GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ PROF. DR. DOĞAN AYDAL'IN AÇIKLAMASI

İHTİLALLER; 28 ŞUBAT 1997 DARBESİ; GÜDÜMLÜ HÜKÜMETLER; KAPATILAN AŞI KURUMLARI; COVİD 19 VE GARİP TESADÜFLER!

Geleceğin savaşları içinde en etkin olacak tekniklerden biri de Biyolojik savaşlar, mikrop savaşları olacaktır. Bu tür savaşların denemelerinin birinci ve ikinci Dünya harbi sırasında özellikle Almanya, Japonya, ABD ve Rusya başta olmak üzere birçok ülke tarafından uygulandığı da bilinmektedir. Bu durum, bugünlerde, bazen karşımıza tohumların genetiğinin değiştirilmesi olarak, bazen hayvan yemlerinde GDO’lu ürünlerin kullanılması olarak çıkmakta, bazen de aşı ile ilgili sağlık kurumlarının anlaşılmaz bir şekilde kapatılması olarak çıkmaktadır.

1980 Darbesinden sonra 1983’te kurulan Hükümette, Sayın Turgut Özal’ın Başbakan olmasından hemen sonra, 1983’te tohum fiyatlarının serbest bırakılması, 1984’de tohum ithalatının serbest bırakılması sağlanmıştır. 2002’de iktidara gelen AK Parti hükümetlerinde, 2004 yılında, 5042 sayılı “Islahatçı hakların korunması kanunu” (genetiği ile oynanan tohumlara izin); 2006 yılında, 5553 sayılı “Tohumculuk kanunu”, satış ve takasın engellenmesi; 2009 yılında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının 27388 numaralı Yönetmeliği ile GDO’lu ürünlerin hayvan yemlerimde kullanılmasına izin verilmesi, rastgele verilmiş ve/veya verdirilmiş kararlar değildir. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin insanlara ve hayvanlara ne ölçüde zarar verebileceği, hastalıklara hassas hale getirip getirmeyeceği konusunda yapılmış hiçbir ciddi araştırma yoktur, bu veriler dış güçlerde varsa da kamu ile paylaşılmamaktadır.

28 Şubat Post Modern Darbesi sonrasında kurulan Mesut Yılmaz hükümetinin ilk icraatlarından birinin Hıfzıssıhha Enstitüsü-Merkezi AŞI ÜRETİM birimini kapatması da tesadüf değildir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, büyük bir ileri görüşlülükle kurulan Refik Saydam Hıfzıssıha Müessesesi-Merkezi kuruluşundan itibaren, verem, kuduz, tetanos, difteri, boğmaca, grip, tifüs başta olmak üzere birçok farklı aşı üretmiştir. Böyle bir birimin acilen kapatılmasının sebebini tahmin etmek, acıdır ama zor değildir.

Bu arada gözden kaçan-kaçırılan bir kapatma olayı daha gerçekleşti; 2004 yılında “Manisa Tavuk Hastalıkları Aşı Üretim Tesisi” kapatıldı. Ne garip bir tesadüf dür ki, İlk KUŞ GRİBİ hastalığının Ülkemizde görüldüğü yer, 2005 yılında Manisa’nın yanı başındaki Balıkesir İlimiz olmuştur. Sonrasında milyonlarca kanatlı itlaf edilmiştir.

Hıfzıssıhha Enstitüsü-Merkezi herhangi bir kurum değildi. 1935 yılında yurt dışından gelen ilaçların kontrolü için Farmakoloji laboratuvarını kurulmuştu. Akrep ve yılan sokmalarına karşı da serum hazırlayan Kurum, yurtdışına, 1940 ve 1942 yıllarında  kolera ve Tifüs aşıları satacak duruma gelmişti. 1947 yılında Biyolojik kontrol laboratuvarını kuran enstitü, 1948 yılında New-Castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmalar da bu yıl da başlatılmıştı. Hıfzıssıhha Enstitüsünün Grip laboratuvarı 1950 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza( Grip) Merkezi olarak tanınmış ve grip aşısı üretimi yapılmıştır. 1951 yılında antibiyotiklerin ve vitaminlerin kontrolüne başlayan kurum, 1954 yılında İlaç kontrol şubesini kurup, 1956 yılında tetanos aşısını daha modern tekniklerle üretmeye başlamıştır. 1958 yılında genital bölge hastalığı olan frenginin modern tekniklerle belirlenmesini sağlayan kurum, 1966 yılında kolera için hakem laboratuvar, 1970 yılında Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimine başlayan kurum, 1974 yılında mantar hastalıkları( mikoloji) laboratuvarı, 1984 yılında Zehir danışma Merkezini, 1987’de AİDS araştırma merkezini ve nihayet 1992’de Kan ürünlerinin viral inaktivasyonunu sağlamıştı.

Onaltı ilimizde de bölgesel faaliyetlerde bulunan böylesine önemli bir kurumu 2011 yılında tamamen kapatıp,  Sağlık Bakanlığında bir alt birim haline sokmak da AK Parti hükümetine nasip olmuştur! 15 Mart 2011’de Suriye savaşı başlamışken ve cephede her türlü aşı, serum, panzehir ihtiyacı varken, bu kurumu 2 Kasım 2011 yılında tamamen kapatmak kimin aklına geldi bilmiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda detay araştırma yaptırması ülke yararına olacaktır.

Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatılmamış olsaydı, şimdi, COVİD 19 aşısı gönderecek diye yolunu gözlediğimiz hiçbir ülke olmayacak, yılların tecrübesiyle kendi aşımızı kendimiz üretmiş olacaktık.

Bu gün aşı göndersin diye bin türlü ricada bulunduğumuz Çin Cumhuriyetine Hıfzıssıhha Enstitümüzün 1940 yılında kolera aşısı satmış olması da, arşivlerimizde duran bir başka trajik gerçektir.

Yeniden Refah Partisi iktidara geldiğinde, Hıfzıssıhha Enstitüsünü daha modern imkânlarla donanmış olarak derhal açacaktır.

 

Prof. Dr. Doğan Aydal

Genel Başkan Yardımcısı | AR - GE Başkanı

Yayın Tarihi: 13 Şubat 2021 | Yayın Saati: 16:08:48