ABD’nin “Caatsa yaptırımları; F-35, S-400 problemi iyi bir dış siyasetle çözülebilir!
Kısa tarifiyle, ABD’nin hasımlarıyla yaptırımlar yoluyla mücadele yasası olarak bilinen CAATSA (Countering America’s Adversaries Through Saction Act), 2017 yılında ABD Kongresi tarafından onaylanmış ve Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye uygulanmaya başlanmıştı.
Bu yasanın en önemli özelliği, Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı ve/veya İstihbarat birimleriyle önemli ölçüde ticaret yapan bir ülkeye 12 farklı usul ve şekilde ambargo uygulanacağını belirtiyor olmasıdır.
Türkiye’nin S-400 savunma Füzelerini almasından sonrada, aynı yasa çerçevesinde, bu yaptırımlar Türkiye’ye de uygulanmaya başlanmış ve Türkiye, ABD, NATO, İngiltere, Avustralya, İtalya, Kanada, Norveç, Danimarka ve Hollanda ile birlikte ortak olarak ürettikleri F 35 Uçak üretiminden ve dolayısıyla JSF (Joint Strike Fighter) programından çıkarılmıştır.
F 35 Programından Çıkarılma süreci
Hatırlanacağı üzere Türkiye, Suriye savaşı sırasında Füze savunma sistemlerine ihtiyaç duymuş ve ABD’ye farklı tarihlerde üç kez müracaat etmiş, özellikle 2013 ve 2017’de son model RAYTHEON’S PATRİOT hava savunma sistemlerinden almak istemişti. ABD, bu isteklere olumlu karşılık vermek istediğini ifade etmekle beraber, Füzelere ait hassas teknolojileri vermek istememiştir. Bu tavır üzerine Türkiye, haklı olarak, 2017’de Rusya Federasyonu ile S 400 füze savunma sistemlerini alım anlaşması yapmıştır. Temmuz 2019’da ilk S-400 sisteminin tesliminden bir hafta sonra, ABD, Türkiye’yi F 35 A projesinden çıkardığını ilan etmiştir.
Bu kararla, Türkiye 1,4 milyar dolar yatırım yaptığı, orta gövdede motor tahrik sistemine bağlı önemli 139 parçasını imal ettiği programdan uzaklaştırılmıştır. Yapımı tamamlanmış ve mülkiyeti alınarak Türk bayraklı hale getirilmiş altı adet F-35 teslim edilmemiştir. ABD Kongresi, savunma bütçesinde, Türk uçaklarının ABD Hava Kuvvetleri için satın alınması konusunda Pentagon'a yetki vermişti. Yine, anlaşma çerçevesinde, 2022 yılı sonuna kadar vermeye yükümlü olduğu 30 adet F35A uçakları da maalesef gönderilmemiştir.
Türkiye’ye uçak vermeyen ABD, kendi çıkarları doğrultusunda Türk Firmalar tarafından üretilen parçaları 2022 yılı sonuna kadar alacağını ifade etmiş, bu parçaların Batılı şirketler tarafından imal edilebilmesi için zaman kazanmıştır. Türkiye de, maalesef, F-35’e ait önemli parçaların üretimi sebebiyle elinde bulunan bir kozu kaybetmiştir. Bu koz, Eylül 2021’den bu yana ABD’den istenen 40 adet F-16 Viper uçağının tedariki ve 79 F-16’nın modernizasyonu konularındaki destek karşılığı olarak kullanılabilirdi.
ABD hangi temel sebeple S 400 Alımımıza karşı çıkmaktadır.
ABD’nin, Türkiye’nin S-400 savunma sistemlerini almasına itirazlarının temel sebebinin, çok gizli özelliklere sahip, görünmez-hayalet olarak tanımlanan F-35 uçağının sırlarının S-400 füzeleri tarafından açığa çıkartılma korkusu olmuştur.
Eğer S-400 füze sistemleri sadece Türkiye tarafından alınmış olsaydı, ABD’nin bu gerekçesinde haklılık payı bulunabilirdi. Bilindiği gibi bu sistemin bir alt modeli bulunan S-300 sistemleri, yine NATO üyeleri olan Yunanistan’da ve Slovakya’da konuşlu bulunmaktadır. Benzer şekilde, S-400 füze sistemleri, bağlantısızların en önemli üyesi bulunan Hindistan’da da bulunmaktadır. Hindistan 5 milyar dolar vererek beş ünite S-400 satın almıştır. Eğer Rusya Federasyonu F-35 ile ilgili herhangi bir bilgiyi öğrenmek isterse, Hindistan aracılığıyla da öğrenebilir. Bir başka deyişle ABD, bu konuda da Türkiye’ye çifte standart uygulamaktadır.
ABD’nin gözükmeyen tuzakları
ABD, Türkiye ile Yapılan pazarlıklarda, S-400 sistemlerinin Rusya Federasyonu ile savaş halinde bulunan Ukrayna’ya verilmesini istemektedir. Böyle bir uygulama yapıldığı takdirde Türkiye, Rusya ile karşı karşıya kalacak, ABD bir taş ile çift kuş vurmuş olacaktır.
Bu arada, balkaninsight.com sitesinde ( https://balkaninsight.com/2022/03/24/turkey-sets-price-for-sending-missile-systems-to-ukraine/) yayınlanan rapora göre, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun’un Wallstreet Journal gazetesine verdiği demeçte, S-400 füzelerinin Ukrayna’ya verilme şartlarından söz edilmiştir. Buna göre, sayın Fahrettin Altun’un, F-35 uçaklarımız ve Patriot füzelerinin Türkiye’ye verilmesi halinde S-400 füzelerinin Ukrayna’ya verileceğini ifade ettiği belirtilmektedir. Bu haber gerçekten doğruysa ve böyle bir karar alınırsa, çok yanlış bir siyasi karar olur. Bölgede Rusya ile olan birçok ortak ekonomik çıkarımız bulunmaktadır. Bu kez de Türkiye, doğalgaz, tahıl ithalatı, Nükleer Santral yapımı, sebze, meyve ihracatı başta olmak üzere farklı birçok sebeple ekonomik kaos içine sürüklenir. Muhtemelen ABD’nin arka odalarında kurulan tuzak da budur.
ABD gerçekten Ukrayna’ya yardım için Türkiye’deki S-400’lerin Ukrayna’ya verilmesini istemiş olsaydı, Rusya-Ukrayna savaşının en başında Yunanistan veya Slovakya’daki S-300’leri Ukrayna’ya göndertmiş olurdu. İşin gerçeğine bakıldığında, ABD, Rusya-Ukrayna savaşının uzamasını ve AB’nin zarar görerek ezilmesini, ABD’ye daima muhtaç hissetmesini istemektedir.
F-35 ve S-400 Füzeleri gerçekten kusursuz mudur?
Şu ana kadar yapılan F35 uçuşlarında, F35 A, B ve C tipleri dahil 7 uçağın, iniş ve kalkış sırasında düştüğü, parçalandığı internet haberleri arasındadır. Özellikle Çin denizinde uçaktan kalkarken okyanusa düşen F-35C uçağına ulaşmak için ABD ve Çin yarış halindedir. Dolayısıyla, F-35 uçaklarında ABD yetkililerince henüz açıklanmayan ve “Yetkililer tarafından inceleniyor” cümlesiyle geçiştirilen kusurlar bulunmaktadır. İsrail, düşme riskleri taşıdığını düşünerek elindeki 33 adet F-35 uçağını hangara çekmiş, onbirini incelemeye almıştır.
S-400 füzeleri ise, özel olarak İsrail için üretilen F-35 I tipi uçaklarının, Lübnan ve Suriye toprakları içinde yaptığı saldırıları belirleyememiş, uçakları görememiştir. İddia edilen bir başka bakış açısı da, Rusya’nın uçakları S-400 ile tanımladığı ancak İsrail ile yapılan gizli anlaşma çerçevesinde müdahale etmediği yönündedir. Her iki durum da S-400 sistemleri için vahim bir sonuçtur.
Türkiye, S-400 ve F-35 krizini çözebilir mi?
Siyaset rüzgarlarının yönü çok değişkendir. Türkiye asla ve asla S-400 Füze savunma sistemlerini Ukrayna’ya vermemelidir. Basındaki haberlere bakıldığında (27 Aralık 2022-https://www.savunmasanayist.com/bomba-iddia-abd-f-35ler-icin-turkiyeden-kira-talep-etti/) ABD tarafından, F-35 konusu, dolaylı cümleler ile canlandırılmak istenmektedir. ABD, Türkiye için üretilen altı uçağın hangarda bekletildiğini ve bu sebeple Türkiye’nin Kira ödemesi gerektiğini ifade etmektedir. ABD Kongresinin ambargo başladığındaki ilk tavrı ise, önceki paragraflarda ifade edildiği gibi, Türkiye için Üretilen uçakların PENTAGON tarafından ABD Hava Kuvvetleri için alınması yönünde olmuştur. Ancak, anlaşıldığı kadarıyla, bu uçaklar Türkiye için hala muhafaza edilmektedir ve yasal olarak da Türkiye Mülkiyetindedir. Özellikle yabancı Gazeteler, “Türkiye F-35 projesinden tekmeyle kovalandı” gibi başlıklar atmış olsada, ABD ve NATO, daima “askıya alındı” terminolojisini tercih etmiştir.
Belki, kapalı kapılar arkasında, Kira istenmesi konularının ortaya atılması ve S-400’lerin Ukrayna’ya gönderilmesi için yapılan pazarlıkların sebebi de budur. Türkiye S-400’leri vermeden, yukarıda zikredilen Yunanistan, Slovakya, Hindistan örneklerini esas alıp yeni politikalar oluşturabilir. Rusya ile olan ticari ilişkilerimizin, tahılların naklinde olduğu gibi, doğalgaz problemlerinin çözülmesinde olacağı gibi, ABD ve Batı Dünyası yararına olduğunun da altı çizilebilir. ABD, kendi çıkarlarını daima ön plana alan bir ülkedir ve özellikle ABD Başkanı değiştikten sonra F-35 alımı için yeni fırsatlar çıkabilir. 2006 yılından 2023 yılına kadar geçen 17 yılda üretilen F35 sayısı sadece 890’dır. Uçakları üreten Lockeed Martin Firması 2044 yılına kadar sadece ABD için 2498 uçak üretme mecburiyetindedir. Diğer ülkelere üretilecek olanlarla birlikte bu rakam 5000 civarında olacaktır. Türk firmaları bu uçaklar için de parça üretimine devam edip F35 üretimlerini hızlandırabilir. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, oluşması muhtemel fırsatlar için şimdiden hazırlıklı olmalı ve yeni siyasi bakışlar üretmelidir.
Prof. Dr. Doğan AYDAL
Genel Başkan Yardımcısı | Ar-Ge Başkanı