ABD tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu tarafından kabul edilen sözde Trump’ın Gazze Planı, ABD ve İsrail siyasi mühendisliğinin bir sonucudur. ABD ve İsrail’in ortaklaşa oluşturdukları Gazze oryantasyonlu katliam, vahşet ve yıkım politikalarının ortaya çıkardığı sonuçları telafi edebilmek amacıyla tek taraflı ve müdahaleci bir politika içerisine girmeleri yürüttükleri politikaların gereğidir.
Bu çerçevede oluşturulması düşünülen “İstikrar Gücü ve Barış Kurulu”nun ABD ve İsrail çizgisindeki yaklaşım politikalarını uyguladığı müddetçe, BMGK’nin almış olduğu kararın hedeflenen düzeyde olması asla mümkün gözükmemektedir.
Geçmişte ABD’nin Körfez petrollerini kontrol altına almaya yönelik olarak oluşturduğu “Hızlı İntikal Güç (Rapid Development Force)” ve Irak’ta konuşlandırılan “Çekiç Güç (Provide Comfort)” benzeri olarak oluşturulacak olan “İstikrar Gücü ve Barış Kurulu”nun Hamas’ı etkisizleştirmeyi ve Gazze’deki Filistinlileri cendereye almayı hedefleyen sinsi bir plandır.
ABD yönetiminin Büyükelçi Tom Barak aracılığıyla Sayın Cumhurbaşkanına yönelik ‘meşruiyet’ açıklamasından sonra Gazze’ye yönelik olarak sözde barış olarak ortaya konulan 20 maddelik barış planına “meşru zemin” hazırlanmasında öncü rol oynayan iktidarın içerideki ekonomik darboğazın etkilerinden kurtulabilmek adına ABD ve İsrail’in uzun vadeli çıkarlarıyla adeta özdeşleştirilmeye çalışılan ve İsrail’in varlığını ve güvenliğini önceleyen Hazar Denizi’nden Doğu Akdeniz’e kadar uzanan yeni bölgesel sömürü planına üstü örtülü destek vermeye kalkışması ileride telafisi mümkün olmayan sonuçları da beraberinde getirecektir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, İsrail’in Gazze, Lübnan ve İran’a yönelik uyguladığı saldırgan ve vahşet politikalarına haklılık kazandırmaya çalışan ABD, İsrail’in tüm dünya üzerinde konjonktürel etkisi olan haksız ve saldırgan politikalarını aklandırma girişimleri için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni “paravan” gibi kullanarak kendisini haklı ilan ettirmeye çalışması, aslında İsrail’in yaptığı katliamları aklamaya çalışmaktan başka bir amaç taşımamaktadır.
Gazze Şeridi’nde oluşturulmaya çalışılan “İstikrar Gücü ve Barış Kurulu” önceden belirlenmiş senaryonun “çekim platformu”nda uygulanmasından başka bir sonuç ortaya koyması mümkün değildir.
