Avrupa Komisyonu’nun Yeni AB-Türkiye İlişkileri Raporu Tek Yönlü Çıkar İlişkilerini Öncelemektedir

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve dış politika ile güvenlikten sorumlu yüksek temsilci Josep Borell ve genişlemeden sorumlu komiser Oliver Varhelyi’nin birlikte dün, yani 29 Kasım 2023 tarihinde açıkladıkları tavsiye niteliğindeki Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde özellikle Doğu Akdeniz’deki Türkiye’nin doğal gaz arama faaliyetlerinin durdurulmuş olması  ve Adalar Denizi’nde Türk savaş uçaklarının uzun süredir uçmaması konusunda duyulan memnuniyet ifade edilirken , Kıbrıs’ta; “iki devletli” çözüm fikrinin sorun oluşturmaya devam ettiği vurgusu ise dikkatlerden kaçmamaktadır.

 

Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki yüksek düzeyli diyalog mekanizmasının yeniden başlatılmasının Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetine başlamaması ve AB üye ülkelerinin egemenlik haklarına saygı göstermesi koşuluyla yeniden oluşturulabileceği konusundaki tavsiye kararları, Türkiye’yi Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Adalar Denizi’nde tavize zorlayıcı politikalara yönelik olup, alınan bu tavsiye kararların kabul edilebilir hiçbir yanının bulunmadığını özellikle ifade etmek isteriz. 

 

Bu arada Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde önemli yer tutan ve Batı’nın yumuşak karnını oluşturan düzensiz göç konusunda Türkiye’nin hudut güvenliğini artırması, Türkiye’de mukim olan mültecilere yönelik Avrupa Birliği ülkeleri tarafından mali desteğin sürdürülmesi konusunun vurgulanması son derece manidardır.

 

Avrupa Birliği ülkeleri, soğuk savaş döneminde demir perde ülkelerine sınırların açılması ve seyahat özgürlüğünün sağlanması konusunda sürekli çağrıda bulunarak sözüm ona demokrasi ve insan hakları dersleri vermeye kalkıyordu. Bugün ise ekonomik konularda kolonyal anlayışlı yaklaşımlarla sömürgeleştirdikleri ve ekonomik açıdan yoksulluğa sevk ettikleri insanları sınırlarından içeri sokmama konusunda sert tedbirler almaları ve bu insanlara karşı yeni Berlin Duvarları inşa ederek Türkiye’de kontrol altında tutmaya çalışmaları Batı’nın çifte standartlı politikalarının gereği olsa gerek.

 

Avrupa Birliği Komisyonu’nun “Yeni AB-Türkiye İlişkileri Raporu”nda çözüm önerileri yerine, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki  haklarından geri adım atmaya zorlanması, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm yerine, tek devletli çözümümün yeniden dayatılmaya çalışılması ve Doğu Akdeniz ve Adalar Denizi’nde Türkiye’nin hükümranlık hakları göz ardı ederek  AB ve Yunanistan’ın ortaya koyduğu ve Türkiye’ye kabul ettirmeye çalıştığı ve masa başında hazırlanan “Sevilla Haritası”nın  sınırlarına zorlanmaya çalışması AB’nin Türkiye’ye karşı iyi niyetli bir yaklaşım içerisinde olmadığını ortaya koymaktadır.

 

Aynı AB’nin işgal altındaki Filistin’de “iki devletli” çözümü önermesi çifte standartlı politikasının bir göstergesidir.

 

Ezcümle; Burada asıl yapılması gereken Kıbrıs’ta bağımsız Kıbrıs Türk Devleti’nin süratle tanınması konusunda somut adımların atılmasıdır. Keza Mavi Vatan Doktrinin mimarı müstafi Amiral Cihat Yaycı Paşa’nın ortaya koyduğu Libya örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin tanıdığı Filistin Devleti’yle de “deniz yetki alanı anlaşması”nın bir an önce hayata geçirilmesi Yunanistan ve Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarından uzak tutmaya yönelik dayatmacı politikalarını ve sözde “Sevilla Haritası”nın da yok hükmünde olmasını sağlayacaktır.

Yayın Tarihi: 30 Kasım 2023 | Yayın Saati: 18:43:09