ABD, EGE DENİZİNDE, KISA SÜRELİ BİR TÜRKİYE-YUNANİSTAN SAVAŞI MI PLANLANIYOR?

ABD, EGE DENİZİNDE, KISA SÜRELİ BİR TÜRKİYE-YUNANİSTAN SAVAŞI MI PLANLANIYOR?

 

 

Ege Denizindeki adalar ve kayalar ile ilgili problemlerin olduğu birçok basın-yayın kuruluşu tarafından defalarca dile getirilmiştir. Lozan Antlaşması’nın 15. Maddesine ek olarak konulan 2 no.lu haritada, İtalya’ya verilen 12 ada ile Rodos ve Meis adaları olmak üzere toplam 14 ada gösterilmektedir. Bu adalar İkinci Dünya savaşı sonrası 1947’de imzalanan Paris Anlaşmasına göre Yunanistan’a devredilmiştir.  

 

 

Ege ve Akdeniz’deki 18 adamız ve bir kayalık Yunanistan tarafından işgal edilmiştir

Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca konuştuğumuz “adalar problemi” ise, Lozan antlaşmasında kayıt altına alınan adalardan ayrı olarak, 1936’da İç İşleri Bakanımız Şükrü Kaya tarafından kayıt altına alınan ada-adacık-kaya çıkıntısı sayısının 150 civarında olduğu da bilinmektedir. Türkiye İl envanterlerimize kaydedilmiş 18 ada ve bir kaya çıkıntısı maalesef Yunanistan tarafından işgal edilmiş durumdadır. Bunlardan, Ardacık, sakarcılar, Keçi, Kalolimnoz, Marathi ve Koçbaba adaları Muğla İlimize; Bulamaç, Fornoz, Nergizcik, Eşek ve Hurşit adaları Aydın ilimize Koyun adası ve Venedik Kayalıkları İzmir İlimize bağlı adalardır. Dhia, Gavdos, Gaidhouronisi, Koufonisi, Dionisader ve Küçük Çuha adaları ise Girit çevresindeki adalar olup Türkiye genel envanterine kayıtlıdır( Şekil 1).

 

Bu adalar, bazı kendini bilmez yazar-çizerlerin dediği gibi, üzerinde birkaç keçinin otladığı kara parçaları değildir. İşgal edilen adalardan, Eşek Adası’nın İstanbul’daki Büyükada’nın üç misli, Hurşit Adası’nın beş misli, Bulamaç Adası’nın ise Büyükada büyüklüğünde olduğunu söylemek bir fikir verebilir.

 

Adaların büyüklüğünden çok daha önemli olan husus, bu adaların çevresindeki karasuları ve özel ekonomik zonlardır.

 

Kaldı ki esas konu bu ada-adacık veya kayalıkların önemi sahip olduğu alanlar ile bağlantılı değildir. 1982’de imzaya açılan, 1994’de yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku’na(BMDH) göre adaların kazanacağı Karasuyu, özel ekonomik zon ve Kıta sahanlığı haklarıdır. Türkiye bu sözleşmeyi imzalamamıştır. Ancak Yunanlıların ve bazı diğer ülkelerin gayretleri ile adaların üzerinde insan yaşıyorsa, bu adaların da kıta sahanlığı olacağı maddesi, BMDH’na  8.Bölümde Madde 121 olarak eklenmiştir.

 

Yunanistan, 31 Mayıs 1995’te  karasularını adalar çevresinde de  12 mil’e çıkarmak istemiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi, 8 Haziran 1995’te bu durumun savaş sebebi olacağını, uluslararası bir terim olan “Casus Belli” terminolojisi ile ilan etmiştir.

 

 

2002 yılından beri sürdürülen “İstikşafi” görüşmeler fayda getirmemiştir

1996 yılında yaşanan “Kardak kayalıkları” krizi, adalar probleminin çok vahim sonuçlara doğru gidebileceğini göstermiştir. Bu sebeple, Ege Sorunlarına çözüm bulmak amacıyla 12 Mart 2002’de Dışişleri Bakanlıkları Müsteşarları düzeyinde “istikşafi” görüşmelere başlanmış ve şu ana kadar da altmıştan fazla görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerde herhangi bir ilerleme kaydedilmemiş, Yunanistan, 18 ada ve bir kayalığı daha işgal etmiş, asker çıkarmış, silahlandırmıştır(Şekil 2). Türkiye’nin bu olayları hamasi bazı cümleler ile geçiştirmeye çalışmasının sebebi de hala anlaşılamayan hususlardandır.

 

 

Ege Denizinden Akdeniz’e çıkan yollarımız tıkanabilir

Adaların konumlarına bakıldığında ve etraflarında oluşacak zonların 3 mil olması durumunda bile, Ege denizindeki hareket alanımızın çok kısıtlanacağı görülecektir. Türkiye bu konuya ciddi olarak ele almalıdır. Uluslararası sular içinde bulunan birkaç ada daha oldu- bitti’ye getirilerek işgal edilirse, Ege Denizinin Yunan denizine dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Şekil 1’de kırmızı elips içinde gösterilen dar alandaki adalar (13,14……21) dikkate alınırsa ne ifade edilmek istendiği rahatlıkla anlaşılabilir.

 

 

ABD, Türkiye ve Yunanistan arasında kısa süreli bir savaş istiyor olabilir

Bu hassas durumu bilen, belki de Adaları işgal etmesi için Yunanistan’ı özel olarak kışkırtan ABD’nin, Yunanistan’da bulunan beş üssü, Girit’te ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesindeki üslerinin varlığı da hesaba katıldığında Türkiye için farklı bir hazırlığın yapıldığını da söyleyebiliriz( Şekil 4).

 

Özellikle son yıllarda ABD, Ege denizinde Türkiye ve Yunanistan arasında kısa süreli bir çatışmayı ister gibi bir pozisyon almıştır. Yunanistan’a verilen modernize edilmiş F16’lar ve F35 uçaklarının, Türkiye’de bulunan S400 füzelerine karşı gücünü, etkisini test etmek istiyor olabilirler.

 

 

Suriye ile görüşmeler derhal başlamalıdır

Bu savaş başladığında, Suriye kuzeyinde konuşlanmış, ABD üsleri ve ABD silahlarıyla destekli PYD, PJK ve PKK’nın da Türkiye’ye karşı bir hareket başlatması da ihtimaller dâhilindedir. Bu sebeple Türkiye, acilen Suriye ile masaya oturup Güney cephesinde barışa giden bütün yolları aramalıdır.

 

Devletimiz de ülkedeki bütün stratejistleri bir araya toplayıp karşı taktikler konusunda bilgi deposu oluşturmalıdır. Yarın geç olabilir!

 

 

Prof. Dr. Doğan AYDAL

Genel Başkan Yardımcısı | Ar-Ge Başkanı

 

Şekil 1: Yunanistan tarafından işgal edilen 18 ada ve kayalığın konumları( Harita tarafımızdan hazırlanmıştır. Ekonomik zonlarda Ölçeklerin çok hassas olmaması muhtemeldir.

 

 

Şekil 2: Ege Denizi ve Akdeniz’deki bazı adaların konumları.


1. 
https://turkdegs.org/icerik/yayci-doktrini

2. https://www.stratejikortak.com/2016/08/ege-denizi-isgal-altindaki-adalar.html

3. https://apopseis.gr/oi-legomenes-gkrizes-zwnes-sto-aigaio-poia-nisia-diekdikei-i-tourkia-kai-me-poia-epixeirimata/

 

 

Şekil 3: Adalara asker çıkartıldığını ve silahlandırıldığını gösteren bazı resimler. Bu adalardan Bulamaç adası Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı 31 Aralık 2008’de; Eşek adası da Yunanistan Cumhurbaşkanı Papulyas tarafından 06 Ocak 2009’da ziyaret edilmiştir.

Yayın Tarihi: 2 Ağustos 2022 | Yayın Saati: 14:14:57