2023 Genel Seçimleri Beyannamemiz

 

 

YENİDEN REFAH PARTİSİ

14 MAYIS 2023

GENEL SEÇİM BEYANNAMESİ

 

 

 

 

 

 

13 NİSAN 2023

 

 

İÇİNDEKİLER

 

Çevre ve Şehirçilik Politikamız. 3

Enerji ve Tabii Kaynaklar Politikamız. 6

Milli Savunma Sanayii Politikamız. 10

Ekonomi Politikamız. 11

Hukuk Politikamız. 16

Gençlik Politikamız. 21

Aile ve Sosyal Hizmetler Politikamız. 25

Engelli Vatandaşlar Politikamız. 28

Milli Eğitim Politikamız. 35

Yükseköğretim Politikamız. 42

Dış Politikamız. 46

İç İşleri ve Kamu Yönetimi Politikamız. 50

Doğu ve Güneydoğu Politikamız. 54

Sağlık Politikamız. 58

Kültür-Sanat-Turizm Politikamız. 62

Spor politikamız. 64

Yurtdışı Vatandaşlarımızla İlgili Politikamız. 67

Ziraat ve Hayvancılık Politikamız. 69

Mahalli İdareler Politikamız. 72

 

 

 

ÇEVRE VE ŞEHİRÇİLİK POLİTİKAMIZ

Vatandaşlarımızın, süregelen en büyük problem olarak gördüğü depremle ilgili yönetimsel süreçler AFAD tarafından değil merkezi otorite tarafından planlanacak ve koordine edilecektir. AFAD sürecin bir paydaşı olarak hizmet vermeye devam edecektir. Son yıllarda yaşanan depremlerin ardından AFAD’ın başarılı olduğu ve eksik kaldığı süreçleri belirleyecek, deprem acil müdahale ekiplerinin güçlendirilmesini sağlayacağız.

Devlet Planlama Teşkilatı yeniden tesis edilerek, kentsel dönüşümün merkezi otorite tarafından, her ilin kendine has gerçekliğine, sosyolojisine, yaşam kültürüne ve yaşam gerekliliklerine göre planlanmasını sağlayacağız. Kentsel dönüşümün, kentlerin kimliklerini koruyacak şekilde yapılmasından taviz vermeyeceğiz. Yeniden kurulacak olan Devlet Planlama Teşkilatı koordinasyonunda, her ilin tarım, hayvancılık ve sanayii kollarından en az birinde ekonomik kalkınmaya yönelik hedefler ile kentsel dönüşüm süreçlerini ve teşviklerini uyumlu hale getireceğiz. Kentsel Dönüşümü özendirmek üzere teşviklerin kapsamını genişleteceğiz. 

Rantı önceleyen değil, adil ve hakça paylaşımı önceleyen bir kentsel dönüşümü sağlamak amacıyla yerel yönetimlerle ilgili, başta 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu olmak üzere, 5302 sayılı İl Özel İdaresi ve 5442 sayılı İl İdaresi kanunlarında düzenlemeler yapacağız. 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un gerekleri yerine getirilmemiştir. Başta riskli yapı tespitleri olmak üzere kentsel dönüşümü sağlayacak kanun ve yönetmelikler güncellenecek ve sıkı bir disiplin içerisinde uygulanacaktır. Kentsel dönüşümün; deprem, sel felaketi, toprak kayması ve orman yangını gibi doğal afet ve felaketlere hazırlıklı olması için bilimdeki son gelişmelere göre yapılaşma mevzuatını güncelleyecek ve kentsel dönüşümün bu yeni mevzuat çerçevesinde yapılmasını sağlayacağız. Kentsel dönüşümle ilgili mülk sahipleri, yerel yönetimler ve özel müteşebbisler arasındaki uyuşmazlıkları önleyici, adil ve hakça paylaşıma dayalı düzenlemeler getireceğiz.

Yasalarda yapılacak düzenlemeler ile kentsel dönüşüm süreçlerinde yer alan kamu görevlilerinin ve özel müteşebbislerin sorumlulukları ve bu sorumluluklarıyla ilgili olası suiistimalleri halinde yargılanma usul ve esasları ile cezai şartları belirli hale getireceğiz.

Yerel yönetimler bünyesinde “Kentsel Dönüşüm Başkanlıkları” kuracağız. Bu başkanlıklar eliyle, kentsel dönüşümle ilgili her türlü takip, denetim ve hukuki yaptırımın uygulanmasını sağlayacağız. Deprem bilgi bankası oluşturacak ve süreçlerin takibini sürekli hale getireceğiz. Tsunami erken uyarı sistemleri kuracağız. Olası deprem senaryoları çalışılacak ve acil müdahale ekiplerinin hazır hale getirilmesi sağlanacaktır. Tüm kentlere deprem uyarı sistemlerini tesis edeceğiz. Ayrıca sel ve toprak kayması gibi doğal afet risklerine maruz bölgelerde de bu afetlere karşı erken uyarı sistemleri tesis edeceğiz.

Deprem tehlike analizlerinin yapılmasını ve deprem haritalarının güncellenmesini sürekli hale getirecek, bu konularda üniversitelere araştırma fonlarının sağlayacak, üniversite ve sanayi kuruluşlarının AR-GE işbirliklerine girmelerini teşvik edeceğiz.

Kentsel dönüşümün finansmanı için sermaye piyasaları eliyle çözümler üreteceğiz. Kira Sertifikaları ve Gayrimenkul Sertifikaları gibi menkul kıymetler ihraç ederek kentsel dönüşüme yatırımcıların fonlarının aktarılmasını sağlayacak ve finansal kaynak sorununu büyük ölçüde ortadan kaldıracağız.

Etkin bir “Arazi Yönetim Sistemi” tasarlayarak çeşitli kurumların sorumluluğu altında bulunan arazilerin tek bir merkezden gözetimini sağlayacağız. Kentsel dönüşümde, parsel bazlı dönüşümlerden mümkün olduğunca vazgeçilecek, şehir merkezleri dahil, ada bazında bir bütün olarak dönüşüm projeleri hazırlanacak ve uygulanacaktır.

Teknik heyetlerce riskli olduğu belirlenen alanların ve yapıların yerel yönetimlerce acilen dönüşümü sağlanacak, etaplama yapılarak, etap etap kentsel dönüşüme tabi tutulacaktır. Deprem, sel ve orman yangını başta olmak üzere bilim adamlarının ve uzmanların yüksek risk altında olduğunu belirttiği kentlerde dönüşüme öncelik vereceğiz. Ancak son depremlerle görüldüğü üzere, deprem haritalarında olmayan yeni fay hatlarının keşfedilmesi nedeniyle, tüm şehirlerimizde eşanlı olarak kentsel dönüşümü başlatacağız.

Kentsel dönüşümle eş zamanlı olarak, kentlerin altyapı dönüşümünü de sağlayacağız. Özellikle içme suyu, telekomünikasyon, kanalizasyon, trafik ve otopark ile ilgili altyapı yatırımları ile ilgili yenileme ve iyileştirme çalışmalarını yapacağız.

Kentsel dönüşümün odağına doğal yaşamın korunmasını ve yaşanabilir kentlerin inşa edilmesini alacağız. Üst yapı olarak kentte yaşayanların daha fazla yeşil alana kavuşturulmasını öncelik haline getireceğiz. Kentlerin, tabiat alanlarında, tarihi sit alanlarında ve tarım arazilerinde tahribata yol açmayacak şekilde yapılandırılmasını sağlayacağız.

Kentsel dönüşümde riskli alanlarda konumlandırılmış stratejik öneme sahip üretim ve sanayi tesislerinin de dönüştürülmesine öncelik vereceğiz. Sanayi tesislerinin bir araya kümelenmesini sağlayıcı düzenlemeler yaparak, hem ortaklaşa üretim ağlarının genişletilmesini sağlayacak, hem de gelecek nesillerimize daha temiz ve yaşanabilir kentlerin miras bırakılmasını sağlayacağız.

Kentsel dönüşüm, bilime saygı gösterilerek ve bilimin gösterdiği yol takip edilerek gerçekleştirilecektir. Kentsel dönüşüme odaklanan özel müteşebbislerin, kentsel dönüşüm eğitiminden geçirilmeleri esastır. Ayrıca kentsel dönüşüm projeleri ile sınırlı olmak kaydı ile özel müteşebbislerin finansman destek paketleri teşvik edilmelerini sağlayacağız. Kentsel dönüşümün önemi hakkında bilgi ve farkındalık düzeyini artırmak amacıyla kamu spotları hazırlayacak, ayrıca yeni nesillerimizin bilinçli yetiştirilmesi amacıyla okullarda eğitim programları düzenleyeceğiz. Deprem müzeleri oluşturarak, kentsel dönüşümün ve sorumlu yapılaşmanın önemi hakkındaki bilgi ve farkındalık düzeyini artıracağız.

Kentsel dönüşümün aile bütünlüğünü, geniş aile yaşamını, mevcut komşulukları etkilemeyecek şekilde yapılmasını sağlayacağız. Vatandaşlarımızı ailelerinden ve komşularından ayıran, göçe zorlayan bir kentsel dönüşüm asla kabul edilemez. Bu amaçla cazip koşullardaki finansman desteğini yer sahiplerine vererek, mevcut geniş aile yaşamı ve mahalle kültürünün sürdürülmesini destekleyeceğiz.

TOKİ’nin son depremlerde ortaya koymuş olduğu başarı dikkate alarak, sadece düşük gelirli kesimler için değil, orta ve üst gelirli kesimlere de konut üretimi yapmasını sağlayacağız. Bu amaçla TOKİ’nin yerel yönetimlerle ve özel girişimlerle ortak projeler yapmasını, bu projelerde yönetici ve denetleyici otorite görevlerinde bulunmalarını sağlayacağız.

TOKİ konutlarının, kentlerin uzak bölgelerinde, yerleşimin nispeten düşük olduğu kamu arazileri üzerinde yapılıyor olması, bu projelerden haberdar olan yerel ve merkezi siyasi aktörlerin erken davranıp bu civardaki arazi ve arsaları ucuzken almalarına sebep olabilmektedir. Böylece konutların yapılması ile beraber cazibe merkezi haline gelen bu alanlardaki arsa rantları vatandaştan ziyade siyasi aktörlere aktarılmaktadır. Bunun önüne geçmek için proje yapılacak alanda TOKİ projelerinden habersiz satış yapan vatandaşlarımız, Tapu Dairelerinde satıştan önce bilgilendirilecektir. Ayrıca projelerin çizilmesiyle birlikte tüm kamuoyuna bilgilendirme yapılacaktır. Böylece haksız rantın ve tek taraflı zenginleşmenin önüne geçilecek, kamunun gerçek değerler üzerinde vergilendirme yaparak vergi geliri elde etmesi yoluyla gelir dağılımında adaletin sağlanmasında verim artırılacaktır.

 

 

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR POLİTİKAMIZ

Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın, sürdürülebilir şekilde kullanılması yönündeki düzenleme ve hizmetlerimizi ‘Herkes için Refah’ prensibine göre planlamaktayız. Bu doğrultuda, temel ilkemiz enerji ve tabii kaynak arzının daha verimli hale getirilmesi olacaktır. Enerjideki arz güvenliği ülkemiz için en önemli konulardan biridir.

Yeniden Refah iktidarında önceliğimiz, enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasıdır. Öncelikle enerji yönetimindeki idari yapının sağlıklı işlemeyen aşamalarında yeniden yapılandırmaya gidilecektir. Enerji alanındaki karmaşık yapılar ve bürokrasinin sadeleştirilmesi, eylem ve işlemleri hızlandıracak, sonuca çabuk ulaşılmasını sağlayacaktır. EPDK, EPİAŞ gibi üst düzenleme ve denetleme işlevi gören kuruluşların yapısının, Bakanlık bünyesinde alt kurul yapısına kavuşturulmasını sağlayacağız.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının ve imkânlarının tamamı için izin süreçleri sadeleştirilecek ve AR-GE çalışmalarına destek verilecektir. GES (Güneş Enerjisi Üretim Santralleri) ve RES (Rüzgar Enerjisi Santralleri) lisans şartlarının iyileştirilmesini ve hızlı bir şekilde yürürlüğe girmesini sağlayacağız. Jeotermal dahil bütün enerji üretilebilecek doğal kaynakların üretime geçirilmesinde etkin bir politika izleyeceğiz.

Konutlarda kullanılan elektriğin fiyatlamasındaki çarpanların yeniden belirlenmesini ve faturalara yansıtılan harcama dışındaki yükün (kayıp kaçak, okuma bedeli, vb.) kaldırılmasını sağlayacağız. Yurtdışından satın alınan enerji birimlerinin tamamında, ödemeleri kademeli olarak döviz cinsinden ayırıp, yerli ürünlerimizle Barter (Takas) sistemine esas alan bir karşılıklı ödeme sistemi geliştireceğiz.

·        Konutlarda çatı, cephe, duvar, bahçeler,

·        Kamu ve özel kuruluşlarda pazar yeri çatısı, bina cephesi, sundurma, limanlarda dalgakıran setler, yüksek yapılardaki rüzgar alan bölümler, baraj üzerindeki su yüzeyi

gibi elektrik enerjisi üretimine uygun tüm alanlar değerlendirilerek güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üretimini teşvik edecek, tüm lisans işlemlerini sadeleştireceğiz.

Maden sahaları ruhsat işlemleri yeniden düzenleyecek ve sadeleştirecek, üreticilerin bürokrasiye takılmadan hemen üretime geçmelerinin altyapısını hazırlayacağız. Tüvenan madenlerimizin yurtdışına satışını sınırlandırarak, yarı hammadde ve hammadde olarak üretiminin yapılması için tesislerin organize edilerek desteklenmesini sağlayacağız.

Hammadde üretimi, hem maden hem de elektrik enerjisi yönünden destekleyerek, planlama yapacak ve üretim seferberliği başlatacağız. Konut elektriği ile üretim ve sanayide kullanılan elektriği tamamen birbirinden ayrılarak, üretim ve sanayi grubuna destek ve teşvikler sağlayacağız. 

Nükleer santraller gibi teknolojilerde kullanılan hammadde ve madenler için özel prosedürlerle üretim desteklerini vereceğiz. Doğalgaz, petrol gibi yeraltı aramalarının, mümkün olduğunca yerli üretim makineler, ekipmanlar ve yazılımlar ile yapılmasını destekleyecek ve teşvik edeceğiz. Elektrik enerjisi depolama pil ünitelerinin üretimi, geliştirilmesi, yeni yöntem ve teknolojilerin kullanılması için devlet desteklerini artıracak ve üretimlerin milli güvenlik menfaatlerimiz çerçevesinde devlet özel sektör ortaklığında yapılmasını sağlayacağız. Enerjide kullanılan tüm yazılım sistemleri için yerli yazılım üssü oluşturarak, tüm dünyaya örnek olacak ve satılabilecek kontrol yazılım sistemlerini marka haline getireceğiz.

Kendi enerjisini üreten, atıklarının dönüştürüldüğü, organize sanayi ve köy benzeri ekolojik ve teknolojik yaşam merkezlerini inşa edeceğiz. İhracata yönelik hizmetlerin üretimine verilen elektrik ve akaryakıt gibi desteklerin kapsamı genişletilecektir. Benzer desteklerin, yurt içi talebi karşılamaya yönelik faaliyette bulunan tarım, hayvancılık, üretim, sanayi gibi alanlardaki tüm kesimlerin istifade edeceği şekilde genişletilmesini sağlayacağız.

Yeni yapılacak enerji üretim tesislerinde, devlet-özel sektör ortaklığını oluşturacak yeni bir ortaklık modeli geliştirecek, enerji arz güvenliği açısından spekülasyonlara meydan verilmesinin önüne geçeceğiz. Üretime, hakça ve adil paylaşım odaklı olmak üzere, D8 ve D60 Birlikleri bünyesinde Enerji İşbirliği Teşkilatı kuracak,  bu Teşkilatın aktif ve etkili şekilde çalışmasını sağlayacağız.

Kurulduğumuz 2018 yılından bu yana AR-GE Başkanlığımız tarafından geliştirilen enerji üretimi ve tasarrufu ile ilgili projelerimizi hayata geçireceğiz. Bu hayırlı projelerimizden bazılarına ilişkin özet bilgileri aşağıda bilgilerinize sunarız:

Özel Sektör-Devlet Ortak Projelerimiz

1.      Ülkemizin güneş enerjisi potansiyeli 380.000 MW’tır. Bu kaynağın şimdiye kadar yaklaşık %2’si kullanılmıştır. Enerji santrallerimizin toplam gücü Ocak 2023 başı itibarıyla 103.809 MW’dır. Güneş santrallerinin gücü ise mevcut gücün %9,1’i seviyesindedir. Güneş enerjisi santrallerinin arttırılmasında çok geç kalınmıştır. Yeniden Refah Partisi olarak, her sene 7.000 MW güneş enerjisi santrali kurulumu yapılması için gerekli önlemler alınacak, beş sene içerisinde 35.000 MW gücü olan bir kaynağa ulaşılacaktır (Milli Kaynak Paketleri 1 kitabımız sayfa 9-24).

2.     Ülkemizin rüzgâr enerjisi potansiyeli 48.000 MW’tır. Bu kaynağın şimdiye kadar %24’ü kullanılmış olup, toplam enerji santrallerimiz içerisindeki payı %11’dir. Yerli yapım rüzgâr enerjisi santrallerinin yapımı için destek verilerek, rüzgâr enerjisi santrallerimizin gücünün en az iki misline yükseltilmesi sağlanacaktır (Milli Kaynak Paketleri 1 kitabımız sayfa 9-24).

3.     Ülkemizdeki su kaynağı potansiyelinin değerlendirilmesi için üç temel proje hazırlanmıştır:

A.    Birleşik Barajlar Projesi (Milli Kaynak Paketleri 1 kitabımız sayfa 49-68).

B.    Komşu Ülkelere Boru Hatlarıyla Su Satış Projesi (Milli Kaynak Paketleri 1 kitabımız sayfa 69-74).

C.    Kompost Tesislerinin Yapımıyla Temiz Su ve Gübre Elde Etme Projesi (Milli Kaynak Paketleri 1 kitabımız sayfa 75-82).

4.     Doğu Akdeniz doğalgaz rezervlerinin doğru sondaj yerleriyle açığa çıkarılmasını sağlayacağız.

5.     Karadeniz doğalgazının gerçek ekonomik potansiyelini anlayabilmek için geniş kapsamlı jeofizik-sismik çalışmalar yapacağız.

6.     Türkiye’nin, doğalgaz-petrol boru hatları geçiş bölgesi olması için doğru ve gerçekçi politikalar üreteceğiz.

7.     Düşük kalorili linyitler ve leonarditlerin değerlendirilmesiyle sıvı gübre üreterek gübre ithalatının önüne geçeceğiz.

8.     Volkan camlarından üretilen perlitlerin inşaatlarda mümkün olan her ortamda kullanılmasını teşvik ederek enerji tasarrufu sağlayacağız.

9.     Madencilik projelerimiz hayata geçirecek, ülkemizin birçok bölgesinde maden alma-zenginleştirme istasyonları kuracağız.

10.  Anlık Üretilen Hidrojenin Kullanımı Projesi’ni hayata geçireceğiz. Özel bir kimyasal bileşene (patent başvurusu yapıldığından isim verilememiştir) su eklendiğinde, anlık olarak üretilen hidrojen yakıtı, çevre şartlarında kullanım imkânı sağlamaktadır. Anlık olarak sudan üretilen hidrojen, depolama ihtiyacı duyulmadan, doğrudan, içten yanmalı motorlarda kolaylıkla kullanılabilmektedir.

Kamu Kaynaklı Projelerimiz

1. Toryum Yakıtlı, Tuz Bazlı Nükleer Santral Yapımı

ABD, Kanada, AB, Çin, Rusya ve Hindistan başta olmakla birçok ülkede, özel olarak toryum kullanımına yönelik, Molten Salt Reactors (MSRS) Teknolojisi geliştirilmektedir. Çin, Kanada ile birlikte, Gobi Çölü’nde 2021 yılında yapımına başladıkları ve 2030 yılına kadar bitirecekleri, tamamen toryum kullanılan 2 MW gücündeki ilk ticari reaktör prototipi üzerinde çalışmaktadır. Çok yakın zamanda bu reaktörlerin daha büyük ölçeklerde ticarileşmesi beklenmektedir.

Bir toryum yakıt çevrimi, bir uranyum yakıt çevrimine göre çeşitli potansiyel avantajlar sunabilir.

Dünya'da bulunan toryumun, uranyuma oranla çok daha fazla olması, üstün fiziksel ve nükleer yakıt özellikleri ve azaltılmış nükleer atık üretimi en önemli avantajlarıdır. Toryum yakıtının bir diğer avantajı da, nükleer silahlarda kullanılamamasıdır.

Dünya toryum yatakları açısından en zengin ikinci ülke Türkiye’dir ve bu önemli bir avantajdır. Teknoloji yabancılarda, yakıt bizdedir. Yeniden Refah Partisi iktidarında, mümkün olan en kısa sürede Toryum yakıtlı tuz bazlı nükleer santralleri inşa edeceğiz.

2. Bor Madeninin Lazer+ Kuvvetli Plazma ile Hidrojen Proton ile Füzyonu

Türkiye, Dünya Bor rezervinin %73’üne sahiptir. Bor’dan, kolonya ve deterjan dahil 500 farklı malzeme üretilebilir. Yeniden Refah Partisi olarak önceliğimiz, Bor füzyonu ile enerji üretmek olacaktır.

Projenin Basit Anlatımı:

B11+H+= kararsız B12 oluşur. Kararsız B12, 3 adet Helyum’a parçalanır. Parçalanma sırasında radyasyonu olmayan çok büyük bir enerji açığa çıkar. Bu proje tamamlandığında Türkiye’nin enerji problemi kalmayacaktır.

 

 

 

 

MİLLİ SAVUNMA SANAYİİ POLİTİKAMIZ

Yeniden Refah iktidarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hem bölgesinde hem de dünya genelinde büyük bir caydırıcı güç olmasını sağlamak, savunma sanayiinde gelişimi, ilerlemeyi, sürdürülebilir üretim ve istihdam oluşumunu sağlayacak, mevcut savunma sanayii teknoloji yatırımlarının yüksek bir iveme ile artmasını sağlayacağız.

Milli ve yerli savunma sanayimizin gelişimine önemli ölçüde destekler vererek, NATO’ya bütünleşmiş ve bağımlı hale gelim silah ve savunma sistemlerimize alternatifler üreteceğiz. Milli ve yerli savunma sanayii yatırım ve üretimlerimizi mutlaka D-8 Ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler ile ortak protokollerle yaygınlaştıracak, savunma sanayii ihracat pazarını genişletecek, kurulan ortaklıklar sayesinde karşılıklı üretim bilgisi paylaşımında bulunacak ve üretim maliyetlerini düşüreceğiz.

Yapacağımız yeni yatırımlarla, D-8 Ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler ile birlikte kuracağımız yeni ortaklıklarla, 2028 yılında dünya pazarına yapacağımız savunma sanayii ihracatını 30 milyar Dolar seviyesine çıkaracağız.  

Milli Muharip Uçak, İHA, SİHA, Milli Muharip İnsansız Uçak, İnsansız Deniz Aracı ULAQ gibi kara, hava, deniz silah ve savunma sistemlerinin her birine yapılan yatırımları arttıracak ve savunma sanayimizi %100 yerlilik ve millilik oranına ulaşma hedefiyle destekleyecek ve geliştireceğiz.

İçinde bulunduğumuz çağın en tehlikeli terör türlerinden olan Biyolojik Terör ve Siber Terör unsurlarına karşı milli ve yerli savunma sanayimizde yeni alanlar ve yatırımlar yaparak savunmamızı güçlendireceğiz. İnsanlığın yeni adresi olacak uzayla ilgili çalışmalara hız verecek, bu alanı yeni yatırımlar ve teşviklerle güçlendireceğiz.

 

 

 

EKONOMİ POLİTİKAMIZ

Ekonomi politikalarımızın büyümeyi hızlandırmak adına gerekli sermayeyi hızlı temin etmek için yoğun dış borçlanmaya odaklanılması ve dış kaynaklı sermayenin döviz getirisi olmayan ihracat dışı sektörlere ve özellikle alt yapı yatırımlarına kullanılması ödemeler dengesini bozmuş ve cari açık üreten büyüme modeli oluşmuştur. Böylece başlangıçta tercih olan yüksek faiz düşük kur politikası bir zaruret haline dönüşmüş ve ekonomiyi ağır borç ve borç faizi servisi altına sokmuştur.

Uzun vadeli stratejik planlama ve programlama gerektiren ve geri dönüşü görece daha uzun vadede gerçekleşen yatırım harcamaları yerine kısa vadeli taleplerin artmasıyla oluşan ve etkisi hemen oluşan tüketim harcamaları özendirilmiş ve açıktan teşvik edilmiştir. Dolayısıyla katma değeri yüksek ürün ve bu ürünleri yapabilecek nitelikli işgücü değil niteliksiz işgücü üreten ekonomik yapı ortaya çıkmıştır. Nispeten yetersiz olan yatırım harcamalarının büyük çoğunluğu konut, yeni inşaat ve alt yapı yatırımlarına kanalize edilmiştir. Dolayısıyla üretime, nitelikli istihdama, teknolojiye ve verimliliğe gerekli önem verilememiş ve Türkiye ekonomisinin üretim kapasitesini gelişmiş ülkelerin seviyesine yaklaştıracak atılımlar gerçekleştirilememiştir.

Nitelikli işgücünü kaybeden, teknoloji geliştirme ve verimlik arayışından uzaklaşan, üretim yapısı yatırım ve ara malı üretiminden nispeten kopmuş ve küresel manada rekabet gücü oluşturabilmek sadece ucuz işgücüne ve yüksek kur politikasına indirgenmiş ve son on yılda bu politikalar zarurete dönüşmüştür. Bu yaklaşım beraberinde mutlak fakirliği getirmiş ve toplumun tüm kesimlerinde hissedilmeye başlamıştır.

Yeniden Refah Partisi olarak diyoruz ki; genel görünümünü ortaya koyduğumuz ve Türkiye’nin kalkınma hamlelerini destekleyemeyen;

·        İstihdam Politikalarını,

·        Ücret Politikalarını,

·        Borçlanma Politikalarını,

·        Para Politikalarını ve

·        Kalkınma Politikalarını

değiştireceğiz ve sağlam bir ekonomi inşa edeceğiz. “Önce insan” ilkesini tam manasıyla hâkim kılacağız. Önceliği sermaye olan ekonomik sistemin hizmetine sunulan insan kaynağı ve işgücü yönetimine değil insanımızın saygınlık, onur ve refahına hizmet edecek ekonomik sistem kurmaya odaklanacağız.

Sistemi değil insanı merkeze alan, hak ve adalet ekseninde sadece üretim odaklı devleti ve milleti borca esir etmeyen, kendi kaynaklarıyla yatırım, üretim, ihracat yapabilen, istihdam üreterek sürdürülebilir ekonomik büyümeyi temin edecek yeni bir ekonomi inşa edeceğiz. Böylece istikrarlı, güçlü ve dışa bağımlı olmayan bir ekonomik yapı içerisinde bütün vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının kolay, bol, ucuz ve kaliteli olarak karşılanabildiği refah toplumuna geçeceğiz.

Yeniden Refah iktidarında,

• Herkesin isteyerek çalıştığı saygın bir işi olacak, herkesin insanlık onuruna yakışır bir ücreti olacak ve herkes emeğinin karşılığını tam olarak alacaktır.

• Türkiye ekonomisi planlı ve programlı işleyecek, borçlanmadan üreterek büyüyecek ve yüksek teknoloji ihracatıyla zenginleşecektir.

Yeniden Refah Partisi iktidarında, devlet ayrıcalıklı bir azınlığın menfaati için değil, bütün vatandaşların iş bulup çalışabilmesi ve üretime katılabilmesi için ekonominin isleyişinde aktif rol alacaktır. Türkiye ekonomisini aziz milletimizin her ferdine isteyerek çalıştığı saygın bir iş imkânı oluşturabilir duruma getirmek tek önceliğimiz olacaktır. Tam istihdam politikası ekonomi politikalarımızın temelini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda ekonomi politikaları eğitim, bilim ve teknoloji, sanayi ve ticaret politikaları ile bütünlük arz edecek şekilde eş zamanlı ve birlikte planlanacak ve uygulamaya konulacaktır. Kurulacak bilim kurulları marifetiyle bilime, akla ve en önemlisi Türkiye şartlarına en uygun planlamaları yapacağız.

Sadece ve sadece çalışmayı ve istihdamı özendireceğiz, her türlü işsizliği önleyici adımları atacağız. Mevcut işgücü potansiyelimizi üretim kapasitemizi arttırmak adına en verimli şekilde istihdam edeceğiz ve işgücümüzü girişimci ruhuyla geliştirmek için yatırımlar yapacağız.

İş güvenliği ve sağlığı sistemini işlevsel hale getireceğiz. Sisteme kağıt üzerinde formalite ve maliyet odaklı bakış açısı yerine sistemin çalışanların en doğal hakkı anlayışını hâkim kılarak çalışanların her anlamda güvenliğini garanti altına alacağız.

Meslek standartlarını yeni neslin beklentileri ve teknolojinin gerektirdikleri doğrultusunda dinamik bir yapıya ayak uydurabilecek tarzda yeniden oluşturacağız ve meslek kültürünü ve dayanışmasını güçlendireceğiz. Meslek birlikleri ve odaların sorumluluklarını ve buna bağlı olarak denetimlerini ve hesap verebilirliklerini arttıracağız. Ömür boyu oda başkanlığı ve sendika başkanlığı sultasına son vereceğiz.

Kamu ve işçi sendikacılığını çalışanların menfaatlerini ve sunulan hizmetlerin kalitesini arttırabilecek yapıda şeffaf ve yaygın hale getireceğiz.

Türkiye’de çalışanların yaklaşık dörtte biri asgari ücretle geçinmektedir. Asgari ücretin hesaplanmasında, çalışanların haklarının tam olarak verilebilmesi için enflasyon oranında artışa ilave olarak ülke ekonomisinin büyüme oranı kadar ek artış yapılması yani Türkiye ekonomisinin büyümesiyle oluşan refah payının asgari ücretliye de adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayacağız.

Yeniden Refah iktidarında, maaşları baskılayan, emek sahiplerinin hakkını vermeyen ve emekçileri borca esir eden bu yanlış ücret politikasını değiştireceğiz. Herkesin insanlık onuruna yakışır bir ücret almasını temin edeceğiz. Hiçbir geliri ve varlığı olmayan vatandaşlara asgari ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde katkı sağlayacağız. Ücret artışlarını enflasyon ve refah payı göz önünde bulundurularak planlayacağız. Sadece yılbaşından yılbaşına değil, yıl içerisindeki enflasyona bağlı satın alma kayıplarını telafi edecek bir sistemi uygulamaya alacağız.

Artan refahın toplumun her kesimine adil bir şekilde dağıtılması için gerekli tüm önlemleri alacak, yasal düzenlemeleri yapacağız. Gelir dağılımında üretim faktörleri, bireyler ve bölgeler arasında adaleti sağlanmak, milli geliri reel olarak artırmak ve vatandaşlarımıza gerçek manada yansıtmak için her türlü tedbiri alacağız. 

Emeğiyle geçinen isçi, memur ve emekli gelirleri üzerinden alınan vergileri kaldıracağız.

Yeniden Refah Partisi iktidarında, herkesin isteyerek çalıştığı saygın bir işi, herkesin insanlık onuruna yakışır bir ücreti olacak ve herkes emeğinin karşılığını tam olarak alacaktır. Her türlü ekonomik sömürü ortadan kaldırılacak, emek harcamadan kazanç yolları kapatılacak ve nimet-külfet dengesi sağlanarak anayasal güvence altına alınacaktır. Hiç kimse emeğiyle hak ettiğinden bir kuruş fazla veya bir kuruş eksik almayacaktır.

Yeniden Refah iktidarında, Türkiye ekonomisi planlı ve programlı işleyecek, borçlanmadan üreterek büyüyecek ve yüksek teknoloji ihracatıyla zenginleşecektir. Klasikleşmiş, hiçbir bağlayıcılığı olmayan ve verimsiz kalkınma planları hazırlamak yerine, küresel gelişme ve eğilimleri yerinde takip edecek ülkemizin özelliklerine uyumlu şekilde sentezleyecek ana strateji belgeleri ve buna bağlı uygulama planları hazırlayacağız. Amacı, hedefleri, çıktıları ve başarı kriterleri baştan bilimsel olarak belirlenmiş ve sonuç değerlendirmesini sürecin en önemli bileşeni haline getiren planlamalar yapacağız. Bu doğrultuda “Gelecek Planlama Kurumu”nu kuracağız.

Yeniden Refah iktidarında, Türkiye ekonomisi planlı ve programlı işleyecek, borçlanmadan üreterek büyüyecek ve yüksek teknoloji ihracatıyla zenginleşecektir. Borçlanmanın her türlüsünü kontrol altına alacak ve bütçe disiplini veya mali kuralın ötesinde Merkezi ve Yerel yönetimlere denk bütçe yapma zorunluluğunu getireceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, Türkiye ekonomisi planlı ve programlı işleyecek, borçlanmadan üreterek büyüyecek ve yüksek teknoloji ihracatıyla zenginleşecektir. Kendi kaynakları ile yatırım yapabilen, ithalata bağlı kalmadan yetişmiş insan gücüyle katma değerli üretim yapabilen, dış ticaret fazlası veren güçlü bir reel ekonomi inşa edeceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, Türkiye ekonomisi planlı ve programlı işleyecek, borçlanmadan üreterek büyüyecek ve yüksek teknoloji ihracatıyla zenginleşecektir. Başta ara mallar ve yatırım malları olmak üzere bütün ithal ürünleri ikame edici üretim modelleri öncelikli olarak teşvik edilerek desteklenecektir. İhracatı kolaylaştırmaya ve teşvik etmeye yönelik her türlü tedbir alınacak, gereksiz formaliteler ve istisnalar ortadan kaldırılarak mevzuat bütüncül bir yaklaşımla yerli üretimin artmasını sağlayacak şekilde yeniden hazırlanacaktır. Bu kapsamda girişimcilerimizin yüksek katma değerli üretimi ve ihracatı arttırıcı faaliyetleri faizsiz kredi imkânları ile desteklenecektir. Artan ihracat ve ikame edilen ithalat ile dış ticaret fazlası sağlanacaktır.

Devlet olarak yüksek teknoloji üretimine doğrudan yatırım yaparak ve özel sektörü yüksek teknoloji ürünleri imalatına teşvik edeceğiz. Hibe kültürüne dayalı, sadece belirli bir kesime fon aktarımı şeklinde işleyen verimsiz ve son mamul üretemeyen teşvik ve destek sistemi, veriye dayalı analizler ile yeniden oluşturulacaktır. Bütün kaynaklar yüksek katma değerli mal ve hizmetlerin üretiminde, nitelikli istihdamın ve yüksek teknoloji ihracatının desteklenmesinde kullanılacaktır.

Güçlü ve istikrarlı Türk Lirasının sağlıklı bir ekonomi için hayati önem taşıdığı yaşadığımız son gelişmelerden net ve tartışmasız olarak ortaya çıkmıştır. Borca dayalı mevcut para sistemi yapısı gereği sermaye açığı bulunan gelişmekte olan ülkelerin para birimlerini zayıflatmakta ve istikrarsızlaştırmaktadır. Para ile reel değerler arasındaki dengeyi istikrarlı ve sürdürülebilir bir şekilde sağlayabilecek yeni bir parasal sistem kurulması kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir. Mevcut para sisteminin yol açtığı karşılıksız para piyasaya arz edilmeyecektir. Enflasyonla mücadele para politikasının asıl amacı ve sürdürülebilir büyümenin yapı taşı haline getirilecektir. Enflasyonun ücretler üzerindeki olumsuz etkisini, sadece yılbaşından yılbaşına değil yıl içerisinde sebep olduğu satın alma kayıplarını da telafi edecek bir uygulama ile düzelteceğiz.

Salt parasal veya finansal politikalar veya araçlar ile kalıcı olarak Türk Lirasının güçlü ve istikrarlı kılınmasının mümkün olmadığının bilincindeyiz. Kendi kaynakları ile yatırım yapabilen, ithalata bağlı kalmadan yetişmiş insan gücüyle katma değerli üretim yapabilen ve dış ticaret fazlası veren güçlü bir reel ekonomi için gerekli yapısal reformları süratle hayata geçireceğiz. Böylece, doğru yönetilen Türk Lirası ile üretime dönük yerli ve yabancı yatırımcının ihtiyaç duyduğu güven ortamını sağlamış olacağız.

Gerçek kalkınma ve ilerleme için, sömürge tipi sanayi faaliyetleri yerine, bütünleşmiş yapıda olan ve gerçek sanayi hamlelerini tercih edeceğiz. Yatırım, üretim ve sanayileşmeyi engelleyen bütün mali ve idari düzenlemeleri ortadan kaldıracak, sanayileşmeyi ve teknolojik ilerlemeyi koruyup geliştirmek için gerekli zihniyet, mevzuat ve idari yapı değişikliğinin gerçekleşmesini sağlayacağız. Yurt sathında ağır sanayinin temel hammaddesi olan yassı çelik üretiminin arttırılmasına, ağır sanayi için son derece önemli olan ara mallarını üretecek sanayinin kurulmasına önemli teşvikler ve destekler vereceğiz. Ekonomik faaliyetlerin temel taşlarından KOBİlerimizi, yeterli ölçüde, şeffaf, adil, kolay ve süratli bir şekilde destekleyecek, bu alandaki bürokratik süreçleri sadeleştireceğiz.

Ülkemizde bulunan 300'den fazla OSB, 1000'e yakın Sanayi Sitesi, 80'e yakın teknopark ve hiç işletilemeyen Endüstri Bölgelerinin daha etkili ve verimli şekilde çalışmalarını sağlamak için her türlü desteği vereceğiz. Yüksek teknoloji üretimini desteklemek için teknoparklar, gerekli kriterleri sağlayan OSB'ler ve endüstri bölgelerini Yüksek Teknoloji Gelişim Bölgeleri olarak yeniden yapılandıracağız. Ayrıca Yüksek Teknoloji Gelişim Bölgesi sınıfına giremeyecek OSB'ler ile sanayi sitelerini “Ekonomik Gelişim Bölgeleri” olarak yeniden teşkilatlandıracağız.

Yurt genelinde kurulacak sanayi ve teknoloji tesislerinin konumlarını belirlerken, bölgelerin ihtiyaçlarını ve ekonomik etütlerini göz önünde bulunduracağız. Devlet öncülüğünde kurulacak bu tesislere, bölgedeki özel sektör firmaları ve bu tesislerde çalışanların ortak olmasını teşvik edeceğiz.

 

 

HUKUK POLİTİKAMIZ

“Güçlüyü değil, hakkı ve haklıyı üstün tutan bir adalet sistemini tesis edeceğiz.”

Dr. M. Ali Fatih Erbakan

 

Özellikle son yıllarda yaşanan hak ihlalleri ve yargılama süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar, vatandaşların yargı organının adalet dağıtma işlevine duydukları güvenin azalmasına neden olmaktadır. İki yıl süren OHAL süreci sonrasında yüksek yargı organlarında yapılan değişiklikler ve Başkanlık sistemine geçiş için yapılan uyum düzenlemeleri sonucunda, yargı üzerindeki yürütme etkisinin arttığını, yargı kurumlarının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerliliğinin sorgulanır hale geldiğini görüyoruz.

Son dönemde kamuoyuna yansıyan ceza yargılamalarında yaşanan sorunlar, özellikle toplumun vicdanını derinden yaralayan dava süreçlerinde yaşanan belirsizlik ve öngörülemezlikler, toplumun adalet duygusuna zarar vermekte, yargı erkine duyulan güveni ciddi bir şekilde zayıflatmaktadır. Cinayet davaları ile istismar ve tecavüz davalarında uzayan dava süreçleri, mahkeme süreçlerinin olağan seyri ile toplum baskısı üzerine dava sonuçlarında değişikliğe gidilmesi, kimi durumlarda ise dava devam ederken mahkeme heyetinin değiştirilmesi, hamile tutukluların tahliye edilmemesi gibi uygulamalar, bağımsız ve tarafsız yargılanma hakkına halel getirmekte, yargı organlarına duyulan güvene onarılması güç zararlar vermektedir.

Mevcut hukuk düzenimiz, suça karşı caydırıcı olmaktan öte, neredeyse teşvik edici bir hale gelmiştir. Suç ve dava istatistiklerinde yıldan yıla yaşanan artışlar, verilen cezalarda yaşanan adaletsizlikler, ateş düşen ocakları söndüremeyen cezalar durumun vahametini özetler niteliktedir. 2020 yılında 1,9 milyon olan suç davası sayısı, 2021 yılında 2,5 milyona ulaşmıştır. Toplam dava sayısı ise 2,8 milyondan 3,3 milyona ulaşmış, sadece 2021 yılında 2,5 milyon dava mahkûmiyetle sonuçlanmıştır. Uyuşturucu kullanımı ve ticareti kapsamında 2020 yılında açılan dava sayısı 315 bin iken, 2021 yılında 423 bine yükselmiştir.

Yeniden Refah iktidarında, adil düzen esaslı bir hukuk sistemini getireceğiz. Bu sistemi oluştururken; kuvvetlinin değil haklı olanın üstün olduğu bir anlayışı benimseyerek; yaşantımıza, inanışımıza, örf ve adet kurallarımıza, objektif ve sübjektif ahlak kurallarımıza, değerlerimize göre hareket edeceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, Yasama, Yürütme ve Yargı organlarının birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılması ve birbirinden bağımsız olmasını sağlayacağız. Böylece Yargının, Yönetenler üzerindeki vesayeti ile Yöneticilerin Yargı üzerindeki vesayetine son vereceğiz. Din, dil, ırk, gelir düzeyi ayırt etmeksizin “herkes için hak, herkes için adalet” tesis edecek, milletimizin yargıya olan güveni artıracağız.

Bu yeni hukuk sistemi ile ulaşmak istediğimiz bir diğer hedef ise yargılama ve tutukluluk sürelerini azaltmaktır. Milli Görüş olarak, “geciken adaletin adalet olmadığının” bilincine sahibiz. Yeniden Refah iktidarında “Türk hukuku ağır aksak yürüse de gideceği yere mutlaka varır.” anlayışı terk edilecek; “Türk hukuku gideceği yere hemen varır.” anlayışı hâkim kılınacaktır. Uyuşmazlıkların çözümünde “barışçıl yollar” olarak telakki edilen tahkim ve arabuluculuk uygulaması daha etkin ve verimli hale getirilecektir.

Yeniden Refah iktidarında, milletimize armağan edeceğimiz “Yeni, milli ve yerli bir anayasa” yapılacaktır. Türkiye’de mevcut anayasa 12 Eylül Rejiminin halen daha kalıntılarını bünyesinde barındıran bir anayasa olup, bugüne kadar 20’den fazla kez bir takım rötuşlar yapılmaya çalışılmış, ancak tam manasıyla uygun bir hale getirilememiştir. Türkiye, uluslararası bir kuruluş olan Dünya Adalet Projesi’nin adalet ve hukuk alanındaki değerlendirmelerine göre 138 ülke arasında adalette 117. sırada yer almaktadır. Bu rakamlar, yapılan anayasa değişikliklerine rağmen, Türkiye’de adalet açısından istenilen noktaya gelinemediğinin göstergesidir. Hukuk alanında ilerleme kaydedilemediğinin bir diğer göstergesi ise mevcut hapishanelere ek olarak yapılan yeni hapishanelerdir. Sadece 2021 yılında Adalet Bakanlığı tarafından 39 adet yeni hapishane yapılması söz konusudur. Artık mevcut anayasanın yerine yeni bir anayasanın getirilmesi gerektiği açıktır. Hakkı üstün tutan, adaleti temel alan bir anayasanın ve bütün toplum kesimlerine, her vatandaşına adil bir şekilde yaklaşacak bir devletin, bir işleyişin ortaya çıkmasına vesile olacak, toplumsal mutabakat ile hazırlanmış yeni bir anayasanın yapılması son derece önemlidir. Milli Görüş olarak, yıllardır ifade ettiğimiz üzere, bu millete, bu güzel ülkeye yeni, yerli, milli ve sivil bir anayasayı iktidarımızda armağan edeceğiz.

Genel bir yaklaşımla, hukuk sistemine olan güveni artırırken, yargı karar sürelerini kısaltırken, ülkemizi yeni, milli ve sivil bir anayasaya kavuştururken, öncelikli olarak çözüme kavuşturmak üzere özellikle üzerine odaklanacağımız meseleler de vardır: 

·        “Süresiz nafaka mağduriyetinin giderilmesi”,

·        “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun aile bütünlüğünü bozucu maddelerinin ayıklanması”,

·        “Başıboş sokak köpeklerinin yaşam şartlarının düzenlenmesi”,

·        “Sağlıkta şiddet yasasının yeniden düzenlenmesi”,

·        “Başta gençlerimizin olmak üzere toplumumuzun genel ve ahlaki yapılarını bozmaya yönelik faaliyetleri olan dernek ve vakıflara yapılan yurtiçi ve yurtiçi desteklerin düzenlenmesi”,

·        “Toplumun genel ahlak yapısını bozan LGBT derneklerinin kapatılması”,

·        “eğitim sistemimizin milli refleksler göstermesinin önündeki en büyük engellerden olan Fulbright anlaşmasının sonlandırılması”,

·        “kamuda ehliyet ve liyakate dayalı bir atama/tayin sisteminin getirilmesi”,

·        “aile bütünlüğünü önleyen uygulamaların sonlandırılmasına ilişkin düzenlemeler”,

·        “öğretmenlik meslek kanununun hak ve meslek itibarı gözetilerek yeniden düzenlenmesi”,

·        “özel sektörde çalışan öğretmenlerin taban maaş uygulamasına geçirilmesi”,

·        “sosyal medya yasasının yeniden düzenlenmesi”,

gibi düzenlemeleri toplumun tüm kesimleriyle bir araya gelerek, ortak akılla çözüme kavuşturacağız.

Hukuk alanında yapacağımız düzenlemelerle çözüme kavuşturacağımız en önemli hususlardan biri süresiz nafaka meselesidir. Mevcut durumda, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra eşlerin ödedikleri yoksulluk nafakası süresizdir. Bu husus nafaka alacaklısı bakımından adeta sosyal bir güvenlik gibi garanti teşkil etmekte, nafaka borçlusuna ağır bir yük yüklemekte ve ayrıca evlilik dışı ilişkileri de teşvik etmektedir. Ayrıca hayatının sonuna kadar nafaka ödeyeceğini düşünen çiftler boşanma kararını geciktirmekte ya da ertelemekte, özellikle yaşanan zorlukları gören gençlerimizin evlilik müessesesinden uzaklaşmaları teşvik edilmektedir. Ayrıca huzurun hâkim olmadığı bu tip evlerde, maalesef psikolojik ve sosyolojik sorunları olan çocuklar topluma kazandırılmaktadır. Dolasıyla nafaka süresinin tespit ve tayininde gerekli düzenlemeler, hak ve adalet ekseninde yapılacaktır. Nafaka süresi, evlilik süresi ve boşanan eşlerin kusuru dikkate alınarak belirlenecektir. Nafaka miktarının tespitinde, boşanacak eşlerin yaşı, iş ve gelir durumları, müşterek çocuk olup olmadığı, eğitim seviyesi gibi bazı objektif kriterlerden istifade edilecektir. Nafakasını alamayan veya nafaka süresi dolduğu halde geçim derdi yaşayan ihtiyaç sahibi eşlere destek olmak üzere devlet yardımı ve istihdam mekanizmaları devreye alınacaktır.

Yeniden Refah iktidarında, ele alacağımız bir diğer husus İstanbul Sözleşmesinin devamı niteliğinde olan 6284 sayılı kanunun aile bütünlüğünü bozucu maddelerinin ve Medeni Kanundaki uzantılarının ayıklanmasını sağlamak olacaktır. Kadının beyanının esas alınmasında delil veya tanık şartı getirilecektir. Kanunlar tabiatı gereği önleyici değil caydırıcıdır. Suç olmadan ceza vererek suçun önlendiğini iddia eden anlayış hukukun en temel ilkelerinden olan ve masumiyet karinesi olarak bilinen “kusur olmadan ceza olmaz” ilkesine yani Anayasamızın 38. maddesindeki “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” kanununa açıkça aykırıdır. Ayrıca bu durum Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesindeki “kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz” hükmüyle de çelişmektedir. Kadın ve erkek için hak ayrı arı aranmaz, hak insan için aranır.

Yeniden Refah iktidarında, hayvan haklarına yönelik düzenlemeler de yapacağız. Eşref-i mahlûk olan bizler, Yüce Allah’ın bizlere emanet etmiş olduğu hayvanlara gerekli dikkati, özeni ve ilgiyi göstermek durumundayız. Hayvana yönelik şiddeti, inancımız ve emanete göstereceğimiz özenle koruma altına alacağız. Hiçbir canlıya, hak etmediği bir muamelenin yapılmasına asla izin veremeyiz. Bu hususta hayvan haklarını korumak üzere gerekli yasal çerçeveyi inancımız ve değerlerimiz çerçevesinde oluşturacağız. Bu düzenlemeleri yaparken, milletimizin kâbusu haline dönüşmüş olan, ölüm ve yaralanmalara sebebiyet veren başıboş sokak köpekleri sorununu da çözüme kavuşturacağız.

Başıboş sokak köpeklerine zarar verilmeden, itlaf edilmeden şehirlerimizden uzaklaştırılmalarını sağlayacak ve yaradılışlarına ve tabiatlarına uygun şekilde, rahatlıkla yaşamlarını sürdürebilecekleri barınaklara kavuşmalarını sağlayacağız. Hayvan severlerin talep etmeleri halinde, belirli bir eğitimin ardından oluşturduğumuz barınaklarda istihdam edilmelerini sağlayacak, böylece sürekli olarak hayvanlarımızın şefkat dolu bir ortamda yaşamalarını sağlayacağız. Bu sorunun sadece barınaklarla çözüme kavuşturulamayacağını da çok iyi biliyoruz. Bu sorunu kökünden çözmek üzere, köpek ticareti, köpek sahiplenme, sahiplenilen köpeği terk etme hususlarında yasal çerçeve oluşturacağız. Köpek sahiplenme sürecini psikolojik testler ve ruhsatlandırma gibi ön koşullara bağlayacağız. Sokak köpeklerini sahiplenen vatandaşlarımıza su ve elektrik faturalarında indirim yapılması, emlak, çevre ve temizlik vergilerinde belirli oranlarda muafiyet getirilmesi gibi teşvik edici uygulamalar getireceğiz. Köpeklerini terk eden vatandaşlarımıza ise para cezası ve düzenli vergilendirme getireceğiz.

Toplumumuz içerisinde “Yeni Sosyal Medya Yasası” olarak bilinen Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile internet haber sitelerinin 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamına alınması öngörülmektedir. Yalan haberlere, basın etiğine aykırı eylemlerden önemli mağduriyetlerin yaşanması söz konusudur. Ancak başta kıymetli basın emekçilerimiz olmak üzere, sosyal medyayı kullanan her kesim Yeni Sosyal Medya Yasası’nın hatalı olduğunda hemfikir olmuş durumdadır.

Bu amaçla, Yeniden Refah iktidarında, Yeni Sosyal Medya Yasası’nı basın ifade özgürlüğünü koruyacak şekilde güncelleyeceğiz. Bu Kanunu, özellikle gençlerimizi ifsat eden, onları intihara, uyuşturucuya, eşcinselliğe, şiddete ve çeşitli sapkınlıklara özendiren, dijital medya üzerinden toplumumuzu bağımlı hale getirmeyi amaçlayan türlü sosyal medya platformundan korumak üzere yeniden ele alarak düzenleyeceğiz. Sosyal medyadan etkilenerek; deizm, ateizm, uyuşturucu, cinsiyet karmaşası gibi yanlışlara itilen, intihara, eşcinselliğe, cinsiyet değiştirmeye, alternatif aile arayışlarına giren gençlerimizi bu ifsat projelerinden, Irkçı Emperyalizmin ve Siyonizmin pençesinden kurtaracağız.

Basın etiği çerçevesinde kalarak, medyamızı daha özgür bir hale getireceğiz. Nispeten daha küçük yayın kuruluşlarını desteklemek üzere, küçük gazetelerimizin menfaatine devlet olarak dağıtım birimi kuracak ve dağıtım tröst oluşumlarının önüne geçeceğiz. Bu çalışmamızla ülkemize son derece faydalı işler yapan tüm gazetelerin daha müreffeh bir şekilde ayakta kalmalarını sağlayacağız.  

Yeniden Refah iktidarın, başta LGBT dernekleri olmak üzere, toplumumuzu ahlaken çökertmeye yönelik dernek ve vakıfları kapatacağız.  Yurtdışından dernek ve vakıflara aktarılan mali kaynakları kontrol ve denetim altına alacağız.  Eşcinsellikle ilgili psikolojik destek veren rehabilitasyon merkezlerini kuracak ve evlatlarımızı bu çukurdan çekip kurtaracağız.

 

 

 

 

GENÇLİK POLİTİKAMIZ

“Para kaybedebilirsiniz, bunu yeniden çalışarak kazanabilirsiniz. Allah (CC) muhafaza, toprak da kaybedebilirsiniz, toprağı da tekrar savaşarak geri alırsınız. Ama bir nesli kaybettiğiniz zaman bunu bir daha kazanmanız mümkün değildir. Onun için önce ahlak ve maneviyat.”

Dr. M. Ali Fatih Erbakan

 

Gençlerimize, Milli Görüş’ün ikinci 40 yılında Erbakan Hocamızın hayatı boyunca ilmek ilmek işlediği ve tohumlarını her bir kilometre kareye ektiği maddi ve manevi kalkınma ülküsünün yegâne temsilcileri olarak çok hayati vazifeler düşmektedir. Gençlerimizin bu vazifelerini idrak etmeleri ne denli önemli ise, bu vazifeleri gerçekleştirebilecekleri şartların ve olanakların kendilerine sunulması da o denli önemlidir.

Yeniden Refah Partisi olarak, gençlerimizi çağın gereklerine uygun bir gençlik ortamında yaşatmayı ve gelişimlerini sağlamayı önde gelen hedeflerimiz arasında tutmaktayız. Bu nedenle gençlerimiz için her biri birbirinden değerli birçok projeyi hayata geçireceğimizi beyan ediyoruz.

Yeniden Refah Partisi olarak ile adımımız Gençlik Bakanlığı’nın kurulması olacaktır. Ülkemizde, başta ekonomi ve istihdam alanı olmak üzere, yaşanan çeşitli olumsuzlukların, gençlerimiz üzerindeki moral bozucu edici etkilerine karşı gençlerimizin psikolojik olarak desteklenmesi, Gençlik Bakanlığı’nın önde gelen görevleri arasında yer alacaktır. Yaş aralıklarına göre uzman psikologlar/psikolojik danışmanlar aracılığıyla gençlerimizin endişelerini gideren, güven telkin edici, hayata ve geleceğe hazırlayan görüşmeler, uzmanlar tarafından belirli aralıklarda uygulanacaktır. Hiçbir genç, geleceğini planlarken yalnızlığa mahkûm olmayacaktır.

Gençlik Bakanlığı bünyesinde iller ve ilçeler bazında kurulacak komisyonlar marifetiyle, gençlerimize okul ve iş ortamlarında sosyal ve psikolojik destek sağlayacağız. Ayrıca Gençlik Bakanlığımız bünyesinde milli ve manevi değerlerine bağlı bir neslin ihyası için Milli Gençlik Maarif Ajansı”nı kuracağız.

Yeniden Refah İktidarında, ülke yönetiminde geçlerimize daha geniş alanlar açacağız. Başka Gençlik Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatlarında olmak üzere, çeşitli kurum ve kuruluşlarda görevlendirilecek genç bürokrat adaylarımızın, ülkemiz açısından çok büyük öneme haiz stratejik görevlere getirilmeden önce zorunlu “Nizam-ül Mülk Hazırlık Programı” kapsamında belirlenen protokoller çerçevesinde eğitim alması sağlanacaktır.

Gençlerimizin, ülkemiz siyaset arenasında temsilinin daha yüksek bir oranda gerçekleşmesi ve toplumumuzun her kesiminden genç siyasetçilerin yetişmesi amacıyla Gençlik Bakanlığı bünyesinde düzenleyeceğimiz siyaset okulları, organizasyonları ve eğitimleri kapsamında diplomalı genç siyasetçiler yetiştireceğiz.

Gençlik Bakanlığımız bünyesinde, sanat ve sanata duyarlı bir neslin inşası için “Sanatsal Kalkınma Başkanlığı”nı tesis ederek gençlerimizin sanata olan ilgi düzeyini artırıcı projeleri gerçekleştireceğiz.

Yeniden Refah İktidarında gençlerimizin sosyal haklarını güçlendireceğiz. Eğitim hayatı devam eden hiçbir gencimiz internet aboneliklerinde vergi ödemeyecek ve bu hizmetten kaynaklı mali yükümlülükleri Bakanlığımız bütçesinden karşılayacağız. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yapılan gelir testleri sonucunda, yeşil kart almaya hak kazanan gençlere, kamu işe alımlarında ve İŞ-KUR bünyesinde pozitif ayrımcılık yapmak üzere yasal düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Genel Sağlık Sigortası uygulamasından olumsuz etkilenen gençlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesini ve sosyal yardımlardan gençlerimizin hak ettikleri payı almalarını sağlayacağız. Çocuk işçiliğini önlemeye yönelik sert ve tavizsiz önlemleri ivedilikle alacağız.

Gençlerimizin eğitim ve seyahat amaçlı ilk pasaport başvurularında, harç alınmamasını bir defaya mahsus olmak üzere de gidiş-dönüş uçak biletlerinin devlet tarafından karşılanmasını sağlayacağız.

Gençlerimizin eğitim için aldıkları mevcut geri ödemeli devlet kredilerinin, gençlerimizin istihdam şartları sağlandıktan 2 yıl sonrasında başlayacak şekilde ve faizsiz olarak gerçek bir devlet desteği haline gelmesini sağlayacağız. İktidarımızla birlikte, bu kredi uygulamasına son vererek aynı tutarda karşılıksız burs destek sistemini tesis edeceğiz.

Ailelerimizin kümülatif geliri üzerinden toplam gelir, ailede bulunan fert sayısına bölündüğünde, geliri asgari ücretin 1/3’ü oranından az olan tüm gençlerimizin geri ödemesiz burs almaya hak kazanmasını sağlayacağız. Ayrıca hangi yaş ve eğitim seviyesinde hizmet verdiği fark etmeksizin tüm devlet yurtlarının kapasitesini ve konforunu arttıracağız. Bu sayede modern hale getirilmiş devlet yurtlarımızın, gençlerimizin barınma ihtiyaçlarını karşılamak için ilk tercihleri haline gelmesini sağlayacağız.

Yeniden Refah İktidarında, sorunları dinlenen ve fikirlerine önem verilen bir gençlik oluşturacağız. Gençlerimizin her türlü öneri, sorun ve taleplerinin ivedilikle cevaplanabilmesi ve çözüme kavuşturulabilmesi amacıyla kendilerine tanımlanmış şifreleriyle giriş yapabilecekleri bir dijital platform kuracağız. Aynı zamanda Gençlik Bakanlığı’na bağlı olarak her ilimizde fiziki olarak kuracağımız Gençlik İletişim Merkezleri aracılığıyla gençlerimizin sürekli olarak yanında olacağız.

Yeniden Refah İktidarında, gençlerimizin geleceğe ilişkin planlarını gerçekleştirmelerinin önündeki engelleri kaldıracağız. 18 yaşını doldurmuş her gencimize dijital web ve mobil tabanlı bir uygulama üzerinden sadece kültürel etkinliklerde kullanılmak üzere her yıl bir defaya mahsus olmak üzere hesaplarına 2.000 TL hibe edeceğiz. 24 yaş altındaki gençlerimizin ilk bilgisayar ve telefon alımlarında bir defaya mahsus olmak üzere vergi iadesi yapacağız.

Gençlerimizin yuva kurmalarına destek olmak amacıyla, bir defaya mahsus olmak üzere faizsiz olmak üzere evlilik kredisi uygulaması getireceğiz. Gençlerimizin ilk ev ve araba alımlarında bir defaya mahsus olmak üzere faizsiz destek kredisi sağlanması ile ilgili yasal düzenlemeleri yapacağız. Bu alımlarda gençlerimizin bir defaya mahsus olarak vergiden muaf olmasını da sağlayacağız. İlk defa ticarete atılan 30 yaş ve altı gençlerimizin kurdukları şirketleri iki yıl süreyle vergiden muaf tutacak, faydalı model ve buluş niteliği taşıyan girişimlerde faizsiz kredi, teşvik ve hibe desteği sağlayacağız.

Yeniden Refah İktidarında, gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutacak önlemler alacağız. Resmî rakamlara göre ülkemizde her yıl 10 milyon kişi kumar oynamaktadır. Bu kesimin önemli bir kısmını ise gençlerimiz oluşturmaktadır. Kumar bağımlılığını yok etmek amacıyla, bağımlıların “kişiye özel tedavi” yöntemiyle, psikologlardan ve psikolojik danışmanlardan oluşan ekipler yardımıyla gençlerimizi bu illetten kurtaracağız.

Ülkemizde uyuşturucu madde kullanımında son yıllarda görülen endişe verici artış dikkat çekmektedir. Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerimizi madde bağımlılığının pençesinden kurtarmak ve ailelerine destek vermek amacıyla gerekli tedbirleri almak ve doğru politikaları oluşturmak ve bıraktırma tedavi programlarını açmak/artırmak ve sürekli desteklemek ana önceliklerimizden biri haline getirilecektir.

Yeniden Refah İktidarında, gençlerimizin yetenekleri açığa çıkarılacak ve desteklenecektir. Gençlerimizin kabiliyetli olduğu, eğitim aldıkları veya eğitim almayı talep ettikleri alanlarda gelişimleri Gençlik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile desteklenecektir. Bir meslek lisesinde okusun veya okumasın, her gencimiz, ilgi alanlarına göre en az bir mesleği edinmiş olarak lise öğrenimi tamamlayarak, üniversite hayatına başlayacaktır. Gençlerimizin üniversite yaşamları, talep etmeleri halinde, lise öğreniminde edindikleri mesleklerini geliştirmek üzere desteklenecektir. Gençlerimizin sevdikleri mesleği icra etmeleri halinde yüksek verimlilik gösterecekleri gerçeğinden hareketle, gençlerimizi tatmin edecek şekilde istihdam sağlanması hem gençlerimiz hem de ülkemiz açısından hayati önem taşımaktadır. Bu sayede, genç işsizliği ile etkin şekilde mücadele edecek ve gençlerimizin önündeki bu endişe verici tabuları ve engelleri ortadan kaldıracağız. Gençlerimizin de yakından takip ettikleri üzere kamuda haksızlıklara ve rahatsızlıklara neden olan mülakat ile kamuya personel alma uygulamasına son verecek, sınav başarısını temel alan bir atama sistemini tesis ederek, ehliyet ve liyakat sahibi vatandaşlarımızın kamu görevlisi olmalarını sürekli hale getireceğiz.

TBMM bünyesindeki Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, çok geniş bir alana hitap ettiği için gençlerimizin sorunlarına dönük çözüm üretme konusunda hantal ve yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple TBMM bünyesinde Gençlik Komisyonu müstakil bir şekilde kurularak gençlerimizin sorunlarına daha öncelikli ve daha yüksek hassasiyet gösterilmesini sağlayacağız.

 

 

 

AİLE VE SOSYAL HİZMETLER POLİTİKAMIZ

Aile politikası, aile kurumun toplumsal, hukuki ve ekonomik açılardan muhafaza edilmesi, güçlü kılınması ve destekle devamlılığının temini gereksiniminden ortaya çıktığı için sosyal politika ve hizmetleri toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde geliştirileceğiz ve şekillendireceğiz.

Ailenin ihtiyaçlarını giderecek noktada düzenli gelir imkânlarını sağlayan ekonomik tedbirleri alacağız. Yürütülecek maddi kalkınma hamlesi ile aile kurumunun devamlılığına tehdit oluşturan borçluluk, işsizlik ve her çeşit ekonomik sıkıntıları ortadan kaldıracağız. Evlilik kurumunun en sağlıklı bir şekilde kurulmasını her bakımdan destekleyeceğiz, özendireceğiz ve maddi yönden teşvik edeceğiz.

Aileyi geliştirecek ve güçlendirecek kültürel, eğitsel ve danışmanlık hizmetlerini ücretsiz olarak sağlayacağız. Gelecek nesillerimizin hem fizyolojik hem de psikolojik olarak sağlıklı, ahlaklı, milli ve manevi değerlerimize haiz, insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştirilmeleri için belirli dönemlerde ücretsiz eğitim programları geliştireceğiz. Sevgi, uyum ve uzlaşmanın aile bireyleri arasında sağlanabilmesi amacına dönük olarak, eğitim mevzuatında düzenlemelerin yapılmasını sağlayacağız.

Ülkemizin ve milletimizin geleceği açısından hayati öneme haiz aile müessesesinin korunması ve güçlendirilmesi için aile yapısını tehdit eden her türlü yıkıcı maddi ve manevi tesirlerin önlenmesi yönünde gerekli tedbirleri alacağız. Medyanın aile yapısı ve evlilik üzerinde olumsuz etkiler oluşturacak yayınlardan arındırılması için gereken tedbirleri alacağız. Kültür emperyalizminin meydana getirdiği özellikle kadın ve çocuk istismarına yönelik tutumların başta medya olmak üzere, iş hayatı, eğitim hayatı gibi birçok alanda ortadan kaldırılması için gerekli yasal düzenlemeleri yapacağız. Müspet aile birey rol modellerini, medyada, sanatsal, kültürel ve sosyal faaliyetlerde ön plana çıkaracağız. Kadın rol modeller aracılığıyla ahlak, iffet, merhamet, fedakârlık, şefkat, asalet, üretkenlik gibi değerleri kadınlarımız arasında yaygınlaştırıp güçlendireceğiz.

Ülkemizin 'Yeniden Büyük Türkiye' idealine ulaşması için kadınların bu büyük ideal uğrunda siyasette ve karar alma mekanizmalarında etkin rol almaları ve bu bilince ulaşmaları yönünde teşvik edici gereken adımları atacağız. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada kadın ve aile ile ilgili sorunların çözümüne model olabilmek için D-8 ve D-60 organizasyonları bünyesinde ailenin ve kadının güçlendirilmesine yönelik oluşturulacak teşkilatın bir aşaması olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde "Aile ve Kadını Koruma Teşkilatı"nı kuracağız.

Kadınlarımızın kamuoyu araştırmaları ile ortaya konulan ihtiyaç ve beklentilerinin, maddi ve manevi sıkıntılarının bölgesel faktörleri de göz önünde bulundurularak analiz edecek, bütün bu alanlarda çözüm üretilebilmesi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılabilmesi için Türkiye ve dünyadaki müspet kadın teşkilatları, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenler ile gerekli işbirliği ortamını oluşturacağız.

Türkiye toplumunun kadın ve aileye yönelik yerel problemlerine batı merkezli ithal edilen çözümler yerine doğrudan yerel unsur ve potansiyelin varlığını göz ardı etmeden ve kültürümüze uygun bir anlayış ile çareler üreteceğiz. Boşanma sürecinin en hızlı ve sıkıntısız bir tarzda sonuçlanmasını amaçlayan mevcut arabuluculuk sistemine, aile birliğinin devamı noktasında önemli katkılar sunma potansiyeline sahip olan kültürel normlarımızdaki aile “Uyuşmazlık Hakemliği Sistemi”ni dahil edeceğiz.

Kadınlarımızın temel hak ve hürriyetlerinin korunması, kadına yönelik şiddet, taciz ve her türlü istismarın önlenebilmesi için, mevcut mevzuatların aile kurumunun bütünlüğünü tehdit eden unsurlarının yerine, ahlak, adalet ve ilme dayalı gerekli hukuki düzenlemeleri ikame edeceğiz. Kadına yönelik şiddeti doğuran şartların bertaraf edilmesi ve ahlak, maneviyat ve adalet duygusu yüksek bir toplumun oluşturulabilmesi için gerekli önlemleri alacağız. Yasal delillere dayandırılması şartı ile kadına yönelik şiddetle ilgili cezai yaptırımların ağırlaştırılmasını sağlayacağız.

Kadınlarımızın eğitim seviyesinin yükseltilmesi için gerekli tüm adımları atacağız. Kendi işini kurmak, üretime katılmak ve özellikle kadın tarım ve hizmet kooperatifleri kurmak isteyen kadınlarımıza faizsiz krediler ve vergi indirimleri gibi teşvikler sağlayacağız.

Boşanmış kadınlarımıza eğer işsiz iseler işsizlik sigortası vererek ve çalışmak istiyorlar ise iş imkânları oluşturarak geçimlerinin sağlanması ile nafakalarının temini husussunda gerekli adımları atacağız ve erkeğin üzerinden mevcut süresiz nafaka borcunu böylece kaldırmış olacağız. Boşanmış, nafaka süresi sona ermiş ancak halen muhtaç durumda olan kadınlarımız için devlet mekanizmasını işleterek, boşanmış kadınlarımızın maddi açıdan mağduriyet yaşamalarına engel olacağız. Boşanmış, işsiz kalmış ve nafaka süresi sona ermiş kadınlarımızın, çalışabilecek durumda iseler devlet eliyle iş imkânları sunarak, çalışamayacak durumda iseler maddi destek vererek maddi sıkıntı yaşamadan yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacağız.

Boşanmış erkeklerin, eski eşlerine olan nafaka ödemelerini süreli hale getirme yoluyla, boşanmış ancak başka bir kadınla yeniden aile kurmuş erkeklerin maddi yükünü hafifletecek, mevcut gelirleri ile yeni kurmuş olduğu ailesini maddi sıkıntılar yaşatmadan idame ettirmesini sağlayacak, yeni kurulacak ailedeki kadın ve çocukların maddi sıkıntılar yaşamasının önüne geçeceğiz. Erkeğin, boşanmış olduğu eşinden olan çocuklarına ilişkin nafaka yükümlülüklerini ise “en üst yaş sınırı 25 olmak üzere erkek ve kız çocuklarının istihdamı gerçekleşene kadar olmak üzere” düzenleyeceğiz.  

Yeniden Refah iktidarında, evsiz ve kimsesiz vatandaşlarımızı gözeteceğiz. Maddi zorluk yaşayan, bakıma muhtaç ve kimsesiz vatandaşlarımız için “Sıcak Yuva Merkezleri”ni kuracak, bu merkezlerde barınma, gıda, temizlik ve sağlık hizmetlerini ücretsiz olarak sunacağız. Çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek fark etmeksizin kimsesiz veya muhtaç durumda olan tüm vatandaşlarımızın daha nitelikli ve daha özverili sosyal hizmetlere erişiminin uygulayıcısı ve denetleyicisi olacağız.

Refakatsiz çocuklara ve yaşlılara bakım desteği sağlamak isteyenlere yoksulluk sınırından az olmamak üzere maaş bağlayacağız. Bakım desteği alan muhtaçların, Bakanlık bünyesinde oluşturacağımız Takip ve Denetim Kurulu aracılığı ile sürekli takibini yaparak her türlü istismarın önüne geçilmesini sağlayacağız.

 

 

ENGELLİ VATANDAŞLAR POLİTİKAMIZ

Yeniden Refah Partisi olarak “Engellilere Hizmet Önceliğimizdir” sloganımızla çıkmış olduğumuz bu yolda, engelli vatandaşlarımızın hayatın tüm alanlarında yer alabilmesini sağlamak temel amacımızdır. Bir vatandaşımızın engelli olması topluma faydalı olmasına engel değildir. Bu sebeple engelli vatandaşlarımızın hayatın her alanında bireysel katkılarının sağlanması için gerekli tüm düzenlemeleri yapacağız.

İstihdam ve Ekonomik Destekler

Engelli vatandaşlarımızın iş hayatına katılımı ve istihdamı ile ekonomik özgürlüklerinin sağlanması partimiz için birincil önemdedir. Engelli vatandaşlarımızın bu alanda önlerindeki zorlukları kaldıracak, kamu ve özel sektörde engelli vatandaşlarımızın istihdamında pozitif ayrımcılık ilkesini uygulayacağız.

TÜİK verilerine göre, ülkemizde %12,5 oranıyla 10 milyon engelli vatandaşımızın olması nedeniyle, kamu ve özel sektörde engelli çalıştırma oranını adil bir şekilde güncelleyerek %3’ten %6’ya yükselteceğiz. 

18 yaşını geçen ve çalışma kabiliyetine sahip olan tüm engelli vatandaşlarımızın kamu ve devlet gözetimi altında özel sektörde çalışma kapasitesine göre uzaktan çalışmada buna dahil olmak üzere iş sahibi yapacağız. Bunun yanı sıra çalışanlarının %90’ı engelli personelden oluşan, ülke ekonomisine katma değer üreten fabrikalar ve teknoloji merkezleri kuracağız. Bu fabrikalar ve teknoloji merkezleri sayesinde, öncelikle görme engellilerin ihtiyaç duyduğu yaşamı kolaylaştırıcı yazılım, anons cihazı ve çeşitli donamlar, işitme engellilerin kullandığı kulaklıklar, ortopedik engellilerin kullandığı yürüme araçları, ortezleri ve protezleri üreterek hem ihraç edecek hem de vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız.

İş kurmak isteyen engellilerimize kurmak istediği iş ile ilgili kursları verilmesini sağlayacağız. Bu kurslarda başarılı olan engelli vatandaşlarımıza belirli oranda hibe ve teşvik verip 3 yıl süre ile vergiden muaf tutacağız.

Kamu sektöründe; Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılacağından, ortopedik engelli, görme engelli ve işitme engelli olan vatandaşlarımızın, kamuda çalışma ve özlük hakları ile ilgili sorunlarını, kadrolarını niteliklerine göre Genel İdari Hizmetler Sınıfına veya Teknik Hizmetler Sınıfında aktarma yoluyla çözüme kavuşturacağız.

EKPSS sürecinde yaşanan sorunların giderilebilmesi için sınav sorularının zorluk derecesine ilişkin çalışmalar yapacağız.

Engelli bireylerin işgücü durumlarının değerlendirilerek istihdama yönlendirilebilmeleri amacıyla İŞKUR bünyesinde “Mesleki Değerlendirme Birimleri” kuracağız.

Özel sektör işyerlerinde ve korumalı işyerlerinde çalıştırılacak özel gereksinimli işçilerin prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan işçi ve işveren sigorta primlerinin tamamının Hazine tarafından karşılanmasına yönelik mevzuat değişikliğini hayata geçireceğiz.

Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’i geçen belediyeler tarafından; park, bahçe ve kaldırımlarda ihtiyaç duyulan fidan, çiçek, yer ve duvar kaplama malzemesi gibi ürünlerin üretileceği ve özel gereksinimli bireylerin çalışabilecekleri korumalı işyerleri kurulmasını yasal zorunluluk haline getireceğiz. Ayrıca bu belediyelerde engelsiz yaşam merkezleri açılmasını zorunlu kılacağız.

Erişilebilirlik

Şehirlerimizi, engelli vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracak, onlar için daha yaşanabilir hale getirecek her türlü tedbiri alacağız.

Trafik ışıklarında, toplu taşıma araçlarında ve duraklarda mevcut olan anons sistemlerini iyileştireceğiz. Anons sistemi olmayan tüm trafik ışıklarına, toplu taşıma araçlarına ve duraklara anons sistemleri kuracağız.

Mevcut parkları ve oyun bahçelerini, engellilerin erişilebilirliğini sağlayacak şekilde yeniden yapılandıracağız. Kaldırımlarda, yaya geçitlerinde, parklarda, çocuk oyun alanlarında, kamunun hizmet verdiği ve kamu kullanımına açık tüm binalarda ve ulaşım hizmetlerinde erişilebilirlik tedbirlerinin alınmasını saylayacağız. Yalnızca engelliler için değil hareketlerinde kısıtlılık yaşayan yaşlılar, hamileler, çocuklar, bebek arabalılar, çok uzun veya çok kısa boylu kişiler için de gerekli düzenlemeleri hayata geçireceğiz.

Engelsiz ulaşım araçlarının tüm illerde olmasını sağlayacağız. Bu konuda yerel yönetimlere zorunluluk getirecek ve ilgili meslek odaları ile iş birliği yapacağız.

Kamu ihaleleri şartnamelerinde “erişilebilirlik koşulunun” yükümlülük haline getirilmesini ve bu yükümlülüklere uymayan yapıların kesin kabulünün yapılmamasını sağlayacağız.

Belediye sınırlarındaki ve mücavir alanlardaki yol, kaldırım, sinyalizasyon gibi yapıların engelli bireyler için erişilebilir olmasının sağlanması için ilgili bakanlıklar eliyle etkin ve sürekli denetim yapacağız.

Kaldırımlara araç park edilmesi nedeniyle; engelli vatandaşlarımız, yayalar, yaşlılar ve bebek arabası kullananlar ulaşımda güçlük çekmektedir. Araçların kaldırımlara park edilmesinin engellenmesi için ilgili kurumlar tarafından engellilik ve trafik bilinciyle ilgili kamu spotları hazırlayacağız. Bu kamu spotlarının prime time olarak adlandırılan yayınların en çok takip edildiği zaman diliminde yayınlanmasını sağlayacak ve kaldırımlara parkla ilgili trafik denetimleri sıkılaştıracağız.

Tüm kamu ve özel sektör resmi web sitelerinin, tüm engel grupları açısından erişilebilir olmasını sağlayıcı hukuki düzenlemeler getireceğiz.

Yakın zamanda yaşadığımız depremin de bize gösterdiği gibi, engelli vatandaşlarımızın barınmalarında ve gündelik yaşamlarında az katlı yapılarda olmaları hayati önem arz etmektedir. İlgili kamu kurum ve kuruluşlar ile ortak çalışmalar yaparak gerekli önemleri alacağız.

Spor

Son dönemde engelli vatandaşlarımızın ülkemiz milli takımlarında göstermiş olduğu başarılar, destek verildiği zaman engelli vatandaşlarımızın spor dallarında ne denli başarılı olabileceklerini ortaya koymaktadır. Engelli vatandaşlarımızın da diğer vatandaşlarımız gibi spor yapmaları için gerekli alt yapı yatırımlarını, yerel yönetimler ile koordineli olarak yürüteceğiz. Uluslararası müsabakalarda olup da ülkemizde branş olarak temsil edilmeyen tüm alanlarda engelli vatandaşlarımızın spor yapmalarını destekleyeceğiz. Engelli vatandaşlarımızı, maddi imkânlar sunarak spor yapmaya teşvik edeceğiz. Engelli spor kulüplerine verilen desteğin bir bölümünü direkt sporculara aktaracağız.

Engelli Vatandaşlarımızın Temsili

Her bakanlıkta, ülkemizde yaşayan 10 milyon engelli vatandaşımızı temsil eden, engelli vatandaşlarımızdan sorumlu temsilci atanıp, alınan kararlar da engelli vatandaşlarımızın uyumluluğu ve menfaatinin gözetilmesini sağlayacağız. Karar alındıktan sonra düzeltme değil, karar alma aşamasında doğru kararlarının alınmasını mümkün hale getireceğiz.

Belediye meclis üyeliğinin adaylık sürecinde her partiden en az bir engelli meclis üyesi adayı olmasını zorunlu hale getirerek, engelli vatandaşlarımızın belediye meclislerinde temsil edilmesini sağlayacağız.

Eğitim

Engelli öğrencilerimizin her türlü eğitim öğretim hakkından sonuna kadar faydalanması için gereken her türlü imkân ve olanağı sağlayacağız.

Üniversitelerin özel eğitim bölümlerinde görme engelliler öğretmenliği, işitme engelliler öğretmenliği ve zihinsel engelliler öğretmenliği bölümleri yeniden ayrı ayrı açılarak, alanında uzman eğitmenleri yetiştireceğiz.

Özel eğitime ihtiyacı olan engelliler, yaşadığı bölgelerde özel eğitim uygulama okullarının bulunmaması sebebiyle gerekli olan eğitimi alamamakta, bu sebepten birey kendine ve topluma fayda sağlayamamaktadır. Özel eğitim uygulama okullarını Milli Eğitim Bakanlığı koordinatörlüğünde yaygınlaştıracağız.

Kamu kurumlarında yetkin eğitimli işaret dili tercümanları istihdam edeceğiz.

Otizm, zihinzel, otistik ve down sendromlu olan bireylerin ayrımcılığa uğramadan bütünleştirilmiş ortamlarda eğitim görmelerinin sağlanması ile eğitsel değerlendirmeleri, özel eğitim, meslekî eğitim, destek eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerini geliştireceğiz.

Engelli okullarını yaygınlaştırılıp şehir merkezlerinde ulaşım sorunu olmayan bölgelere alacağız. Ayrıca özel eğitim haftalık saatlerinde engel gruplarına göre farklılık göstermekle birlikte, tüm gruplar için önemli düzeyde artış sağlayacağız.

Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin mesleğe yönlendirilmesine hizmet edecek mesleki değerlendirmeyi, ilgili bakanlıkların koordinatörlüğünde gerçekleştireceğiz.

Lise ve üniversitelerde engelli öğrencilerin kalacağı yurtlar hakkında kapsamlı bir çalışma yapıp engelli öğrenciye uygun yurtları tesis edeceğiz.

ÖSYM tarafından gerçekleştirilen merkezi sınavlarda görevlendirilen uzman okuyucu ve kodlayıcıların, özel gereksinimli bireyler konusunda farkındalıklarının ve donanımlarının artırılmasını sağlayacak düzenlemeleri yapacağız.

Görme Engelliler için tüm ders kitaplarının yanı sıra yardımcı kaynakların da yeterli miktarda Braille olarak basılmasını sağlayacağız.

İşitme engellilerin okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim, üniversite ve dini eğitimde yaşadığı sorunların tespiti ve giderilmesi hakkında alanında uzman ekipler oluşturacak, her alanda eğitimlerini tam manasıyla sürdürmelerini sağlayacağız.

Engelli çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim hayatında fırsat eşitliğinin sağlanması için karşılaştıkları sorunları çözecek ve eğitim şartlarını iyileştireceğiz.

Sağlık

Sağlık Kurulu raporlarında meydana gelen aksaklıkların giderilmesi için rapor yönetmeliğini güncelleyecek, tüm ihtiyaçlara cevap verecek duruma getireceğiz. Her başvuru için ayrı ayrı rapor değil tüm ihtiyaçları karşılayan tek rapor uygulamasına geçeceğiz.

SMA hastalarının ilaçları ve tedavisi hakkında en kısa zamanda gerekli bölümler ile etkin çalışmalar yürütüp tedavi ve ilaç problemlerini çözüme kavuşturacağız. SMA hastalarının tüm tedavi masraflarının devlet tarafından karşılanması için düzenleme getireceğiz.

İlave ücret ve katılım payı konularında özel gereksinimli bireylere yönelik düzenleme yapacağız.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon seans sayısının, bireylerin durum ve ihtiyaçlarına göre özellikle gelişimin hızlı olduğu ve en fazla fayda sağlanabildiği erken çocukluk döneminde arttırılması yönünde düzenleme yapacağız.

SGK tarafından rapor ile karşılanan özel gereksinimli bireylerin kullanmak zorunda olduğu hasta alt bezi ve enjektörlerin kullanım miktarı ile ilgili gerçekçi düzenlemeleri hayata geçireceğiz.

SUT’ta yer alan tıbbi malzeme yelpazesinin genişletilmesi, bu bağlamda adaptif oturma, ayakta durma ve yürüme yardımcıları, engelli puseti gibi tıbbi malzemeler ve bireysel ihtiyaçları karşılamak üzere özellikli tekerlekli sandalyelerin SUT’a eklenmesi ve fiyat güncellemesi yönünde düzenleme yapacağız. Daha fazla sayıda bireyin akülü tekerlekli sandalye hizmetinden yararlanabilmesi için ödeme kriterlerinin uzman ekipler tarafından yeniden değerlendirilmesini sağlayacağız.

Bakım, Sosyal Hizmet ve Maaşlar

Engellilerin muhtaçlığının belirlenmesinde hane halkının toplam geliri değil, bir birey olarak engelli vatandaşın bireysel gelirini esas alacağız. Mevcut durumda ödenmekte olan engelli maaşlarını, asgari ücret seviyesine getireceğiz.

Bakıma ihtiyaç duyan tüm engelli vatandaşlarımıza sosyal hizmetler gözetiminde verilen bakım hizmetleri devam ettirilecektir. Bakımını üstlenen kişiye verilen maaş yükseltilip en az asgari ücret tutarına getirilecek, SGK pirimi devlet tarafından karşılanacaktır.

Engellilerin sıfır araç alımındaki maksimum fiyat sınırını %150 oranında artıracağız. 1600 cc motor hacmi sınırı geçerli olmak kaydıyla, şehit aileleri ve gazilerin de faydalanmasını sağlayacağız. Engeliler için yurtdışından ithal edilebilecekleri araçları ise yaş sınırı olarak 0-5 yaş arası araçlar şeklinde düzenleyeceğiz.

Engelli vatandaşlara yaklaşım, tutum ve davranışla ilgili toplumdaki bireyleri bilinçlendirmeye yönelik projelerin, konferansların ve etkinliklerin devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacağız.

Çalışma hayatına katılan engellilerin, işten ayrılmaları durumunda engelli aylıklarının yeniden bağlanma sürecini kolaylaştıracak ve bürokratik işlemleri hızlandıracağız.

Engelli bireye sahip aile fertlerinin, çocuğunun eğitim veya hizmet aldığı Milli Eğitim Bakanlığı, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı olan kamu kurumlarında veya özel kurumlarda tam veya kısmi süreli istihdamında pozitif ayrımcılık ilkesi çerçevesinde öncelik sağlayacağız.

Kamuda çalışan ve engelli çocuğa sahip olan annelerin yarı zamanlı çalışma/esnek çalışma gün ve saatleri ile ilgili düzenleme yapacağız.

Engelli bireye sahip olan ailelerin kamu kurumlarının organize ettiği uygun mekânlarda bir araya getirilerek deneyimlerini birbirleriyle paylaşmaları sağlanacaktır.

Kamu kurumlarına ait mesire yerleri, dinlenme tesisleri ve uygulama otellerinde, engelli vatandaşlarımızın ücretsiz tatil yapabilmelerini sağlamak üzere kontenjan uygulaması başlatılacaktır.

Özel gereksinimli bireyin ebeveyninin vefatı durumunda, engelli bireyin kurum bakımına alınmadan önce bireyin kendi ev ortamında bağımsız yaşam becerilerinin desteklenmesine öncelik verilmesi ve bu geçiş sürecinin oluşturulacak mekanizmalarla desteklenmesi salanacaktır.

Hanehalkı içinde engelli bir birey olduğunu belgelendirenlerin; su, elektrik ve doğalgaz faturalarında indirim uygulanmasına ilişkin yasal düzenlemeyi hayata geçireceğiz.

Engelli veri tabanı oluşturarak tüm engelli verilerini tek çatı altında toplayacağız.

Bankalarda ve noterlerde görme engelli vatandaşlarımızın karşılaştıkları imza sıkıntılarını mobil imza yöntemi ile çözeceğiz.

Engelli erkek bireylere yetim aylığını, yaş sınırı aranmaksızın bağlayacağız.

Engelli bireylerin yalnızca anneleri değil, babaları ve bakım yükümlülerinin de erken emeklilik hakkından yararlanabilmesi yönünde düzenleme yapacağız.

Zihinsel engelli, otistik ve down sendromlu olan bireylerin ve ailelerinin; sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hizmetlerden daha etkin biçimde yararlanmasını ve toplumsal yaşama tam katılımlarını sağlayacağız. Otizm, zihinsel otistik ve down sendromlu olan bireyler için tam süreli bakım ve rehabilitasyon hizmetleri geliştirecek, yaygınlaştıracak ve özel eğitim saatlerini artıracağız.

Şehit Aileleri ve Gazilerimiz

“Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği”nde belirtilen şartlara uymadığı için gazilik unvanı verilmeyen, ancak çalışamayacak durumda olan sayıları binler ile ifade edilen vatandaşlarımızın bir an önce gazilik unvanına kavuşması için çalışmalar yapacağız.

Halen uygulanmakta olan bir tanesi şehitlerimizin eş ve çocuğuna, bir tanesi de anne, baba veya kardeşe tanınan toplam 2 istihdam hakkını, eğer şehit evli ise eşine ve tüm çocuklarına sayı sınırı olmaksızın genişleteceğiz. Eğer şehidimiz bekâr ise anne, babası veya kardeşi kullanmak üzere 2 kişilik istihdam hakkı sağlayacağız. Getireceğimiz yeni haklar da dahil olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri personeli olan şehitlerimize tanınan tüm hakları, tüm görev şehitlerini kapsama almak üzere genişleteceğiz. Gaziler için uygulanmakta olan 1 kişilik istihdam hakkını, eşi ve çocuğu için kullanılmak üzere 2 kişiye çıkaracak, bekar olan gazilerin ise anne, baba veya kardeşleri tarafından kullanılmak üzere bir istihdam hakkı vereceğiz.

 

 

 

MİLLİ EĞİTİM POLİTİKAMIZ

“Bir ülkenin asıl zenginliği, tankı, topu, tüfeği ve ekonomik gücü değil; imanlı, inançlı ve ilim sahibi evlatlarıdır.”

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

 

Eğitim ve öğretim sistemi içerisinde sayıları 27 milyonu bulan okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerimiz ile 1,5 milyonun üzerindeki eğitimcimiz, akademisyenimiz ve idari personelimiz bulunmaktadır. Bu rakamlar göstermektedir ki ülke olarak en büyük zenginliğimiz genç ve dinamik nüfusumuz, evlatlarımızdır.

Bu sebeple, önce ahlak ve maneviyat ilkesini gerçek anlamda özümseyerek gençlerimizi, yeni nesillerimizi hidayet ve ilmi kendi bünyelerinde birleştirebilen, vatan sevgisine ve tarih şuuruna sahip, ahlaki değerleri yüksek nesiller olarak yetiştirebilmemiz gerekmektedir. Bu özelliklerden bir tanesinin eksik olduğu nesiller yetişmesi halinde, ülkemize yarardan çok zarar geleceğini yakın tarihimizde örnekleriyle ve acı tecrübeleriyle hep birlikte müşahede ettik.

Eğitim ve Öğretim sistemimizde öncelikli olarak yapılmasını gerekli gördüğümüz uygulamalar Milli Eğitim ve Yükseköğretim sistemlerinin paydaşlarının hizmet ve çalışma koşullarının maddi ve manevi olarak iyileştirilmesine dönük olmalıdır. Bu nedenle öncelikli olarak, gerek öğrencilerimizin gerekse öğretmenlerimizin öncelikli olarak çözüme kavuşturulması gereken meselelerine odaklanacağız.

Yeniden Refah iktidarında, Milli Eğitimde atacağımız ikinci adım ise ahlak ve maneviyatı önceleyen bir Milli Eğitim Sistemi ve Müfredatı oluşturmaktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerçek anlamda millileştirilmesi amacı ile Fulbright-Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu faaliyetlerini sonlandıracağız. Yerli kaynaklarımıza ve milli kültürümüze yönelmeyi pekiştirmek amacıyla, Milli Eğitim Şuralarını düzenli hale getirecek ve Şura Kararlarının uygulanması ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığımızın çalışma yapmasını sağlayacağız. Okul öncesi eğitiminden üniversite lisans eğitiminin sonuna kadar, öğrencilerimize değerler eğitimi vereceğiz.

Verdiğimiz sözlerden de anlaşılacağı üzere “yenilenme ve ümitlenme” dönemi olarak nitelendirdiğimiz bu dönemin ardından, “ayağa kalkma ve başlama” dönemine geçeceğiz inşallah. Yeniden Refah iktidarımızda, yenilenme ve ümitlenme dönemini tamamlayıp; öğretmenlerimizin haklarını teslim ettikten, mesleğin itibarını koruma altına aldıktan, birlikte oluşturduğumuz yeni eğitim sisteminden ve müfredattan sonra, öğrencilerimizin eğitim ve öğretimle ilgili temel sorunlarını çözdükten sonra, diğer bir ifade ile kaliteli ve istikrarlı bir Milli Eğitim Sistemini ihdas ettikten sonra diyeceğiz ki “Saygıdeğer Öğretmenlerimiz, Kıymetli Öğrencilerimiz, Buyrun Başlıyoruz”.

Bu adımlarımızla, öğretmenlerimizi sadece öğreten olmaktan kurtaracak, onlara birer muallim bakış açısı aşılayan, keşfeden, yetiştiren ve aydınlatan bir konuma getireceğiz. Bu yeni konumlarıyla öğretmenlerimiz de öğrencilerini ilmi ve irfanı talep eden, tarihini özümsemiş ve günümüz meselelerine duyarlılığı yüksek olan, soru sorabilen, sorduğu sorunun cevapları peşinde kararlı olarak gidebilen, ilgi alanına giren bir meseleyi dert edinerek ülkesine ve tüm insanlığa bu uğurda hizmet etmeyi amaç edinmiş feraset sahibi bireyler olarak yetiştireceklerdir.

Nitekim bu yeni yapıdan yetişen gençlerimiz Yeniden Büyük Türkiye’nin kuruluş mimarları olacak, ülkemizi ilim, fen ve teknolojide yücelterek, ürettiği katma değeri hem ülkesine hem insanlığa kazandıran bireyler olacaklardır. Yeniden Refah Partisi iktidarında en önemli yatırımı, bugünümüzü ve geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımıza ve gençlerimize olan yatırımlar olarak görüyoruz. Bu amaçla yetiştikleri okul ve üniversite müfredatlarının ülkemizin geleceğinin öncelikli belirleyicilerinden olacağını çok iyi biliyoruz.

Yeniden Refah iktidarında, tek bir program üzerinden eğitim veren ve bu süreç boyunca alternatif nitelikteki eğitim programlarına devam etme olanağı sunmayan okullaşma sisteminden vazgeçeceğiz. Aynı çeşitliliğin mesleki ve teknik eğitimde de olmasını sağlamak üzere Öğretmen Lisesi, Kız Meslek Lisesi, Ticaret Lisesi, Spor Meslek Lisesi gibi mesleki eğitim veren okulların yeniden açılmasını sağlayacağız. Bu gençlerimizin istemeleri halinde, meslek sahibi oldukları alanlarda üniversite okumalarını teşvik edeceğiz.

Eğitim sisteminin “2 yıl okul öncesi + 4 yıl ilkokul + 3 yıl ortaokul + 3 yıl lise” olmak üzere yeniden yapılandıracağız. Mesleki ve teknik eğitimi güçlendireceğiz. Planlama yaparak meslek edindirme okullarındaki programların ve müfredatlarının ülkemiz ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesini sağlayacağız. Okullarımızda verilen dil eğitimi geliştireceğiz. Her öğrencinin en az bir dili başarılı bir şekilde öğrenebilmesini sağlayacağız. 

Okul öncesi eğitim dönemi, çocukların ilkokula hazırlandığı, ihtiyaç duyacakları temel bilgilerin oyun olarak basitçe öğretildiği bir dönem olacaktır. Çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimizin erken yaşta kazandırılması da okul öncesi eğitimin temel amaçlarından olacaktır. Bu okullarda, toplumun örf ve adetlerine uygun, ortak değerlerimizin öğretildiği yeni bir program uygulanacaktır. Bu eğitim dönemi mecburi olmayacak, ancak devlet bu konuda ailelere yardımcı olmak için her türlü tedbiri alacak ve destekleyecektir.

0-5 yaş grubu çocuklarımızın bu dönemde özellikle annesi ile olmak üzere ailesiyle bağlarının güçlendirilmesi amacıyla annelere yerinde eğitim verilecek ve çocuk bakım maaşı bağlanacaktır. Bu imkâna rağmen çalışma hayatına devam etmek isteyen anneler çocuklarını MEB tarafından denetlenen okul öncesi eğitim kurumlarına gönderebilecektir.

Üstün yeteneklilere yönelik okulların sayısını artırarak, cevher olan üstün yetenekli öğrencileri zamanında tespit edecek, daha üstün ve farklı müfredatlardan geçirilmesi sağlanacak, bu çocuklarımızın yabancı ülkeler tarafından sahiplenilmesinin önüne geçmiş olacağız.

Özel eğitime ve rehabilitasyona ihtiyacı olan evlatlarımızın, haftalık ders saatlerinin artırılmasını sağlayacak, eğitime erişim hakkına ilişkin toplumsal farkındalık çalışmalarını yaygınlaştıracak ve ayrımcılığa karşı gerekli önlemleri alacağız.

İlköğretim ve ortaöğretimde milli ve manevi değerlerimizi önceleyen bir müfredatı getireceğiz. Bu dönemin özellikle mesleki eğilimlerin belirleneceği bir dönem olmasını sağlayacağız. İktidarımızda ortaokullardan itibaren meslek eğitimini başlatacağız. Belirlemiş olduğumuz sisteme uyum sağlayıp, farklı becerilere sahip olduğu belirlenen öğrencilerimizin, kendilerine uygun olan mesleki ve teknik eğitime yönlendirilmeleri sağlanacaktır.

Ortaöğretime geçiş ve üniversiteye giriş sınavları, öğrencinin neyi bildiğini, ne konuda eksik olduğunu ölçen sınavlar değil, öğrencinin hangi alana yatkın olduğunu, hangi alanda başarılı olduğunu ölçen sınavlar olacaktır. Bu sınavların sonucunda, öğrencilerimiz en başarılı oldukları alanlara yönlendirilecektir.. Üniversiteye giriş için farklı ders alanlarında ve yıl içerisinde birkaç defa uygulanan bu sınavların uygulamaya yönelik olması veya açık uçlu sorular içermesi sağlanacaktır.

Okullarda başarı değerlendirme sistemi not odaklı değil, ürün odaklı olacaktır. Öğrenciler hayatın her alanında yenilikler yapmak, teknoloji üretmek, sanat eserleri ortaya koymak için çalışmalar yapacak ve bu amaçlara uygun sınavlara gireceklerdir. Gençlerimiz ezberledikleri bilgi miktarına ve sınavlardan aldıkları notlara göre değil, o dersin bilgilerini kullanarak bir eser üretip üretmediklerine göre değerlendirileceklerdir. Böylece çocuklarımız ve gençlerimiz derslerine sınavdan geçmek için değil, kendilerine ait olan ve gerçek hayatta sorun çözen projeleri ve eserleri üretmek için çalışacaklardır. Yeni Milli Eğitim Sistemiyle çocuklarımızın ve gençlerimizin büyük hedeflere ulaşmaları için onlara her türlü desteği vereceğiz.

Öğrencilerimizi bilim ve teknoloji ile deneyim yoluyla tanıştırmak, ilgi alanlarını çeşitlendirmek, bilimsel bakış açısı kazandırmak için bölgesel ve yerel nitelikli bilim ve doğa merkezlerini yaygınlaştıracak ve deneyim programları geliştireceğiz.

Kırsal alandaki çocuklar başta olmak üzere öğrencilerin kültürel gelişimleri için tiyatro, sergi, müze gezisi ve benzeri kültürel faaliyetler kapsamında etkinlikler yapılacak, gezici tiyatro ve sergiler ücretsiz olarak düzenlenecektir.

Eğitimde en temel prensiplerimizden bir tanesi de anayasamızda devlete bir görev olarak verilmiş olan bireylerin manevi mutluluğunu geliştirme vazifesinin devlet tarafından etkin şekilde yerine getirilmesi suretiyle yeni nesillerimizin ahlak ve fazilet bakımından üst düzeyde yetiştirilmesidir. Yeni nesillerimizin dini ve ahlaki hasletlerle donanması, helal ve haram bilincine sahip şuurlu bireyler olarak yetişmeleri için gerekli her türlü tedbir alınacak, eğitim politikamızda ve geliştireceğimiz yeni müfredatta ‘önce ahlak ve maneviyat’, ‘irade yönetimi’ ve ‘hakkı üstün tutma’ prensipleri hâkim olacaktır.

Gençlerimiz için istikrarlı ve günümüz gerçeklerine cevap veren, lise dönemi sonunda onu en az bir meslek sahibi yapacak olan yeni bir müfredat oluşturacağız. Memleketimizin bir gencini dahi kaybetme, eğitimsiz bırakma lüksümüzün bulunmadığı bilinci ile geliştireceğimiz müfredatın temelinde imanlı, inançlı ve ilim sahibi olan, vatan sevgisine ve tarih şuuruna sahip ahlaki değerleri yüksek nesiller yetiştirmeye yönelik ilkeler yer alacaktır.

Yeni Milli Eğitim Sistemimizde ülke ve dünya gerçeklerini göz önünde bulundurarak, her genç evladımızın geleceğe güvenle bakabileceği bir meslek-zanaat-sanat sahibi olmasını sağlayacağız. Üniversiteden mezun olan tek bir gencimiz dahi işsiz kalmayacak, üniversite diploması 'işsizlik sertifikası' olmaktan kurtarılacaktır. Bu amaçla uygulamalı eğitim ve staj gibi uygulamalar, kamu destekli ve zorunlu hale getirilerek, erken dönemde teorik bilgi ile uygulamaya dayalı bilginin birlikteliği sağlanacaktır. Tüm öğrencilerin akademik, sosyal ve duygusal gelişimlerinin öğretmenlerimi ve velilerimiz tarafından düzenli olarak takip edilebileceği Öğrenci Takip Sistemini oluşturacağız.

Okullarımızın mali yükünü velilerimizin sırtından tamamen alacağız. Devlet okullarının tamamında ücretsiz yemek uygulamasına geçeceğiz.

Yeniden Refah iktidarında öğretmenlerimiz özlük haklarına kavuşmuş olacaktır. Öğretmenlik mesleğini stratejik meslekler kapsamına alarak, mesleğin itibarını ve önemini artıracağız.

Mevcut Milli Eğitim Sistemin öğretmenlerimizle ilgili başlıca dört sorununu çözmeden öğretmenlerimiz mutlu ve huzurlu olarak hizmet veremeyeceklerinin farkındayız. Bu sorunlar;

1- Sistemde istikrarsızlık sorunu: Sürekli değişen bir sistemde, öğretmenlerimizin kendilerini ve öğrencilerini sisteme adapte etmeleri, etkin ve verimli çalışmaları mümkün değildir. Yeniden Refah iktidarında, eğitim sisteminin tüm tarafları ile aynı masada oturarak düzenlemeler yapacak ve istikrarsızlığa son vereceğiz. Bu bağlamda öğretmenlerimizin okutmak istedikleri MEB tarafından sağlanan ücretsiz ders kitaplarını kendilerinin belirlemesini sağlayan bir sistem getireceğiz.

Okul müdür ve müdür yardımcılarının atama, görevde yükselme ve görevden alma usul ve esaslarında adalet ve liyakate dayalı yeni düzenlemeler yapağız. Tüm bölgelerimizde öğretmen, kurum ve müfredat açısından standardizasyonu sağlayacağız.

2- Ekonomik bunalım sorunu: Aldığı maaşla geçinemeyen, hatta ek işler yapmak durumunda bırakılan bir eğitimci, verdiği hizmet odaklanamaz. Yeniden Refah iktidarında, tüm memurlarımıza olduğu gibi kıymetli eğitimcilerimize de %150 oranında zam vereceğiz. Kamuda çalışan öğretmenlerimizin, her eğitim ve öğretim yılı başında aldıkları eğitim ve öğretime hazırlık ödeneğini bir asgari ücret tutarına yükselteceğiz.

Özel okullarda çalışan tüm öğretmenlerimizi Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamına tam kapsamlı olarak alacağız. Özel okullarda çalışan öğretmenlerimize taban maaş uygulamasını getirerek, hem kamuda hem özel okullarda öğretmenlerimizi, öğretmenlik mesleğine yakışan bir gelir seviyesine yükselteceğiz. Bu süreci destelemek amacıyla özel okullara, yeniden yapılanmaları ve kurumsallaşmaları için maddi destek ve teşvik paketleri düzenleyeceğiz.

3- Ailenin bütünlüğü sorunu: Mevcut sistemde, çok sayıda eşi başka ilde kendisi başka ilde görev yapan öğretmenlerimiz, evladı başka ilde kendisi gurbette öğretmenlerimiz bulunmaktadır. Yeniden Refah iktidarında, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yapacak olduğumuz düzenlemeler kapsamında, tüm eğitimcilerimizin aile bütünlüğünü sağlayacak adımları atarak, aile bütünlüğünü teminat altına alacak, bu sorunu bir daha ortaya çıkmayacak bir anlayışla çözeceğiz.

4- Hak, Adalet ve Meslek itibarının sağlanamaması sorunu: Bu sorun giderilmedikçe, öğretmenlerimizin temel sorunlarının çözümü asla mümkün değildir. Yeniden Refah Partimizin kurulduğu günden itibaren öncelikli vaatleri arasında bulunan Hak ve İtibarı Önceleyen, Öğretmenlik Mesleğini Stratejik Meslekler Kategorisine alan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu iktidarımızda çıkaracağız. İktidarımızda yapacağımız düzenlemeler ile atama/tayin sistemini de düzelteceğiz. Öğretmenlerimizin Ehliyete ve Liyakate Dayalı, Denetlenebilir, Tarafsız ve Şeffaf bir atama/tayin sistemini tesis edeceğiz. Mülakat ile kamuya öğretmen alma uygulamasına son verecek, mülakatlardaki başarı sıralamasını dikkate alarak atamaları yapacak, böylece ehliyet ve liyakat sahibi vatandaşlarımızın kamu görevlisi olmaları sağlanacaktır.

Yeniden Refah iktidarında, ataması yapılmayan öğretmenlerimizin sorunlarını da çözeceğiz. Öğretmenin itibarını ve saygınlığını artırmak için, hakkını verebilmek için, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasını terk ederek, kadrolu öğretmen uygulamasına geçeceğiz. Kamunun ihtiyacı olan 150 bin öğretmen açığının, atamalar yoluyla kapatılması için bir atama planı ortaya koyacağız.

7 Kasım 2019 tarih ve 30941 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen, “Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 1. Maddesi kapsamında 2020 yılı itibarıyla karma atama uygulamasına son verildiği halde, ilgili Yönetmelik’e aykırı olarak yapılan Karma Atama sonucunda hak mağduriyetine uğrayan 2020 KPSS Öğretmenlerinin mağduriyetini, 2023 yılında yapılacak atamaya ek 15 bin kontenjan vermek suretiyle çözüme kavuşturacağız.

Evlatlarımıza, ailelerinden sonra, “dört helalin, beş haramdan büyük olduğu” şiarımız ile ilk defa tanıştıran, ancak mevsimlik işçi gibi istihdam olunan Fahri Kur’an Kursu Öğreticilerimize daimi kadro vereceğiz. Mevcut durumda çalışma şartlarını sağlayan tüm öğreticilerimizi, ek bir sınava veya bürokratik işleme tabi olmadan kadrolu hale getireceğiz. Fahri Kur’an Kursu Öğreticilerimiz, kadro haklarına kavuşmalarıyla birlikte, eşit işe eşit ücret ilkesine göre maaş, sigorta prim günü ve özlük haklarından yararlandırılacaktır. 12 ay ilkesine göre sürdürülecek olan Kur’an-ı Kerim kurslarında Fahri Kur’an Kursu Öğreticilerimizden azami ölçüde yararlanılacaktır.

“Önce Ahlak ve Maneviyat” şiarımız gereği, okullarda okutulan İslâm Dinimizle ilgili seçmeli dersleri, zorunlu ders haline getireceğiz. Bu amaçla, MEB’e bağlı okullarda önemli düzeyde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni ihtiyacı oluşacaktır. Bu ihtiyacı karşılamak üzere, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerimizin gelecek KPSS öğretmen atamalarındaki kontenjanlarını, kamudaki ihtiyacın (açık oranın) en az %70’ini karşılayacak şekilde belirleyeceğiz.

Kamuya, Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) bölümü mezunu uzmanlardan önemli düzeyde atama yapılacaktır. PDR uzmanlarımızı, “her okulda en az bir PDR uzmanı olması” hedefimiz doğrultusunda öncelikli olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda ve üniversitelerde istihdam edeceğiz. Ayrıca PDR uzmanlarımızı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ile Adalet Bakanlığı’na bağlı hizmet birimlerinde ve yeni kurulacak Gençlik Bakanlığı’na bağlı ihdas edilecek Gençlik İletişim Merkezleri’nde istihdam edeceğiz. Bu amaçlar doğrultusunda önemli düzeyde PDR uzmanının kısa sürede kamuya atanması için planlama yapacağız.  

Ayrıca milletimizin eğitiminin sürekli hale getirilmesinde önemli bir konumda olan Halk Eğitim Merkezleri’ndeki usta öğreticilerimizin kadro ve özlük haklarında önemli iyileştirmeler yapacağız.

Yeni Milli Eğitim Sistemimiz ve yapacağımız düzenlemelerle birlikte;

·        Anaokulundan lise son sınıfa kadar ahlaki değerleri yüksek, tarih bilincine sahip, bilim ve teknolojiyle donatılmış nesiller yetiştireceğiz.

·        Okuduğunu, dinlediğini sorgulayan, talep eden, şuur, feraset ve dirayet sahibi nesiller yetiştireceğiz.

·        Taklit eden ve kopyalayan değil, yenilikçi ve icatçı nesiller yetiştireceğiz.

·        Lise son sınıfa geldiğinde, elinde mutlaka bir mesleği olan, kendine güveni olan nesiller yetiştireceğiz.

·        Uyuşturucu ve madde bağımlılığından, deizm, ateizm, eşcinsellik gibi sapkınlıklardan uzak bir nesil yetiştireceğiz.

·        Sadece 85 milyon Türkiye nüfusuna değil, tüm İslâm âlemine ve 8 milyar insanlığa faydalı olabilecek nesiller yetiştireceğiz.

 

 

 

YÜKSEKÖĞRETİM POLİTİKAMIZ

Ülkemizde 129’u Devlet, 79’u Vakıf olmak üzere 208 üniversite bulunmaktadır. Sanayi ve teknoloji alanında gelişme göstermiş bazı ülkelerin üniversite sayısından daha fazla üniversitemiz bulunmaktadır. Örneğin; Kanada’da 100, Almanya’da 63, Fransa’da 85, İtalya’da 91 üniversite bulunmaktadır. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de bin kişiden 95’i üniversite öğrencisidir. Türkiye bu alanda Avrupa’nın önde gelen ülkelerini açık farkla geride bırakmaktadır. Örneğin; Almanya ve Fransa’da bin kişiye düşen üniversite öğrencisi sayısı 40 dolayındadır. Bu oran İngiltere’de 39; Avrupa Birliği’nde (AB) ise 38’dir. Siz bu kadar genci üniversite okumaya yönlendirirseniz, bunlara yönelik kamu ve özel sektörde iş olanakları bulmanız gerekir. Ancak ülkemizde üniversite diploması olduğu halde istihdam olanağı bulamayan önemli bir kesim bulunmaktadır. Gençlerimizin meslek edinmesi için çözüm üniversite sayısını artırmak değildir. Birçok gelişmiş ülke, ülkemizden çok az sayıda üniversite ile ekonomik gelişimini, sanayileşme sürecini tamamlayabilmiştir. Gelişmiş olan bu ülkeleri incelediğimizde, yeni üniversiteler açmak yerine, yatırımlarını mesleki ve teknik eğitime yönlendirdiklerini görmekteyiz.

Yeniden Refah iktidarında hem üniversiteleri gerçekten bilim üretir hale getirecek, hem de ortaöğretimden başlamak üzere mesleki ve teknik eğitime yöneleceğiz. Bu amaçla üniversitelerde meslek derslerinin devamı niteliğinde Teknoloji Fakültelerinin ve Devlet Planlama Teşkilatı’na benzer bir işlevi eğitim-öğretim için gerçekleştirecek bir mesleki planlama teşkilatı kuracağız. Bu teşkilatın üniversitelerdeki bölüm kontenjanlarını belirlemek başta olmak üzere, ortaokul ve liselerdeki mesleki eğitim planlamasını yapmasını sağlayacağız. Ülkemiz ve dünya gerçeklerine göre üniversitelerimizde bölümlerini revize edecek ve ihtiyaç planlaması çerçevesinde öğrenci kontenjanlarını yeniden belirleyeceğiz. Ayrıca öğretim üyeleri ile öğrencilerin birlikte çalışma olanaklarının artırmak, stajları zorunlu hale getirmek, staj maliyetlerinin kamu finansmanı ile desteklenmesi gibi uygulamaları geliştirerek ve yaygınlaştırarak üniversiteli geçlerimizin daha kaliteli bir öğrenim görmesini sağlayacak ve iş hayatı ile daha genç yaşta buluşmalarının önünü açacağız. Üniversite öğrencilerinin öğrenim imkânları ile burs ve barınma desteklerinde artış yapacağız.

Üniversitesini birincilikle bitiren öğrencilerimizi sadece bir plaketle uğurlama uygulamasından vazgeçeceğiz. Üniversitesini birincilikle tamamlayan her öğrencimizi, mezun olduğu bölüm veya dengi bir bölümde araştırma görevlisi olma hakkını vererek ödüllendireceğiz.

Üniversiteler hem mezun ettikleri öğrencileriyle hem de bünyelerindeki bilim adamları ile bilim üreterek ülke ihtiyaçlarını karşılama fonksiyonunu yerine getirmesi gereken kurumlardır. Ancak bilimsel faaliyetler ve bilimsel çıktılar açısından üniversitelerimizin eksikliklerinin olduğunu görmekteyiz. 

Üniversitelerimizin hem sosyal bilimler, hem de fen ve mühendislik alanlarında toplumumuza çözüm ve değer üretmek üzere yapılandırılmasını sağlayacağız. Bu amaçla üniversite-sanayi işbirliği, üniversite-sivil toplum işbirliği temelli projelerin geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını destekleyeceğiz.

Üniversitelerin özgür düşüncenin merkezleri olduğunun bilinci ile daha bağımsız hale getirilmesi için YÖK’ün kapatılması da dahil olmak üzere birçok seçeneği, iktidarımızda sizlerle birlikte değerlendireceğiz ve uygulamaya geçireceğiz. YÖK, ülkemizde 12 Eylül darbesi ve 1982 Anayasası ile anılması, ayrıca anti-demokratik uygulamalarıyla bilinen bir kurum olması nedeniyle her dönem tartışma konusu olmuş bir kurumdur. Üniversitelerin merkeziyetçi bir anlayışla yönetilmesi elbette uygun görülemez. Bu nedenle yeni bir yasa hazırlayarak, YÖK’ü adeta kapatmak anlamına gelecek bir dizi adım atacağımızı ifade etmek istiyoruz. YÖK Kanunu yeniden düzenlenecek ve YÖK’ün yetkilerini önemli ölçüde daraltacağız. YÖK’ü yurtiçinde ve yurtdışında üniversiteler arası akademik ve bürokratik iletişimi sağlayan bir büro haline getireceğiz. YÖK’e yurtdışı eğitim-öğretim anlaşmalarına aracılık etme görevi verilerek, üniversiteler tarafından yurtdışında lisans ve lisansüstü öğrenim görmek üzere seçilen bursiyerlere destek olunmasını sağlayacağız.

Diğer bir ifadeyle YÖK, bir ajans, bir büro gibi hizmet verecektir. Görevleri arasında; yabancı üniversiteler ile ilişkiler, ortak projelerde üniversiteler arasında koordinasyonun sağlanması, diploma denklik süreçlerini yönetme, yurtdışına gönderilecek araştırma görevlilerinin belirlenmesinde üniversitelerle birlikte çalışma, yurtdışındaki üniversitelerle eğitim-öğretim anlaşmaları yapma gibi temel görevleri olan bir ajans, bir büro haline getireceğiz.

Bu yeni yapılandırmayla birlikte, üniversitelerin bilimsel çalışmalarını artırmak üzere adem-i merkeziyetçi bir yapıda olmaları sağlanacaktır. Yeni sistemde YÖK’ten alınan yetkiyi, rektörler ve senatolar arasında orantılı olarak paylaştıracağız. Bu nedenle rektörlerin, dekanların ve çeşitli üst düzey yöneticilerin bu görevlerde yer alabilmeleri için bilimsel ehliyete ve liyakate dayalı yeni bir atama sistemini tesis edeceğiz.

Yurtdışına lisansüstü eğitim için gönderilen öğrencilerin, yurda dönüşlerinde istihdam edilmeleri ve nitelikli araştırmalar yapabilmeleri için bağımsız araştırma enstitülerini kuracağız. Kurulacak bu enstitülere atanma şartlarını sağlayan öğrencilerin yurda dönüşlerinde görevlendirmelerini yapacağız. Atanma şartlarını sağlayamayanları ise mecburi hizmetlerini ifa etmek üzere önceden belirlenen üniversitelere yönlendireceğiz.

Yalnızca lisansüstü eğitimlerin verileceği ve yüksek katma değerli alanlarla araştırma projelerinin yapılacağı bu enstitülerde, üniversite-sanayi-sivil toplum işbirlikleri yapılacaktır. Başlangıçta seçilecek üç sanayileşmiş ilde Kuracağımız bu enstitüler, kamu üniversitelerine göre daha yüksek bütçeli ve daha özerk bir yapıda olacaktır. Bu enstitülerde lisans eğitimi verilmeyecek olup, akademik personelin özlük hakları ve ücretlerinin yanı sıra, yayın teşvikleri, proje destekleri, patent destekleri gibi faaliyetler üzerinden desteklenmesini sağlayacağız. Bu enstitülere alınacak personelde seçici olabilmek ve rekabeti artırabilmek amacıyla yurtdışına gönderilecek lisansüstü öğrenci sayısında artışa gideceğiz. Ayrıca rekabeti daha üst seviyelere çıkarabilmek için Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)’na, lisansüstü eğitim için yurtdışına gönderilen ve belirli kriterleri sağlayan araştırmacıları kendi bünyesinde istihdam etme hak ve yetkisini vereceğiz. Atama süreçleri hızlandırabilmek ve yurtdışından dönen akademisyenlerimizi hızla öğrencilerimizle buluşturmak amacıyla, yurtdışında lisans ve lisansüstü öğrenim gören öğrencilerin diploma denklik süreçlerini en fazla iki ayda tamamlayacağız.

Üniversitelerde görev yapan öğretim üye ve elemanlarının da önemli sorunlarının çözüme kavuşturulması gereklidir. Bu amaçla;

Zorunlu hizmet şartı ile yurt dışına burslu olarak eğitim almaya gönderilenler, ilgili prosedür gereği, yurda dönüşlerinde zorunlu hizmetlerini ifa etmek üzere önceden belirlenmiş olan üniversitelerde göreve başlamaları söz konusu olmaktadır. Bursiyerlerin, burs dönemleri içerisinde olmak kaydıyla, yapmış oldukları evliliklerde, zorunlu hizmetlerini aile bütünlüğünü sağlayacak şekilde yerine getirmelerini sağlayacak düzenlemeyi hayata geçireceğiz.

Akademisyenlerimizin gelir düzeylerinin artırıcı ve ekonomik açıdan özgür hale getiren düzenlemeleri yapacağız.

Akademisyenlerin aile ve sosyal yaşamlarını desteklemek ve unvanlarının karşılığı olan maddi imkânlara erişmelerini sağlamak ve mesleğe başarılı gençlerimizin mesleğe özenmelerini desteklemek üzere, tüm memurlarımıza yapılan zamlara ilave olarak maaşlarına ve ek ders ücretlerine %50 oranında ek zam yapacağız. 

Akademisyenlerimizin yurtiçi-yurtdışı bilimsel araştırma destek tutarlarında artış yapacağız.

Ülkemizin bilimsel ve teknolojik açıdan ilerlemesinin sağlanması amacıyla TÜBİTAK proje başvuru ve değerlendirme süreçlerini daha kapsayıcı ve daha objektif hale getireceğiz.

Akademisyenlerimizin, öğretmenevlerinde konaklamada %50 indirim uygulamasını getireceğiz.

Akademisyenlerimizin, her akademik yılın başında bir asgari ücret tutarında olmak üzere eğitim ve öğretime hazırlık ödeneği almalarını sağlayacağız.

Doktor öğretim üyesi akademisyenlerimizi sözleşmeli personel olmaktan kurtararak daimi kadrolara aktarımını sağlayacağız.  

Akademisyenlerimizin farklı şehirlerde lisansüstü eğitim imkânlarına kavuşmalarını sağlayacağız.

Araştırma Görevlisi ve Öğretim Görevlisi kadrolarına sınav ve atanma usul ve esasları liyakat esaslı olarak yeniden düzenleyeceğiz. Kadro ilanlarının ve atama usullerinin ehliyet ve liyakat temelli olarak belirli hale getirilmesini sağlayacağız.

Akademisyenlerimizin ders yüklerinin hafifletilmesi için gerekli planlamayı yapacağız.

Doçentlik sınavlarındaki sübjektif etik ve değerlendirme kriterlerinin somutlaştırılması gibi uygulamaları hayata geçirerek sorunları çözeceğiz. Akademik etik kurallarını ve yaptırımlarını göreceli olmaktan çıkararak net bir çerçevede tanımlayacağız.

Yurt dışındaki saygın üniversitelerde çalışan yerli ve yabancı akademisyenlerimizin ülkemizdeki üniversitelerde çalışma oranlarını artıracak, tersine beyin göçünü sürekli olarak destekleyeceğiz. 

 

 

 

 

 

DIŞ POLİTİKAMIZ

Bölgesel istikrarsızlıklar, küresel düzeydeki açmazlar ve belirsizlikler, hala çözüm bekleyen ihtilaflar, iç çatışmalar, savaşlar, küresel ve bölgesel terör faaliyetleri, vekâlet savaşları, kitle imha ve konvansiyonel silahlarının ortaya çıkardığı riskler ve tehditler geniş çaplı sorunları beraberinde getirmektedir.

Yeniden Refah Partisi olarak;

Küresel güçlerin değil, kendi milli çıkarlarımızı ön planda tutan; “Bağımsız ve Milli bir Dış Politika” anlayışı önceliğimizdir. Türkiye’nin gerek bölgesel bir güç gerekse İslam dünyasında model ülke anlayışıyla stratejik bir öneme kavuşturulması öncelikli hedefimizdir.  

Dış politikada yıllardan beri uygulanmakta olan dışa bağımlı politikalar ne yazık ki ülkemizi içinden çıkılmaz bir sarmalın içerisine sokmuştur. Oysaki ülkemiz, jeostratejik bakımdan önemli bir kavşak noktasında yer aldığından, hassas ve kırılgan bölgesel dengeleri hesaplayarak, tek taraflı dışa bağımlı politikalar yerine, ülkemizin ve bölge ülkelerinin bir arada barış ve güvenlik içerisinde olmalarını ön plana alan dış politika anlayışı temel şiarımız olacaktır.  

Bugün Türkiye’nin, yüzlerce yıllık ortak kültürel, sosyal ve dini bağları paylaştığı jeostratejik öneme sahip bölge ülkeleri, küresel güçler tarafından yeniden dizayn edilmeye çalışıldığından, ülkemiz de bu durumdan dolaylı olarak etkilenmekte ve ciddi sorunlarla yüz yüze kalmaktadır. Bunun önünün alınabilmesi amacıyla Türkiye’nin öncülüğünde ve D-8 ülkelerinin katkılarıyla bölgede kalıcı barış ve istikrar için adil ve kalıcı çözümlerin ortaya konulması kaçınılmazdır. Özellikle bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü ve egemenliklerinin korunması, normalleşmenin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Türkiye’nin, bölge ülkeleriyle birçok alanda karşılıklı iş birliği potansiyelini geliştirmesi için büyük çaba içerisinde olması sağlanacaktır.

Dünyada yaşanmakta olan hızlı gelişmeler ve değişimler Türkiye’nin dış politikada yeniden önemli ve etkin adımlar atmasını gerekli kılmaktadır. Özellikle milli çıkarlarımızı gerekli kılan konularda avantaj sağlayıcı, sorun çözücü ve geliştirici araçların artırılması ve etkin hale getirilmesi yönünde çalışmalar yapılacaktır.

Yeni Dünya Düzeni’nin zulüm ve baskıyı önceleyen, sorun çözücü değil, sorun üretici politikaları ortaya koyması, küresel çapta huzur ve istikrarın ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Bu nedenle Yeniden Refah Partisi, alternatif çözüm anlayışıyla, insanı merkezine alan ‘hak ve adalet’ öncelikli Yeni Bir Dünya kavramının ana çekirdeğini oluşturan D-8 öncülüğünde;

·         Savaş değil, barış

·         Çatışma değil, diyalog

·         Çifte standart değil, adalet

·         Üstünlük değil, eşitlik

·         Sömürü değil, iş birliği

·         Baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi,

temel ilkeleri doğrultusunda hareketle; kalkınma yolundaki ülkelerin dünya ekonomisi içindeki konumlarını iyileştirmek, ticari ilişkilerini çeşitlendirmek ve birçok alanda üye ülkelere yeni imkanlar sağlamak, uluslararası seviyede karar verme mekanizmalarına güçlü biçimde katılımlarını sağlamak amacını ve daha sonra D-8 Teşkilatı’nın bütün Müslüman ülkeleri kapsayacak şekilde D-60’a genişletilmesini ana hedef olarak görür.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın daha aktif rol oynayarak Türk Devletleri arasındaki birliğin sağlanması, ekonomik, ticari, sosyal ve kültürel alanlarda iş birliği stratejilerinin geliştirilmesi, karşılıklı yatırım alanlarını belirlenmesi ve faaliyete sokulması, denize çıkışı olmayan Orta Asya Türki Cumhuriyetlerinin açılımlarını sağlayacak ulaştırma hatlarının geliştirilmesi, ilişkilerin istenilen düzeye getirilmesi önemli bir amaç olarak görülür.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ülkemizle olan bağlarının güçlendirilmesi, benliklerinin korunması, durumlarının iyileştirilmesi, iş birliği ve diğer alanlarda sunulan hizmetlerin geliştirilmesi, bu gibi faaliyetlerin yerine getirilmesinde ilgili ülke makamlarıyla iş birliği içerisinde olmaya özel önem verilecek, vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerdeki haklarının daha iyi korunması amacıyla her türlü çaba sarf edilecektir. Yurt dışında anadilimizin ve kültürel değerlerimizin korunması ve yeni nesillere aktarılması hususunda gerekli katkılar sağlanacaktır. Özellikle son dönemlerde bazı Avrupa ülkelerinde göç mevzuatlarının ve vatandaşlarımızın AB ülkeleri nezdinde vize işlemlerinin zorlaştırılmasının vatandaşlarımız üzerindeki etkilerinin giderilmesi yönünde kurumsal düzeyde gerekli girişimler yürütülecektir.

Yeniden Refah Partisi olarak bizler, Kıbrıs konusundaki kararlı duruşumuzu aynen sürdürecek ve çözümün yegâne şartının bağımsız ve egemen KKTC’nin varlığına bağlı olduğunu ve KKTC’ne yönelik izolasyonların kaldırılması ve KKTC’nin BM üye ülkeleri tarafından tanınması konusunda her türlü girişimin yapılması hususunda kararlılık sergilenecektir.

Türkiye’nin Adalar Denizi (EGE Denizi) ve Doğu Akdeniz’de hak ve menfaatlerinin fiili durum oluşturmak suretiyle yok sayılmasına ve Türkiye’nin Antalya Körfezi’ne hapsedilmesine yönelik ‘Sevilla Haritası’ üzerinden oldubittiye getirilmeye çalışılan politik adımlara karşı hak ve hukukumuzun korunması sağlanacaktır.

Türkiye ile kıyıdaş devletler arasında ikili sınırlandırma kapsamında deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmalarının akdedilmesi için çaba harcanacak, Doğu Akdeniz’de her türlü hak ve hukukumuzun güvence altına alınması ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan edilmesi hususunda gerekli adımlar atılacaktır.

Adalar Denizi’nde Türkiye’ye ait olan adalar üzerindeki fiili işgale son verilmesi ve statüleri anlaşmalarla belirlenmiş olan adaların silahsızlandırılması konusunda gerekli adımların atılması sağlanacaktır.

Mavi Vatan sınırları içerisinde kalan ülkemizin sınırlarının, deniz alanlarında da korunması sağlanacaktır.    

Türkiye’nin Adalar Denizi (EGE Denizi), Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki hak ve hukukunun tam anlamıyla korunması, güven artırıcı önlemler çerçevesinde, karşılıklı saygı ve anlayış temelinde huzur, güven ve barışı önceleyen çözümlerin ortaya konulması sağlanacaktır.

Denizcilik Bakanlığı’nın kurulması konusunda gerekli adımların atılması sağlanacaktır.

Batı Trakya Türk Azınlığının, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan Azınlık haklarının tanınması konusunda her türlü platformda gerekli girişimler yapılacaktır.

Yeniden Refah Partisi olarak, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün giderilmesi öncelikli hedefimizdir. Filistin halkının tüm meşru haklarının tanındığı, kapsamlı, kalıcı ve adil bir çözümün ortaya konulmasını öncelemekteyiz.

Ortadoğu’da tarihi dostluk ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz ülkelerle yaşanan güven bunalımını ortadan kaldıracak, barış ve güvenliğe katkı sağlayacak, karşılıklı güven temeline bağlı olarak ilerletilmesine katkı sağlayacağız. Komşu ülkelerin bağımsızlık, egemenlik ve güvenliklerini korumaları, istikrar içerisinde olmaları konusundaki çabaları desteklenecektir.

Tüm bölge ülkeleriyle “donmuş” durumdaki ihtilafların barışçıl yollarla çözüme kavuşturulması sağlanacak, karşılıklı iş birliğinin geliştirilmesi sağlanacaktır.

Yeniden Refah Partisi olarak, Karadeniz’e kıyıdaş ülkeler ve büyük soydaş ve akraba topluluklarının yaşadığı Balkan ülkeleri ile ilişkilerimizi eşitler arası bir anlayışla her alanda geliştirmeye çalışacak, bu ülkelerle barış ve istikrarın korunması yönünde çaba göstereceğiz.

Özellikle Bosna-Hersek ve Kosova’da barış ve istikrar ortamının sürmesine büyük önem atfediyoruz.

Afrika ülkeleri ile ilişkilerimizi her alanda geliştirmeye büyük önem vereceğiz.

AB’ye tam üyelik girişimi, ülkemizin Batı’ya tamamen teslim olmasına yönelik olup, Yeniden Refah Partisi olarak, AB’ye tam üyelik yerine, eşitler arası bir anlayış çerçevesinde, karşılıklı ikili ilişkiler içerisinde olmayı öncelediğimizi ifade etmek isteriz.

Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini, eşitler arası bir anlayışla, diyalog, adalet ve eşitlik bağlamında sürdürmesini öncelemekteyiz. Ayrıca ABD’nin bölgemizin istikrar ve barışını tehdit eden tek yönlü baskıcı politikalarından bir an önce vaz geçmesini bekliyoruz.

Yeniden Refah Partisi olarak, bölgemizde ortaya çıkabilecek her türlü gerilim ve sorunların krize dönüşmeden çözüme kavuşturulması konusunda adımlar atmayı, barış, istikrar ve refahın yaygınlaştırılması amacıyla Millî Görüş’ün ortaya koyduğu vizyon odaklı, tarafları bir araya getiren proaktif ve sonuç almaya yönelik etkin bir dış politika ortaya koymayı hedeflemekteyiz.

Keza, kangrenleşmeye yüz tutmuş bölgesel sorunlara kalıcı çözümler getirebilmek amacıyla ülkemizi, her konuda itibarlı, bölgesel ağırlığı olan, jeostratejik konumunun sunduğu imkânlardan yararlanmak suretiyle, olumlu etkileri her alanda hissedilen, somut ve kalıcı katkıları aranan önemli bir güç haline getirme hususunu kararlılıkla sürdüreceğiz.

 

 

 

İÇ İŞLERİ VE KAMU YÖNETİMİ POLİTİKAMIZ

Yeniden Refah Partisi olarak kamu yöneticilerinin ve güvenlik güçlerimizin maaş ve özlük haklarında iyileştirme yapacağız. Vali ve kaymakamların özlük haklarını emekliliklerine yansıyacak şekilde en az yüksek yargı mensuplarının seviyesine getireceğiz. İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü uhdesinde olan Mülki İdare Amiri mesleğine giriş sınavları başta olmak üzere tüm Bakanlık alımlarında mülakat uygulamasını kaldırılacağız.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatıyla ilgili 2024 yılında yürürlüğe konulacak yeni tayin sistemi, polis memurlarının aile bütünlüğünü tehlikeye sokacağından, 16 Mart 2022 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 5306 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ni yeniden düzenleyeceğiz. Polis memuru maaşlarının, Jandarma Astsubaylarının maaş seviyelerine çekilmesini ve endekslenmesini sağlayacağız.

Emniyet güçlerimizin çalışma saatlerini belirleyerek standart hale getireceğiz. Mesai saat ve ücretlerini yeniden düzenleyeceğiz. Polislerimizin tamamı için 3600 ek gösterge ve emekliliklerine yansıyacak özlük hakkı problemlerini çözeceğiz. Polis Teşkilatının en önemli problemlerinden biri olan kanunsuz emir” sorununu çözeceğiz.

Emniyet personeli için bir intibak yasası çıkararak bir defaya mahsus olmak üzere Eğitim durumuna bakılmaksızın toplamda yaklaşık 150 bin emekli polis memurumuzun ek göstergelerinde gerekli düzenlemeyi yapacağız.

Emniyet Genel Müdürlüğü içinde yaşanan kurum içi disiplin soruşturmalarının hukuki temellerden uzak ve keyfi olarak yapılmasını, yönetmeliği yeniden düzenlemek suretiyle engelleyecek, disiplin süreçlerini denetime açacak ve cezai yaptırımları orantılı hale getireceğiz.  POLSAN üyeliğinin tüm EGM personeli için zorunlu olması uygulamasını kaldıracağız.

Jandarma personelimizin özellikle riskli bölgelerde görev yapanlardan başlamak üzere görev tazminatlarını revize edeceğiz.

Uzman çavuşlarımızın, “vatanı savunana kadro haktır” prensibi ile sözleşmeli kadrodan, kadrolu personel statüsüne geçişini sağlayacak, özlük haklarında mesleğin gerektirdiği şartlarda iyileştirmeler yapacak, mesleki güvenceye kavuşmalarını sağlayacağız. Günümüz gerçeklerinden uzak kalmış olan 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nu revize ederek; nöbet, sağlık, sicil yönetmeliklerini ekleyecek, kıdemlerinin rütbeden sayılmasını sağlayacağız. Uzman çavuşlarımızın 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu kapsamına alınmalarını sağlayacak, tayinlerinde aile bütünlüğünü dikkate alan düzenlemeleri yapacak ve tüm ordu evlerinden ve sosyal tesislerden istisnasız istifade etmelerini sağlayacağız.

Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nu, bekçilerimiz ile vatandaşlarımız arasındaki sevgi, saygı ve güven bağını güçlendirecek şekilde yeniden düzenleyecek, bekçilerimizi mahallenin muhafızı” statüsünü aşmayacak şekilde yetkilendireceğiz. Bekçilerimizin gece çalışmalarından ötürü yıpranma payı alabilmeleri için gerekli düzenlemeleri yapacağız.

Bekçilikten polisliğe geçişte bir kolaylık bulunmaması ve tüm bekçilerin aynı rütbede olması görevde yükselme duygusunun olmamasıyla beraber işe olan özeni de azaltmaktadır. Bu amaçla, 7 yıl görev yapan bekçi kardeşlerimizin yapılacak adilane bir sınavla polis olabilmelerinin önünü açacak düzenlemeyi hayata geçireceğiz. Bekçilerimizin mesai saatlerini, polislerimizde olduğu gibi 12 saatlik çalışma sonrası 1 günlük dinlenme şeklinde düzenleyeceğiz.

Güvenlik korucularımızın özlük hakları detaylı bir şekilde revize edilecek, öğrenim dereceleri arasında 1 derece farkın olması sağlanacak, derece ve kademe hakları verilecektir. Korucularımızın maaşlarını iyileştirmek amacıyla seyyanen zam yapacak, emeklilik dönemlerinde ise emeklilik ikramiyesinden faydalanmaları sağlanacaktır. Korucularımızın maaş ve sigorta kollarını 4C’ye bağlayacağız.

İtfaiye personelimizi Genel İdare Hizmetleri Sınıfından, Teknik Hizmetler Sınıfına geçirmek suretiyle mağduriyetlerini ortadan kaldıracağız. Görev başında iken vefat eden itfaiye personelimizin şehit sayılması hususunda gerekli düzenlemeyi yapacağız.

Ülkemizin her alanda gelişmesi için emek harcayan ve kamunun yaptığı önemli projeleri yöneten ve önemli riskler üstlenen kamu mühendislerimizin maaş ve özlük haklarını revize edeceğiz. Kamu mühendislerinin gelirlerini, kamuda kendilerine denk olan hakim, savcı ve doktorların seviyesine yükselteceğiz.

Türkiye’de, Teknik Hizmetler Sınıfında üst düzeyde görevlerde bulunan ve uzmanlık gerektiren mühendislik mesleğinin; çalışma koşulları başta olmak üzere, yetki, unvan, görevde yükselme ve kariyer basamakları, meslekte uzmanlaşma ve mesleki gelişimin düzenlenmesi için Mühendislik Meslek Kanunu çıkarılacaktır. Ayrıca yapacağımız düzenleme ile kamu mühendislerimize “ Teknik Sorumluluk Tazminatı” ödenecek ve tüm kazanımların emeklilik hesaplamasına dahil edilmesini sağlayacağız. Emekli olmuş kamu mühendislerinin ise ilave emekli ödeneğini verecek, tüm kazanımların emekliliğe yansımasını sağlayacak ve emekliler için ilave emekli ödeneğini verecek yaşsal düzenlemeleri yapacağız.

Kamuda Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldıracağız. Yardımcı Hizmetler Sınıfında yer alan kamu personelinin niteliklerine ve görev yaptıkları süre içerisinde eğitim durumlarında meydan gelen gelişmelere göre Genel İdare Hizmetleri Sınıfına ya da Teknik Hizmetler Sınıfına geçişini sağlayacağız.

Kamudaki taşeron kadro sorununu, herhangi bir istisna gözetmeksizin, kamuda çalışan tüm taşeron görevliler için özlük haklarını da kapsayacak şekilde çözeceğiz. Kamuda “taşeron sisteminin” bir istihdam yöntemi olarak uygulanmasına son vereceğiz. Dolayısıyla taşeron kadrolarda istihdam edilen kamu güvenlik görevlilerinin, daimi kadrolara geçişini sağlayan düzenlemeleri hayata geçirmiş olacağız.

Kamuoyunda EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanların sorunlarının çözümünde önemli ve etkin rol üstlendik. EYT’nin çözümünde staj ve çıraklık sürelerinin “sigorta başlangıcı” olarak sayılmaması nedeniyle, belirli bir kesimin EYT sorunu çözüme kavuşturulamamıştır. Yeniden Refah iktidarında, staj ve çıraklık sigortası girişlerini işe başlama olarak kabul edecek ve sigorta başlangıcı sayacağız. İş akdine dayanmayan, eğitim amaçlı olan avukatlık stajına tanınan borçlanma hakkının meslek liselerine de tanınması, Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereği haklı ve meşru bir taleptir. Staj ve çıraklık ödemelerini, işe başlama ve sigorta başlangıcı sayacak ve emeklilikte borçlanma hakkını verecek düzenlemeyi yaparak kamu-özel tüm emekçilerimizin staj mağduriyetini ortadan kaldıracağız.

Köyleri ve hayvan yetiştiricilerini destekleme projemiz kapsamında, ücretsiz olarak sunacağımız veterinerlik hizmetlerini etkili ve verimli şekilde sunabilmek amacıyla, önemli sayıda veteriner hekim ataması gerçekleştireceğiz.

Kamuya personel alımlarında uygulanan usullere hak ve adalet temelinde yeni düzenlemeler getireceğiz. Mülakat ile kamuya personel alma uygulamasına son vereceğiz. Adayların sınavlardaki başarısını temel alan bir atama sistemini tesis ederek, ehliyet ve liyakat sahibi vatandaşlarımızın kamu görevlisi olmalarını sürekli hale getireceğiz.

Sivil Toplum Kuruluşlarının sürdürülebilir hizmet verebilmelerini sağlamak amacıyla Sivil Toplum Merkezlerini kuracak ve bedelsiz olarak Sivil Toplum Kuruluşlarının kullanımına sunacağız. Sivil Toplum Kuruluşlarının DERBIS sistemini kullanması sağlanarak tecrübelerini İç İşleri Bakanlığı ve diğer Sivil Toplum Kuruluşları ile paylaşabilmesi sağlanacak, DERBIS üzerinden Sivil Toplum Kuruluş yöneticilerinin eğitilmesini ve bilgilendirilmesini sürekli hale getireceğiz. Sivil Toplum Kuruluşlarının bulundukları illerdeki kamu kurumları, özel sektör ve üniversiteler ile işbirliklerinin ve ortak faaliyetlerinin artırılmasını destekleyeceğiz.

Sivil Toplum Kuruluşlarının gönüllü faaliyetlerini ekonomik endişeler duymadan yapabilmelerini sağlamak üzere mali ve ekonomik düzenlemeler yapacağız. Sivil Toplum Kuruluşlarının bilişim alt yapılarının güçlendirilmesi ve teknolojik gelişmelere uyumlu olmaları desteklenecektir.

AFAD’ın, yerel yönetimler ve Sivil Toplum Kuruluşları ile bağlantıları daha güçlü hale getirilecektir. AFAD, teknik ve idari personel bakımından güçlendirilecektir. AFAD’ın doğal afetlere müdahalede merkeziyetçi yapısı yeniden düzenlenecek, merkezi idare, yerel yönetimler ve Sivil Toplum Kuruluşları arasındaki kriz koordinasyonu güçlendirilecektir. AFAD personellerinin özlük hakları konusunda iyileştirici düzenlemeler yapılacaktır.

Ülkemizin bulunduğu coğrafi konumu gereği, Asya ve Afrika ülkelerinden Avrupa ülkelerine doğru göç faaliyetlerinin önemli merkezlerinden biri olması söz konusudur. Yeniden Refah iktidarında, Göç Politikaları Bakanlığı kurularak, mülteci ve geçici sığınmacıların kayıt altına alınmaları, takip edilmeleri, barınmaları ve ülkemizden ayrılma süreçleri Bakanlık eliyle düzenlenecek ve yürütülecektir. Ayrıca bu Bakanlık kontrolsüz ve kaçak göç dalgaları ile mücadele edecektir.

 

 

 

 

 

DOĞU VE GÜNEYDOĞU POLİTİKAMIZ

Yeniden Refah iktidarında, doğu ve güneydoğu bölgelerinin ormancılık, tarım ve hayvancılık alanlarındaki deneyimini yeni teşviklerle destekleyeceğiz. Bu amaçla ormanların plansız veya çıkar odaklı kesilmemesi için gerekli kanunların çıkarılmasını sağlayacağız. Tıraşlama adı altında yaş kuru demeden sürekli yapılan ağaç kesimlerini denetim altına alacağız.

Tarımda toprakların verimliliğini artırmak için gerekli alt yapı çalışmalarını yapacağız. Bölgede tarım dışı alanlarda ve vasfı bozulmuş meralarda suni mera kurulmasını teşvik eden ve bu sayede çiftçimizin daha fazla araziden faydalanmasını sağlayan, mera ve yaylaklarda otlatmayı kolaylaştırıcı yapı ve tesis yapılmasını sağlayan projeler hayata geçirilecektir.

Tarımın gelişmesi için tarıma elverişli kamu arazilerinin işlenmesi sağlanacaktır.  Hazineye ait arazilerin, belediye bünyesinde işe alınacak köylülerden oluşacak ekiplerle ekilip biçilmesi, ödenecek gündeliğin yanı sıra çoban ve çiftçilerin yüzdelik hisse oranı ile ödüllendirilebilecekleri bir düzenleme getirilecektir.

Hayvancılık ile ilgili kaldırılan teşviklerin tekrar uygulanması sağlanacaktır. Bölgenin önemli bir tarım ve hayvancılık potansiyeli ve bilgi birikimi bulunmaktadır. Yeniden Refah iktidarında bölgenin “organik tarım” ve “organik hayvancılık” potansiyelini değerlendirecek ve bu girişimlere yönelik hibe ve teşvik vereceğiz.

Yeniden Refah iktidarında bölgenin sosyal, ticari ve ekonomik faaliyetleri önemli ölçüde desteklenecektir. KOBİ’ler ile iş birliği yapılarak Kamu-Kobi Ortaklığı Modeli ile istihdamın artmasını sağlayacağız. Yıllarca bölgede yaşanan göç sürecinde, özellikle bölgesel gelişmişlik farklılıkları daima “itici ve çekici gücü” olma fonksiyonunu devam ettirmiştir. KOBİ’lere destek olunması yoluyla bölgede üretimin ve istihdamın artırılması teşvik edilecek, KOBİ’lerin belirlenen stratejik hedeflere uygun üretimler yapması sağlanarak üretimde seviye atlamaları sağlanacaktır. Bölgesel tabanda AR-GE ekipleri kurularak bölgenin iş alanına uygun üretim yapılması ve sanayinin gelişmesi sağlanacaktır. Yakın pazarlara yönelik yatırım ve üretim, özellikle İran, Irak ve Türk Cumhuriyetlerine yönelik dış ticareti etkinleştirecek, kamu destekli endüstriyel üretimlerin yapılmasını sağlayacağız.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kapatılan şeker fabrikalarının revize edilip tekrar açılmasını sağlayacağız. Yaklaşık 30 yıl aralıksız çalışan ve binlerce kişiye ekmek kapısı olan Şeker Fabrikaları kapatılmış ya da özelleştirilmiştir. Bu süre zarfında şeker pancarına konulan kota uygulaması da üretimi azaltıp ülkemizi dışa bağımlı hale getirmiştir. Yaklaşık 10 yıldır atıl duran veya düşük kapasite ile çalışan bu fabrikaların yeniden faaliyete geçirilmesi için acil eylem planı hazırlanacaktır. Buna bağlı olarak çiftçiler destekleyecek ve zirai kotaları kaldıracağız.

Doğu ve Güneydoğu illerinde bulunan atıl veya yarım kalmış tesisleri acilen ekonomiye kazandıracağız. Atıl ve yarım kalmış, inşaat halindeki tesislerin değerlendirilmesinde, yeniden kuracağımız Devlet Planlama Teşkilatı’nı görevlendirecek ve kayıp olan milli servetin yeniden ekonomiye kazandırılmasını sağlanacaktır.

rkiye genelinde, tüm özelleştirmelerin durdurulması sağlanacaktır. Dolayısıyla bölgedeki kamu tesislerinin de özelleştirilmesi duracaktır. Ülke genelinde hükümetin kamu kesimini sanayi alanından çekmesi, kamu kesimine yatırım yaptırmaması, sadece özel sektör eliyle yatırımların yapılması, özel sektörün ise mevcut koşullarda Doğu ve Güneydoğu illerine yatırım yapmaya yanaşmaması, bölgede ekonomik gelişmeyi ve kalkınmayı önleyici etkide bulunmaktadır. Bunların önüne geçmek üzere, özelleştirilmemiş olan kamu işletmelerinin üretime katılmalarını sağlayacak, kamu yatırımlarını bölgede artıracak ve özel sektörü bölgeye yatırım yapması için özendirecek ve teşvik edeceğiz.

Kapatılan tüm Sümerbank üretim tesislerini modernize ederek yeniden üretime başlamasını sağlayacağız. Sümerbank’ın bölgede aktif olması sağlanarak, bölgenin istihdam açığı nispeten kapatılacaktır. Sümerbanklar’ın; Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı gibi kurumlar başta olmak üzere kurumların tekstil ihtiyaçlarını karşılayacak üretimler yapan, ayrıca ihracat yapabilme kabiliyetine sahip bir yapıya kavuşturulmasını sağlayacağız. 

Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, üretim ve sanayinin arttırılması için gümrük kapılarına ihtisas yetkisi verilecektir. Bölge illerinde üretim ve sanayinin gelişmesini desteklemek için sınır kapılarında ‘’İhtisas Yetki Daireleri’’ kuracak ve bölge üreticisinin navlun bedellerini düşüreceğiz.

Doğu ve Güneydoğu bölgeleri için İran ve Irak pazarları ile 1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla ortaya çıkan Kafkasya pazarı oldukça önem taşımaktadır.  Yeniden Refah iktidarında, ticareti güçlendirerek Doğu ve Güneydoğu illerinin ekonomik olarak gelişmesini sağlamak, başta İran olmak üzere komşu olduğumuz ülkelerle ticareti artırmak amacıyla “Serbest Bölge ve Lojistik Merkezi’’ kurulacaktır. Bölgenin kalkınması açısından son derece önemli gördüğümüz bu yatırımı hızla tesis edeceğiz. Gümrük kapılarının olduğu illerde lojistik merkezi projelerini hayata geçireceğiz. Bölge; sahip olduğu tır sayısı, aylık dolaşımda bulunan ağır taşıt hacmi ve komşu ülkelerden gelen talepler ile birlikte büyük bir potansiyele sahiptir. Bölgede kurulması öngörülen lojistik merkezi lojistik firmalarının yanı sıra komşu ülkelerin de ihtiyacını karşılamak üzere tasarlanacaktır. Lojistik merkezi, bölgenin ihtiyacını kısa sürede ve daha az maliyetle temin etme imkânı sunacaktır. Orta vadede bu cazibeyi sağlayacak unsur İran ile ortak sanayi bölgesinin kurulacak olmasıdır. İran ile ortak sanayi bölgesi kurularak otomotiv sanayi ve demir çelik sektörü başta olmak üzere ağır sanayi tesislerinin bölgede kurulması mümkün hale getireceğiz.

Bölgede petrol arama faaliyetlerini sürdüreceğiz. Bölgede rafineri kurulması da planlama kapsamına alınacaktır. Rafinerinin ihtiyaç duyacağı petrol, bölgeden geçen Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Nahçıvan-Iğdır-Kars-Tiflis-Bakü demiryolu hattı ile Azerbaycan'dan ve Kazakistan'dan, Tebriz-Nahçıvan-Iğdır demiryolu hattı ile İran'dan karşılanabilecektir. 

Yeniden Refah iktidarında, Doğu ve Güneydoğu illerinde kenevir ekimi için gerekli kanunların çıkarılması ve devlet kontrolünde ekimi ve hasatı sağlanacaktır. Kenevirin üretimi ve satışı, dünyanın bazı ülkelerinde tamamen yasaklıdır. Bazılarında ise kısıtlı olarak yapılabilmektedir. Türkiye de kenevirin yasaklı olduğu ve uyuşturucu sınıfında yer aldığı ülkelerden biridir. ABD’nin politikalarına göre şekil alan kenevir bitkisi birçok üretim alanında yaramakla birlikte ciddi bir ekonomik getiriye sahiptir. Kenevirin hem çevreye faydalı olması hem de kâğıttan petrokimya sanayiine kadar çok çeşitli üretim alanları için hammadde olması gibi önemli faydaları söz konusudur. Bir dönüm kenevirin, 25 dönüm orman kadar oksijen üretmesi, dört dönüm ağaca eşdeğer kâğıt çıkarması, 8 kez kâğıda geri dönüşmesi ve petrokimya ürünlerinde, petrole alternatif hammadde olması, ilaç ve kozmetik sanayiinde kullanılması gibi faydalı özellikleri bulunmaktadır. Kenevir ekimine imkân tanınmasıyla birlikte, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ekonomik kalkınmasını önemli ölçüde destekleyeceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, Doğu ve Güneydoğu illerinde görevlendirilen kamu yöneticilerinin tecrübeli ve yöreyi iyi bilen insanlardan oluşması sağlanacaktır. Bölgeyi ve bölge insanının ihtiyaçlarını bilen, kültürüne aşina olan liyakatli insanların görevlendirilmesi ile bölge illerine verilen hizmetlerde kalite artışı sağlanacaktır.

Yeniden Refah iktidarında, köye dönüş projeleri geliştirerek devlet destekli köy projelerinin yapılmasını sağlayacağız. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin göç nedeniyle değişen kalifiye nüfus yapısı, uygulanacak politikalarla ters yönde hareketlendirilerek, kalkınmanın can damarı olan “beşeri sermaye” açığı giderilecektir.

 

Yeniden Refah iktidarında, bölgede nüfusun yoğun olduğu şehirlerde, şehir içi yolcu taşımacılığı için raylı sistem projelerini hayata geçireceğiz. Bölge ulaşım yatırımlarında hafif raylı sistemlere öncelik vereceğiz. 

Yeniden Refah iktidarında, bölge turizmini geliştirmek ve desteklemek üzere havaalanlarının yurtdışı uçuş bağlantılarının artırılmasını sağlayacağız. Yaz ve kış turizmi, yayla turizmi, tarih ve kültür turizmi ve dağ turizminin bölgede geliştirilmesi için planlama yapacağız.

 

 

 

 

SAĞLIK POLİTİKAMIZ

Yeniden Refah iktidarında, Dünya Sağlık Örgütü ile yapılan tüm anlaşmalar, ülkemizin ve milletimizin milli çıkarlarına uygun hale getirilecek, bağımsız bir sağlık yönetimi tesis edilecektir.

Yeniden Refah iktidarında, Sağlık Bakanlığı’nı tüm sağlık hizmetlerinin standart koyucusu, denetleyicisi, sağlıkla ilgili verileri toplayan ve değerlendiren bir kurum haline getireceğiz.

Sağlık hizmetleri birimlerinin örgütlenme ile ilgili bazı sorunları öne çıkmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın kuruluş kanunu yoktur. Kanun hükmünde kararnamelerle örgütlenmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın bu örgütlenme yetersizliği çözümleyecek, sağlıkta stratejik planlama oluşturarak bugünü ve yarını programlayacağız.

Şehir hastanelerinin denetimini ve kontrolünü arttırıcı düzenlemeler yapacağız.

Şehir hastaneleri, Kamu-Özel Ortaklığı ile yapılmıştır. Şehir hastanelerinin kira ve gelir garantilerinin döviz kurunun da artmasıyla ülke bütçesine önemli bir yük getirmesi söz konusudur. Ancak bu hastanelerin finansal tablolarını ne Maliye Bakanlığı ne de Sağlık Bakanlığı açıklamamaktadır.

Yeniden refah iktidarında, şehir hastanelerinin mali yapısı hakkında gerekli incelemeleri yaparak, yapılan yatırımların gözden geçirecek ve varsa haksız kazancı ve israfı ortadan kaldırıcı ve önleyici tedbirleri alacağız. Şehir hastanelerinde Kamu-Özel Ortaklığının doğasına uygun yeni bir yönetim modeli geliştirerek verilen hizmetlerdeki kaliteyi artıracağız.

Yeniden Refah iktidarında, aile hekimliğini yaygınlaştırarak, sağlık ocaklarının fonksiyonlarını artırarak aile hekimleri ve diş hekimleri ile birinci basamak sağlık hizmetlerini destekleyeceğiz.

Sağlık mevzuatını günümüz koşullarına göre düzenleyeceğiz. Genellikle yöresel farklılıklar dikkate alınmaksızın ülkemizin her yanında standart hizmet verilmeye çalışılmaktadır. Tam gün çalışma prensibi ile hastalara verilen hizmetler gün içine yayılacak, hasta muayene oda sayısı artırılacak, her doktor için muayene odaları oluşturulacaktır. Hastaların randevu alarak doktorlara muayene olması esastır. Sabah saatlerinden hastane koridorlarında oluşturulan kuyruklar günümüz çağdaş sağlık hizmetinin bir parçası olamaz. Aile hekimliğini yaygınlaştırarak, sağlık ocaklarının fonksiyonlarını artırarak aile hekimleri ve diş hekimleri ile birinci basamak sağlık hizmetlerini destekleyeceğiz. Bireye yönelik koruyucu hizmetleri ve evde yaşlı hastalara yönelik hizmetleri bir arada yönetecek sistemi tesis edeceğiz. İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini bir sevk zinciri oluşturacağız.

2016 yılında gündeme getirilen Aile Diş Hekimliği Projesi uygulamaya geçirilecektir. Ülkemizde diş fırçalama oranı Avrupa’nın 4 kat gerisindedir. 3 yaşından itibaren periyodik aralıklarla çocuklarımızın diş kontrollerinin yapılması sağlanacak, çocuğun ve ailenin diş bakımı hususunda daha bilinçli bir bireyler haline getirilmesi sağlanarak daha ciddi rahatsızlıkların ve kaynak israfının önüne geçilecektir.

Yeniden Refah iktidarında, hizmet sunum sisteminde kalite artışını gerçekleştireceğiz.

Birinci basamak sağlık hizmetlerindeki verimi artıracağız. Sağlık ocaklarında pratisyen hekimler istihdam edilmektedir. Birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları arasındaki ilişkileri güçlendirerek, birinci basamakta bakılabilecek hastaların, hastanelere doğrudan başvurma oranları düşürülecek, hastanelere kapasitelerinin üzerinde hasta başvurularının önüne geçilecek, uzman hekimlerin pratisyen hekim gibi çalışması sorunu çözüme kavuşturulacaktır. Böylece yoğunluk nedeniyle kısalan hasta muayene süreleri uzatılacak ve tanıda yanılma oranları düşmesi sağlanacaktır.

Yeniden Refah iktidarında, acil servis hizmetlerinin niteliğini artıracağız.

Acil servisler, hızlı karar verme konusunda uzmanlaşması gereken ve müdahale gerektiren sağlık sorunlarında önemli bir fonksiyonu yerine getiren sağlık birimleridir. Bu birimlere acil olmayan hastalar tarafından başvurulması, ihtiyacı olan hastaya zamanında ve yeterli müdahale olasılığını azaltmaktadır. Kamu hastanelerinde poliklinik hizmeti süresinin sabah dar saatlere sığdırılmasının getirdiği muayene sırası bulmada yaşanan zorlukların önüne geçilerek, acil servisleri rahatlatacak ve daha nitelikli hizmet vermelerini sağlayacağız.

Acil servislerde, başta acil uzmanı olmak üzere uzman doktorların ve uzman sağlık destek personelinin istihdam edilmesini sağlayarak hizmet kalitesini ve tanıda doğruluk oranını artıracağız. 

Yeniden Refah iktidarında, koruyucu sağlık hizmetlerini geliştireceğiz.

Koruyucu sağlık hizmetlerini, sağlık ocakları temelinde yaygınlaştıracağız. Gıda güvenliğine önem verecek ve gıda denetimlerini artıracağız. Hayvancılık, tarım ve sağlıklı gıda tüketimi konusundaki sorunları çözeceğiz. Obezite ile mücadele ederek kanser, HT ve DM gibi hastalıklar ile kronik hastalıklardaki artışın önüne geçeceğiz. Çeşitli yollarla yayılabilen bulaşıcı hastalıklar ile geliştireceğimiz programlar ile mücadele edeceğiz. İşçi sağlığı ve iş yeri koşulları, meslek hastalıkları ve iş kazaları konularındaki önlemler, işverene ek yük getirmeden artırılacaktır. Erken tanı için kanser tarama çalışmaları ulusal programlar dahilinde yaygınlaştırılacaktır.

Yeniden Refah iktidarında, ilaç israfının önüne geçeceğiz. 

İlaç kontrolü ve temini önemli konular arasındadır. Artan kronik hastalıklar ilaç tüketimini artırmaktadır. Hastalarımızın tedavileri için ihtiyaç duyduğu ilaçların sürekli temini sağlanacak olup, bu ilaçların yerli ve milli kaynaklarla üretilmesi teşvik edilecektir. İlaç Takip Sistemi geliştirerek, vatandaşlarımızın ihtiyacından fazla ilaç tüketerek yeni sağlık sorunları yaşamalarını önlemek, ilaç kullanımında tasarrufu sağlamak ve narkotik ilaçlardan inşalarımızı korumak için gerekli tedbirleri alacağız.

Yeniden Refah iktidarında, sağlık turizmini geliştireceğiz.

Sağlık turizmi açısından ülkemiz önemli bir potansiyele sahiptir. Sağlık turizmi desteklenecek ve ülkemizin bu alanda markalaşması sağlanacaktır. Diyaliz hastalarının hizmet alacağı oteller oluşturularak, sağlık turizmi desteklenecektir.

Yeniden Refah iktidarında, sağlık çalışanlarının maaş ve özlük haklarında önemli ve gerekli düzenlemeleri hayata geçireceğiz.

İhtiyaç duyulan hekim ve diğer sağlık personeli kadrosu için gerçekçi bir planlama yapılacaktır. Sağlık hizmetlerindeki insan kaynakları olarak hekim ve diğer sağlık personeli için gerçekçi bir planlama yapılarak tüm sağlık personelimizin nicelik ve nitelik bakımından desteklenmesini sağlayıcı planı hayata geçireceğiz. Özellikle temel bilimler alanında öğretim üyesi açığını kapatacağız. Pratisyen hekimlerin iş tatminini artırıcı önlemler alacağız. Hemşire ve ebe sayısını artıracağız. Sağlık meslek liselerinin uygulamalı eğitimlerini daha nitelikli hale getireceğiz.

Sağlık sektörüne eşit işe eşit ücret uygulamasını getireceğiz. Performans sistemini revize ederek, hekimlik mesleğini ve onurunu rencide eden, ne kadar hasta o kadar para anlayışına sahip performans sistemine son verilecektir. Bir hastaya 15 dakikalık bir hizmet yeterli olabiliyorken, başka bir hastaya yeterli olmayabilir. Hekimlerimizi hastalarımıza hızla bakmayı bir bakıma mecbur kılan bu uygulamaları terk ederek, eşit işe eşit ücret uygulamasını getireceğiz.

Asistan ve uzman hekimlerin nöbet saatlerini düzenleyeceğiz. Asistan doktorların nöbetleri mutlaka bir insanın dayanabileceği ve hastaya faydalı olabileceği sürelerle sınırlandırılacak ve ücretlendirmesi yapılacaktır. Benzer şekilde uzman hekim nöbetleri de hakkaniyet ölçüsünde ücretlendirilecektir.

Doktorların özel muayenehane açma hakkını genişleteceğiz. Hekimin muayenehane açma hakkını genişleteceğiz. Kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin maaşlarını koruyacak ve döner sermaye paylarını artıracağız. Muayenehanesi olan hekimlere SGK ile anlaşma ve resmi reçete yazma hakkı vereceğiz.

 

 

 

Döner sermaye ve nöbet ücretlerine merkezi bütçeden katkıda bulunacağız. Döner sermaye sisteminden kaynaklı ücret adaletsizliği çalışma barışını bozmaktadır. Sağlık çalışanlarının ekonomik, özlük ve sosyal haklarında, eşitlik, hakkaniyet ve adalet sağlanacaktır. Döner sermaye ve nöbet ücretleri merkezi bütçe ile desteklenecektir.

Tüm sağlık çalışanları güvenceli ve kadrolu olacak şekilde tek çatı altında istihdam edilecektir. Sağlık hizmetlerinde uygulanmaya devam edilen farklı istihdam modelleri, tüm sağlık çalışanlarını güvenceli ve kadrolu olacak şekilde tek çatı altında toplanması ile çözüme kavuşturulacaktır. Kamuda, herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm taşeron personel kadrolu hale getirilecek, Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılacak, ilgili personelin Genel İdare Hizmetleri ya da Teknik Hizmetler Sınıfına geçişini sağlayacağız.

 

 

 

KÜLTÜR-SANAT-TURİZM POLİTİKAMIZ

Türkiye'nin kültürel yapısı, tarihinin derinliklerinden gelen çok zengin ve çeşitli kültürlerin birikiminden oluşmuştur. Türkiye, coğrafi konumu gereği doğu, batı, Ortadoğu, Akdeniz, İslâm kültürü gibi farklı kültürlerin merkezindedir. Ülkemiz, tarih ve coğrafyasından devraldığı büyük bir kültür, sanat ve turizm birikim ve potansiyeline sahiptir.

Bu itibarla, birbiriyle teknik olarak alakası olmayan ve yönetilmesini güçleştiren Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı, “Kültür ve Sanat Bakanlığı” ve “Turizm Bakanlığı” olmak üzere iki ayrı bakanlık olarak tesis edeceğiz. Bu iki bakanlığa, teşkilat yapısına göre, ehliyet ve liyakat sahibi bürokratlar tespit edilerek ve atamaları yapılacaktır.

Kültür ve Sanat Bakanlığı’nın yerel teşkilatını “İl Kültür-Sanat Müdürlüğü” olarak kuracak ve Milli Görüş’ün prensiplerinden olan yerel yönetim esaslı yapı oluşturmak amacıyla, il müdürlüklerinin uhdesinde, bir danışma meclisi gibi görev yapacak, yerel sanatçılardan, şehirde kültür-sanata destek olan bireylerden, kültür-sanat dernek/vakıf temsilcilerinden ve kültür-sanat alanında çalışmaları olan akademisyen ve araştırmacılardan oluşan “İl Kültür Sanat Kurulu”nu her il için kuracağız.

Benzer şekilde Turizm Bakanlığı’nın yerel teşkilatı olan “İl Turum Müdürlüğü”nü kuracak ve uhdesinde “İl Turizm Kurulu” üyeleri belirlenerek, yerel dinamiklerin ilin turizminin gelişmesine katkı sunmalarını sağlayacağız.

Yerelde harekete geçireceğimiz kurulların da katkısı ile “Milli Kültür-Sanat Politikası Bildirgesi”ni hazırlayacağız. Kültürel bilinçlenme ve kalkınmaya matuf kısa ve uzun vadeli hedef ve plânları ortaya koyacağız.

Kültür Bakanlığı bünyesinde “Anadolu ve Trakya Gastronomi Kültürü Araştırma ve Yaşatma Enstitüsü”nü kuracağız. Bu zengin kültürü yaşatmak için gerekli olan çalışmaları ve araştırmaları desteklemek, yayınlar çıkarmak, yarışmalar yapmak ve tescillenmesini sağlamak üzere çalışmalar yapacağız.

Müzik eserleri ile ilgili yeni bir telif yasası yapacak, böylece sanatçılarımızın hayatlarını hak ettikleri gibi idame ettirebilmelerini ve yeni eserler üretebilmeleri için kaynak sağlamalarını destekleyeceğiz. Bütün anonim eserler tespit edecek, telif gelirlerini kültür ve sanat çalışmalarını desteklemek üzere kullanacağız. Ayrıca sanatçılarımızı, SGK sistemine dahil ederek, sosyal güvencelerini temin edecek ve emekli olabilecekleri bir sistem oluşturacağız. Ülkemizin sanat ve sanatçı envanterini çıkartmak üzere çalışmalar başlatacak ve yerelden başlayarak tespit komisyonları oluşturacağız.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan ülkemizin, tüm turizm unsurlarını tespit etmek üzere kapsamlı kültür envanterini çıkaracağız. Bu envantere göre ülkemizdeki kültür ve sanat varlıklarının takibini yapacağız. Ülkemizde bulunması gereken ancak bir şekilde yurtdışına çıkarılmış olan tarihi varlıklarımızın, uluslararası hukuktan kaynaklı haklarımızı kullanarak ülkemize dönüşünü sağlayacağız.

Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet sürdürecek yeni “Alan Başkanlıkları”nı ihdas edecek ve bu alanları ivedilikle turizme kazandıracağız.

İl Turizm Müdürlükleri’ne yetki verilerek, turizme hizmet edebilecek bütün arkeolojik alanlar, sit alanları, ören alanları, tümülüsler, muharebe alanları ve coğrafi oluşum alanları tespit edilmesini sağlayacak, bu alanları korumaya alarak müstakil idari birimler tarafından yönetilmesini ve gözetilmesini sağlayacağız.

Turizmin geliştirilmesine kaynak oluşturmak üzere ülkemize gelen bütün turistlerden alınan %2 oranındaki Konaklama Vergisi uygulamasını sürdüreceğiz.

Ülkemizin her bölgesinde devlet destekli “Turizm Köyleri” ihdas ederek, hem o bölgedeki orijinal yerel sosyal hayatı ve kültürü yaşatacak, hem de bölgenin yerel zirai mahsullerinin ziraatının yapılmasını sağlayarak yerli zirai ürünleri koruma altına alacağız.

 

 

SPOR POLİTİKAMIZ

Spor, toplumumuzdaki her bireyin özellikle de gençlerimizin ve çocuklarımızın topluma faydalı, ahlaklı, terbiyeli, şuurlu ve madde kullanmayan birer fert olmalarını sağlama noktasında etkili bir eğitim unsurudur.

Yeniden Refah iktidarına, spora gereken önemin verilmesi için Bakanlık ve Genel Müdürlük olarak Türkiye'nin temel spor politikasını ve Bakanlık ile bağlı birimlerin yapısını yeniden belirleyeceğiz.

Spora bakışımız; objektif, ufku geniş, sporla gençliği ve toplumu bütünleştirecek, “Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin” düsturunu ilke edinen, liyakat sahibi görevlilerle spor teşkilat yapısının desteklenmesi, güçlendirilmesi, revize edilmesi üzerine olacaktır. Mevcut personelin hızlı bir şekilde yeni vizyona uygun olarak eğitilmesi ve yeni çalışma modeline motive edilmesidir.

Spor federasyonları ile birebir muhatap olarak, yeni çalışma modellerini belirleyeceğiz.  Spor federasyonlarına gerekli destekler sağlanacak, başta eğitim faaliyetleri olmak üzere sporla toplumun buluşturulması, sporu geliştirme, gençler ve çocuklar başta olmak üzere toplumu ıslah etme, terbiye ahlak ve disiplini geliştirecek, elde edilecek başarılarla bu emekleri taçlandıracağız.

Ülkemizde ciddi bir spor politikasının olmayışından kaynaklanan işleyişle ilgili sorunların, spor branşlarının desteklenmesinde hatalı uygulamalara sebebiyet verdiğini görmekteyiz.

Ülkemizde özellikle seyirci yoğun sporlardan olan; futbol, basketbol, voleybol, hentbol gibi takım sporları desteklenmektedir. Bu sporlar takım halinde yapıldığından ve fertlerin tek başına bu sporları icra etmeleri mümkün olmadığından, yapanı az, seyredeni fazla olan seyir sporlarıdır.  Bu sporların ıslah edici, terbiye edici özellikleri yok denecek kadar azdır. Seyircileri arasında zıtlaşmalar ve kötü söz kullanımı söz konusudur. Başka biri olumsuz yönü de bahis ve kumar sektörünün bu sporlarda zirvede olmasıdır.

Yeniden Refah iktidarında, ferdi sporları, “herkes için spor” sloganı ile destekleyerek, ferdi spor branşlarının da hak ettiği desteği almasını sağlayacağız. Toplumun yoğun olarak spor yapmasını sağlayarak akıl ve vücut sağlığına sahip nesiller yetiştirebilmek için ferdi sporları da destekleyeceğiz. Ferdi sporları desteklerken olimpik olan ve olimpik olmayan branşlar şeklinde bir ayrıma gitmeden, branş çeşitliliğini artıracağız. Ferdi branşlar için tesisleşme, tanıtım, eğitim faaliyetleri ve organizasyon faaliyetlerini geliştireceğiz.

 

Yeniden Refah iktidarında, tesisleşmeyle ilgili spor yatırımlarını daha fonksiyonel hale getireceğiz. Birçok ilimizde stadyumlar yapılmak suretiyle tesisleşmeye büyük yatırım yapılmıştır. Ancak yapılan yatırımların spor kültürünü beklenen ölçüde geliştiremeyeceğini öngörmekteyiz. Çünkü yapılan yatırımlar, ağırlıklı olarak seyir sporlarına yönelik branşlar için inşa edilmiş olup, sporun eğitici ve ıslah edici özelliklerini destekleyici yatırımlar değildir. Ferdi sporları destekleyerek, sporun bireylerin gelişimine ve kültürümüze katkı sağlamasını desteklemek üzere, iktidarımızda yapacağımız yatırımlarda tüm spor dallarında tesisleşecek yatırımları hayata geçireceğiz.

Yeniden Refah iktidarında sporcu eğitimi ile ilgili düzenlemeleri yapacağız. 2008 yılında Bağımsız Spor Federasyonları statüsüne geçiş yapılmasıyla, federasyonların idaresinde, yönetiminde pratikleştirilen antrenör eğitimleri, antrenör kursları, kurslara katılım şartları sonraki tarihlerde özellikle son yıllarda Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ve Spor Genel Müdürlüğü’nün ilgili Eğitim Dairesi birimleri tarafından ortaya konulan yönetmelikler bu işlevselliği büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır.

Zorlaştırılmış şartlarla kişilerin antrenör eğitimlerinin şartları ağırlaştırılmış, eğitim şartı adı altında eğitim hakkı kişilerin elinden alınmıştır. Uygulamada ülke sporuna yüksek seviyede katkı sunan antrenörlerimizi yeniden ülke sporuna kazandıracağız. Yeni şartlarla kolaylaştırılmış antrenör kursları, bütün spor federasyonlarına açtırılacak, antrenörlerin atamaları adalet ve liyakat esasına göre yapılacaktır.

Yeniden Refah iktidarında sporu özendirici ve faydalarını öne çıkarıcı organizasyonları düzenleyecek ve destekleyeceğiz. Her spor branşında, milletimiz için vazgeçilmez bir gereklilik olan ahlaki değerleri önceleyen, yüksek standartlara sahip ulusal ve uluslararası organizasyonları destekleyeceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, sporun tanıtımındaki hataları ve eksiklikleri gidereceğiz. Başta TRT olmak üzere, medya, basın ve yayın kuruluşları ile görüşmeler yaparak, bütün spor branşlarının eşit şekilde, eşit sürelerle televizyon, radyo ve basın kuruluşlarında tanıtımının ve eğitiminin yapılmasını sağlayacağız. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin kişisel gelişimlerinde terbiye ve ıslah edici özellikleri daha fazla olan ferdi sporların bu yayınlarla tanıtılmasını sağlayacağız.

Yeniden Refah iktidarında spor faaliyetlerini düzenleyici mevzuatları spor ve sporcu dostu bir yaklaşımla revize edeceğiz. Türkiye'deki spor faaliyetlerinin verimliliğin arttırılması ve gereksiz bürokrasinin ortadan kaldırılması amacıyla mevzuatı yeniden düzenleyeceğiz. Bağımsız Spor Federasyonları statüsünün kaybolan işlevlerini geri kazandıracağız. Kanun ve yönetmelikleri “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” düsturu ile yeniden gözden geçirip başta spor eğitimleri olmak üzere her alanda pratik ve hızlı olan, spor ve insan haklarının özüne uygun bir mevzuata geçilecektir.

 

 

 

YURTDIŞI VATANDAŞLARIMIZLA İLGİLİ POLİTİKAMIZ

Ülkemiz dışında yaşayan vatandaşlarımızın dış temsilciliklere erişimlerini artırıcı uygulamalar geliştireceğiz. İşlemlerin birçoğunun bürokratik açıdan sadeleştirilmesini ve mümkün olduğunca dijital ortamlarda gerçekleştirilmesini sağlayacağız. Vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde veya Türkiye’de, hak ve hukuklarının korunmasına ve yapılacak genel seçimlerde oy kullanma haklarına erişimlerini sağlamak üzere yurtdışında aktif olarak temsil edilmelerini sağlayıcı girişimlerde bulunacağız. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sosyal dayanışma kültürlerini geliştirici politikalar üreteceğiz. Kendi kadim kültürlerini, yurtdışında doğan veya büyüyen nesillerine aktarmalarını destekleyici politikalar üreteceğiz. 

Yurtdışında vatandaşlarımızın sık olarak maruz kaldığı, çocuklarının gayrimüslim ailelere verilmesinin önlenmesi yönünde devletlerarası mekanizmaları aktif hale getireceğiz.

Yaşadıkları ülke tarafından, kendi vatandaşlığına geçmeye ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkmaya mecbur bırakılma uygulaması yerine çifte vatandaşlık uygulamasına geri dönülmesi için gerekli girişimlerde bulunacağız.

Emekli gurbetçilerimizin, Türkiye'ye temelli dönüşlerinde, emekli primlerinde işçi primi ile beraber, işveren primlerinin de ödenmesini sağlayacağız.

Gurbetçi vatandaşlarımızın izin sezonunda, Türkiye’ye kendi araçları ile gelenlerin yol güzergâhlarında yaşadıkları sorunları çözeceğiz. Ayrıca izin dönemlerinde, Türk Hava Yolları’nın yeterli sayıda ve makul fiyatlar ile uçuş biletleri sunmasını sağlayacağız.

Türkiye faaliyet gösteren telekom şirketlerinin, gurbetçi vatandaşlarımıza daha uygun tarifeler sunmasını sağlayacağız.

Gurbetçi vatandaşlarımıza, Avrupa'da ikamet ettiği ülkede belirli bir süre kalmasının ardından, Türkiye’ye gümrüksüz araç, makine veya teçhizat getirebilme hakkını vereceğiz.

Avrupa'daki Türk Derneklerinin, TC. Konsoloslukları önderliğinde işbirliği içinde çalışmasını artırıcı politikalar geliştireceğiz.

Türkiye'de yatırım yapmak isteyen gurbetçilerin önündeki ağır bürokratik engelleri kaldıracağız.

Yurtdışında evlenen genç çiftlere, Türkiye Cumhuriyeti Konsoloslukları bünyesinde, Aile Eğitim Seminerlerinin verilmesini sağlayacağız.

Başta Almanya olmak üzere, vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ülkelerde, İslâm Dininin resmi din olarak kabul edilmesi için devletlerarası girişimlerde bulunacağız.

ZİRAAT VE HAYVANCILIK POLİTİKAMIZ

Yeniden Refah iktidarında, çiftçi borçlarında düzenlemeler yapılacak ve borç faizleri silinecektir.

Çiftçimiz, başta Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçları nedeniyle icralık olmuş, tarlası, traktörü haczedilmiş, tarımsal faaliyetleri yapamaz yürütemez hale gelmiş, sürekli borçlanmak zorunda kalmıştır. Çiftçilerimizin yeniden üretime geçebilmelerini sağlamak için birikmiş çiftçi borçlarının faizini sileceğiz. Anapara borçlarını ise her çiftçinin bireysel ödeme gücüne göre yeniden yapılandıracağız. Tarımsal üretimin devamı için elzem olan traktör, tarımsal alet ve makine gibi haczedilmiş olan malların derhal çiftçiye iadesini yapacağız. Tohum, gübre, tarım kimyasalları ve benzeri girdilerde en az %50 oranında indirime giderek, üretim için gerekli malzemelerin tedarik sorununu çözeceğiz. Elektrik ve mazotun çok pahalanması, sulama maliyetlerini aşırı arttırmıştır. Elektrik ve mazot kalemlerini vergiden muaf hale getireceğiz. Çiftçiye sulama desteklerini arttıracağız. Hayvancılığın ana girdisi olan yem tedariki ile ilgili destekleri önemli ölçüde artıracağız. Tarımsal üretim kotalarını kaldırarak Türkiye’nin tarımda kendine yeter hale gelmesini sağlayacağız.

Yeniden Refah iktidarında, her bölgenin iklim ve toprak özelliğine, üretim kabiliyetine göre destek programları hazırlayacağız.

Ülkemizin mevcut tarımsal ürün üretiminde, üretimin bölgelere göre planlanması söz konusu değildir. Tarımsal destekler ve taban fiyatları ise çok geç açıklanmaktadır.  Ürün fark ödemeleri üreticiye değil tarla sahibine verilmektedir.

Yeniden Refah iktidarında, ülkemizin her bölgesinin üretim kabiliyetinin farklı olmasından ötürü bölgesel tarım planlaması yapacağız. Planlamaya destek olmak için sonraki yılın destek tutarlarını tohum/fide ekim döneminden 3 ay önce açıklayarak, çiftçimizi fiyat ve maliyet planlaması yapma olanağına kavuşturacağız. Destekleme politikasını bölgesel kabiliyete göre yaparak aynı zamanda üretim planlamasını çiftçimizin yapmasını sağlayacağız. Ürün fark ödemelerini tarla sahibine değil, üreticiye vereceğiz. Sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması yoluyla ürünün değerine göre satışına ve üretim planlamasına katkı sunacağız.

Yeniden Refah iktidarında, üretici birliklerini, çiftçimize ucuz girdi temininde ve mahsulün değerine satışında etkin rol oynayacak yapıya kavuşturacağız.

Ülkemiz çiftçilerinin önemli bir bölümü küçük üretici olduğundan, girdi temininde ve mahsul satışında pazarlık güçleri zayıftır. Birlikler, yüksek miktarda alım ve satım yapabileceğinden, etkinleştirildiğinde pazarlık gücü yüksek olan yapılardır. Birliklerin, uygun fiyata girdi alımı ve üretilen mahsulün değerinde satışı hususlarında yetkilendirilmesini ve desteklenmesini sağlayacağız. Özellikle yerli ve milli girdi kullanımı konusunda birlikleri teşvik edeceğiz. Birliklerimizi, alımda ve satımda piyasa fiyatını belirleyici konuma getirerek çiftçilerimizin girdi maliyetlerini ucuzlatacak, satış fiyatlarının ise değerini koruyacağız.

Yeniden Refah iktidarında, meraların amacı dışında kullanılmasını engelleyecek ve yem üretimi teşvik edeceğiz.

Çiftçilerimizin önemli girdilerinden olan fabrikasyon yem fiyatları çiftçinin kazancını beslerken kaybeder hale getirmekte, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için çok önemli olan meralar, amacı dışında kullanılmakta ve giderek azaltılmaktadır. Yem hammaddesi üretimini teşvik edecek, ekili alanlarda yem bitkileri ekimi oranının basamaklı olarak önce %30’a, takiben %40a ulaşmasını sağlayacağız. Mera alanlarına sahip çıkarak, hayvansal gıda üretim maliyetlerini düşüreceğiz. Meraların amacı dışında kullanılmasını engelleyecek, mera ıslah ve denetim çalışmalarını etkin hale getireceğiz.

Hayvansal gıda fiyatlarını düşürmek ve üretimi çeşitlendirmek için küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini destekleyeceğiz. Ayrıca kaz, ördek, hindi, bıldırcın gibi hayvanların üretimini teşvik edeceğiz. Bu hayvanlara olan talebi artırmak üzere farkındalık çalışmaları ve kamu spotları hazırlayacağız. Büyükbaş hayvan üretimini de destekleyerek et ve süt üretiminde ülkemizi kendisine yeter hale getireceğiz. Manda yetiştiriciliğine verilen desteği artıracağız. Köy yaşamını ve hayvancılığı desteklemek amacıyla, kamuda önemli sayıda veteriner hekim istihdamı gerçekleştirerek, ücretsiz veterinerlik hizmetlerini hayvan yetiştiricilerine sunacağız.

Yeniden Refah iktidarında, Tarımsal Destekler Katılım Bankasını kuracağız.

Ziraat Bankası, kuruluş amacından ayrılmış ve ticari banka olmuştur. Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği, Et ve Süt Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi, Fiskobirlik benzeri kooperatifler ile tarımla ilgili diğer kurum ve kuruluşların ortaklığından oluşan Tarımsal Destekler Katılım Bankası kurulacak, devletin verdiği destekler ve teşvikler bu banka aracılığı ile çiftçiye ulaştırılıp ödenecektir.

Yeniden Refah iktidarında, köylerde ahır, ağıl, depo kurmak veya köy evi yapmak için mevzuat uygun hale getirilecektir.

Büyükşehir yasası ile köylerin mahalle statüsüne alınması ve mücavir alanlarda hayvancılığa izin verilmemesi, başta çayır mera kullanımını engellemekte, hayvancılık yapılarak değerlendirilebilecek bazı hammaddeler telef olmaktadır. Köylerin mahalle statüsünde olması nedeniyle, çiftçi köyünde şehirdekine benzer ruhsatlandırma prosedürüne tabi tutulmakta ve belediyelere yüksek oranlarda harç parası ödemek zorunda bırakılmaktadır. Bu ve benzer durumlar, çiftçiyi ve besiciyi köyden şehirlere göç etmeye teşvik etmektedir.

İktidarımızda, köylerde ahır, ağıl, depo kurmak veya köy evi yapmak için mevzuat uygun hale getirilecektir. Köylerdeki hayvancılık yetiştirme imkânından çiftçimiz mahrum edilmeyecek, gereken tedbirleri alarak şehirlere yakın tarımsal yerleri üretim yapılabilir hale getireceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, dünyada yaşanan iklim değişiminin tarımsal üretime etkileri konusunda çalışmalar yapılacaktır.

Çevre Bakanlığının adına “İklim Değişikliği” kelimesi eklenmiş olsa da dünyada yaşanan iklim değişiminin tarımsal üretime etkileri konusunda yoğun çalışma başlatarak olabilecek tarımsal risklerle ilgili tedbirleri alacağız.

Yeniden Refah iktidarında, tarım sektörünün markalaşması için gereken tedbir, destek ve mevzuat ivedilikle uygulamaya alınacaktır.

Tarımsal ürünlerimiz uluslararası piyasada emsal ürünlerden düşük fiyata satıldığı için çiftçimizin ve ülkemizin kazancı düşmektedir. Diğer sektörlerde olduğu gibi tarım sektörünün markalaşması için gereken tedbiri alarak mevzuat uygulamaya alacağız. Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı bu konuyu öncelikleri arasına alacaktır. Tarımsal Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nü, tarıma hizmet edecek çalışmalar yapan, çiftçi ve ülke ekonomisine katkı veren bir yapıya kavuşturacağız.

Tarım işçileri için gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır.

Tarımsal üretimin olmazsa olmazlarından olan tarım işçisinin temin edilmesi, her geçen gün daha büyük sorun olmaya başlamıştır. Yeterli sayıda tarım işçisi bulamadığı için üretimi bırakan veya düşük katma değerli üretimlere yönelen toprak sahipleri söz konusudur. Tarım işçileri ve ailelerine; barınmaları için barınak, çocuklarına eğitim imkânı, sosyal güvenlik imkânı, sağlık hizmetleri vererek, tarım işçiliğini özendireceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, ata tohumlarını tespit etme ve geliştirme konusundaki çalışmaları artırarak desteklemeye devam edeceğiz. Çiftçilerimizi ve aziz milletimizi yabancı menşeili ve üretimi dışa bağımlı hale getiren kısır tohum kullanımından kurtaracağız.

        

MAHALLİ İDARELER POLİTİKAMIZ

“Yeniden Refah Partisi iktidarında, her kamu kurumunun girişine ‘Rüşvet alan da veren de melundur’ tabelasını asacağız.”

Dr. M. Ali Fatih Erbakan

 

Şehirlerimizi İnsan Merkezli Olarak İnşa Edeceğiz.

Türkiyenin temel sorunu, ahlak ve maneviyatın erozyona uğramasıdır. Çarpık şehirleşme ve rant sorunu bu çerçevede dikkat çekmektedir. Türkiyede nüfusun ağırlıklı kısmı başta İstanbul olmak üzere birkaç büyükşehirde toplanmış bulunmaktadır.

Geçimini zar zor sağlamaya çalışan vatandaşlarımız, barınma ve ulaşım sorunları karşısında çaresiz kalmaktadır. Yüksek kiralar, toplu ulaşım ve trafik sorunları vatandaşı zor durumda bırakmaktadır.

Şehirlerin aşırı kalabalıklaşması başka sorunların da habercisi olmuştur. Vatandaşlarımız, büyük şehirlerde ekonomik sorunlarla birlikte eğitim, sağlık, istihdam ve çevre kirliliği başta olmak üzere sayısız sorunla uğraşmaktadır.

Yanlış kalkınma, tarım ve yönetim politikaları neticesinde oluşan iç göç, toplumun sosyal yapısını ve güvenliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etki sadece göç edenlerle sınırlı kalmayıp toplumun tüm kesimlerini kapsamaktadır.

Yeniden Refah iktidarında, büyükşehirlerimizde göçün önlenmesi ve tersine göçün sağlanması için maddi ve manevi kalkınmayı dengeli ve planlı bir şekilde yürütecek, ülkemizin tamamı yaşanılır hale getireceğiz.

Yatay, dengeli, ölçülü, daha insani şehirler inşa edeceğiz. Ucuz ve kaliteli konut projeleri ile vatandaşlarımızın barınma sorununa rant odaklı değil, insan odaklı ve ihtiyaca göre çözümler üreteceğiz.

Son yıllarda tarihi canlandırma bahanesi ile milletimizin tarihi ve kültürel mirasının rant unsuru olarak görülmesini tarihimize, ecdadımıza ve şehirlerimize yönelik saygısızlık ve nezaketsizlik saymaktayız.

Unutmamalıyız ki gelecek nesiller önceki kuşakların tercihleriyle şekillenen şehirlerde doğarlar. Yeniden Refah Partisi iktidarında, şehirlerimizin inşası ve dönüşümünde gelecek nesilleri önceleyen ve yaşam kalitesine odaklanan temel politikaları dikkate alacağız.

Şehirlerimizi kültürel kimliğimize, ahlaki ve manevi değerlerimize uygun inşa edeceğiz. Şehirlerin imar ve deprem planlarını bilime uygun olarak hızla yapacağız. Şehirlerimizde koruyucu ve kalkınma odaklı sosyal politikaları planlayacak, geliştirecek ve uygulayacağız. Şehirlerimizin doğal ve tarihi dokusunun bozulmasına izin vermeyeceğiz. Tek merkezli ve çarpık yapılaşmanın önüne geçecek, kentsel dönüşümleri amacına uygun yapacağız. Kentsel dönüşümde, rantsal değil, kentsel dönüşümü esas alacağız. Tüm şehirlerimizi, medeniyet değerlerimize ve kültürel kimliğimize uygun olarak inşa edecek mimarlara ve şehir planlamacılarına emanet edeceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, yerel yönetimleri vatandaşlarımızın katılımı ile güçlendireceğiz.

Milli Görüş, sosyal belediyecilik, yerel hizmetler anlayışı ve uygulamalarında Türkiyede belediye yönetimleri için en başarılı model olmuştur.

Son dönem belediyeciliğinde ise özellikle büyük yatırımlar yapılarak, inşa edilen belediye tesisleri marifetiyle, halka hizmet anlayışı ayni ve nakdi yardımlar, “Çalıyor ama hizmet de yapıyor” belediyeciliğini ortaya çıkarmıştır.

Bu çarpık belediyecilik anlayışını ülkemizin tamamen kaldırmak üzere, imkânları ve yetkiyi tüm ülkeye yayacak, gerçekçi bir Yerel Yönetimler Yasası çıkaracağız. Yerel Yönetimler Yasası ile coğrafi durumu ve nüfusu dikkate alarak köyleri ve beldeleri yeniden düzenleyeceğiz. Merkezi bütçeden belediyelere yapılan kaynak aktarımlarını, hizmet alanlarıyla uygun şekilde olmak üzere artıracağız.

Büyükşehir Belediyesi Kanununda yapılan düzenleme ile halen 30 büyükşehir belediyesi bünyesinde beldeler kaldırılmış, köyler mahalleye dönüştürülerek il özel idareleri lağvedilmiştir. Halen 51 ilimizde köy, belde ve il özel idaresi statüsü mevcudiyetini devam ettirmektedir. Bu illerde, muhtarlar ile birlikte mevcut il ve ilçe özel idarelerinin işbirliğiyle çalışmaların verimli olarak yürütülmesini sağlayacağız.

Yeniden Refah iktidarında, yerel yönetimlerde katılımcı demokrasi uygulamalarını yaygınlaştıracağız. Bunun için belediye meclislerinin ve kent konseylerinin yapısını toplumumuzun yapısına ve kültürüne uygun olacak biçimde gözden geçirecek, yetkilerini artıracak, verimli çalışmaları için gerekli tedbirleri alacağız. Muhtarlarımızın da belediye meclislerinde temsil edilmesini sağlayacağız.

Sektör temsilcilerine ek olarak, doğrudan vatandaşların katılımını sağlayacak Halk Meclisleri”ni ve Mahalle Meclisleri”ni ihdas ederek, milletimizin yönetime katılmasını teşvik edeceğiz.

Kırsal bölgelerden şehirlere göçün engellenmesi amacıyla, yerel kaynakları üretime yönlendireceğiz. Böylece il, ilçe ve köylerde istihdamın ve refahın artmasını sağlayacağız.

Yerel yönetimler ile tarım arazilerini, doğal ve kültürel kimlikleri ve yeşil alanları titizlikle koruyacağız.

Yeniden Refah iktidarında, Anayasa ile garanti altına alınan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkı” ilkesine dayalı olarak çevreci, doğal dengeyi koruyan, çevre dostu belediyeleri oluşturacağız.

Kırsal kalkınmayı destekleyerek herkesin kendi işinin sahibi olmasını ve kırsalda istihdam olanağı bulmasını sağlayacağız. Kırsal kalkınmanın temini için Yeni Nesil Kooperatifler”in kurulmasına öncülük ederek gelirin tabana yayılmasını sağlayacağız.

Yerel ekonomik kaynakları değerlendirerek, bölgesel gelişmeyi sağlayacak ve Yerel Ekonomik Gelişme Programı”nı uygulayacağız.

Şehirlerin ekonomik ve sosyal yönden gelişmesi için özellikle büyükşehir ve il belediyelerine, gelişen ve değişen dünya şartlarına ve teknolojilerine uygun hazırlayacağımız planlarla yön verecek “Şehir Strateji Birimi”ni kuracağız.

Belediyeleri, israftan ve maliyetli popülist yaklaşımlardan kaçınan, yolsuzluğa, iltimasa ve rüşvete taviz vermeyen; üretimi, istihdamı ve verimliliği esas alan ehil kadrolarla yönetilir hale getireceğiz.

Yeniden Refah iktidarında, kentsel dönüşümde rantı durdurup, adaletli paylaşımı önceleyeceğiz.

Kentsel dönüşüm uygulaması, 35 ilde yaklaşık 6,5 milyon konut ve 26 milyon insanımızı ilgilendiren önemli bir konudur. Bu kanun çıkarılmadan önce yeterince tartışılmamış; sosyo-ekonomik, hukuki, psikolojik ve hak boyutu çok önemli olmasına rağmen ilgililerin, STK’ların, meslek odalarının ve üniversitelerin katkısı talep edilmemiştir. Dolayısıyla Kanun, kelime ve kavram kargaşası içerisinde değerini yitirmiştir.

Şehirlerimizi kısa vadeli şahsi rant ve menfaatlere kurban vermeyeceğiz. Yüz yıl sonrasını düşünerek şehirlerimizi planlayacağız. Yaşanabilir şehirler inşa etmenin temel prensibi rant, menfaat, yolsuzluk değil, bir arada mutlu yaşamaktır.

Halkımızın geleceğini ciddi şekilde olumsuz etkileyeceği açık olan bu uygulama, kentsel dönüşümden ziyade rantsal dönüşüme gitmekte, vatandaşın hem elindeki evi alınmakta hem de aşırı borçlandırılarak geleceği karartılmaktadır.

Büyükşehir Belediyesi Kanunu, Kentsel Dönüşüm Kanunu ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesine yönelik çıkarılan yasaların uygulanmasında hem yerel yönetimlerin kendi içinde, hem de merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında ciddi yetki ve koordinasyon problemleri meydana gelmektedir.

Şehirleri insanlar, insanları da şehirler inşa etmektedir. Şehirlerin inşa edilme tercihi ve anlayışı insanların kimliğini, şahsiyetini ve yaşam alışkanlıklarını belirlemede etken rol almaktadır.

Yeniden Refah iktidarında, kentsel dönüşümde amaç rant olmaktan çıkarılarak bölgede yaşayanların yaşam kalitesinin artırılması ve şehir kimliğinin korunması olacaktır.

“Riskli Alan” kavramı, adalet ve hakkaniyet ölçülerine göre yeniden tanımlanacaktır. Kentsel dönüşümde riskli alanlarda yaşayanların, mahalli yönetimlerin, STK ve meslek odalarının sürece katılmasını sağlayacağız. Şehirlerin geleceği, medeniyetin geleceği olarak ele alınmak suretiyle mahalle kültürünü, komşuluk ilişkilerini ve geleneksel mimari kültürümüzü koruyacak ve geliştireceğiz. Şehirlerin imarında ve dönüşümünde kültürel farklılıkları göz önünde tutarak insani, kültürel ve evrensel hassasiyetleri gözeteceğiz. Kentsel dönüşümde, tarımsal arazileri heba etmeden yatay şehirleşme planlamasına özen göstereceğiz.

Yeniden Refah iktidarında; tarihi ve doğal doku korunacak, estetiği olan şahsiyetli şehirler oluşturacağız. Ahlaki ve manevi açısından da şehrin, arsanın ve toprağın rant unsuru olmaktan çıkarılmasını sağlayacağız. Rantın önüne geçmek için kentsel dönüşüm alanlarında ve diğer alanlarda fiyat denetim mekanizması geliştireceğiz.

Kentsel dönüşümde, bölgesel ve sosyal durumu göz önüne alacak, yerel kültürü koruyacağız. Alan içerisindeki sağlam ve yeni binaları koruyacağız. İnsanların beton kulelerin arasına sıkıştırıldığı, komşuluk ilişkilerini yitirdiği, sosyal gelişimlerini sekteye uğratarak birbirinden uzaklaştığı dikey betonlaşmaya izin vermeyeceğiz.

Şehirlerde en uygun yükseklikte yatay şehirleşmeyi yaygınlaştıracak, iyileştirme projelerini uygulayacağız. “Sosyal Devlet Projesi” anlayışıyla, evi olmayan en alt gelir düzeyindeki ailelere her yıl belirli sayıda sosyal konut yapacağız.

Parklarda, sokaklarda hayat mücadelesi veren kimsesiz, evsiz insanların ve sokak çocuklarının sorunlarını ayrıntılı olarak gözden geçirerek kalıcı, yapısal çözümler üreteceğiz.

Yayın Tarihi: 13 Nisan 2023 | Yayın Saati: 12:06:38