İSRAİL-TÜRKİYE YAKINLAŞMASI
ABD, 15 Eylül 2020’de Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile imzalanan ‘İbrahim Anlaşmaları (Abraham Accords) İsrail’i ‘salt Yeni Ortadoğu’ya kalıcı olarak bütünleştirmekle sınırlı kalmayıp, asıl olan bölgedeki güvenliğini sağlayacak entegrasyonu derinleştirmeye yönelik güçlü adımların atılmasını sağlayacak yeni rotanın ana hedefi olarak ortaya çıkmaktadır. Daha sonra Sudan ve Fas ile imzalanan aynı anlaşmalar da bu amaca matuf yol haritasının mütemmim cüzü olarak değerlendirmek mümkündür.
Bu kapsam dahilinde ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Lapid’in, 14 Temmuz 2022'de Kudüs'te bir araya gelerek ‘ABD-İsrail Stratejik Ortaklığı Ortak Deklarasyonu'nu imzalamaları İsrail’in derinleştirilmeye çalışılan güvenliğinin yeni tezahürü niteliğinde olmuş oldu.
Söz konusu ‘Ortak Deklarasyon’ ile: “ABD, İsrail'in güvenliğine ve özellikle de niteliksel askeri üstünlüğünün korunmasına sarsılmaz bağlılıkla uyumlu olarak, ABD, İsrail'in düşmanlarını caydırma kapasitesini koruma ve daha da güçlendirme konusundaki kararlılığını yineler. ABD, ortaya konulan taahhütlerin iki taraflı ve kutsal olduğunu ve bunların sadece ahlaki taahhütler olmadığını, aynı zamanda ABD'nin ulusal güvenliği için hayati derecede önem taşıyan stratejik taahhütler olduğunu yineler” şeklindeki açıklamalar ABD’nin Ortadoğu’da salt İsrail’in çıkarlarını öncelediğini bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Bu arada İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria bölgelerinde uygulamakta olduğu büyük yerleşim projelerine aynı hızla devam etmesi ve Batı Şeria’yı Kudüs’ten koparacak hedeflere yaklaşması, ‘İbrahim Anlaşmaları’nın Filistin’in hiçbir çıkarına olmadığı ve sadece İsrail’in kalıcılığını güvenli olarak derinleştirmeye yönelik olduğunu görmek mümkündür.
Burada Sayın Erdoğan’ın İsrail ile yeni dönem politikasını aslında üstü örtük “İbrahim Anlaşması” kapsamında değerlendirmek gerekir düşüncesindeyiz. Sayın Erdoğan, her ne kadar İsrail ile karşılıklı hassasiyetlere uyulması bağlamında vurgular yaparak ilişkileri büyükelçilik düzeyine çıkarmış olduğunu ifade etmesine rağmen asıl yaklaşmakta olan seçimler nedeniyle kamuoyu baskısından çekindiği için söz konusu anlaşmayı imzalamış olmasına rağmen iki ülke liderinin söylemleri bu anlaşmanın içeriğiyle birebir örtüşmekte olduğunu görmek mümkündür.
Nitekim İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Twitter hesabından yaptığı açıklamada: “Ortadoğu’da iyi komşuluk ilişkileri ve ortaklık ruhu hepimiz için önemlidir. Tüm inançların mensupları -Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar- bir arada barış içinde yaşayabilirler ve yaşamak zorundadırlar” vurgusu aslında İbrahim Anlaşması’nda ifadesini bulan: “Üç İbrahimî din ve tüm insanlık arasında bir barış kültürünü ilerletmek için dinler arası ve kültürler arası diyaloğu teşvik etme çabalarını destekliyoruz. Irkı, inancı veya etnik kökeni ne olursa olsun herkesin onurlu ve umutlu bir yaşam sürebileceği bir yer haline getirebilmek amacıyla herkesten hoşgörü ve saygı bekliyoruz” şeklindeki sözde, ‘Dinler Arası Diyalog’ projesini çağrıştıran bu projelere teşne olmak hiçbir şekilde Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin yararına olmadığını ifade etmek istiyoruz.
Ez cümle, Yeniden Refah Partisi olarak, Sayın Erdoğan’ın İsrail ile üstü örtük ‘İbrahim Anlaşması’nı çağrıştıran kapsamlı iş birliğini tasvip etmediğimizi ifade eder, İsrail’in çıkarlarını ön plana alan bu yeni projenin “Dinler arası Diyalog”, “Büyük Ortadoğu” ve “Genişletilmiş Büyük Ortadoğu” projelerinden farksız olduğunu bir kez daha önemle arz ederiz.
Doğan Bekin
Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı