Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın 2025 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi Üzerine Konuşması

Aziz Milletimizi ve Genel Kurulu Saygıyla Selamlıyorum,

Yeniden Refah Partimiz adına 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifiyle ilgili görüşlerimizi açıklamak üzere söz aldım.

Üzülerek ifade ediyoruz ki 2025 yılı bütçesi vatandaşın ve ezilenlerin bütçesi değildir.

Bu bütçede paylaşımda adalet yoktur.

Borç, faiz, vergide adaletsizlik vardır.

Bu bütçe borç, faiz, zam ve vergi bütçesidir.

Şimdi bunları kısaca Genel Kurul’a ifade etmek istiyorum.

2025 yılında 2 trilyon TL’ye yakın faiz ödenecektir. Ödenecek olan 1,95 trilyon TL bu faiz, 56 milyar dolara tekabül etmektedir.

-  Geçen yıl faiz ödemesi 1,3 trilyon TL iken bu sene %50 artışla 1,95 trilyon TL’ye çıkmıştır.

- Bir önceki yıla göre bütçe toplamı %32 büyürken, faiz ödemeleri %50 oranında artmıştır.

- Geçen yıl faiz ödemeleri bütçe açığının %49'u kadarken bu yıl faiz ödemesi bütçe açığının %101'ine gelmiş yani bütçe açığından fazla faiz ödenmiştir.

Bu rakamlar faiz ödemelerinin yıldan yıla ciddi şekilde artış gösterdiğinin bir ispatıdır.

Orta Vadeli Program da bunu ortaya koymaktadır.

21 yılda 598 milyar dolar kamu kaynağını faize ödeyen AK Parti iktidarı, önümüzdeki 3 yılda da 151 milyar dolar daha faiz ödemesi gerçekleştirecek ve 2028 yılına yani AK Parti iktidarının 25. yılına gelindiğinde 750 milyar dolar kamu kaynağını faize aktararak dünya faiz şampiyonu haline gelecektir.

Bu yıl yapılacak 1,95 trilyon TL’lik faiz ödemesini 4 kişilik bir aile için hesap ederseniz, her bir aileden her ay 7.542 TL, yılda 90.507 TL faize gidecektir.

Bu yıl ödenecek 1,95 trilyon liralık faiz, 2023 yılında bu ülkede faaliyet gösteren 1.062.000 şirketten alınan kurumlar vergisinin neredeyse 4 katıdır.

Bu faize verilen parayla devlet olarak 10 milyon asgari ücretliye bir sene boyunca her ay 16 bin TL fazladan maaş verilip asgari ücretlinin eline 33 bin TL geçmesi sağlanabilir.

Engelli vatandaşlarımızın şehit ve gazilerimizin tamamının talepleri yerine getirilebilir.

Ülkemizdeki 3 bin SMA hastasının tedavi maliyetinin 105 milyar TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda, faize bu sene verilecek rakamın %5'i kadar bir meblağ ile Türkiye'deki bütün SMA hastalarının tedavisini devlet karşılayabilir.

Yine faize bu sene faize verilecek parayla 40 bine yakın küçük ve orta ölçekli işletme kurulup 800 bin istihdam sağlanabilir ve işsizliğin ortadan kaldırılmasına katkı sağlanabilir.

2025 yılında 12,67 trilyon lira vergi toplanacak.

Yani 4 kişilik bir aileden her ay 49 bin TL, yılda ise 588 bin TL vergi alınacaktır.

Faiz ödemelerinin, vergi gelirlerine oranı %15 iken, 2025 yılında ise toplanan verginin %17,5'u faize gidecektir. Yani her geçen sene daha fazla vergi faize gitmektedir.

Vergi dar gelirliden alınmaktadır. Doğrudan vergiler yüzde 34 seviyesinde ama dolaylı vergiler yüzde 66 seviyesindedir. Bu bir adaletsizliktir.

Yine vergi harcamaları kalemi altında 2,1 trilyon TL’lik kurumlar vergisi ve gelir vergisi muafiyeti var. Bu vergi muafiyetlerinin de önemli bir kısmının iki elin parmaklarını geçmeyecek olan imtiyazlı holdinglere gideceğini hepimiz biliyoruz.

Kamu borçlanmasıyla ilgili de şunu söylemek istiyorum.

Sayın Cevdet Yılmaz, “kamu borcumuzun milli gelirimize oranı yüzde 28’dir, bu gelişmiş ülkelere göre iyi bir orandır” dedi. Ancak Sayın Yılmaz'ın söyleyemediği hususlar şunlar:

Birincisi; evet, gelişmiş ülkeler de borçlanıyor. Onların kamu borcunun milli gelire oranı bizden daha yüksek olabilir ama onların borçlanma faizi bizim borçlanma faizimizin 10’da 1’i. Ve birçok ülke de sıfır faizle borçlanıyor.

İkincisi, onlar çok daha uzun vadede borçlanıyorlar.

Üçüncüsü, gelişmiş ülkelerin üretimiyle, ihracatıyla, ekonomisiyle bu borçları çevirebilecek gücü var.

Dördüncüsü, gelişmiş ülkeler kendi para birimiyle borçlanıyor. Siz ise Dolar ve Euro ile borçlanıyorsunuz. Kur arttıkça bizim borcumuz da katlanarak artıyor. Örneğin; 2022-2023 yıllarında bizim kamu borcumuz, kurdaki artış nedeniyle 3,1 trilyon TL’lik artış gösterdi.

Beşincisi; diğer ülkeler aldıkları borcu üretime ve yatırıma aktarırken, siz aldığınız borcu borç kapatmaya ve faiz ödemeye ayırıyorsunuz. 2024 yılında kamunun ödeyeceği 2,26 trilyon TL’lik borcun %98,5'i yüksek faizli iç borçla kapatılmıştır. Yani borç ödemesinin neredeyse tamamı alınan borçlarla yapılmaktadır.

Bu bütçede dar gelirlilere ve ezilenlere yer yoktur demiştik.

Bütçede cezalara, harçlara, vergi gelirlerine yüzde 44 oranda zam yapılırken, asgari ücrete yüzde 30, memur ve memur emeklilerine yüzde 13 ve esnaf, çiftçi, işçi emeklisine yüzde 17 zam yapılması öngörülüyor.

Enflasyonun yüzde 50 seviyesinde olduğu, bütçe gelirlerine yüzde 44 oranında zammın yapıldığı bir ülkede, çalışan kesime, ücretliye, emekçiye bu düşük oranlarda zam yapılması 2025 bütçesinin hakkaniyet ve adaletten uzak olduğunun bir göstergesidir.

Yeniden Refah Partisi olarak çözüm önerilerimizi her fırsatta ifade ediyoruz. Burada altını önemli çizmek istediğimiz husus, enflasyonla mücadelede izlenen yol ve yöntemlerin hatalı olduğudur.

Enflasyonla mücadelenin yolu arzı arttırmaktan, üretimi arttırmaktan geçiyor.

Sanayide ve tarımda arzı arttırmanız gerekiyor.

Bu arz artışının da yollara dökülen domatesleri tekrar görmemek için bir planlama dahilinde yapılması gerekiyor.

Ancak 2025 bütçesinde yatırımların ve istihdamın artırılması için yeterli bir projeksiyon bulunmadığı gibi kaynak ayrımı da yeterli değildir. Örneğin 2025 bütçesinde;

-  İstihdama ayrılan pay 311 milyar TL olup, ödenecek faizlerin %16’sı seviyesindedir.

- Sanayinin geliştirilmesi, üretim ve yatırımların desteklenmesine ayrılan pay 129,5 milyar TL olup faize verilenin %6’sı seviyesindedir.

-  Tarıma ayrılan pay 358 milyar TL olup, faize verilecek paranın %18’i seviyesindedir.

- İstihdama ayrılan pay 311 milyar TL olup faize ödenecek paranın %16 seviyesindedir Enflasyonla   mücadele için ağır sanayide gıda tarım ve hayvancılık sektörlerinde

Enflasyonu kalıcı olarak ortadan kaldırmak istiyorsak; mutlaka arzı artırmalıyız. Bir planlama çerçevesinde ağır sanayide ve gıda/tarım/hayvancılık sektörlerindeki arzı artırmaya yönelik hamleler yapmalı, bu yolla enflasyonla mücadele etmeliyiz.

Millî Görüş ne zaman iktidara gelse; üretimi ve böylece arzı artırarak, istihdamı artırarak, gelir dağılımında adaleti sağlayarak, israftan kaçınarak, denk bütçe yapıp faiz canavarından kurtularak, milli kaynak paketleri oluşturarak ve oluşan refah payını dar gelirli milyonlarla paylaşarak enflasyonla mücadele yoluna gitmiş, vatandaşı, tüccarı ve üreteni asla ezmemiştir.

Enflasyonla bu şekilde mücadele edilir. 

Sayın Yılmaz’ın ifade ettiği gibi talebi ve arzı kısarak, vergileri üç katına çıkararak mücadele edilmez, tüm faturayı dar gelirli milyonlara keserek enflasyonla mücadele edilmez.

Buradan Yeniden Refah Partisi olarak hükümeti bir kez daha uyarıyoruz: “Önce millet” demek yerine “önce imtiyazlılar” diyen anlayıştan bir an evvel vazgeçin.

İsrafı önlemeniz gerekiyor. Milletin hakkını imtiyazlı holdinglere aktarmaktan vazgeçmeniz gerekiyor. Denk bütçeyi yapıp, bu faiz canavarından bu milleti, bu ülkeyi kurtarmanız gerekiyor. Paylaşımda adaleti sağlamanız gerekiyor.

 

Dr. Fatih ERBAKAN

Yeniden Refah Partisi

Genel Başkanı

İstanbul Milletvekili

 

 

 

 

Yayın Tarihi: 18 Aralık 2024 | Yayın Saati: 11:08:46