GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ DOĞAN BEKİN'İN AÇIKLAMASI

İSRAİL’İN YENİ DEMİR KUBBE SAVUNMA SİSTEMİ

İsrail’in hava savunma sistemini daha güçlü hale getirmek amacıyla oluşturulan ‘Demir Kubbe Savunma Sistemi’,  Türkiye’nin dâhil olduğu NATO Füze Kalkanı Projesi kapsamında 2011’de Malatya Kürecik’e yerleştirilen 5000 km menzilli AN/TPY-2 X-band radar sistemi ve buna bağlı olarak İsrail’e de yerleştirilen Kürecik benzeri AN/TPY-2 band sistemi ile söz konusu ülkenin savunma kapasitesi muhkem hale getirildi.

 

İsrail, son dönemde faaliyete soktuğu “Deniz Demir Kubbe Füze Savunma Sistemi” ile Doğu Akdeniz, Kızıl Deniz, Cibuti ve Aden Körfezi bölgelerini kontrol altında tutmayı hedeflemektedir.

 

Son olarak, Avusturya’nın Viyana kentinde Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) kapsamında ABD’nin anlaşmaya geri dönmesi ve bunun taraflarca nasıl uygulanacağının tartışıldığı çevrimiçi toplantının yapıldığı sırada İsrail’in, Kızıl Deniz’in Cibuti kıyılarında askeri olmayan İran bandıralı bir gemiye saldırı düzenlemesi ve bunun İran Dışişleri Bakanı Saeed Khatibzadeh tarafından da teyit edilmesi son derece vahim bir durum ortaya koymaktadır.

 

İsrail ithalatının üçte ikisinin Kızıl Deniz ve Aden Körfezi üzerinden gerçekleşmesi dikkate alındığında bu gibi eylemlerin ne gibi sonuçlar doğurabileceğini kestirebilmek mümkün olmasa gerek.

 

İsrail, Tamer ve Leviathan doğal gaz bölgelerindeki platformların korunması amacıyla Deniz Demir Kubbe Savunma Sistemi’ni geliştirdiğini açıklarken, bunu açık deniz sularının savunması amacıyla geniş bir alana yaymaya çalışması son derece vahim bir gelişmedir.

 

İsrail Savunma Bakanlığı’na bağlı Füze Savunma Teşkilatı ve Rafael İleri Savunma Sistemleri( RADS) işbirliğiyle geliştirilen Demir Kubbenin en kapsamlı ve gelişmiş versiyonu olan bu savunma sistemi ,Alman Thyssen Krupp Deniz Sistemleri (TKMS) tarafından İsrail Donanması için inşa edilen dört yeni savaş gemisinden oluşan Sa'ar 6 sınıfı korvetlere monte edilmesi İsrail’in nükleer güç olma yanında denizde de ‘Demir Kubbe Savunma Sistemi’ ile hâkimiyet kurma kararlılığını ortaya koymaya yönelik olduğunu görmek mümkündür.

 

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını korumasına dahi karşı gelmeye çalışan AB ve ABD, İsrail’in Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz’deki askeri yönden yayılmacı girişimlerine karşı sessizliği tercih etmeleri son derece  düşündürücüdür. Türkiye’nin savunma amacıyla satın aldığı S-400 füzelerine karşı gelen ve Türkiye’ye karşı S-400 savunma sistemi tedariki nedeniyle CAATSA yaptırımlarını uygulayan ABD yönetimi, ABD ordusu için iki adet Demir Kubbe Savunma Sistemi bataryası tedariki için İsrail ile Ağustos 2019’da Türkiye-Rusya benzeri bir anlaşmaya imza atması gözlerden kaçmamaktadır.

 

ABD’nin İsrail ile yaptığı söz konusu anlaşma gereği ilk batarya Eylül 2020’de Pentagon’a teslim edildiği müşahede edilirken, ikinci bataryanın  da geçen ay İsrail tarafından ABD ordusuna teslim edildiği görülmüş oldu.

 

Bu dikkat çekici gelişmelere bakarak ABD yönetiminin, Türkiye’ye karşı S-400  savunma sistemi konusunda iyi niyetli tavır ortaya koyamadığını görmek mümkündür.  Zaten ‘stratejik ortak’ olarak bellediğimiz ABD Başkanı Joe Biden'ın, hala Sayın Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmesi yapmaması Türkiye’ye karşı olan bakışını ortaya koymaktadır.

 

İsrail’in, bundan böyle gerginlik noktalarını işgal altındaki Filistin topraklarından Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz’e yaymaya çalışması ve bu konuda en gelişmiş ‘Deniz Demir Kubbe Savunma Sistemi’ni devreye sokarak, Almanya’dan Sa’ar 5 korvetlerinin en gelişmiş versiyonu olan Sa’ar 6 sınıfı dört adet korveti alması karşısında sesiz kalan Batı’nın tutumunun ne ile izah edilebileceğini çok iyi irdelemekte fayda görüyoruz.

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

Yayın Tarihi: 12 Nisan 2021 | Yayın Saati: 17:35:37