AB Gümrük Birliği Anlaşması Anayasaya Aykırıdır - Doğan Bekin

   Sayın Cumhurbaşkanının gündeme yeniden getirdiği Avrupa Birliği üyeliği üzerine ‘terörle mücadele’, ‘yolsuzlukla mücadele’, ‘Europol ile işbirliği’, ‘kişisel verilen korunması’, AB üyeleriyle adli yardımlaşma’, ve ‘geri kabul anlaşması’ kriterlerinin yeniden gündeme gelmesi ve buna uyulması şartının getirilmesi ve bunlara ilaveten, AB’nin dış politikadan sorumlu yetkilisi Joseph Borell’in, ‘Kıbrıs sorunun yeni Birleşmiş Milletler tasarıları uyarınca çözüme kavuşturulması’ ve ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde tanımlanan temel değer ve Akdeniz’de geri adım atmasına yönelik olup, buradaki hak ve menfaatlerimizin Avrupa Birliği uğruna feda edilmesi asla mümkün değildir. Bu hususta geçmişte Gümrük Birliği Anlaşması konusunda yapılan hatanın bir daha tekerrür etmemesi adına tavizkar ve teslimiyetçi politikalardan uzak durarak bundan daha önemlisi olan Gümrük Birliği Anlaşması’nın bir an önce güncellenmesi kaçınılmazdır.

   Söz konusu Gümrük Birliği Anlaşması ile Türkiye’nin dış ticaretini bütünüyle Avrupa Birliği denetimi ve boyunduruğu altına almıştır. Türkiye’nin bu anlaşmadan bağımsız hareket ederek, üçüncü ülkelere kendi belirlediği şartlarla ticaret yapması, bağımsız tarife uygulaması mümkün değildir. Gümrük Birliği Anlaşması neticesinde Türkiye, AB’nin Ortak Gümrük Tarifesi’ni uygulayacağını taahhüt etmektedir. Benzerinin 1838’de yaşanan anlaşma gereği ticaretimiz Brüksel’in kontrolüne bırakılmıştır. Gümrük Birliği Anlaşması, 1838 tarihli ‘Osmanlı-İngiliz Ticaret Anlaşması ile başlayan, bizi Duyun-u Umumiye’ye, bir başka deyişle çöküşe götüren süreçle büyük benzerlik ortaya koymaktadır. Bu durum gelecekteki asıl büyük tehlikenin de habercisidir.

   1921 Anayasasından günümüze kadar tüm anayasalarda ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Hiçbir surette hiçbir kişiye bırakılamaz’ hükmü gereği 6 Mart 1995’te imzalanan ve süresi belirsiz olarak yürürlüğe konulması hiç şüphesiz anayasanın 6. Maddesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Türk ekonomisini tek yanlı olarak Gümrük Birliği Anlaşması ile Avrupa Birliği’ne bağlayan dönemin hükümeti, gümrükle ilgili politikalar konusundaki tasarruf yetkisini açıkça tek yanlı olarak anayasanın 6. ve 90. Maddelerine aykırı olarak AB’ye devretmiştir. Sonuç olarak, Gümrük Birliği ülkemizi Avrupa Birliği’nin açık pazarı haline dönüştürmüştür.

   Sevr Anlaşması’nın 83. yıldönümünde, 2003’te, İsveç’te yapılan toplantıda İsveç Sol Partisi Lideri Ulla Hoffman’ın, Kopenhag Kriterleri ile Sevr arasında paralellik kurarak, “Avrupa Birliği, bir anlamda Sevr’i Türkiye’ye kabul ettirmiştir” ile “AB, Türkiye’yi üyeliğe alacaksa Lozan Anlaşması ile yapılan hatayı düzeltmelidir. Kopenhag Kriterleri, Sevr’in yerini tutmalıdır” ifadeleri Avrupa’nın Türkiye’ye bakış açısının değişmediğini ortaya koymaktadır.

   Ülkemiz aleyhine çok ağır şartlara haiz olan ve bir nevi modern kapitülasyonlarla eşdeğer olarak görülebilen Gümrük Anlaşması’nın Avrupa Birliği’ne girmeden önce Türkiye’ye süresiz olarak kabul ettirilmesi ve aradan geçen 28 yıla rağmen Türkiye’nin hâlâ Avrupa Birliği kapısında bekletilmesi üzerinde düşünülmesi gereken vahim bir durumdur. Oysaki Avrupa Birliği’ndeki uygulama, AB’ye tam üyelikle birlikte Gümrük Birliği Anlaşması yoluna gidilmesidir. Ne yazık ki şimdiye kadar, Avrupa Birliği’ne üye olmadan bu anlaşmaya imza atan tek ülke Türkiye olmuştur. Oysa ki 1981 yılında Avrupa Birliği’ne tam üye olan Yunanistan bile ancak beş yıl sonra Gümrük Birliği’ne üye olabilmiştir.

   Türkiye, aleyhine alınan Gümrük Birliği kararları üzerinde söz sahibi değilken ve karar yetkisi yokken bunları uygulamakla sorumlu tutulmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin birlik içindeki rekabet avantajlarını kullanamamasına ve birlik dışı ülkelerin önümüze geçmesine yol açmaktadır. Bu arada, Türk mallarını taşıyan tırlarımız, birlik üyesi Yunanistan ile Bulgaristan gibi ülkelerde engelleyici muameleye tabi tutularak ihracatımız engellenmektedir. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir. Ayrıca iş insanı ile tır sürücüleri için vize kaldırılmalıdır. Son olarak, tarım ürünleri Gümrük Birliği kapsamına alınmalıdır. Bütün TBMM üyelerine saygıyla sesleniyorum; bu fırsat kaçırılırsa, buna imkan verenler, Yunanistan’ın NATO’ya alınmasında olduğu gibi, tarih önündeki sorumluluklarından kaçamazlar.

DOĞAN BEKİN
Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili

Yayın Tarihi: 25 Temmuz 2023 | Yayın Saati: 19:38:15