SİYASİ İŞLER BAŞKANLIĞI HAFTALIK RAPORU - 11.08.2020

 KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET EYLEMLERİ VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

 

Bilindiği üzere kadınlara yönelik şiddet ve bununla ilgili olarak İstanbul Sözleşmesi konusu son günlerde yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.

 

Sadece kadınlara değil, hiçbir canlıya şiddet uygulanmasına, zulmedilmesine asla rıza gösterilemez. Hanımlarımız bizlere Cenab-ı Allah’ın özel emanetleridir, bu sebeple psikolojik ve fiziksel anlamda zarar görmelerine kesinlikle müsade edilmemeli ve bunun için gerekli her türlü tedbir alınmalıdır.

 

Ancak kadınlara şiddet uygulanmasının önüne İstanbul Sözleşmesi gibi Batı dayatması, asıl maksadı farklı olan, sinsi sözleşmelerle değil, ‘ahlak ve maneviyat’ öncelikli eğitimle, materyalizm yerine maneviyatçılıkla, ahiret bilincinin yerleştirilmesiyle ve bununla birlikte tarihimize, inancımıza, toplumsal değerlerimize uyumlu yerli ve milli kanunlarla, cinayet karşılığında verilecek cezaların yeterince caydırıcı hale getirilmesi ile geçilir.

 

istatistikler açık bir şekilde ortadadır; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun öncesinde 2011 yılında ülkemizde 121 kadın erkekler tarafından öldürülmüş iken, bu sözleşme ve uzantısı kanunlar çıktıktan sonra; 2015-2016 yıllarında bu sayı 300’lere çıkmış, 2019 yılında ise kadın cinayetleri malesef ki 2011 yılına göre tam dört kat artarak 474’e yükselmiştir.

 

Bu gerçek de açık bir şekilde gösteriyor ki;

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE 6284 SAYILI KANUN KADINLARI KORUMUYOR, AKSİNE MARUZ KALDIKLARI ŞİDDETİN ARTMASINA SEBEP OLUYOR.

BU DURUMUN DERHAL DÜZELTİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

 

Ülkemizde de, kabul edilen diğer ülkelerde de kadına yönelik şiddeti önlemediği açıkça ortada olan, Millet olarak bizi biz yapan temel değerlerimizi hiçe sayan, ‘kadına yönelik şiddeti önleme’, ‘toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama’ adı altında ‘cinsiyetsiz toplum’ oluşturarak yeni nesillerimizi ifsad etmek, ahlaki erozyona yol açmak, aile yapımızı çökertmek için kurgulanmış bu sözleşmeden bir an evvel çıkılması Hükümet’in yapacağı en hayırlı işlerden bir tanesi olacaktır.

 

Manevi tahribatı önlemek, sağlıklı toplumun sigortası olan aile müessesesini korumak, devletin en öncelikli görevlerindendir. Bunun için de devletimizin İstanbul Sözleşmesi’nin altında bulunan imzasını acilen geri çekmesi gereklidir.

 

Bununla birlikte, İstanbul Sözleşmesi doğrultusunda çıkarılan ve kadınları korumadığı gibi üstüne üstlük bir de yuvaları yıkan 6284 sayılı kanunun da ailenin devamlılığını merkeze alan, milli ve manevi kimliğimize uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesi elzemdir.

 

Yeniden Refah Partisi olarak Milletimiz’in hissiyatına tercüman oluyoruz ve uzun zamandan beri olduğu gibi bir kez daha Sn. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere tüm devlet yetkililerine bu çok hayırlı ve hayati adımları en kısa sürede atmaları için çağrıda bulunuyoruz.

                                    

 

……………………………………………………………………………………………..

 

 

                                      

 

 

 

                                                 ÇOKLU BARO SİSTEMİ

 

 

Çoklu Baro Sistemi (Alternatif Baro), Yeniden Refah Partisi'nin teklifidir. Amacımız tekelci yapıların mahsurlarını gidermektir. Tekelin olduğu yerde özgürlük, rekabet ve farklı fikirler olmaz. Tek düze düşünce ve dayatma olur. Barolar bir meslek örgütüdür. Asıl olan temsil ettikleri meslek mensuplarının sorunlarını çözmek ve mesleki gelişime destek vermektir. Bu nokta da mesleği temsil eden baroların rekabeti, avukatlık mesleğinin sorunlarının çözümünü ve mesleki gelişimine katkı verecektir.  Meslek mensubu olan avukatlar da hangi baro kendisine daha iyi hizmet veriyorsa, o baroya üye olacaktır. Avukatlara bu nokta da seçme özgürlüğü sağlanmış olmaktadır.

 

Bu konuda yapılan eleştirilerden birisi de, Hâkimlerin, Avukatın mensup olduğu Baroya göre karar vereceği iddiasıdır. Öncelikle bu iddia ciddiyetten uzak ve havada kalan bir iddiadır. Zira avukat bir dava da taraf değildir. Yani davacı veya davalı değildir, sadece taraflardan birisinin vekilidir. Hukuk sistemimizde taraflara göre değil, hele taraf vekillerine göre hiç karar verilmez. Hâkimler, dava dosyasın da bulunan delillerle göre karar verir. Ayrıca, yerel mahkemenin, kararları üst yargı birimleri tarafından hukuka uygunluğu denetlenir. Yani kararı beğenmeyen taraf, İstinaf ve Yargıtay yoluna başvurabilir. Yerel Mahkeme kararı, İstinaf mahkemelerine ve ondan sonra şartları varsa Yargıtay denetimine götürülmektedir. Dolayısıyla görevi sadece müvekkilinin, profesyonelce işini yapmak olan avukatın mensup olduğu baroya göre hiçbir hukuk sistemi karar vermez. Konuyu somutlaştıracak olursak, Gayrimenkul Hukukunda uzman olan bir avukata farklı siyasi düşüncedeki pek çok insan, kendi davasını vermektedir. Burada önemli olan uzmanlık ve mesleki tecrübedir. Şu anda Avukat- Müvekkil ilişkisi de fiilen böyledir. Hiç kimse, siyaseten aynı fikirdeyiz diye, dava konusu alanda uzmanlığı olmayan bir avukata davasını vermemektedir. Herkes kendi haklılığını ortaya koyacak ve temsil yeterliliği olan avukat aramaktadır.  Dolayısıyla bu iddialar gerçekleri yansıtmamaktadır.

 

Aynı iddialar 1990’lı yıllarda Memur Sendikaları kurulurken, gündeme getirilmiştir. Devlet memurlarının kamu hizmeti verdiği, kamu hizmeti verenlerin bu sendikalarca tarafsızlıklarını yitirecekleri ve sendikalar eliyle siyasallaşacakları endişeleriydi. Oysa 30 yıl geçmesine rağmen bu iddialar gerçek olmadı.

 

Nispi Temsil sisteminin, tek başına uygulanması, rekabeti getirmemektedir. Sadece mevcut yapının bu sistemle revize edilmesi sorunlara cevap veremeyeceği kanaatindeyiz. Zira Baro seçimlerine katılım sayılarındaki düşük rakamlar da bu kanaatimizi desteklemektedir. Ayrıca Anadoluda bulunan baroların, Türkiye Barolar Birliği Kongresine göndereceği üst kurul delege sayılarının arttırılması ise son derece önemli bir gelişmedir.

 

Yeni yasada 2000 rakamı baraj olarak öngörülmektedir. Rakam yerine, yüzdeli oran ifade edilmiş olsaydı, daha doğru olurdu. Bu haliyle sadece üç büyük şehirde bulunan barolar çoklu yapıya geçebilecekler. Özellikle Anadolu illerinde bulunan Avukatların bu imkândan faydalanma şansları olmayacaktır.

 

Marjinal Grupların, Baro kuracakları iddiası ise yine gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü mevcut yasa teklifine göre 2000 Avukat sayısını bulan bir grup,  Marjinal olarak nitelendirilemez. Bir şehirde yeter sayıda meslek mensubu olanlara da fırsat verilip, kendi fikir ve icraatlarını ifade etmeleri demokrasinin ve özgürlüğün gereğidir.

 

Baroların veya Avukatların sesinin kısılacağı iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır. Zira çoklu sistem de hem barolar hem de Avukatlık mesleğinin sesi daha çok çıkacak ve daha çok gündemde yer alacaktır. Bu eleştiriyi getirenlerin asıl amacı, tek sesli olan baro yapısından, çok sesliliğine ve rekabetçi ortama geçmek istememeleridir.

Türk siyasi hayatı, 1950’li yıllarda çoklu ve rekabetçi yapıya geçti. Çalışma hayatı İşçi ve Memur Sendikaları vasıtasıyla çoklu ve rekabetçi yapıya geçmesine rağmen, meslek örgütlerinin tekelci yapıları muhafaza edilmiştir. Yeniden Refah Partisi olarak biz, Özgürlükten ve Rekabetten yanayız. Bunun kalite getireceğine inanmaktayız. Kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmadığı sürece, fikirlerin ve hizmetlerin yarışması hem Avukatlık mesleğine, hem de Hukuk sistemimize kalite katacağı inancındayız.

 

Av. Bayram SAKARTEPE

Genel Başkan Yardımcısı

Siyasi İşler Başkanı

 

………………………………………………………………………………………………………………………………………………….

 

gastepress.com Köşe Yazarı Yusuf Ağaşe’nin Yazısı

 

“Gastepress.com erken seçim anketi ve anketin anlattıkları !”

Geçtiğimiz günlerde Gastepress.com olarak başlattığımız, ‘Bugün seçim olsa kime oy verirsiniz?’ anketi yaklaşık 10 gün devam ederken yaptığımız bu ankete son ana kadar toplam 76.155 kişi katılım sağladı.

Türkiye genelinde birçok anket şirketinin yaptığı araştırmaların sonuçlarının aksine sürpriz sonuçlar çıktı. Özellikle bir detay çok dikkatimi çekti yapılan diğer anketlerde Yeniden Refah Partisi’ne seçenekler listesinde yer bile verilmiyordu.

Ayrıca anketin geneline baktığımızda diğer anketlerin aksine bazı partilerin ciddi şekilde oy kaybettiklerini de gördüm.

Sonuçta biz bir anket şirketi değiliz ve bir kuruma ya da kuruluşun tekelinde olan bir araştırma yapmıyoruz. Muhalefet tarafından sürekli dillendirilen ancak iktidar çevrelerince karşılık görmeyen erken seçim tartışmaları ışığında dijital çağın gerekliliklerini yerine getirerek düzenlediğimiz bu ankette her oy kullanan takipçimizin bir kez oy verebilecek şekilde IP adresleri ve log kayıtlarının da sistem yedeklerimizde tuttuğumuzu da hatırlatmak isterim.

 
ANKETE TOPLAM 76.155 KİŞİ KATILARAK OY KULLANDI!

Yapmış olduğumuz anketten çıkan verilere göre, AK Parti'de oy oranı son seçimlerdeki oy oranlarına göre düşüş yaşasa da ilk sıradaki yerini korudu. AK Parti 76.155 kişinin oy kullandığı ankette 24.337 oy alarak %32'lik bir orana ulaştı. AK Parti'yi; ankete katılanlardan 16.723 kişi ise CHP'yi desteklediğini belirterek %22'lik oy oranıyla ikinci sıraya yerleştirdi.

Yazımın başlarında da bahsettiğim gibi birçok anket şirketinin kendilerine yer vermediği Fatih Erbakan'ın Yeniden Refah Partisi ile MHP üçüncü sırayı birlikte paylaştılar, öyle ki ankete katılan ziyaretçilerden 8.767 kişi MHP, sadece 6 oy eksiği ile 8.761 kişi ise Yeniden Refah Partisi dedi.


YENİDEN REFAH PARTİSİ’NİN ANKET BAŞARISI

Yeniden Refah Partisi demişken şu detayı belirtmeden geçmek olmaz geçen yıl Ankara’da yaptıkları genel kongreyi hatırlatmak isterim. Ben de dahil hiç kimse kongrenin yapılacağı o salonun dolacağına inanmamıştı ama salonun 50 bin kişiye ulaştığını görünce kendime evet sanırım Refah Partisi 1994 yılındaki gibi “Yeniden” geliyor demiştim.

Yani işin doğrusu anketten çıkan bu sonuç bana çok fazla sürpriz olmadı. Gerçekten bugün seçim olsa oradan çıkan sonuçta bana sürpriz olmayacak. Son bir yıla baktığımızda aslında Yeniden Refah Partisi Türkiye yapılanmasında büyük çalışmalar yapıyor ve günden güne eski Refah Partisi halini almaya başladığını da gösteriyor.

Tabi ki bu anketten rahatsız olan çevrelerde var ve olacaktır “Olur mu canım! Yeniden Refah Partisi bu kadar oy alamaz” diyenlerde var. Bende diyorum ki bizde her şey şeffaf yukarıda özellikle belirttiğim gibi IP adresleri ve log kayıtları sistem yedeklerimizde mevcut.

Peki o zaman diğer anket şirketlerine şunu sormak gerekmiyor mu? “Neden yaptığınız anketlerde Yeniden Refah Partisi Yok?” asıl sorunun bu olması gerekmiyor mu?

76.155 kişinin katılım sağladığı gastepress.com’un bu anketine 8.761 kişi Yeniden Refah Partisi için oy kullanmış. Demek ki; Babasının yolunda izlenimini veren Fatih Erbakan ile Yeniden Refah Partisi kısa zamanda insanların kalbine girmeyi başarmış.

Ayrıca il teşkilatlarının da özenle seçildiğini de görenlerdenim Kayseri İl Başkanı Önder Narin’in de Kayseri’de kısa zamanda Yeniden Refah Partisi’nden bahsettirmeye başladığını da görüyoruz.

Eee demek ki şunu anlıyoruz anket şirketleri bundan sonraki yapacakları anketlere Yeniden Refah Partisi’ni de koymak zorundalar.

Şunu anlıyoruz ki genel anlamda çoğu partilerde bir kan kaybı var. Yani bugün seçim olsa çok şey değişecek gibi görünüyor.

Kalın Sağlıcakla…

 

Yayın Tarihi: 11 Ağustos 2020 | Yayın Saati: 20:59:43