İSRAİL’İN MESCİDİ AKSA OPERASYONU

İSRAİL’İN MESCİDİ AKSA OPERASYONU

                                                     

İsrail güvenlik güçlerinin mübarek bir günde Mescid-i Aksa ’ya fütursuzca baskın düzenlemeleri Siyonist düşünce atlasının işgal stratejisini ortaya koyan,  uzun vadeli etkileme katsayısı hesaplanarak planlanmış, her yönüyle vahim ve üzerinde ciddiyetle durulması gereken dehşet boyutunda bir gelişmedir.

 

Bundan hedeflenen asıl ana amaç, şiddeti körüklemek vasıtasıyla Kudüs’ü istikrarsızlaştırmak ve 144.000 metrekarelik Mescidi Aksa’nın yer aldığı ve tüm Müslümanların kutsalı olan bölgede kendilerine müdahale konusunda meşruiyet kazandırarak en nihayetinde bu kutsal mekânın yıkılması ve yerine üçüncü mabedin inşa edilebilmesi planı yatmaktadır.

 

Siyonist İsrail’in adım adım bugünkü duruma gelmesinin en önemli nedeni hiç şüphesiz arkasındaki uluslararası güç odağıdır. İşte bu nedenle, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, birçok kuruluş işgal altındaki topraklarda yer alan tüm Müslümanların kutsalı olan Mescidi Aksa’ya yapılan saldırıya karşı sessiz durmayı yeğlemektedir.

 

Siyonist işgal güçleri, Nazi Almanya’sı döneminde kurulan Dachau Toplama Kampı’nı çağrıştıran sistematik uygulamalarla, Filistinlileri abluka altına alarak psikolojik baskı altında tutmaya çalışmaktadırlar. Bunun en son örneği Mescidi Aksa’da yaşanan vahim olaydır.

 

İsrail, Ortadoğu’da Müslümanı Müslümana kırdırarak amacına daha kolay yoldan ulaşmaya çalışmaktadır. İsrail’in bu tehlikeli uygulamalarına gerçek manada irade ortaya koyabilmek için Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeleri artık kaçınılmaz bir vakıadır.

 

Siyonist işgal güçleri Müslümanların kutsalı olan mekâna örgütlü ve sistematik yöntemle baskın düzenleyerek amacına ulaşmaya çalışmaktadır. Ama şu da bir gerçek ki Kudüs, Mekke ve Medine gibi imanî bütünleştirici mütemmim cüzün önemli bir parçası olup, Yahudi Sicarii (Siqariqim) politik örgütünün metotları ile Siyonist anlayışın arzuladığı hedefe varmasının mümkün olamayacağı bir gerçektir.

 

Ortadoğu’da, “kuvvet ve şiddet politikası” adına, yeni güç dengesi kurulmaya çalışılırken Bizans stratejilerini uygulamaya çalışan Siyonist güçlerin telafisi mümkün olmayan bu strateji karşısında nasıl bir yola varabilecekleri bir muamma gibi ortada durmaktadır.

 

Nitekim1930’ların “Münih Mantalitesi”nin, kötüyle uzlaşma ve ona taviz verme mantığının gereği olarak, İsrail ile İbrahim Anlaşması bağlamında iyi ilişkiler geliştirmeye çalışan bazı ülkeler Mescid-i Aksa’da yaşanan son gelişmeler ışığında önemli dersler çıkarmaları gerekir düşüncesindeyiz.

 

Sonuç olarak, bir oldubittiye( fait accompli)getirilen akla mugayir yeni İsrail hamlesinin ileride ne gibi sonuçlar doğuracağını şimdiden tahmin etmemek safdillik olsa gerek.

 

Siyonistlerin kabilecilik anlayışıyla yürütmeye çalıştıkları tahakküm politikası ile bir sonuca varabilmeleri asla mümkün değildir. Filistin'de her tarafta yaygınlaştırdıkları utanç duvarları eninde sonunda Berlin Duvarı'nın akıbetine uğrayacaktır.

 

Şimdi ise, çeşitliliğe ve farklılıklara tahammül ve saygı göstermeyen apartheid ırk ayrımcısı anlayışındaki Siyonist İsrail, Mescid-i Aksa’yı cehennem ateşine çevirmeye çalışarak amacına ulaşmaya çalışmaktadır.

 

Evrensel barıştan dem vuran küresel güç odakları ise, bu vahim manzarayı sadece seyretmekle yetinmektedirler.

 

Yeniden Refah Partisi olarak, Siyonist İsrail güçlerinin orantısız güç kullanarak masum insanlara yönelik şiddet politikalarını öncelemeleri asla kabul edilebilir bir durum değildir. Siyonist güç odaklarının nefret ve şiddet politikalarını tasvip etmediğimizi ve telin ettiğimizi ifade etmek isteriz. 

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

Yayın Tarihi: 8 Mayıs 2021 | Yayın Saati: 13:25:14