Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, Sakarya 3. Olağan İl Kongresi Konuşma Metni

Salondaki manzarayı gördüğümüz zaman Cenab-ı Allahʼa şükürler ediyoruz. Diğer partilerin parayla, yoklamayla, zorlamayla, harçlıkla, türlü türlü hikâyelerle topladığı kalabalıkları biz yalnızca bir şeyle topluyoruz: Aşkla!

 

Bugün Sakaryaʼda Sultan Abdülhamid Hanʼın görüşü Millî Görüş bir yanardağ olmuş patlıyor. Sultan Fatihʼin görüşü Millî Görüş yanardağ olmuş patlıyor. Sultan Alparslanʼın görüşü Millî Görüş yanardağ olmuş patlıyor. Merhum Liderimiz Erbakan Hocamızın görüşü Millî Görüş bir yanardağ olmuş patlıyor!

 

Bu salonlar, Millî Görüş’ün ikinci 40 yıldaki bu şahlanışı mazlumlara ümit, zalimlere korku oluyor. Bu salonları dolduran sadıklar ve samimilerle ikinci 40 yılda yeniden Büyük Türkiye’yi ve Yeni Bir Dünya’yı kuracağız. Aziz milletimizi ve tüm ezilenleri çektiği bu sıkıntılardan yine Millî Görüş’le, yine Refah’la kurtaracağız.

 

Hazine yardımı alan bir parti değiliz, iktidar gücünü arkasına almış bir parti değiliz, medya gücünü elinde bulunduran bir parti değiliz, dış güçlerin desteğiyle yürüyen bir parti değiliz. Bütün bu yokluklara rağmen imanla, aşkla bu salonları dolduruyoruz ve üye kayıtları bakımından da Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisi oluyoruz, elhamdülillah. Bu, Millî Görüş’ün bereketidir.

 

Millî Görüş, Kıbrıs Harekâtı’nı gerçekleştiren cesarettir. Millî Görüş, tarihte ilk defa Amerika’nın İncirlik Üssü’nü kapatan cesarettir. Millî Görüş, Cumhuriyet tarihinde en büyük maaş zamlarını işçiye, emekliye veren berekettir. Millî Görüş, kırk sene önceden bugün Orta Doğu’da yaşananları gören ferasettir. Millî Görüş, siyonizmin planlarını herkesten önce gören ferasettir. Millî Görüş, 1976-77’de Cumhuriyet tarihinin en büyük sanayileşme hamlesini gerçekleştiren vizyondur. Millî Görüş, bundan 50 sene evvel ASELSAN’ı kurarak savunma sanayimizin bu noktaya gelmesine vesile olan görüştür, vizyondur. Millî Görüş, tam 100 sene aradan sonra Filistin’in El-Halil kentine Mehmetçiği gönderen siyasettir. Millî Görüş, Eyüp el-Ensarî Hazretlerinden ilham alan siyasettir. Millî Görüş, 4 tane partisi kapatıldığı hâlde yolundan alıkonulamayan harekettir.

 

Millî Görüş, “Önce Ahlâk ve Maneviyat” sancağıyla siyasette yeni bir çığır açan hidayettir.

 

Millî Görüş, mazlumların, ezilenlerin derdiyle samimi olarak dertlenen merhamettir.

 

Cenab-ı Allahʼa şükürler olsun, Yeniden Refah Partimiz bugün böyle bir yıldız olan Millî Görüş sayesinde parlıyor. Millî Görüş’ün bereketiyle Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisi oluyor, üçüncü büyük siyasi partisi oluyor. Millî Görüş yıldızı sayesinde “Yaşanabilir Türkiye”yi, “Yeniden Büyük Türkiye”yi ve “Yeni Bir Dünya”yı kurma potansiyeline sahip oluyor. İkinci 40 yılda yeniden şahlanacağız. Merhum Liderimiz Erbakan Hocamızın dediği gibi Cenab-ı Allah bizi şahlandıracak. Yeniden iktidar olacağız, iş başına geleceğiz ve bu aziz milleti maddî ve manevî sıkıntılarından yine Millî Görüş’le, yine Refah’la kurtaracağız, inşallah.

 

Dünyanın en büyük adalet sarayları bizim ülkemizde ama baktığınız zaman içinde adalet yok. İktidara ayrı muamele, muhalefete ayrı muamele; adamına göre kararlar var. Çifte standart var, adaletsizlik var. Almanya’nın 10 katı kadar üniversite sayısına sahibiz ama dünyadaki ilk 500 üniversite sırasına bir tane üniversitemizi sokamıyoruz. Zaman zaman dünyadaki ilk 1000 üniversite arasına bile bir tane üniversite sokamıyoruz.

 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı milyarlarca liralık bütçesiyle çalışıyor ama aileler parçalanıyor, boşanmalar artıyor, evlilikler azalıyor.

 

Millî Eğitim Bakanlığı milyarlarca dolar bütçeyi yutuyor, bir bu kadar da parayı veliler harcıyor ama elde var sıfır. Diplomalı işsizler ordusu üretmekten başka eğitim sistemimizin bir işe yaradığı yok. İşsizler ordumuz 13,8 milyon ile Avrupa Birliği üyesi ülkelerin toplam işsiz sayısından daha fazla bir noktaya geldi.

 

Diyanet İşleri Başkanlığımıza her sene milyarlarca liralık bütçe ayrılıyor ama gençlerimiz arasında deizm ve ateizm yaygınlaşıyor, uyuşturucu yaygınlaşıyor, sosyal çöküş suç oranlarını da patlattı. Cezaevi nüfusumuz 420 bini geçti: 357 bin hükümlü, 62 bin tutuklu. 420 binlik cezaevi nüfusumuzla, 90 bin tutuklu ve hükümlüye sahip olan İngiltere’nin dört katından fazla tutuklu ve hükümlümüz var. Mahkûmlar, içeride bulunanlar yatacak yer bulamıyor, yataklarını nöbetleşe olarak değiştirmek zorunda kalıyorlar.

 

Uyuşturucu ortaokullara kadar girmiş. Bazı illerimizin belli mahallelerinde her hanede bir uyuşturucu bağımlısı var. Bunu Urfa’da, Adana’da ve diğer bazı illerimizde bizim belediye başkanlarımız da doğruluyorlar.

 

Ekonomik çöküş tam gaz devam ediyor. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartı borçları eylül ayı itibarıyla 5 trilyon liraya geldi. AK Parti iktidara geldiğinde 6,6 milyar liraydı. Bu ne demek? Milletin bankalara olan borcunda neredeyse bin misli artış var. Bu borçlar yapılıyor, peki geri ödenebiliyor mu? Hayır, ödenemiyor. Nereden biliyorum? İcra dosyalarının sayısı 25 milyona ulaştı da oradan biliyorum. Neredeyse 3 kişiden 1’ine bir icra dosyası düşecek noktaya gelmişiz.

 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yapılan sosyal yardımlara olan talep her geçen gün artıyor. Bakanlığın açıkladığına göre 4 milyon 262 bin hane sosyal yardım alıyor. Bu, 20 milyon insan yapar. Yani 4 kişiden biri sosyal yardıma muhtaç. Alo 144 sosyal yardım hattına yapılan başvurular rekor kırıyor. Bakanlığın açıkladığına göre günde 17 bin telefon geliyor, ayda da yaklaşık 400 bin telefon geliyor. Milletimiz adeta SOS veriyor ve yana yakıla Erbakan Hocamızın başbakan olduğu dönemi arıyor, Millî Görüş’ü arıyor, Refah’ı arıyor.

 

OECD’nin verilerine göre 6 milyon çocuk yoksul. TEPAV’ın yaptığı araştırmaya göre 7 milyon çocuk yoksul, 0-17 yaş grubunda ve 2 milyon çocuk derin yoksulluk içerisinde. 7 milyon yoksul çocuk ve 20 milyon sosyal yardım alan vatandaştan bahsediyorum.

 

Türkiye’nin 2018’de geçmiş olduğu başkanlık sistemi 7 senede ne getirmiş, ne götürmüş şöyle bir baktığınızda ne görüyorsunuz? Aradan geçen 7 yılda açlık sınırı 14 kat arttı. Yoksulluk sınırı 15 kat arttı. Dolar kuru 7,5 kat, enflasyon 2,5 kat, faiz 6 kat, yardıma muhtaç aile sayısı %50 oranında arttı. Kredi ve kart borçları 5 kat, yasal takibe düşen borçlular 4 kat arttı. İşte size başkanlık sistemine geçtiğimizden beri rakamlarla, matematikle, gerçeklerle Türkiye’nin değişimi.

 

Bu yetkiyi bize verirseniz, “Başkanlık sistemini geçirirseniz bakın enflasyonla da döviz kuruyla da nasıl mücadele edilir göreceksiniz” diyorlardı. Ama gerçekler ortada. Eğer Millî Görüş’ü dinlemez de borç-faiz-zam-vergi ekonomisini uygulamaya devam ederseniz hangi sisteme geçerseniz geçin bu dertlerden kurtulamazsınız. Çare Millî Görüş’tedir. Çare adil ekonomik düzendedir. Çare, borç-faiz-zam-vergi ekonomisi yerine üretim-istihdam-ihracat odaklı ekonomi modeline geçiştedir.

 

Ekonomik sebeplerle, depresyon nedeniyle intiharlar da artıyor. Özellikle polis memurlarımız arasındaki intihar vakaları dikkat çekici düzeyde artıyor. Yılda ortalama 100 polis memurumuz intihar ederek yaşamına son veriyor.

 

Bütün bunlarla beraber uluslararası bir kuruluşun yaptığı bir değerlendirme var. World Justice Project isimli kurum, Türkiye’nin de yer aldığı 142 ülkede inceleme yapıyor. Hukuk devleti var mı, adil yargılama süreçleri var mı, bağımsız yargı var mı, yargı üzerinde siyasetin bir etkisi var mı; bunları üç temel ilke bakımından inceliyor:

 

1. Yasaların herkese eşit uygulanıp uygulanmaması,

 2. Devleti yönetenlerin hukuk ve yargı karşısında hesap verebilir konumda olması,

 3. Hukuk süreçlerinin açık, şeffaf ve tarafsız olması.

 

Bu bakımdan Türkiye, 142 ülke arasında 117. sırada çıkıyor. Türkiye’nin önünde Angola, Nijer, Madagaskar, Honduras var. Hukukun üstünlüğü bakımından Angola ve Nijer’den daha geride olan bir Türkiye’yle karşı karşıyayız. İktidar partisinin adında “adalet” kelimesi yer alıyor ama aradan geçen 23 senede adaletten eser kalmamış.

 

Bugün geldiğimiz bu noktada gençlerimiz de Türkiye’ye dair ümitlerini kaybediyor. 3 gençten 2’si “İmkânım olsa yurtdışında okurum, yurtdışında yaşarım” diyor.

 

İktidar yorgun, iktidar çaresiz. Sorunlara çözüm olması gerekirken sorunların kaynağı haline gelmiş. Acilen bir değişim gerekiyor, acilen erken seçim gerekiyor ve bu değişimin de Millî Görüş yönünde olması gerekiyor.

 

Öncelikle yaşanabilir bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Emekli, memur ve işçi maaşlarının insanca yaşamaya yeter düzeyde olduğu bir Türkiye; işsizlik problemini çözmüş bir Türkiye; adaletli gelir ve servet dağılımını tesis etmiş bir Türkiye; faiz mikrobundan kurtulmuş bir ekonomik hayat; adil bir vergi sisteminin hâkim olduğu bir Türkiye; haksız vergilerin ortadan kaldırıldığı bir Türkiye...

 

Yaşanabilir Türkiye’nin diğer bir şartı, çiftçiye, sanayiciye, KOBİ’ye, girişimciye tam devlet desteğinin sağlanmasıdır. Bunu gerçekleştireceğiz.

 

En ücra köşesinde dahi altyapı problemlerini çözmüş bir Türkiye; kaliteli eğitimin, bir işe yarayan diplomaların verildiği bir Türkiye; bağımsız, adil ve iktidarı değil hakkı üstün tutan bir yargı sistemi... Doğu-Batı kardeşliğinin, Türk-Kürt kardeşliğinin tam manasıyla tesis edildiği bir Türkiye... Kul haklarının devlet eliyle, yargı eliyle teminat altına alındığı bir Türkiye... Önce ahlak ve maneviyat anlayışının toplumda ve devletin tüm kurumlarında hâkim olduğu bir Türkiye... Aile kurumunu tehdit eden etkenlerin bertaraf edildiği bir Türkiye... Yönetimde adaletin hâkim olduğu bir Türkiye... Ehliyetin ve liyakatin esas alındığı; dayısı olanın değil, hakkı olanın vazifeye geldiği bir Türkiye... Emeklilik sisteminde ve çalışma hayatında adaletin tesis edildiği bir Türkiye...

 

Bütün bunlarla beraber yeniden büyük Türkiye’yi de hayata geçireceğiz. Finansman, sanayi ve teknoloji, tarım ve hayvancılık alanlarında dışa bağımlılıktan kurtulmuş bir Türkiye... Dış borçlanmadan kurtulmuş; alan el değil, veren el konumunda bir Türkiye... Figüran değil, senarist konumunda olan bir Türkiye... Dış ticaret fazlası veren bir Türkiye... Katma değerli üretim ve katma değerli ihracat yapan bir Türkiye... Otomobil, tank, uçak, helikopter, füze, hava radar sistemi ve İHA’larını, SİHA’larını bugün olduğu gibi %60 oranında değil, %100 oranında yerli ve millî olarak üreten bir Türkiye...

 

Yüksek millî gelire sahip bir Türkiye... Yeniden Refah Partimiz, kişi başına millî gelirin yıllık 50 bin dolara çıkması için çalışacak. Yıllık 50 bin doların altında bir millî geliri biz Türkiye’ye yakıştıramıyoruz.

 

Amerika ve İsrail’in Ortadoğu’daki “Büyük İsrail Planı”na dur diyebilen bir Türkiye’yi hayata geçireceğiz.

 

Erbakan Hocamızın bizlere işaret ettiği yeni bir dünyayı da kurmak mecburiyetindeyiz. Gazze bu haldeyken; Keşmir, Doğu Türkistan, Myanmar bu haldeyken rahat ve huzurlu olamayız. Onların kurtuluşu için de D-60 projesini hayata geçireceğiz. 57 Müslüman ülke, Türkiye öncülüğünde bir araya gelip ortak karar alarak hareket edecek. Cenab-ı Allah, dünyadaki petrolün üçte ikisini, doğalgazın %55’ini, su kaynaklarının yarıdan fazlasını Müslüman ülkelere vermiştir. Yalnızca bunların kontrolünü sağlayarak ve bir yaptırım gücü olarak kullandığımız zaman, bu zalimlerin masaya oturmaktan başka çareleri kalmayacaktır.

 

 

Yayın Tarihi: 22 Eylül 2025 | Yayın Saati: 10:46:42