Haftalık Değerlendirme Raporu - Siyasî İşler Başkanlığı - 25.01.2020

ELAZIÄž DEPREMÄ° VE BEKLENEN MARMARA DEPREMÄ°
Öncelikle merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan depremde hayatını kaybeden tüm vatandaÅŸlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil ÅŸifalar diliyoruz. Vefat eden vatandaÅŸlarımızın yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Tüm Milli GörüÅŸ camiası olarak can kaybının artmaması için dua ediyoruz. Depremden etkilenen tüm vatandaÅŸlarımıza ve tüm milletimize geçmiÅŸ olsun, Cenabı Allah ülkemizi, milletimizi her türlü afetlerden, bela ve musibetlerden muhafaza buyursun.
Bu ülkede artık hiç kimse Ä°stanbul’u da doÄŸrudan etkileyecek Marmara Depremi olacak mı olmayacak mı diye sormuyor, “Ne zaman olacak ?” ve “Kaç Åžiddetinde olacak ?” diye soruyor.
1999 Marmara Depremi “7,4 ÅŸiddetinde” oldu ve TAM 17500 VATANDAÅžIMIZ HAYATINI KAYBETTÄ°.
Japonya’da 2011 yılında gerçekleÅŸen “8,9 ÅŸiddetindeki” depremde 1999 Marmara Depremi’nden tam 40 kat daha ÅŸiddetli olduÄŸu halde yaklaşık 1000 kiÅŸi hayatını kaybetti.
Bizim yaÅŸadığımız depremde 17500 insanımızı kaybediyoruz, onlar bizden 40 kat ÅŸiddetli depremde sadece 1000 insan kaybediyor …!!
2017 yılında Meksika’nın baÅŸkenti Mexico City’de gerçekleÅŸen ve aÅŸağı yukarı Marmara Depremi ile yanı ÅŸiddette olan depremde, sadece 250 Meksika’lı hayatını kaybediyor.
Aynı ÅŸiddetteki depremde bizde 17500 kayıp, Meksika’da 250 kayıp ...!!
Ülkemiz topraklarının %90’ı deprem kuÅŸağında yer alıyor ve nüfusumuzun %95’i bu deprem bölgelerinde yaşıyor. Nüfusun, sanayinin, teknoloji altyapımızın en yoÄŸun olarak yer aldığı ‘Marmara Bölgesi’ ise en riskli deprem bölgelerinden bir tanesi.
1999 Marmara Depremi sonrasında, dönemin Hükümeti, ihmal edilenleri, yapılan yanlışları, yapılması gerekenleri tespit etti ve “Deprem YönetmeliÄŸi” hazırlandı. Bu yönetmelik doÄŸrultusunda Ä°stanbul’da vatandaÅŸlarımızın deprem anında bulunduÄŸu binalardan kaçıp toplanacağı “493 Adet” bölge belirlendi. Bu alanlar park-bahçe, okul bahçesi gibi yerler deÄŸil, sahra hastaneleri, konteynır kentler kurulabilecek devasa alanlardı. 2020 yılına kadar da bu alanların artan nüfus göz önüne alınarak 693 adede çıkarılması planlandı.
PEKÄ° 2002 YILI SONUNDA Ä°KTÄ°DARA GELEN AK PARTÄ° NE YAPTI ??
Tespit edilmiÅŸ “acil toplanma ve yaÅŸama alanları”nın büyük bölümünde site, AVM ve rezidans yapılması için inÅŸaat ruhsatı verdi … Mevcut iktidar bununla ilgili sorulara da “deprem anında çocuk parklarına, okul bahçelerine sığınırız” cevabını verdi.
Uzmanlar yapıların % 70’inin kaçak ve ruhsatsız olduÄŸu Ä°stanbul’da olası büyük bir depremde, 10 bin civarında binanın tamamen çökeceÄŸini, 50-60 bin binanın (yani yüz binlerce konutun) ağır hasar göreceÄŸini, Allah vermesin 50 binden fazla insanın öleceÄŸini; kent altyapısının tahrip olacağını ve ekonomik kaybın 30 ila 50 milyar dolar civarında olacağını belirtmektedirler. Tüm bu riskler niteliksiz ve tedbirsiz yapılaÅŸmanın hızla sürmesi ile giderek artmaktadır.
AK Parti Çevre Åžehir ve Kültür BaÅŸkanlığı EÄŸitim ve Ä°stiÅŸare Toplantısı'nda konuÅŸma yapan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, "Dikey mimari deÄŸil, yatay mimari istiyoruz, Dikey mimari ile ÅŸehirlerimize ihanet etmiÅŸ oluyoruz.” dedi.
Åžimdi buradan yetkililere soruyoruz;
Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın bu ifadelerinden sonra;

- Åžehirlerimize “ihanet eden” kaç Ak Partili veya diÄŸer partilerden belediye baÅŸkanı ve idareciler hakkında siyasi veya idari iÅŸlem yapıldı ...
- NEREDEYSE HERGÜN beÅŸik gibi sallanan ülkemizde, Anadolu'da onlarca il ve ilçede Ä°mar rantı dışında hiç bir iÅŸe yaramayan, kentlerimize ihanet olarak nitelendirdiÄŸiniz çok katlı yüksek binaların DEPREME karşı dayanıklılığı ne kadar denetledi ...
- Çok büyük çapta görüntü kirliliÄŸi oluÅŸturan, trafik sorununu daha da artıran, ÅŸehirlerimize ihanet anlamına gelen bu “rant kuleleri” olası büyük bir depremde Allah vermesin toplu mezarlara dönüÅŸürse mi aklınız başınıza gelecek ...
- ÅžU ANDA Ä°STANBUL’DA 693 ADET OLMASI GEREKEN DEVASA BOYUTTA “DEPREM SONRASI TOPLANMA” ALANLARIMIZ NEREDE ??
- 17 SENELÄ°K AK PARTÄ° Ä°KTÄ°DARI BOYUNCA TOPLANAN MÄ°LYARLARCA LÄ°RALIK DEPREM VERGÄ°LERÄ° Ä°LE DEPREM Ä°ÇÄ°N NE YAPILDI ??
- Allah vermesin 2011’de Japonya’da yaÅŸanan deprem kadar ÅŸiddetli bir felaketle karşılaşırsak, Ä°stanbul’lunun hali ne olacak??
- Allah göstermesin, bu sefer de, tedbirsizlik ve ihmal yüzünden yüz bin insanımızı mı kaybedeceÄŸiz ??
YETKÄ°LÄ°LERDEN BU SORULARIN CEVAPLARINI Ä°STÄ°YORUZ VE DEPREM TEDBÄ°RLERÄ° Ä°ÇÄ°N GEREKEN ADIMLARI EN ACÄ°L ÅžEKÄ°LDE ATMALARINI BEKLÄ°YORUZ.
AYRICA;
“Türkiye Deprem Haritası”na göre 50 il, “Birinci Dereceden Deprem Bölgesi” içinde yer almaktadır. Fakat mevcut deprem yasası milli gelirden % 67 gibi en yüksek pay alan “19 il”i kapsamış, yapı denetiminin ticarileÅŸtirilmeye en uygun olduÄŸu iller seçilmiÅŸtir. “Birinci Dereceden Deprem Bölgesi” içinde yer alan diÄŸer illerimiz ise yapı denetimi ve deprem tedbirleri açısından üvey evlat konumuna itilmiÅŸtir. Önemli depremler yaÅŸayan birçok ilimiz yapı denetimi dışında tutulmuÅŸtur.
Bu yanlıştan da acilen dönülmelidir ...!!

Ä°NSANLIÄžIN YÜZ KARASI GUANTANAMO ON SEKÄ°ZÄ°NCÄ° YILINDA
On sekiz yıldan beri hücrelerde tutulan ve hiçbir mahkemeye çıkarılmayan Guantanamo Körfezinde yer alan esir kampındaki tutukluların sistematik iÅŸkenceye tabi tutulmaları insan hakları ihlali olduÄŸu halde bu konuda sessiz kalınması kabul edilebilir bir yaklaşım olmasa gerek.
Ä°srail’in Filistinlilere yönelik iÅŸkencelerini konu alan ve 1987 yılında Ä°srail Parlamentosu tarafından kurulan Landau Komisyonu’nun raporunda yer alan Åžin Bet’in ÅŸiddet yöntemlerini göz ardı eden ve ABD Senatosu’nun insan haklarına yönelik kararına raÄŸmen Ä°srail’e yardım etmeyi sürdüren bir anlayışın Guantanamo’daki iÅŸkencelere son verip burayı kapatmasını beklemek söz konusu olmasa gerek.
ABD, kendi toprakları içerisinde iÅŸkenceye izin vermediÄŸi için Küba’daki Guantanamo Körfezi’nde yer alan Deniz Üssü’nü iÅŸkence merkezi olarak kullanmayı yeÄŸlemektedir.
2010 yılında serbest bırakılmasına karar verildiÄŸi halde tutuklulardan El Bihani, hala keyfi olarak Guantanamo’da gözetim altında tutulmaya devam etmektedir. Benzer ÅŸekilde 40 kiÅŸi daha Guantanamo’da suçsuz yere gözetim altında suçsuz yere gün saymaya devam etmektedirler.
Barack Obama, 2008 yılında ABD BaÅŸkanı olarak seçildiÄŸinde Guantanamo’yu kapatacağını kesin bir dille açıklamıştı. Fakat bu vaat gerçekleÅŸmedi. Trump ise, baÅŸkanlık seçimleri sırasında Evanjelistlere göz kırparak Guantanamo’nun kapatılmayacağını ifade ederek despotik anlayışını ortaya koymuÅŸ oldu.
Bush’un ifadesiyle ‘savaÅŸ suçlusu’ olarak Guantanamo’da gözetim altında tutulan bu insanların mahkeme huzuruna çıkarılmamalarının tek nedeni gerçeklerin ortaya çıkması korkusudur. Bu durum ABD’nin prestijini yerle bir edeceÄŸi vehmi ile insanlar hala gözetim altında tutulmaya devam edilmektedir.
Pakistan asıllı Ä°ngiliz vatandaşı Muazzam Beg, üç yıl süreyle Afganistan’daki Kandahar ve Bagram’da gözetim altında tutulduktan sonra Guantanamo’ya getirilip sorgulandıktan sonra suçsuzluÄŸu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Ä°ngiliz vatandaşı olması hesabıyla de serbest bırakılması saÄŸlanmış idi. Fakat diÄŸer tutukluların ise böyle bir imkânları hiç olmadı.
Bu arada, Guantanamo gerçeÄŸini gün yüzüne çıkaran Horton’un Haziran 2006’da Harper’s Magazine’de yer alan yazısından da anlaşılacağı üzere, bir kısım tutuklunun uÄŸradıkları iÅŸkenceler sonucu yaÅŸamlarını yitirdikleri anlaşılmaktadır. Keza, ICRC’nin Amerikan basınına sızan raporuna göre de bu merkezdeki iÅŸkenceler en ince detaya kadar anlatılmış idi.
Sonuç olarak ABD yönetimi, Guantanamo’yu sırf Müslümanlara yönelik algı operasyonu amaçlı olarak açık tutmaya devam etmekte olduÄŸu artık daha çok mübeyyin olmuÅŸtur. Guantanamo JTF-GTMO (Guantanamo MüÅŸterek Görev Gücü) tarafından sevk ve idare edilen gözaltı kampı; sözde ‘küresel terörle savaÅŸ’ amaçlı olmasına raÄŸmen, salt Müslümanlara yönelik ‘black site’ (kara merkez) olarak ifade edilen tecrit amaçlı bir iÅŸkence merkezi olarak ifade edilebilir.

TÜRKÄ°YE KUCAKLAYICI POLÄ°TÄ°KALARLA LÄ°BYA’DAKÄ° SORUNU ÇÖZMELÄ°
Dönemin ABD DışiÅŸleri Bakanı Condolezza Rice'nin Libya'yı; "Büyük OrtadoÄŸu Projesi’nin model ülkesi” ilan etmesi halâ hafızalardadır .
Dış Güçler bu plan doÄŸrultusunda Libya’ya her ne kadar kitabına uydursalar da aslında hukuksuz bir ÅŸekilde saldırdılar ve yine Kaddafi'yi hukuksuz bir ÅŸekilde iktidardan düÅŸürdüler. Böylece aynen Irak’ta olduÄŸu gibi o günden bu yana Libya’da siyasi istikrar bir türlü saÄŸlanamadı. Åžu anda tam da küresel güçlerin istediÄŸi gibi ikiye bölünmüÅŸ bir Libya ve birden fazla yönetim bulunuyor.
Hükümet Suriye politikasından dersler çıkararak Libya konusunda adım atmalıdır. Türkiye’nin kardeÅŸ kanı akıtacak deÄŸil, Libya’nın bütünlüÄŸünü önceleyecek politikalar izlemesi gereklidir.
Sayın CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, defaten Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti ile General Hafter öncülüÄŸündeki Libya Ulusal Ordusu arasında arabuluculuk giriÅŸiminin mümkün olamayacağını ifade ederken; “Bir tarafta meÅŸru hükümet var, diÄŸer tarafta darbeci var. MeÅŸru Hükümet ile darbeci arasında arabuluculuk yapılabilir mi? Uluslararası hukukta da böyle bir ÅŸey söz konusu deÄŸil” ÅŸeklinde kesin cümleler kullanırken, Halife Hafter’i da PKK ile eÅŸdeÄŸer çizgide göstermeye çalışıyordu.
Bütün bu açıklamalara raÄŸmen, Sayın ErdoÄŸan ve Sayın Putin arasında varılan ortak karar gereÄŸi Libya’da ateÅŸkes saÄŸlanması konusunda yapılan giriÅŸim ve çaÄŸrı karşısında General Hafter’ın, Türkiye ve Rusya’nın ateÅŸkes çaÄŸrısını kabul etmesiyle Türk-Rus bakanların ve üst düzey yetililerin öncülüÄŸünde Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Akile Salih baÅŸkanlığındaki Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi ve ‘Libya Ulusal Ordusu‘ başında yer alan General General Hafter ve Libya Siyasi AnlaÅŸması gereÄŸi 17Aralık 2015’te kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni temsilen BaÅŸbakanı Fayez Mustafa al-Sarraç Moskova’da bir araya gelerek mutabakat metni üzerinde görüÅŸmeler yaptı.
BaÅŸbakan Fayez al Sarraç metni imzalarken, General Halife Hafter ise istediÄŸi bir günlük düÅŸünme süresi sonunda anlaÅŸmayı imzalamadan Libya’ya geri döndü.
Burada bir gerçeÄŸe vurgu yapmak gerekirse, Hafter anlaÅŸmayı imzalamadan Türkiye’de bunun iç politika malzemesi yapılıp kazanılmış bir zafer gibi ortaya konulması son derece aceleci bir yaklaşım olmuÅŸ oldu. Buna ilaveten, General Halife Hafter’i he defasında ‘darbeci’ olarak ilan eden Sayın CumhurbaÅŸkanı adına Moskova görüÅŸmelerinde kendisini birinci elden muhatap alan bakan ve yetkililerimiz bir bakıma General Halife Hafter’i legalize etmiÅŸ oldu.
Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın “Halife Hafter kaçtı” söylemi ise sadece iç politikaya yönelik bir tepkiden öteye gidememektir.
Libya’da taraf olup, tarafsız bir çözüm ortaya koymanın mümkün olamayacağının altını özellikle çizmek istiyoruz. Türkiye’nin DoÄŸu Akdeniz’deki çıkarlarını da önceleyerek kucaklayıcı politikalarla Libya’daki sorunun çözümüne ön ayak olması artık kaçınılmaz bir gerçektir.
Suriye’de “Katil Esed gitsin” diye baÅŸlatılan ve sonu felakete dönüÅŸen maceranın bir benzeri de Libya’da “GayrimeÅŸru Hafter gitsin” denilerek baÅŸlatılmamalıdır.
Libya ile ‘361 yıllık ortak geçmiÅŸimiz’ var. Elbette Türkiye Libya da olmalı, Ancak bu Kaddafi Libya’sının vaktinde bizimle olduÄŸu ÅŸekilde olmalı. Biz Libya’da kardeÅŸ kavgasına taraf olmamalıyız. Libya halkının en çok güven duyduÄŸu ülke olarak orada olmalıyız. Kan akmasının önüne geçip, küresel güçlerin oyununu bozan olarak orada olmalıyız. Diplomasi yolunu çalıştırmalıyız, arabulucu olmalıyız.

"TAYYÄ°P ERDOÄžAN GÄ°TSÄ°N, NASIL GÄ°DERSE GÄ°TSÄ°N" MUHALEFETÄ° YAPMIYORUZ!
AK Parti Genel BaÅŸkanı Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan "Maalesef gençlerimiz genç yaÅŸta evlenmiyor. ÇoÄŸu 30'u aÅŸkın yaÅŸta evleniyor ya da çoÄŸu evde kalıyor. Böyle bir ÅŸey olur mu ya? Evlilik dışı hayat biçimi özendirilmeye çalışılıyor. Aman bunlara dikkat edin" dedi.
Muhalefet lideri gibi konuÅŸan, 18 yıllık tek başına iktidarın sahibi bu açıklamayı yaparken neyi amaçlıyor?
Yeniden Refah Partisi Sosyal Ä°ÅŸlerden Sorumlu Genel BaÅŸkan Yardımcısı Dr. Åžeref MenteÅŸe, CumhurbaÅŸkanının "evlilik dışı hayat özendiriliyor" açıklamasına dair bir açıklama yaptı. Dr. MenteÅŸe açıklamasında ÅŸu görüÅŸlere yer verdi; " Bir taraftan Cedav ve Ä°stanbul sözleÅŸmesi diÄŸer taraftan 6284 sayılı Aileyi yıkma, evin ERKEĞİNÄ° itibarsızlaÅŸtırma kanunu; bırakın gençleri, 40 yıllık evli, torun sahibi ailelerimizin yuvasını dağıtırken, Ak Parti MHP koalisyonu yeni baÅŸkanlık sistemiyle hiç kimseye nasip olmayan yetki ve güce sahip olabiliriz ancak KADEM'E gücümüz yetmiyor demek mi istiyor?
KADEM’Ä°N zorlaması ile hükumet politikası olarak Millete dayatılan sözleÅŸme hükümleri ile ev hayvanları kadar dahi itibari kalmayan, hak ve hukukundan mahrum bırakılan erkeklerimizin, mevcut ÅŸartlarda evlenmesini beklemek veya evliliklerini saÄŸlıklı yürütmelerini temenni etmek en hafif deyimle saflıktır. Kaldı ki, Ülkemizin ekonomisi ve mevcut AK PARTÄ° - MHP koalisyon Hükümeti’nin belirlediÄŸi asgari ücret bırakın yuva kurmayı, yuva kurma hayalini dahi yıkıyor.
Sayın Ak Parti Genel BaÅŸkanı’nın yaptığı açıklamadan anlaşılıyor ki, AK Parti ve çözüm ortağı MHP cumhurun halinden, sıkıntısından bihaber bir hayat sürdürüyorlar.
Bilmiyorlar ki, bu milletin düÄŸünlerinde kilolarca altın toplanmıyor. Bir düÄŸün ve yuva kurmak en az 100.000 TL'ye mal oluyor. Ä°ÅŸsiz veya asgari ücretli milyonlarca gencimizin böyle bir masrafı karşılamasının imkanı yoktur.
Yeniden REFAH Partisi baÅŸkaları gibi YIKICI blok içerisinde yer alıp bir an önce "Tayyip ErdoÄŸan gitsin de, nasıl giderse gitsin" muhalefeti yapmıyor. Biz Tayyip Bey seçilmiÅŸ CUMHURBAÅžKANIMIZ kimliÄŸi ve sorumluluÄŸuyla bu milletin derdinden haberdar olsun. Ak Parti’de ve koalisyon ortağı MHP’de bulamadığı “94 Ruhu”na sahip Yeniden REFAH kadrolarının ve Millî GörüÅŸ Lideri Dr. Fatih ERBAKAN'IN hazırladığı çözüm projelerini uygulasın, bu millet refaha kavuÅŸsun, aileler huzur bulsun, adalet tam manasıyla tesis edilsin anlayışıyla, “yeni nesil siyaset” yapıyoruz.
“94 Ruhu”nun PARTÄ°SÄ°, “Ömerler Ocağı” Yeniden REFAH Partisi, geleceÄŸimizin sigortası, aziz milletimizin hizmetkarıdır.
Gençlerimize sadece “evlenin” demek yetmez. Milyonlarca gencimiz evlenmek, yuva kurmak için doÄŸru insanı bulsalar bile iÅŸ-aÅŸ engeline takılıyorlar evlenmiyorlar.
Bu nedenle biz üretim ve istihdam hamlemizle öncelikle o evlenemeyen gençlere daimî bir iÅŸ vereceÄŸiz, bu gençler para biriktirecek ki evlilik yoluna girmeye cesaret edebilsinler.
Bir milyon gencimize istihdam projemizi verelim kullansınlar, yeter ki gençlerimizi bu buhrandan kurtaralım.
Yeniden REFAH PARTÄ°SÄ° tüm Ömerleriyle 7/24 millete ve tüm insanlığa hizmet vermeye hazır.
AZ kaldı, Ömer kopyaları gidecek, gerçek Ömerler gelecek !

HALK SÄ°ZE ARTIK GÜVEN DUYMUYOR
Halk artık bu iktidara güven duymuyor. Yapılan anketler de gösteriyor ki, halkımız artık desteÄŸini de iktidardan çekiyor. Ak Parti’nin son dönemde bir milyona yakın üyesini kaybettiÄŸi gerçeÄŸi karşımızda duruyor. DoÄŸal olarak bu durum sizi geriyor ve özgüven eksikliÄŸine neden oluyor. Bunu Grup BaÅŸkanvekili düzeyinde bizzat kendilerinin itiraf etmeleri tükenmiÅŸliÄŸin göstergesidir.
Ak Parti’nin tabanı vatana ve millete hizmet edersiniz niyetiyle, “Bunlar Erbakan’ın talebeleri” diye bugüne kadar hiçbir siyasi iktidara nasip olmayan bir süreyle size güven ve desteÄŸini esirgemedi, ancak gelinen süreçte siz Erbakan Hocamız’ın çizgisinden ayrıldınız ve büyük ölçüde sermayeye hizmet eder hale geldiniz. “Millet için siyaset” diyerek iktidara geldiniz, milletin asla ulaÅŸamadığı siyasetçiye dönüÅŸüp, sermayeye hizmet eder hale geldiniz.
Küresel güçlere söylemde “hayır” dediniz, ama fiiliyatta “küresel güçlerin” ajandasına tabi oldunuz. Memura, iÅŸçiye, esnafa “yanınızdayız” diyerek güven verdiniz, iktidara gelince borç-faiz ekonomisini uygulayarak faizci sermayenin ve banka sisteminin planlarına tabi oldunuz. Sokakta siyasete baÅŸladınız ama ÅŸimdi siyaseti lüks salonlarda devam ettiriyorsunuz. Eskiden halkın, esnafın, simitçinin elini sıkarak, çayını içerek selam vererek siyaset yapıyordunuz, ÅŸimdi en lüks makam araçlarında dolaşıyor, simitçi görmeyen caddelerde hayat sürüyorsunuz. Bunca yılın sonunda zihni, aklı, güveni incitilmiÅŸ bir halk bıraktınız geride. Bu halk artık size güvenmiyor.
Siyaset halka takiyye yaparak asla yürümez. Siyaset güven vermek makamıdır. Halka güven verirsiniz, halk sizi iktidara taşır. Görüyoruz ki Ak Parti ve MHP Koalisyon Hükümeti ve siyaseti artık halkın desteÄŸini kaybetmiÅŸtir.
Halkın Ak Partiye yıllardır verdiÄŸi kredi onları Erbakan’ın talebesi olarak görmesinden kaynaklanmıştır. “Millî GörüÅŸ gömleÄŸini çıkartmakla övünen Ak Partili siyasetçilere halkın artık güven duymadığının bizatihi Grup BaÅŸkanvekili tarafından itiraf edilmesi çok önemlidir. Milletimiz, güveneceÄŸi adresini “yeniden” bulmuÅŸ, yeniden bu milletin içinden çıkan, Millî GörüÅŸ’ün hakiki temsilcisi, ikinci kırk yılın baÅŸlangıcını yapan Erbakan’ın etrafında kenetlenmeye baÅŸlamıştır.