bu nedenle, Türkiye’ye kadar uzanmakta olan geniş bir eksende, son dönemdeki olayların boyutları her ne kadar birbirlerinden değişik ve çelişik gibi görünüyorsa da bunları bir bütün olarak ele almak ve buna göre değerlendirmelerin yapılmasını sağlamanın lüzumlu olduğu bir vakıadır.