İsveç'te Kur'an yakma eylemleri kabul edilemez!

İsveç'te Kur'an Yakma Eylemleri Kabul Edilemez!

 

 

İsveç'te Kur'an yakma eylemleri kabul edilemez. Aynı zamanda İslamofobik bir nefret suçu olan bu çirkin saldırıyı kınıyor ve lanetliyorum.

 

Yakın geçmişte aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan’in TÜRKİYE’nin Stockholm Büyükelçiliği önünce Kur’an-ı Kerim yakmasını fikir özgürlüğü bağlamında değerlendiren İsveç yetkilileri, bu sorumsuzluk ile son saldırının da önünü açmıştır. Buradan soruyorum: Kur’an-ı Kerim yerine başka bir kutsal kitap yakılmış olsaydı İsveç makamları aynı hoşgörü ile hareket edecek miydi? Tabii ki hayır. Öyleyse bu çirkin saldırı özgürlük değil islam ve müslüman düşmanlığıdır. İsveçli yetkilileri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden uyarıyorum: İlk saldırıdan gereken dersleri çıkarmadığınız gerekli önlemleri almadığınız ve ırkçı nefret suçlarına karşı tavırlı olamadığınız için, Stocholm Merkez Camii önünde Kurban Bayramı’nın birinci günü kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’i yakan Salwan Momika’nın çirkin eylemine yol açtınız.

 

Bu aşağılık saldırı, salt bireysel bir eylem değildir. SALDIRGAN Momika kadar, ona bu izni “Fikir Hürriyeti” kisvesi altında veren makamlar da ortaya çıkan bu kaos ortamının asli sorumlularıdır. İsveç, son dönemlerde İslamofobik eylemlerin ana üssü konumuna gelmiştir. Müslümanların kutsal kitabını hedef alan eylemlere ev sahipliği yapması  ve bu yolla sorun üretilmesine büyük katkı sağlaması ve üretilen sorunların tüm Müslümanlara şırınga edilmeye çalışmasına payanda olması kabul edilebilir bir durum değildir.

 

Salwan Momika’nın  Kuran-ı Kerim hakkında sarfettiği aşağılık sözlere itibar edilerek sözde fikir özgürlüğü adı altında tüm ahlaki ve insani değerler yok sayılmıştır. Saldırgan şahsın inanç özgürlüğüne saldırı yapmasına izin verilmesi nefret, ötekileştirme, düşmanlık, başkalarının inanç özgürlüğüne  tahammülsüzlük gibi kırılgan yeni fay hattının oluşmasına ve hedef alanının genişlemesine destek anlamı taşımaktadır. Avrupa'da çalışan milyonlarca Müslüman'ı potansiyel suçlu ve terörist gibi görmeye çalışan 'Pegida' ve benzeri kötü niyetli anlayışlara karşı sağduyu sahibi Avrupalıların İsveç’teki eylemden ve Fransa’da bir gencin öldürülmesi üzerine baş gösteren eylemler nedeniyle daha büyük bir sorumluluk ile hareket edeceklerini temenni ediyoruz. Bugün üzülerek ifade etmek gerekir ki , şiddet ve terör gibi ortaya çıkan tüm olumsuzluklardan İslam ve Müslümanları sorumlu tutmaya çalışan Batı, kendi içerisinde yükselen, nefret ve ötekileştirmeyi hedefleyen 'İslamofobia' anlayışına dolaylı yoldan payanda olarak zemin hazırladığının artık farkında olmalıdır. 

 

Fransız tarihçi J.MarieDomenach; “Kıta Avrupası’nın artık Onüçüncü Ulus’un oluşumuna tanıklık ettiğini ve bunun yarattığı korkunun bütün Avrupa’yı harekete geçirdiğini” ifade ederken bir bakıma İslamofobik anlayışlı politikaları harekete geçirerek sözde “FikirÖzgürlüğü” adı altında Madison Avenue yöntemleriyle Kur’an-ı Kerim’in yakılma eylemini örtbas etmeleri artık mümkün görünmemektedir. İnancımız gereği, kimden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın, şiddet olaylarını tasvip etmemiz asla mümkün değildir. 'İslam'da, kadın ve erkek, bir başka deyişle, insan yaşamının kıymeti, kudsiyeti ve muhteremliği (ona son vermenin haramlığı) özellikle vurgulanmış ve kişinin yaşam hakkı bütün insanlığın yaşam hakkıyla eşit ve bir tutulmuştur.' Bu nedenle, hiç kimse İslam'ın ortaya koyduğu ulvi prensipler dışında, kendinden menkul düşünce atlasıyla İslam'a mal etmeye çalıştığı fikirler manzumesini İslam'a izafe etmeye kalkması İslam adına hiç bir mana ve önem ifade etmemektedir. 

 

Bu arada İsveç Hükümeti’nin, NATO’ya giriş öncesi Türkiye’nin tüm çabalarına rağmen hala teröre karşı tavır alma konusunda gerekli somut adımları atmaması, suçluların iadesi ve Türkiye ile ortak güvenlik stratejisi oluşturma konusunda yeterli çaba göstermemesi son derece düşündürücüdür. İsveç parlamentosunun 2010 yılının mart ayında  130’a karşı 131 oyla aldığı Seyfo soykırımı kararı her ne kadar İsveç hükümetleri tarafından şimdiye kadar uygulanmıyor olsa da bu kararın hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı bir gerçektir. Keza 2019 yılında  İsveç’in başkenti Stockholm’ün Botkyrka ilçesine “Seyfo Soykırımı Anıtı” dikilmesi de İsveç’in öteden beri samimiyetsiz ve Türkiye karşıtı  politikaların içerisinde olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Sonuç olarak, Suriye’nin kuzeyinde Kamışlı bölgesinde Gozarto Koruma Güçleri, Sootoro Güvenlik Gücü gibi kuruluşlara dolayı yollardan destek veren İsveç’in,  6 Temmuz’da  Brüksel’de bir araya gelecek olan Türkiye,İsveç ve Finlandiya dışişleri bakanları  üçlü mekanizmasında nasıl bir yaklaşım göstereceği ve Türkiye’nin taleplerini karşılayıp karşılamayacağı konusunda tereddütler artarken, 11-12 Temmuz’da Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesi öncesinde İsveç’in tutumu konusunda hükümetin kararlı tutum ortaya koyması son derece zaruri olduğunu ifade etmek isteriz.

 

Son olarak, TBMM’nde temsil edilen partilerin tamamının katılımı ile İsveç Hükümetinin duyarsızlığına yönelik ortak bir kınama metninin zaman kaybetmeden imza altına alınması ve muhatap parlamentoya ulaştırılmasını Yeniden Refah Partisi olarak Sayın TBMM Başkanı’na öneriyor ve gereğini bekliyoruz.

 

 

Doğan Bekin
Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı
İstanbul Milletvekili

Yayın Tarihi: 4 Temmuz 2023 | Yayın Saati: 19:14:30