
16 Kasım 2025 Pazar günü gerçekleştireceğimiz 3. Olağan Büyük Kongremizin heyecanıyla sizlere hoşgeldiniz diyorum…
Türk siyaset tarihine geçen birbirinden muazzam 1. ve 2. kongrelerimizi geride bırakarak 3. Olağan Kongremize doğru yol alıyoruz.
“Kuramazlar, yapamazlar, başaramazlar, yüzde 1 bile oy alamazlar” diyenlere rağmen; partimizi kurduk, her gün daha da büyüdük, milletimize umut olduk.
Hem üye sayısı bakımından, hem de oy oranı bakımından TR’nin 3. Büyük partisi olduk.
İman, Azim ve Aşkla, kararlı adımlarla altı yılımızı doldurduk.
Önümüzde daha nice yıllar ve atılacak devasa adımlar var.
Her şeyden evvel görevimiz var, sorumluluğumuz var;
- Doğu Türkistan’da Türk ve Müslüman olduğu için sistematik Çin işkencesine maruz kalan 60 milyon kardeşimizin sorumluluğu bizim omuzlarımızda.
- Myanmar’da tek “suçu” Müslüman olmak olan milyonlarca masumun kurtarılmasının sorumluluğu bizim omuzlarımızda.
- Keşmir’de yıllardır Hindistan’ın zulmüne maruz kalan müslüman kardeşlerimizin kurtarılmasının sorumluluğu bizim omuzlarımızda.
- Gazze’nin, Filistin’in, soykırımdan, kıtlıktan kurtarılmasının sorumluluğu bizim omuzlarımızda.
İşte tüm bu sorumlulukların bilinciyle yeni dönemde daha çok çalışacağız, daha çok terleyeceğiz ve önce 1 milyon üye hedefine, sonra da iktidar hedefine hep birlikte ulaşacağız …!!
…………………………………………………………..
Kıymetli kardeşlerim…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın “fevkaledenin fevkinde” geçtiğini ifade ettiği ABD ziyareti hakkında da değerlendirmekte bulunmak durumundayız.
ABD’nin Dışişleri Bakanı Rubio, Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmesinden kısa süre önce, aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelerinin liderlerinin Trump ile görüşmek için yalvardıklarını söylemek suretiyle adeta “Balans Ayarı” yapma cüretinde bulunmuştur.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ise bütün diplomatik teamülleri çiğneyerek, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na meşruiyet verdiklerini söylemeye cüret edebilmiştir.
Bu küstahlıklar karşısında bizim tarafın yaptığı ise İletişim Başkanlığı’nın cılız açıklamasıyla “durumu toparlama” çabasından ibaret olmuştur.
Tabi görüşmeden F-16’ların modernizasyonu için bir onay çıkmamıştır. F-35’ler için onay çıkmamıştır. KAAN’a motor verilmesine onay çıkmamıştır. Bütün bunlara rağmen 225 adet Boeing uçağının alım anlaşması bizzat Sayın Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmıştır. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için üzerimize düşeni yapmaya hazırız denilmiştir. 70 milyar metreküp sıvılaştırılmış doğalgazın ABD’den alınması anlaşmasına varılmıştır. Ve diğer bir husus Eskişehir’deki nadir toprak elementlerinin işletme ruhsatı ABD’ye verilmesi söz konusu olmuştur. Ve yine Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’ye döner dönmez İranlı isimlerin olduğu 22 kişi ve 17 kuruluşun mal varlıklarını dondurmuştur. Şimdi artılarıyla eksileriyle düşündüğümüz zaman ABD’nin her istediğinin olduğunu bizim ise hiçbir şey alamadığımızı açık bir şekilde görüyoruz. Ondan sonra da Sayın cumhurbaşkanının sandalyesini tuttu Trump!! Yahu 225 Boeing uçağını ben alsam benim de sandalyemi tutar Trump? 2 milyar dolarlık sipariş veriyorsunuz, 70 milyar metreküp LNG anlaşması yapıyorsunuz, sandalyenizi tabii ki tutarlar.
Bu ziyaretten karlı çıkan Soykırımı başından beri apaçık bir şekilde destekleyen ABD’dir.
Çok açık ve net olarak söylüyorum, bugün artık, AKP-MHP koalisyonunun küresel düzenin dayatmalarına karşı koyma şansı kalmamıştır.
Değişim, ancak iktidarı değiştirmekle mümkündür.
Değişim, ancak Yeniden Refahla mümkündür.
“Yeni bir dünya” ancak Milli Görüş’le mümkündür.
Bu değişim sağlanmadığı takdirde, Amerika’ya bir defa değil bin defa da gitseniz sonuç değişmez.
Yeniden Refah Partisi Meşruiyetini ve gücünü
‘KUVVET VE KUDRET SAHİBİ AMERİKA DEĞİL, CENAB-I ALLAH’TIR’ diyen Milli Görüş’ten ve Aziz Milletimizden alan bir harekettir…!!
Yeniden Refah İktidarında Türkiye, Allah rızası için, adil bir dünya için, hak bildiğini en gür sesle savunacak, Amerika’ya ve Batı’ya değil, Hakk’a boyun eğen ve yalnız ona hesap veren şahsiyetli bir dış politika izleyecektir…!!
………………………………………………………..
EKONOMİ
Merkezi Yönetim Bütçe açığı yani bütçedeki deliğin ne boyutta olduğuna ilişkin rakamlar… 2025’te: 2,2 trilyon, 2026’da 2,71 trilyon, 2027’de 2,74 trilyon ve 2028’de 2.8 trilyon liralık bütçe açıkları… Denk bütçe olmadan Türkiye’de ekonominin feraha çıkması mümkün değil ancak Orta vadeli programda diyorlar; 2Biz Denk bütçe 23 seneden beri denk bütçe yapmadık ve bundan sonra önümüzdeki üç sene de bizden Denk bütçe beklemeyin’ ve bu açıkla önümüzdeki üç senede 10 trilyon TL’nin üzerinde yani yaklaşık 250 milyar dolarlık yeni bir borçlanmanın yapılacağını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Borçlanmaya tam gaz devam edeceğim hatta bütçedeki açığı borçlanma miktarını arttırarak devam edeceğim diyor. Faiz harcamaları 2025’te 2 trilyon lira, 2026’da 2,74 trilyon TL 2027’de 3 trilyon TL ve 2028’de 3.35 trilyon TL faiz ödeyeceğim yani önümüzdeki üç senede yıllık ödediğim faizi 2 trilyondan 3.35 trilyon TL’ye çıkartacağım diyor ve 2025’te 52 milyar dolar faiz ödüyor. Bu Orta Vadeli Programa önümüzdeki üç senede de 181 milyar dolar daha faiz ödeyecek ve 2028 sonuna geldiğimizde AK Parti’nin 26. yılında 831 milyar dolar faiz ödemiş bir dünya faiz şampiyonu olarak tarihe geçecek. 1 trilyon dolara yakın faizi 26 senede ödemiş olacaklar. Zamlarla vergilerle milletin alın terinden toplanarak götürülüp faize veriliyor. Bununla beraber bu borç ve faiz ekonomisini nasıl finanse edeceğini de orta vadeli programda ortaya koymuş vergileri artırarak finanse edeceğim diyor. 2025’te bu sene enflasyon %30 seviyesinde, vergiler %47 artıyor. 2026’da enflasyon tahmini %16 vergiler %28 artıyor. 2027’de enflasyon tahmini %9 vergiler %16 ve 2028’de enflasyon tahmini %8 vergiler %14 artıyor. Yani bu ne demek önümüzdeki üç senede her sene enflasyon oranı iki misli oranda vergilerini arttırmaya devam edeceğim ve bu faizin faturasını milletin suyunu çıkararak millete fatura edeceğim.
Türkiye ekonomisinin en önemli problemlerinden bir tanesi olan dış ticaret açığıdır. Sayın Cumhurbaşkanı yeni yaşama yılının açılışında Meclisteki konuşmasında, ‘Hamdolsun ihracatta çok güzel gidiyoruz rekorlar kırıyoruz’ dedi ama diğer tüm iktidar yetkililerinin de yaptığı gibi ithalat kısmına hiç değinmedi. Asıl rekoru ithalatta kırıyoruz ve dış ticaret açığımız her geçen sene artıyor. 2025’te 93 milyar dolar, 2026’da 96 milyar dolar, 2027’de 99 milyar dolar ve 2028’e geldiğimizde 102 milyar dolarlık 100 milyar doların üzerinde dış ticaret açığıyla rekor kırmış olacağız maalesef. Türkiye daha da dışa bağımlı hale gelecek ve maalesef daha da dövize bağımlı hale gelecek. Bu dövize olan talebi kısabilmek dövizin patlamasını durdurabilmek için Faizler bugün olduğu gibi %50’lerde 60’larda seyredecek. Faizin de %50’ler altmışlarda olduğu bir ekonomide hiçbir yerde yaprak kıpırdamayacak üretim sanayi finansman diye bir şey kalmayacak.
………………………………………………………….
ADALET
WJP (World Justice Project) isimli kurum, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı 142 ülkede “bağımsız yargı”, “hukuk devleti”, “adil yargı sistemi”, “yargı üzerinde siyasi güç etkisi” gibi süreçleri ölçüyor.
Bu ilkeler bakımından Türkiye bu yıl birkaç basamak daha düşerek 117’nciliğe geriledi…!!
(Angola, Nijer, Madagaskar, Rusya, Honduras gibi ülkeler “hukukun üstünlüğü” sıralamasında Türkiye’nin üzerinde.)
İktidar partisinin adında Adalet kelimesi yer alıyor ama, 23 yılın sonunda gelinen noktada adaletten eser kalmamış …!!
………………………………………………………..
İktidar yorgun, iktidar çaresiz, sorunlara çözüm olması gerekirken sorunların kaynağı haline gelmiş,
Acilen bir değişim gerekiyor…
Bu değişimin de MG yönünde olması gerekiyor…!!
………………………………………………………
Değerli kardeşlerim, işte bütün bu nedenlerle Yeniden Refah’a bugün her zaman olduğundan daha çok ihtiyacımız var.
Ankara’nın tanıklık edeceği en büyük kongreyi sizlerin gayretiyle gerçekleştireceğiz.
Tünelin ucunda ışık olduğunun işaretini vereceğiz. Umutsuz milyonları umutla harekete geçireceğiz.
Milletimizle el ele vereceğiz.
Çare için, derman için, hak için, adalet için bekleyen milyonlarla en büyük buluşmayı bu 3. Olağan Kongremizde gerçekleştireceğiz.
Bu kongre bir uyanış kongresidir.
Bu kongre bir diriliş kongresidir.
Bu kongre bir şahlanış kongresidir.
Bu kongre iktidara yürüyüş kongremizdir.
Allah’ın izniyle 16 Kasım’da Ankara’da mazlumlara güven verecek, zalimlere yüreklere korku salacak bir büyük buluşmayı gerçekleştireceğiz.
Sizlerden bu büyük buluşmaya, uyanışa, şahlanışa en yüksek katılımlarla destek sağlamanızı bekliyorum…
SORU CEVAP KISMI:
Genel Başkan Erbakan, soru cevap kısmında TBMM’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile diğer siyasi parti liderlerinin verdiği poza ilişkin bir soruya, “Fotoğrafla ilgili orada tabiri caizse spontane gelişen bir durum oluştu. Biz de oradaydık. Sayın cumhurbaşkanına Hayırlı olsun dileklerimizi ilettik, elini sıktık. Biz orada bulunmadık salondan dışarıya çıktık ancak diğer genel başkanlar orada oturmayı tercih ettiler. Cumhurbaşkanı sıfatıyla bulunuyor. Dolayısıyla sanki AK Parti Genel Merkezinde Sayın Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla bulunuyormuş da orada bir araya gelmişler görüşmüşler gibi çıkartmamak lazım diye düşünüyorum. Herhangi bir ittifakın yeni bir oluşumun habercisi olduğunu zannetmiyorum” dedi.
İktidarın 2026 yılında anayasa referandumu yapacağı yönündeki iddialara ilişkin gelen soruya Erbakan, “Referandum konusunda biz her zaman millete gidilmesinden yanayız. Millete gidip sorulmasından yanayız. Meclis’in kendisinin bir karar almasından sonra millete bu anayasa değişikliğini, bu kararı tasdik ettirilmesi daha demokratik daha uygun olur diye düşünüyoruz” yanıtını verdi.
2-Hamas’ın Trump’ın Gazze planına verdiği yanıta ilişkin değerlendirmesi:
Burada söz hakkı Filistinli kardeşlerimize aittir. Burada açıklamış oldukları cevaba da saygı duyuyoruz. Burada söyledikleri zaten başından beri Gazze’deki bu katliamın durması ve İsrail’in Gazze‘den çekilmesi durumunda İsrailli esirleri bırakmaya hazır olduklarını ifade ediyorlardı. ‘Ancak silah bırakılacaksa biz bu silahları ABD veya İsrail’e vermeyiz. Ancak bağımsız bir Filistin yönetimine veririz.’ demişlerdir ve burada yönetimin de Tony Blair de Trump da değil Filistin halkının meşru bir Filistin yönetiminde olması gerektiği şartını da ortaya koyuyorlar. Bunların sağlanması durumunda da bu rehineleri bırakabiliriz diyorlar. Biz de gelişmeleri yakından takip edeceğiz. Hamas’ın söylediklerine de riayet edilecek mi edilmeyecek mi bunları hep birlikte göreceğiz. İnşallah Allah bir an önce de Gazze’deki kardeşlerimizi selamete çıkarsın duasını yapıyoruz.