İSTANBUL BOĞAZI VE KARADENİZ’DEKİ MAYINLARIN SIRRI!
Rusya-Ukrayna savaşının gözden kaçırılan iki detayının ülkemizin gelecekteki problemleri arasında olacağı kaçınılmazdır. Bunlardan ilki, İstanbul Boğazı içinde Sarıyer açıklarına ve Bulgaristan -Türkiye Sınırında, Türk Deniz Kuvvetleri tarafından, İğneada açıklarında etkisiz hale getirilen mayın problemidir.
Medya’nın genel kanaati, bu mayın veya mayınların Ukrayna’dan, özellikle Odesa, Yuzhne ve Çornomorsk limanlarında, şehri savunmak için denize yerleştirilen ve zincirlerinden koparak İstanbul boğazına gelen mayınlar olduğu yönündedir( Şekil 1 ve 2).
Ancak, Karadeniz’de yıllarca önce yapılan ve Dünya’ca bilinen akıntı yönleri haritası dikkate alındığında, bu mayınların Odesa veya adı geçen diğer limanlardan, kuzeyden güneye doğru hareket ederek İstanbul Boğazına ulaştığı söylemi doğru değildir. Zira akıntılar Şekil 3’te görüldüğü şekildedir ve Ukrayna, Romanya, Bulgaristan kıyıları boyunca ilerleyip İstanbul Boğazına ulaşmaktadır.
Bu mayınların, Odesa-İğneada-İstanbul boğazı arasındaki mesafenin akıntı yönünde 680 km olduğu düşünülürse ve bölgedeki en fazla akıntı hızının 40 santim/saniye olduğu bilindiğinden İstanbul’a ulaşması, günde 34,5 km hızla, en az 20 gün almalıdır. Mayınların ağırlığı ve akıntı hızının yer yer 5 cm/sn olduğu bilindiğinden bu sürenin çok daha fazla olması gerektiği de rahatlıkla söylenebilir( Şekil 4).
İstanbul boğazına ulaşan ilk mayının ilk mayının 27 Mart 2022’de görüldüğü bilinmektedir. Bu mayının Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Türk Deniz Kuvvetleri tarafından görülmeden 20 gün boyunca akıntıyla Anadolu Feneri açıklarına kadar ulaşması oldukça manidardır. Diğer iki mayının da 28.03.2022 tarihinde eş zamanlı olarak Romanya’da ve Türkiye-Bulgaristan sınırında görülmesi de çok manidardır. Mayınlar sanki akıntı ile değil, bilinmez güçler tarafından bu bölgelere yerleştirilmişler gibi durmaktadır.
Ülkemiz yetkilileri şu üç ihtimali düşünerek önlem almak mecburiyetindedir;
Rusya, Ukrayna güçlerini Batı toplumu önünde zor durumda bırakmak için Ukrayna’ya çok önceden sattığı ve Kırım işgali sırasında tekrar ele geçirdiği bu mayınları üç Ülkenin kıyılarına bir şekilde bırakmış olabilir( Şekil ).
İkinci ihtimal, üçü de NATO ülkesi olan Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’da mayınların patlamasını arzu eden ve bir şekilde NATO’nun müdahalesini isteyen Ukrayna taraflısı bir operasyon olabilir.
Üçüncü ihtimal ise, özellikle ABD silah tacirlerinin bölgedeki savaşı kızıştırmak için gerçekleştirdiği bir operasyon olma ihtimalidir. Bu uygulama ile ülkelerin mayın teşhis etmedeki zaafları gösterilecek ve daha modern Mayın tarama ve bulma kabiliyetine sahip gemileri satın alma ihtiyaçları teşvik edilmiş olacaktır.
Gerçeği ifade etmek gerekirse Türk Mayın bulma ve tarama gemilerinin birçoğunun 1958-1960 yıllarında Almanya’dan satın alındığı ve şu anda servis dışı olduğu bilinmektedir. 1970-1972 yıllarında Fransa’da servise giren ve 1999 yılında Türkiye tarafından satın alınıp modernleştirilmeye çalışılan 10 civarındaki mayın arama ve tarama gemilerimizin artık eskimeye başladığı bilinmektedir. Boğaza kadar inen mayınlar, bu gemilerimiz tarafından belirlenememiş ise elektronik sistemleri yeterli olmamaya başlamış demektir. Türkiye Cumhuriyeti Deniz Kuvvetleri bu problemi mutlaka çözmelidir.
MİT ve Deniz kuvvetlerimiz Karadeniz’deki Navtex’leri geriye doğru incelemeli, gerekirse problemi çözmek için yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerinden faydalanmalıdır. Aksi halde Boğaz’da daha çok mayın görme ihtimalimiz olacaktır. 06.04.2022
Prof. Dr. Doğan AYDAL
Genel Başkan Yardımcısı | AR-GE Başkanı