GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ PROF. DR. DOĞAN AYDAL'IN AÇIKLAMASI

KAMU İKTİSADİ TEŞEKKÜLLERİ NASIL ZARAR ETTİRİLDİ (KİT)

Türkiye'de Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Devlet yatırımlarına büyük önem verilerek, şeker, demir, kâğıt, çay, fındık, elektrik, taş kömürü gibi üretim yapan büyük fabrikalar inşa edildi. 1990'lı yıllarda büyük bir özelleştirme rüzgârına kapılan Türkiye'de, birçok kamu kuruluşu özelleştirmeden nasibini aldı. 1995'te Türkiye'de kamu işletmelerinin sayısı 278'di. Özelleştirmelerle birlikte 2000'li yılların başında bu sayı 242'ye düşmüştü.

Bir kurum zarar ediyorsa ya iyileştirilir veya satılarak zararın en aza indirilmesi sağlanır. Ancak Ülkemizde bu satış işlemleri iktisadi bir gereklilik sonucu oluşmadı. Kurumlar çeşitli teknikler uygulanarak zarar etmeleri sağlandı ve sonra zarar eden bir kurum satılıyor imajı verilerek halktan gelecek tepkiler yok edildi.

1986 yılında özelleştirme yasası çıkarılarak kitler kamu ortaklığı idaresine verildi. Hazine destekleri tamamen kesildi. KİT’ler özel bankalardan ve yurtdışından %256’lara varan faizler ile kredi alınarak üretime zorlandı. 1989’da kar eden KİT’ler, 1990 yılında 1 trilyon, 1991 yılında ise 17 trilyon zarar ettirildi.

Peki, gerçek neydi? KİTlerin  9.1 trilyon işletme karları vardı, 27,6 trilyon faiz ödedikleri için zararları 17 trilyon olmuştu. Kitlerin 1994 yılında ödedikleri faiz 100 trilyon oldu. Devlet faiz yükleri altında ezilmeye başlayınca satılmaları için zemin oluşmaya başlamıştı. Kamu kurumlarını zarar ettirmek için farklı teknikler uygulandı.

İlk teknik Devlet kuruluşunun ayrıcalığını ortadan kaldırmak olmuştur. TSK ihtiyaçlarının, bir Devlet kuruluşu olan Sümerbank’tan alma mecburiyetinin kaldırılması bu işlerin ilk aşaması olmuştur.

Devlet alımlarında, Devlet kuruluşlarının,  tercihli firma listesinden çıkartılması ikinci darbe olmuştur. Zirai Donatım ve PETLAS’ın Maliye Bakanlığının listesinden çıkarılması bu kurumların çöküşünü hazırlamıştır.

Sendika ağaları ile anlaşıp grevlerin oluşması sağlanmış, grevler aracılığı ile ağır endüstrinin çalışması durdurulmuştur. İSDEMİR, KARDEMİR, Seydişehir Alüminyum Tesisleri, SEKA, Karadeniz Bakır İşletmelerinin zarar etmelerinin en büyük sebebi, grevler ile üretimin en aza indirilerek zarar ettirilmeleri olmuştur.

Hükümetlerin ithalat izinleri birçok KİT’in stoklarının artmasına yol açmış ve nihayetinde zarar etmelerine yol açılmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi, Türkiye Kömür işletmeleri, Fosfat İşletmelerinin zarar etmelerinin en büyük sebebi budur.

Hükümetlerin ihale yasalarını sürekli değiştirerek, ucuzun alımını engellenmesi de büyük zararlar oluşturmuştur. Bunlara ek olarak KİT’lere ehil olmayan Yönetim Kurul Üyelerinin atanması, KİT’lerde Teknolojiye para aktarılmasına izin verilmemesi, gereksiz ilan, reklam masrafları, misafirhane, sosyal tesis merakı, yöneticilerin hediye ve gereksiz yurtdışı seyahatleri gibi lüks masrafları, KİT’lerin zarar etmesinin en önemli sebepleri olmuşlardır.

Bu arada siyasilerin, KİT’lerin ihtiyaç duymadığı birçok kişiyi bu kurumlara sokmuş olması da, bu kurumları zarara sokan en önemli etkilerden biri olmuştur. 1997’deki Devlet Denetleme raporlarına göre Zonguldak Kömür işletmelerinde kömür çıkartan işçi sayısı, mevcut personelin sadece yüzde onbeşi kadardı. Böyle bir kurumun kâr etmesi de mümkün değildi.

Maalesef iktidarda bulunan AK Parti hükümetleri döneminde de 171 devlet kurumu özelleştirilmiştir.

Suç, kurumlarda değil, Devlet Teşekküllerinin zarar etmesini arzu eden iç ve dış etkenlerde aranmalıdır. Böylece ülkenin yüz yıllık birikimleri yok fiyatına elden çıkarılmıştır. Ayni işletmeler el değiştirdikten sonra ortaya konulan ekonomik performans yukarıda sıralanan gerekçelerin ne kadar suni oluşturulduğunu gösteren en önemli delillerdir.

TÜPRAŞ 2004 de 1,3 milyar dolara ihale edildi ancak ihale iptal edildi. 2006 başında 4,3 milyar dolara bir aile şirketine satıldı. TÜPRAŞ, devirden sonraki her yıl oldukça iyi kâr eden bir kurum olmuştur.

KARABÜK Demir Çelik İşletmeleri, 1995’de iki aile şirketine 1 TL’ye ( sadece bir lira) satıldı. Karabük Demir Çelik İşletmesi şu anda 50 büyük sanayi kuruluşu içinde.

Petrol Ofisi A.Ş. 2000 yılında 1,26 milyar dolara İŞBANK VE DOĞAN Ailesine satıldı. Doğan Ailesi de POAŞ’ı Avusturyalı OMW Şirketine sattı. Şu andaki yıllık satışları 10 milyar dolar civarındadır.

AKP Hükümetleri döneminde ise, Devlete ait ya da devletin ortak olduğu 171 kurum satıldı. Devletin elinde şu anda yalnız 71 kurum kaldı. Bugün iki Trilyon dolar verilse bile yeniden yapılamayacak kurumlar, maalesef 68 Milyar dolar karşılığı elden çıkarıldı.

Bundan sonra Hükümetlere düşen görev, elde kalan 71 Devlet Kuruluşunu satmadan önce zararların gerçek sebeplerini aramak olmalıdır.

 

 Prof. Dr. Doğan Aydal

Genel Başkan Yardımcısı | AR -GE Başkanı

 

 

 

Yayın Tarihi: 1 Mart 2021 | Yayın Saati: 11:22:27