GENEL BAŞKANIMIZ BASIN TOPLANTISINDA GÜNDEMDEKİ BAŞLIKLARI DEĞERLENDİRDİ

Mısır İle İlişkilerin Düzeltilmesi Önemli

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, Mısır ile ilişkilerin düzeltilmesi konusunda Hükümeti desteklediğimizi ifade ederek, "Dış politikada günübirlik politik yaklaşımlar yerine, ülkemizin uzun vadeli gerçeklerini ve buna bağlı olarak gelişmeleri iyice süzgeçten geçirerek çıkarlarımızın öncelenmesi en akıllıca hareket olacaktır." dedi.

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

 

Yeniden Refah Sandıkta da Sürpriz Yapacak

Genel Başkanımız, partimizin şu anda bulunduğu konum ile anketlerde yansıtılan durumu arasında çok ciddi bir çelişki olduğunu söyledi. 116 bin üye seviyesine ulaşmış bir parti olduğumuzu kaydederek, "150 binin üzerinde teşkilatlarımızın elinde bulunan üye formları var, bunların da sisteme hızlı bir şekilde girilmesiyle 300 bin üye hedefine ulaşmış olduğumuz görülmektedir. 300 bin üye bugün Meclis'te grubu bulunan partilerin üye sayısıdır. 20-30 senelik partilerin üye sayısından daha fazladır. İnşallah bu hızla, bu gayretle bu 300 bini en kısa zamanda 500 binin de üzerine çıkartacağız. Bu noktada söylemek istediğimiz anketlerde yansıtılan yüzdeler, oranlar gerçeği yansıtmamaktadır. Bunu biz Millî Görüş tarihinden daha evvel de çok gördük. 1994 seçimlerinde Refah Partisi Ankara'da 5'inci parti, İstanbul'da 4'üncü parti, Türkiye genelinde 4'üncü parti olarak gösterilirken, bütün anketler, 1994 seçimlerinde hem Türkiye genelinde hem Ankara'da hem İstanbul'da Refah Partisi 1'inci parti oldu. Bu gerçekleri de göz önünde bulundurarak, bu ciddi teşkilatlanma çalışması ve çok muazzam üye kayıt hamlesi, üye sayısı ve yapmış olduğumuz tarihi büyük kongre dikkate alınarak, bu anketlerin gerçeği kesinlikle yansıtmadığını açıkça ifade etmek isterim. Ayrıca bir diğer sorun, yüzde 20'lik kararsız seçmenin, kararsızlar dağıtılmadan önceki oranlara göre partilere paylaştırılması" dedi.

 

D-8 Üyesi Mısır İle İlişkiler Düzeltmek Doğu Akdeniz'de Elimizi Güçlendirir

Mısır'la normalleşmenin önemli olduğunu ifade eden Genel Başkanımız, “Mısır ile olan tarihi birlikteliğimiz ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yalnızlaştırmaya yönelik Yunanistan’ın planları ve adımlarını da göz önüne alarak Mısır ile karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi son derece büyük önem arz etmektedir. Refahyol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın D-8 çerçevesinde Hüsnü Mübarek ile anlaşma imzalamasını, Mısır’ın D-8 üyesi bir ülke olduğunu da göz önünde bulundurmak gereklidir. Bazen iç politik kaygılarla dış politikada ani ve fevri adımlar atılmasının dış politikada orta ve uzun vadede büyük zararlar doğurabileceğini hesap etmek gerekir” ifadelerini kullandı.

Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, Hükümetin CHP'yi yıllardır eleştirdiği kıtlık ve ekmek kuyruklarının yerini bugün bayat ekmek, bedava istavrit, ucuz sebze meyve tanzim-satış kuyruklarının aldığını söyledi.

 

Kişi Başına Düşen Milli Gelirde Pek Çok Ülkenin Gerisindeyiz

Türkiye'nin 2020 yılı için açıklanan 8.599 dolarlık kişi başına millî geliriyle, Bulgaristan, Romanya, Nauru, Kazakistan, Uruguay, Polonya gibi onlarca ülkenin gerisinde kaldığını ifade eden Genel Başkanımız,  (IMF) verilerine göre Türkiye, kişi başına millî geliriyle 192 ülke arasında 74'üncü sıraya düştüğünü belirtti.

 

İnsan Hakları Eylem Planı Bir An Önce Hayata Geçirilmeli

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'na da değinen Genel Başkanımız şunları söyledi:

"Açıklanan planda dile getirilen adımların çoğu gerek Türkiye’nin 1949’da imzaladığı “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi”, gerekse “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde sıralanan temel insan hakları, adalet, hak, hukuk ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı vb. ilkeleri. Bunun da ötesinde, halen “yürürlükteki anayasa”da da bu eylem planı vaatlerinin büyük bölümü zaten yer alıyor. Herkesin bildiği, genel hukuk ve insan hakları kaideleri derlenip toparlanıp “büyük bir reform” havasıyla sunuluyor. Planın önümüzdeki iki yılda hayata geçirileceği kaydedildi. Neden gelecek 2 yıl? Daha önce pek çok kez yüzlerce maddelik torba yasaları meclisten, komisyonlardan bir haftada, 10 günde geçiren iktidar bu eylem planı maddelerini de bir torba yasayla meclise getirir, muhalefetin de desteğiyle kısa sürede hayata geçirebilirdi.

 

 Zamanlama Manidar

Bu eylem planının “zamanlaması manidar” olduğunu ifade eden Genel Başkanımız, "Açıklanan bu “İnsan Hakları Eylem Planı” ABD ve AB’den gelecek olası yaptırımları önlemeye veya geciktirmeye yönelik  ‘günü kurtarma’ gayreti olarak değerlendirilebilir." değerlendirmesinde bulundu.

 

HDP’nin Kapatılması: Parti Kapatmalarını Doğru Bulmuyoruz

Bir gazetecinin HDP’nin kapatılmasına ilişkin sorusunu yanıtlayan Genel Başkanımız, “Biz Yeniden Refah olarak parti kapatılmasını doğru bulmuyoruz. Çünkü parti kapatmak hukuka, demokrasiye, insan haklarına aykırı bir durum. Partileri millet açar, millet kapatır. Bu parti kapatmalardan en çok sıkıntı çeken Millî Görüş Hareketi’dir. Dört tane partimiz kapatıldı. Suçun şahsiliği esastır. O kuruluş içerisinde suçu işleyen kim varsa onun cezalandırılması gerekir. Suç şahsidir. Bu nedenle HDP’nin kapatılmasını doğru bulmuyoruz. Bu kapatmalarla doğru bir sonuç alınması da mümkün değildir” şeklinde konuştu.

 

 

 

Basın Açıklamasının Tam Metni

 

Mevcut iktidar yıllardır CeHaPe zihniyeti … CeHaPe zihniyeti … dedi durdu,

CeHaPe döneminde kıtlık, yokluk, gaz yağı kuyruğu dedi…

Evet, büyük ölçüde doğru söylediler …

Şimdilerde de CHP’li belediyelerin çöp dağlarını gösteriyorlar ...

 

Peki ya AKP döneminde ne görüyoruz?

- 50 kuruşa satılan bayat ekmek kuyrukları…

- İstanbul’da bir ilçe belediyesinin dağıttığı bedava istavriti alabilmek için kuyruk…

- Meyve-sebzeyi 50 kuruş-1TL daha ucuza alabilmek için tanzim-satış kuyrukları…

- Ayçiçek yağını ucuza alabilmek için yakın zamanda PTT şubeleri önünde kuyruk görmemiz de kuvvetle muhtemel…

- Marketlerde bebek mamalarına alarm takılıyor…

- Askıda ekmeğe talep patlaması…

 

Bugün cebinde 1$’ı olan, TCMB’dan daha zengin çünkü Merkez Bankası döviz rezervi eksi 30 MİLYAR $!

Bu tarihte ilk defa karşılaşılan bir durum…

 

19 senelik Ak Parti iktidarı sonunda Türkiye’nin geldiği nokta bu …

 

 

 

 

 

Türkiye, 2020 yılı için açıklanan 8.599 dolarlık kişi başına milli geliriyle, Bulgaristan, Romanya, Nauru, Kazakistan, Uruguay, Polonya gibi onlarca ülkenin gerisinde yer aldı. (IMF) verilerine göre Türkiye, kişi başına milli geliriyle 192 ülke arasında 74'üncü sıraya düştü.

 

Başkanlık sistemine geçilen 2013 yılından bu yana milli gelir tam 240 milyar dolar geriledi!

-2013 yılında 958 milyar dolar olan milli gelirimiz geçen yıl 717 milyar dolara düştü.

 

-Başkanlık Sistemi’ne geçildiğinde, 2013'te 12 bin 480 dolar olan kişi başına gelir, 2020'de 8 bin 599 dolara düştü.

 

Peki böyle bir ortamda hükümetin uğraştığı şey ne?

Köprü-otoyol-havaalanı yapan firmaların kullanacakları yurtdışı finansmanın maliyetini devletin üstlenmesi için düzenleme yapmak!

Bu düzenleme Meclis’te komisyondan geçti, şimdi Genel Kurul’a getirecekler.

- Bu firmalara 1$’a yapılacak işi 10$’a ihale ettikleri yetmedi,

- kamu ihalelerinin %60’tan fazlasını bu firmalara verdikleri yetmedi,

- yine bu firmalara tam 128 kez vergi muafiyeti getirdikleri yetmedi,

- bugüne kadar bu firmaların kullandığı 18 milyar $’lık kredilere “Hazine”nin kefil olması da yetmedi,

Şimdi de bunların yurtdışı finansmanının maliyetini “Ulaştırma Bakanlığı” üstlenecek!

 

İhalesi 15 Mart 2020’den sonra yapılmış, finansmanı yurt dışından sağlanan Yap-İşlet-Devret (YİD) ve Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projeleri kapsamında, ihaleyi kazanan müteahhitler adına,

“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı” ile bakanlığa bağlı kamu idareleri (DHMİ, TCDD, TCK gibi) tarafından yabancı bankalara “borç üstlenim belgesi” verilerek taahhütte bulunulacak, müteahhide bakanlık ve bakanlığa bağlı kuruluşlar kefil olacak.

 

Bunlar ne firmaymış böyle yahu …

İnsan babasının oğlu olsa bu kadar kıyak yapmaz!

 

Milletten kopan, milletin derdiyle dertlenmeyen, “önce imtiyazlılar” anlayışıyla hareket eden iktidarların sonu malumdur…

Bu gidişle, mevcut iktidarı da aynı son beklemektedir!

…………………………………………………………

 

İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI

Bilindiği üzere C. Başkanı Erdoğan 2 Mart’ta “İnsan Hakları Eylem Planı”nı açıkladı.

 

1. Açıklanan planda dile getirilen adımların çoğu gerek Türkiye’nin 1949’da imzaladığı “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi”, gerekse “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde sıralanan temel insan hakları, adalet, hak, hukuk ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı vb. ilkeleri.

Bunun da ötesinde, halen “yürürlükteki anayasa”da da bu eylem planı vaatlerinin büyük bölümü zaten yer alıyor.

Hatta Eylem Planı maddelerinin büyük bölümü Üniversite 1. Sınıf Hukuka Giriş ders kitaplarında dahi var.

Herkesin bildiği, genel hukuk ve insan hakları kaideleri derlenip toparlanıp “büyük bir reform” havasıyla sunuluyor.

 

2. Planın önümüzdeki iki yılda hayata geçirileceği kaydedildi. Neden gelecek 2 yıl?

Daha önce pek çok kez yüzlerce maddelik torba yasaları meclisten, komisyonlardan bir haftada, 10 günde geçiren iktidar bu eylem planı maddelerini de bir torba yasayla meclise getirir, muhalefetin de desteğiyle kısa sürede hayata geçirebilirdi.

 

3. Bu eylem planının “zamanlaması manidar”

 

- Senato’nun Blinken’a yazdığı mektup

- Temsilciler Meclisi’nin 184 imzayla Biden’a gönderdiği mektup

- 25-26 Mart AB Liderler Zirvesi’nin hemen öncesine denk getirilmesi

- Biden’ın 2 aydır Sn. C. Başkanı’nın telefonuna geri dönmemesi

 

Tüm bu sebepler dolayısıyla açıklanan bu “İnsan Hakları Eylem Planı” ABD ve AB’den gelecek olası yaptırımları önlemeye veya geciktirmeye yönelik ‘günü kurtarma’ gayreti olarak değerlendirilebilir.

……………………………………………………..

 

Milli Görüş’ten ayrıldıktan sonra “Dünya gerçeklerini gördük” diyerek iktidarları boyunca AB, Amerika ve G-20 eksenli politika yürütenler, D-8 Organizasyonu’nu görmezden gelenler,

  • bu tavırları nedeniyle D-8  tam 20 senedir kuruluş amaçlarına uygun şekilde çalıştırılmadığı için,
  • Türkiye’nin öncülüğünde D-60 hedefine ulaşılıp, Türkiye 2 milyarlık İslam Alemi’nin gücünü, potansiyelini arkasına almadığı için,
  • Türkiye son 20 senedir ekonomik-siyasi-askeri anlamda Amerika’ya, Batı’ya bağımlı bir ülke olduğu için,

“Dünya gerçeklerini gördük” diyerek D-8’i, D-60’ı önemsemeyenler, ABD’nin gücüne karşılık ortaya mukabil bir güç koyamayınca;

şimdi bağımlı olunan dış güçlerin “gönlünü alma”, “gözüne girme” yolunda birtakım adımlar atmak zorunda kalıyorlar…

 

Neden bu adımları atmak, dış güçlere göz kırpmak durumundalar?

  • Mali sıkıntı had safhada, Hazine’de para yok, TCMB döviz rezervi eksiye düşmüş, yeni borç-yeni kredi lazım

 

  • CAATSA Yaptırımları hem ekonomik hem askeri açıdan sıkıntı doğuruyor (F-35 vermiyorlar ama Yunanistan alıyor)

 

 

  • Mayıs ayında ABD’de Halkbank davası başlıyor, Türkiye’ye 20-30 milyar $’lık ceza kesilmesi söz konusu
  • Cumhur İttifakı oyları eriyor, dış güçlerin siyasi desteğini arkalarına almaları lazım

 

Tüm bu problemler yüzünden;

 

ABD Yönetimi ile “Dostum Trump” ilişkisinin, yeni dönemde “Dostum Biden” ilişkisi olarak devam etmesini isteyen iktidar, bunu sağlamaya yönelik adımlar atmaya çalışıyor.

 

Ancak Biden Yönetimi’nin mesafeli tavrı, Blinken’ın Türkiye Hükümeti aleyhinde açıklamaları ve özellikle Biden’ın Sn. Cumhurbaşkanı’nın telefonuna neredeyse 2 aydır çıkmaması Hükümet’i endişeye sevk ediyor.

 

- ABD ile ilişkileri iyi olan Tokyo B. Elçisi’nin Washington B. Elçisi olarak atanması,

- Sn. C. Başkanı’nın geçenlerde “Gönül ister ki İsrail’le ilişkilerimiz yeniden düzelsin” açıklamasını yapması

- Sn. C. Başkanı’nın Macron’u arayarak diyalog ve iş birliği çağrısında bulunması

 

- Yeni ABD Yönetimi’nin tavrı nedeniyle, alelacele “Hukuk Reformu” açıklanması

- Amerika’da önümüzdeki günlerde başlayacak Halkbank davası nedeniyle eski Halkbank Gen. Md. Yrd. Ve Borsa İstanbul Gen. Müd.’nün istifa ettirilmesi,

Tüm bu adımlar hükümetin Biden Yönetimi’ne ve  25-26 Mart AB Liderler Zirvesi öncesinde AB’ne “göz kırpma” adımlarıdır…

Aynen Çin’le olan ekonomik ilişkiler nedeniyle D. Türkistan zulmüne Hükümet’in sessiz kalmasında olduğu gibi…

 

NEDEN BU DURUMDAYIZ?

 

  • D-8 Organizasyonu ve D-60 projesinin 20 senedir adeta rafa kaldırılması
  • 20 senedir Denk Bütçe yapmak yerine, borçlanarak değil, Milli kaynaklarla kaynak üretmek yerine, borç ve faiz ekonomisinin uygulanması
  • 20 senedir üretim ve ihracat ekonomisi yerine, beton-çimento ekonomisinin, ithalata dayalı ekonominin, sıcak para ekonomisinin, üretmeden tüketme anlayışının hâkim olması

 

(Yıllık 50 milyar $ dış ticaret açığı, buğdayı dahi ithal eden bir ülke, yerli ürünü üretmek için %82 oranında ithalat yapan bir ülke, yüksek teknoloji ihracat oranı %3 seviyesinde olan bir ülke, dışa bağımlı bir Türkiye)

 

 

 

 

 

 

 

 

MİLLİ GÖRÜŞ PRENSİPLERİNE SARILIP;

 

àEKONOMİK VE TEKNOLOJİK BAKIMDAN GÜÇLÜ TÜRKİYE” Yİ HAYATA GEÇİRSEYDİK,

àDIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTULSAYDIK,

àD-60’I KURUP, 2 MİLYARLIK İSLAM ALEMİ’NİN GÜCÜNÜ, POTANSİYELİNİ ARKAMIZA ALABİLSEYDİK,

 

BUGÜN DIŞ GÜÇLERE GÖZ KIRPMAK, ONLARDAN MEDET UMMAK ZORUNDA KALMAZDIK…!!

…………………………………………………………..

 

MISIR ile İLİŞKİLERİN DÜZELTİLMESİ

 

Mısır ile olan tarihi birlikteliğimiz ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yalnızlaştırmaya yönelik Yunanistan’ın planları ve adımlarını da göz önüne alarak Mısır ile karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi son derece büyük önem arz etmektedir.

Refahyol Hükümeti Başbakanı Prof.Dr. Necmettin Erbakan Hocamız’ın, D-8 çerçevesinde Hüsnü Mübarek ile anlaşma imzalamasını, Mısır’ın D-8 üyesi bir ülke olduğunu da göz önünde bulundurmak gereklidir.

 

Dış politikada günübirlik politik yaklaşımlar sergilemek yerine, ülkemizin uzun vadeli gerçeklerini ve buna bağlı olarak gelişmeleri iyice süzgeçten geçirerek çıkarlarımızın öncelenmesi en akıllıca harekettir.

Bazen iç politik kaygılarla dış politikada ani ve fevri adımlar atılmasının dış politikada orta ve uzun vadede büyük zararlar doğurabileceğini hesap etmek gerekir.

 

BASIN TOPLANTISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Yayın Tarihi: 12 Mart 2021 | Yayın Saati: 15:44:30