GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ Av. BAYRAM SAKARTEPE'NİN AÇIKLAMASI

TEKELCİ MESLEK ODALARINDAN, ÇOKLU ODALARA

Diyanet işleri Başkanı sayın Ali ERBAŞ ‘ın okumuş olduğu, Hutbeye karşı Ankara Barosunun talihsiz açıklamalarını, hayretle ve ibretle takip ettik. Ülkemizin, bu noktaya nasıl geldiğini ve getirildiğini üzülerek hep beraber gördük.
Milli Görüş, Siyaset Sahnesine çıktığı, 1969 yılından beri “Önce Ahlak ve Maneviyat“ dedi. Bu sözün bir slogandan öte, bir kimlik, bir duruş, bir şahsiyet ve her şeyden önce bir milletin mayası, ruh kökü olduğu unutulmamalıdır. Şimdi gelinen noktada, koca koca Kurumların, topluma öncülük (!) yapacak adamların, nasıl olup da ahlaksızlığı ve hayasızlığı savunduğunu anlamakta millet olarak zorluk çekmekteyiz.
Bunun için Milli Eğitim Politikalarımızın, ne kadar Milli olduğuna, başka bir platformda, daha geniş bakacağız. Ancak Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un hazırlatmış olduğu, “ Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul” projesinin kapsamının ve amacının, Hükümet tarafından milletimize izah edilmesi gerekmektedir. Çocuklarımız küresel bir planın oyuncağı mı yapılmak isteniyor ?. Yoksa İstanbul Sözleşmesi’nden daha büyük bir faciaya mı, imza atılıyor ? Yeniden Refah Partisi olarak, bu konunun takipçisi olacağımızın,herkes tarafından bilinmesini isteriz.
Niyetimiz bataklığı kurutmak ise, Avrupa Birliği Uyum süreciyle başlayan ve İstanbul Sözleşmesiyle devam eden, süreci iyi takip etmemiz gerekmektedir. Bu süreçte, dış dayatmalarla, milletimizin manevi değerlerine karşı tüm kanun ve uygulamalar meşrulaştırılmıştır.
11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul Sözleşmesi imzalandı. 14 Mart 2012 tarihinde TBMM de oy birliği ile kabul edildi. Meclis gündemine saat 22.50 de gelen tasarı, 23.16 da görüşmeleri tamamlanarak, toplam 26 dakika gibi kısa bir süre de kabul edildi. Görüşmelerde ve oylamada,hiçbir milletvekili itiraz etmedi. 1 Ağustos 2014 tarihinde de resmi gazete de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 45 ülke tarafından imzalanan bu sözleşme, 27 ülke tarafından onaylanarak yürürlüğe konulmuştur.
Bu sözleşmenin 4. Maddesi ile, LGBT yaşam biçimine meşruiyet kazandırılmış, 12. maddesi ile de “Toplumun Tüm Geleneklerinin Yok Hükmünde olduğu”, kabul edilmiştir.
Anayasanın, 90/son .m uyarınca uluslararası sözleşmeler, hiyerarşik olarak, kanunlardan daha üstün kılınmıştır. Dolayısıyla, İstanbul Sözleşmesi hükümleri iç hukuk kurallarımızdan (kanunlarımızdan) maalesef daha yukarıdadır.
Bütün bunlara rağmen, Evrensel Hukuk tarafından da, Aile toplumun çekirdeği olarak kabul edilmektedir. Aile Toplumun geleceğidir. Lutilik ise toplumun geleceğine karşı işlenmiş bir cinayettir. Toplumun geleceğini yok etmektir. Ailenin korunması yaşama hakkının korunmasıdır. Aile kurumunun yok edilmesine karşı yapılan bu saldırılar Evrensel Hukuk tarafından kabul edilemez.

Üzülerek ifade etmek isteriz ki, Hükümet Türk Aile Yapısına karşı yapılan saldırıları önlemek yerine, saldırganlara yukarı da kısaca izah ettiğimiz şekilde, hukuki zemin hazırlamıştır. Derhal, bu yanlıştan dönülerek, İstanbul Sözleşmesi’nden, Türkiye olarak, imzamızın çekilmesi ve uzantılı kanunların yürürlükten kaldırılması gerekmektedir.

Ankara Barosu’nun, Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali ERBAŞ aleyhine yaptığı açıklamayı kabul etmek mümkün değildir. Bir toplumun ORTAK PAYDALARI vardır. Orada yaşayan herkes ORTAK PAYDA haline gelen kurallara karşı, kendileri farklı kanaatte olsalar dahi saygı göstermek zorundadır. Ankara Barosu kendi görev alanına girmeyen bir konuda, milletimizin İnancına ve Toplumumuzun Ortak paydasına karşı saldırgan bir açıklama da bulunmuştur. İçinde bulundukları toplumun Ortak paydalarını zedeleyenler, o toplum da fitne ve fesat sebebiyet verirler. Ankara Barosu, Topluma ve onu oluşturan aileye karşı “İnsan Hakkı” ihlalinde bulunmuştur.
Afrin operasyonu, esnasında da, bir başka meslek örgütü olan, Tabipler Birliği “ Toplum Sağlığına aykırıdır” diye karşı çıkmıştır. Milletin değerlerine yabancı olan meslek örgütleri, kendi görevlerini ifa etme, üyelerinin Mesleki standartlarını yükseltme gayretleri yerine, içinden çıktıkları toplumun değerleri ile mücadeleyi seçmeleri asla kabul edilemeyecek bir husustur.
Meslek örgütü yöneticileri, temsil ettikleri üyelerinin ittifak etmedikleri bir konuda, sadece yönetim yetkilerine dayanarak,açıklamada bulunmaları son derece yanlıştır. Ankara Barosunun yapmış olduğu bu açıklamayı, Ankara Barosuna kayıtlı Avukatlar da kabul etmemiştir. Pek çok Avukat, kendi Baro yönetimine karşı sosyal medyadan , bir kısmı da basın toplantıları yaparak karşı çıkmıştır. Dolayısıyla, kendi mensuplarının dahi kabul etmediği ve karşı çıktıkları, hayasız fiili savunması 100 yıllık bir meslek örgütüne hiç yakışmamıştır.
Meslek örgütlerinin, kuruluş amaçları dışına çıkarak, İdeolojik mücadele için konumlanması, o kuruluşa üye, mensupları tarafından da kabul görmeyen ve tasvip edilmeyen bir uygulamadır. Bu tavırlar, meslek örgütlerinin TEKEL olmalarından kaynaklanmaktadır. Ülkemiz siyasal alan da çok partili demokratik yapıya geçeli yıllar olmuştur. Yine Çalışma hayatında, Çoklu Sendikal mücadeleye geçilmiş olmasına rağmen, Meslek örgütleri konusunda “Tek Parti Zihniyeti” halen devam etmektedir. Bu Tekelci ve Dayatmacı yapının mutlaka ve derhal değiştirilmesi gerekmektedir.
Bu yapı yerine, rekabetçi, şeffaf ve aynı meslek grubu içinde birden fazla meslek örgütünün kurulmasına izin verilmelidir. Mesela, bir doktor Tabipler Odası’na kayıt olmak yerine, başka bir Tabip odasına kayıt olma imkan ve özgürlüne kavuşmalıdır. Yine Ankara’da ofisi olan bir avukat mevcut Baro yerine, aynı ilde örgütlü, alternatif Baro veya Barolara kayıt olabilmelidir. Böyle bir Rekabet, Tekelci ve Dayatmacı anlayışları tasfiye edecektir. Yeniden Refah Partisi olarak, Bu TEKELCİ yapıdan milletimizi en kısa zamanda kurtaracağız.
Bu olaylar karşısında, Hükümet’in, Muhalefet Partisi gibi eleştirel bir yaklaşım göstermesini de asla kabul etmiyoruz. Zira Aziz Milletimiz’in İnancına ve Değerlerine aykırı, bu kanunları siz çıkartınız. Eleştirdiğiniz Kişi ve Kurumlara, bu imkanları siz verdiniz. Bunların Yasal zeminlerini sizin hükümetiniz oluşturdu. Milletin ve yıkılan ailelerin, perişan olan çocukların yerine KADEM’in , AB’nin ve Küresel Emperyalistlerin sözünü dinlediniz. Aile yapımızı perişan ettiniz.
Şimdi Aziz Milletimiz’den özür dileyip, bu büyük yanlıştan dönme vaktidir. Bu vebalden kurtulma zamanıdır. Dağılan yuvaları, sönen ocakları tekrar kurtarma zamanıdır. Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz, Aziz Milletimizi sevindirme, Hayır Duasını alma vaktidir. Mübarek Ramazan ayında Allahın rızasını kazanma vaktidir.
Yeniden Refah partisi olarak, ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT diyoruz. Hükümeti, iktidar olduğunun farkına vararak, Muhalefet Partisi gibi davranmaktan vazgeçmeye davet ediyoruz. Olaylar karşında şikayetçi olmak yerine çözüm üretmeye Çağırıyoruz.
Hükümet’ten;
1) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan , “ Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı okul” projesinin kapsamının ve amacının, ne olduğunun kamuoyuna açıklanmasını;
2) Tekelci Meslek örgütü yapılanmasına son vererek, Rekabetçi, Şeffaf ve Çoğulcu meslek örgütlerine geçiş için, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını;
3) Milletimizin sırtında hançer olan, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere, Türk Aile yapısını Dinamitleyen Kanunların yürürlükten kaldırılmasını talep ediyoruz.

Vatandaşlarımızın, beklentilerini yerine getirin, hem bizim hem de, Aziz milletimizin duasını alın; Bu konu da, Hem biz hem de milletimiz sizi alkışlasın.
Yeniden Refah Partisinin genç ve ehil kadroları, Tarihi sorumluluklarını, yerine getirmek için, Demir Çarıklarını giyerek, İktidar Yürüyüşünü en kısa zaman da tamamlayacaktır.
Zafer İnanlarındır, Zafer Yakındır !

Av. Bayram SAKARTEPE
Yeniden Refah Partisi, Siyasi İşler Başkanı

Yayın Tarihi: 30 Nisan 2020 | Yayın Saati: 01:31:12