Çin’in İnsanlık Suçuna Dönüşen Doğu Türkistan Politikası

Çin Halk Cumhuriyeti, 1949 yılında işgal ettiği Doğu Türkistan’da uygulamaya başladığı baskı politikaları ne yazık ki 2015 yılından itibaren sistematik şekilde asimilasyon politikalarına dönüştü. 1 Ocak 2016’da Çin Yönetimi tarafından çıkarılan ‘Terörle Mücadele Yasası’ vasıtasıyla ortaya çıkan bireysel suç ve olayların toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde uygulamasına gidilerek tüm Uygur ve Kazak Türklerinin potansiyel suçlu konumuna getirilmeleri sağlandı. Bunun sonucu olarak; ‘konsantrasyon’ adı altında oluşturulan toplama kampları asimilasyon ve soykırım merkezlerine dönüştü.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada; “Çin’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı duyduğumuzu her fırsatta altını çizerek ifade ediyoruz” ifadesi Çin haritasında yer alan tüm bölgelerin tümünün Çin toprakları olduğunu sürekli vurgulayan Çin Yönetimi’nin tezini teyit edici nitelikte bir açıklama olmuştur.

 

Ne yazık ki bu açıklama, Çin’in 1949 yılında işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarının Çin toprağıymış gibi meşru görülmesine neden olabilecek düzeyde vahim olup, bu ve benzeri açıklamaların yanlış politik algı oluşturabileceğini gözden uzak tutmamak gerektiğini özellikle vurgulamak isteriz.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının devamında ise; “Bununla birlikte, güçlü tarihi ve insani bağlarımızın olduğu Uygur Türklerinin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla ilgili hassasiyetimizi dile getirmeyi ve gündemde tutmayı da sürdüreceğiz” şeklindeki konuşmasının devamında ifade ettiği; “Uygur Türklerinin güçlü tarihi” ifadesi ilk ifadeyle büyük çelişki oluşturmaktadır. Burada ifadesini bulan ‘güçlü tarih’ vurgusu Doğu Türkistan’ın devlet olmasına işaret etmektedir.

 

Bu nedenle, Birleşmiş Milletler Genel Kurul salonunda yapılan bu açıklamanın her ne kadar bağlayıcı bir yönü olmasa da uluslararası toplantılarda ilk ağızdan verilen mesajın içeriği çok önem oluşturmaktadır.

 

Bu arada Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’in Pekin’e yaptığı son ziyaret sırasında, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in; Türkiye’nin Suriye’deki mevcudiyetini “yabancı askeri müdahale ve işgal” olarak göstermesi ve kınaması kelimenin tam anlamıyla hadsizlik olarak telaki ediyoruz.

 

Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kendisine tanıdığı ve gayet sarih olan “Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez” ifadesinden yola çıkarak Türkiye’nin Suriye’deki mevcudiyetinin meşruluğu hiçbir şekilde tartışma konusu bile yapılamaz.

 

Burada Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yaptığı açıklama ile Türkiye değil, asıl Çin’in Doğu Türkistan işgalini fiilen sürdürmekte olduğunu ifade etmek isteriz.

 

Doğan BEKİN

Yeniden Refah Partisi

Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili

Yayın Tarihi: 26 Eylül 2023 | Yayın Saati: 17:11:15