GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ DOĞAN BEKİN'İN AÇIKLAMASI

AMERİKA’DA ARTIK HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLAMAYACAKTIR!

ABD Başkanı Donald Trump taraftarlarının Western dizilerini çağrıştıran şiddet mitosu politikalarla ve zurbaz metotlarla polis barikatını aşıp Kongre binasını işgal etmeleri Amerika’da yaşanmakta olan karmaşık anlaşmazlıkları ve fikir ayrılıklarını iyice gün yüzüne çıkarmıştır.

Şöyle ki, 1980 seçimleri sırasında ABD başkan adayı Ronald Reagan tarafından kullanılan "let's make America great again" (Amerika’yı yeniden güçlü yapalım) sloganını aynen benimseyen Başkan Donald Trump’ın ortaya koyduğu stratejik hedefle Amerika’yı yeniden küresel güç yapabilme adına çıktığı yolun nihayetinde büyük bir hüsran yaşayarak ülke içinde bir anda meşruiyet zeminini kaybetme noktasına gelmiş oldu.

Özellikle Dış İlişkiler Konseyi(CFR) Başkanı Dr. Richard N.Haass’ın Kongre binasının işgali üzerine yaptığı açıklamada; ‘Başka ülkelerin başkentlerinde görme imkânına sahip olabileceğimiz, bu ülkede ise böyle bir şey görebileceğimizi hayal dahi edemediğimiz manzaralar görmekteyiz. Bundan böyle, Dünyada hiç kimse büyük ihtimalle artık bizleri aynı şekilde görmeyecek, saygı duymayacak, korkmayacak veya bize güvenmeyecektir. Eğer ki Amerikan sonrası dönemin bir başlangıç tarihi olacaksa, o tarih kesin olarak bugündür” ifadesi aslında ABD’nin, birçok ülkeye istikrarsızlık ihraç etmekte olduğunun önemli bir itirafı niteliğindedir.

ABD Başkanı Donald Trump’ın iktidarı döneminde beyaz üstünlükçü ırk, İslam ve Müslüman düşmanlığı ve anti-göçmen politikalarıyla toplumsal katmanlar arasında oluşturduğu ayrıştırıcı politikalar, sürtüşmelere dayalı kriz politikaları ile dengeleri kendi lehine çevirme çabaları, Ortadoğu’daki gelişmeleri kendi ve İsrail çıkarları doğrultusunda siyasi maşinasyon olarak kullanma israrı, tek taraflı olarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etme ve Golan tepelerini İsral’e iade politikaları büyük yaralara neden oldu.

ABD, çağdaş demokrasi, insan hakları, özgürlüklerin sağlanması adına Afganistan, Irak, Suriye gibi birçok ülkeyi işgal edip bu ülkelerde mezhep ve etnisite savaşları çıkartarak kendine bağlı hükümetler kurdurdu ve diktatörleri başa getirdi. Bütün bu gelişmeler sözde ‘Pax Americana’nın uzantısı sayılan Yeni Dünya Düzenini tek yanlı bağımlılık olarak kabul eden ve Amerika’nın bu yolda dayatmaya çalıştığı politikaları tereddütsüz uygulayan yönetimler ülkelerini de büyük maceralara sürüklemekten geri kalmamaktadırlar.

Amerikan Kongre binasının işgali her açıdan yepyeni gerçeklerin de ortaya çıkmasına vesile oldu. CFR Başkanı Dr. Richard Haass’ın: “artık bizleri aynı şekilde görmeyecek, saygı duymayacak, korkmayacak veya bize güvenmeyecektir” ifadesi Kongre binasının işgaliyle yaşanan gelişmelerin özeti niteliğindedir.

Son olarak, Amerika’da Kongre binasının işgaliyle yaşanan katı gerçekler bizlere bir kez daha gösterdi ki, küresel güç dengesini yönetmeye çalışan ABD, kuvvet politikası adına kendi kendini yok etmekte olduğu artık kaçınılmaz bir gerçektir.

ABD yeni seçilmiş Başkanı Joe Biden’ın, Kongre binası (Captol Hill) işgalini ‘Yurtiçi Terörizm’ olarak görmesi ve Kongre binasında görev yapan polislerin müsamahakâr bir tutum izlemelerini şiddetle yererken, özellikle Afro-Amerikalılara atıfta bulunarak; “Şayet Kongre binasını işgale kalkışan Beyaz üstünlükçüler yerine, Afro-Amerikalılar olsaydı oradaki görevli polislerin muamelesi farklı olacaktı” şeklindeki açıklamasını iyi okumak gerekir düşüncesindeyiz.

Çünkü ABD Başkanı Trump’ın sürekli olarak ‘Evanjelist’ ve ‘Beyaz Üstünlükçü Amerikalılara bir nevi payanda görevi görüntüsü veren politik tutumu yüzünden Afro-Amerikalılara ve mültecilere karşı ortaya çıkan algı operasyonları ülkeyi şiddet ve kargaşa ortamına sürüklemiştir.

Büyük ihtimalle Başkan Joe Biden, özgürlük ve ‘Afro-Amerikalılara yönelik koruyucu politikasıyla Amerikan iç barışını yeniden sağlamaya yönelik önemli bir misyon üstlenmiş olduğu ortaya çıkmaktadır. Bundan amaç, Amerikan iç barışını sağlayabilmektir.

Şu da bir gerçek ki, artık palyatif çözüm ve tedbirlerle Amerikan iç dinamiklerini belki kısa vadede dizginleyebilmek mümkün olabilir ama uzun vadede bunun pek mümkün olamayacağı gayet aşikâr olsa gerek.

 

Doğan Bekin

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı

Yayın Tarihi: 8 Ocak 2021 | Yayın Saati: 12:05:01