
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail’in Gazze soykırımıyla ilgili Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı başvuru sonucu verilen üç ara kararda da, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırganlığına derhal son vermesi gerektiğine hükmetmesine rağmen, İsrail’in adeta tüm dünyaya meydan okurcasına Uluslararası Adalet Divanı’nın vermiş olduğu kararlara uymayacağını açıklaması bir bakıma ABD’den aldığı güçten kaynaklanmaktadır.
Benzer şekilde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2022 yılında yapılan başvuru talebi üzerine Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı karar sonucu, İsrail’in Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze’de uyguladığı işgalin “kalıcı işgal”e dönüştüğünü, bu yerleşim bölgelerinden sürülen Filistinli yerleşimcilerin geri dönmelerine izin verilmediği ve 1967’den beri işgal altında tuttuğu bu bölgelerde sürekli olarak yeni yasadışı yerleşim birimlerinin kurulmaya devam ettiği ve Filistinlilere ait doğal kaynakların da İsrail tarafından hukuksuz olarak işgal edilerek kullanıldığını vurgulandı.
İsrail’in hukuk tanımaz uygulamaları karşısında uluslararası toplumun hala İsrail’in politikalarına teşne olması kabul edilebilir bir durum değildir.
Siyonist Netanyahu ise, iktidarda kalabilmek adına tüm yolları deneyerek, 7 Ekim başarısızlığına dair sorumluluğu diğer yetkililer üzerine yıkarak iktidardaki ömrünü uzatma telaşı içerisinde olduğunu görmek mümkündür. Netanyahu, 7 Ekim hezimetini oluşturacak heyetin oluşturulmasını engelleme yoluna gitmektedir.
Siyonist Netanyahu, ABD’de Trump’a yönelik suikast girişiminden de yararlanmak adına, meclis toplantısı gerçekleştirerek hükümet içerisinde kendi aleyhinde konuşan yetkililerin, kendisine karşı nefret oluşturduğunu ve bu nefretin kendisine yönelik bir suikast ile sonuçlanabileceğini ifade ederek adeta kendisini savunma yoluna gitmesi kaybolan itibarını yeniden kazanmaya yönelik bir yaklaşımdır.
Bütün bu çabalara rağmen, İsrail TV 12 kanalı tarafından yapılan ankete göre, Yahudilerin büyük çoğunluğu Gazze konusunda söz konusu dönemdeki başarısızlıklar nedeniyle Soykırımcı Netanyahu’ya karşı duyulan memnuniyetsizliği ortaya koydu.
Katılımcıların % 44’ü Soykırımcı Netanyahu’nun derhal, % 28’i ise Gazze’ye yönelik saldırılar sona erdiğinde, istifa etmesi gerektiğini ifade ediyor.
Aynı ankette; Netanyahu, 7 Ekim’deki “en sorumlu kişi” olarak ortaya çıkmaktadır.
Kendi toplumu tarafından “en sorumlu kişi” olarak ortaya konulan soykırımcı Netanyahu’nun 7 Ekim’den itibaren Gazze’de uyguladığı soykırımın acı bilançosu karşısında hala suskunluğu tercih eden uluslararası toplum, Gazze Şeridindeki Filistinliler tamamen yok olunca mı sesini çıkaracak?
Şu ana kadar yaklaşık 40.000 şehit. Bunların % 70’ini çocuk ve kadınlar oluşturmaktadır.
-88.241 yaralı (%75’i kadın ve çocuklardan oluşmaktadır)
-10.000 kişi kayıp, enkaz altında veya nerede olduğu bilinmiyor.
-7 Ekim’den bu yana Siyonist İsrail hapishanelerinde yoğun işkence sonucu 54 Filistinli yaşamını yitirdi.
-Bombardıman sonucu 591.400 ev zarar gördü, 150.000 ev ise oturulamaz durumda.
-Wall Street Journal uydu görüntülerine göre Gazze’deki binaların % 72’si hasarlı.
-Şimdiye kadar Gazze’ye atılan patlayıcı miktarı 80 bin ton, Hiroşima’ya atılan atom bombasının 5 katı güce sahip.
-Gazze’de 2 milyon kişi yerinden edildi ve Gazze sakinlerinin %25’inin sığınacağı yer yok.
-Siyonist İsrail tarafından 3.344 toplu katliam saldırısı düzenlendi.
-Şu ana kadar tespit edilen toplu mezar sayısı 130.
Tüm bu vahşet ortada dururken, Yemen ve Güney Lübnan’a saldırılar düzenleyen Siyonist Netanyahu, savaşı tüm Ortadoğu’ya yayabilmek amacıyla var gücüyle çaba gösterirken, artık bir insanlık sorunu olan bu vahşet ve soykırım karşısında herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz.