GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ DOĞAN BEKİN'İN AÇIKLAMASI

MYANMAR’DA ASIL MAĞDUR OLAN AUNG SAN SUU KYI DEĞİL ROHINGYA MÜSLÜMANLARIDIR

 

Myanmar’da gerçekleşen askeri darbe ile aralarında NLD Başkanı Aung Sang Suu Kyi ve diğer yöneticilerin gözaltına alınmasını Myanmar’da sözde  ‘demokrasinin geçişine ve hukukun üstünlüğüne doğrudan müdahale’ şeklinde gören Joe Biden ve diğer Batılı hükümet yetkilileri, asıl seçme ve seçilme hakları Aung Sang Suu Kyi iktidarı tarafından haksız yere ellerinden alınan Rohingya Müslümanların da aralarında olduğu % 25’lik kesimi göz ardı etmeleri düşündürücüdür.

Myanmar’daki azınlıklara yönelik çifte standartlı uygulamadan rahatsızlık duyarak 8 Kasım 2020 seçimlerini protesto eden ve  ‘oy kullanmama’(no vote) hareketini başlatan sivil toplum örgütlerini de göz ardı etmeleri kabul edilebilir bir durum değildir.

Dünyanın en katı rejimlerden biri olarak kabul edilen Myanmar’daki Budist öğretiye sıkı bağlı olan Genel Kurmay Başkanı U Min Aung Hlaing başkanlığındaki askeri cunta elli yıldır ülkeyi demir yumrukla yönetmeye devam etmekte olduğunu göz ardı etmemek gerekir düşüncesindeyiz. Hatırlanacağı üzere;1980’li yıllarda Myanmar’ın ‘Özgürlük Erdemi’(Pragon of Liberty) ikonu olarak siyaset sahnesinin ön planına çıkarılan Nobel ödülü sahibi Aung San Suu Kyi, 2015 seçimlerinden sonraki iktidarı döneminde kendisinden beklenenin aksine askeri cuntanın adeta kuklası olarak görev yaptı.

 Myanmar’da, söz konusu askeri cunta vesayetinin gölgesinde yapılan 8 Kasım 2020 seçimlerinde başta Rohingya Müslümanları olmak üzere azınlık olarak ifade edilen % 25’in üzerindeki kesimin seçme, seçilme ve oy verme hakları (disenfranchise) ellerinden alındığında başta Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok uluslararası kuruluş sessizliği yeğlemişlerdir.

 

Myanmar’da 135 farklı etnik yapı içerisinde yüzde ellinin üzerindeki nüfusa sahip olan Birmanlar dâhil salt sekiz farklı etnik grup haricinde kalan ve içlerinde Rohingya Müslümanların seçimlerden men edilmeleri Myanmar seçim kanununda ‘taingyintha’ olarak ifadesini bulan seçme ve seçilme hakları gasp edilmiştir.

Daha açık bir ifade ile özellikle Rohingya(Arakan) Müslümanları, yüzyıllardan beri yaşamakta oldukları toprakların asıl sahipleri olmalarına rağmen, Myanmar askeri cuntasının başında bulunan Genel Kurmay Başkanı U Min Aung Hlaing’ın dayatmaları sonucu Myanmar seçim kanununda yer alan ‘etnisite ayırımcılığı’ ve ‘ulusal ırklar’ tanımı sonucu büyük ölçüde seçimlerden mahrum bırakılmışlardır.

Bunun yanında Myanmar Seçim Komisyonu Birliği, Covid-19 bahanesiyle Rohingya, Kachin ve Shan gibi Müslüman nüfusun yoğun olduğu eyaletlerinde seçimlerin yapılmaması kararını uygulamıştır. Böylece nüfusun yaklaşık % 25’ini oluşturan Shan, Karen, Rohingya ve Çin etnik azınlığın seçimlere katılımları engellenmiş oldu.

Bütün bunlar yaşanırken, % 25’lik kesimin seçim hakları ellerinden alınırken ve Rohingya Müslümanlarına yönelik sistematik soykırım ve tehcir politikaları uygulanırken, Budist Rakhina güçlerinin şiddetinden canlarını kurtarabilmek adına bin bir zorluklarla Nef nehrini geçip komşu Bangladeş’e sığınabilen, bir kısmı da tahta teknelerle balık istifi Andaman Denizi’ne açılan ve birçoğu alabora olan teknelerde yaşamını kaybeden Rohingya Müslümanları karşısında iradi marjdan uzak olan sözde demokrasi savunucusu ülkeler, bu uygulamalardan birinci derece suçlu durumda olan Demokrasi İçin Ulusal Birlik Partisi lideri Aung San Suu Kyi’nin askeri darbeye maruz kalması karşısında ayağa kalkmaları çifte standartlı politikalarının acı göstergesi niteliğindedir.

 

İnsan Hakları Gözlemi’nin Asya Bölümü Başkan Yardımcısı Phil Robertson, 8 Kasım 2020 Myanmar seçimlerinin hukuksuz olduğunu açıkça ifade etmiş fakat bu konuda ne yazık ki hiçbir adım atılamamıştır.

 

Myanmar'da iktidar partisi Ulusal Demokrasi Birliği (NLD) Partisi Sözcüsü Myo Nyunt, Devlet Konseyi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Kyi ile partinin diğer yöneticilerinin gözaltına alınmasının ardından ordunun, ülke yönetimine el koyduğunu bildirmesi üzerine başta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD Başkanı Joe Biden’ın Myanmar’da ordunun yönetime el koymasını ve sivil hükümet yetkililerini tutuklamasını güçlü bir şekilde kınarken, asıl seçim mağduru olan başta Rohingya Müslümanları olmak üzere seçim hakları ellerinden alınan % 25’lik kesim için hiçbir fikir ortaya koymamaları ibret ve kaygıyla izlenmektedir.

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

Yayın Tarihi: 2 Şubat 2021 | Yayın Saati: 12:20:23