SÄ°YASÄ° Ä°ÅžLER BAÅžKANLIÄžI HAFTALIK RAPORU - 28.05.2020

BATI’DAN, DIÅž GÜÇLER’DEN GELEN TALÄ°MATLAR DOÄžRULTUSUNDA HAZIRLANAN KANUNLARLA AÄ°LE MÜESSESESÄ° KORUNAMAZ

AB’nin, Dış Güçler’in zorlamasıyla yapılan aile ve sosyal politikalar alanındaki kanun ve düzenlemeler Milletimiz’le tam bir doku uyuÅŸmazlığı yaşıyor.

Yukarıdaki tabloda da görüldüÄŸü gibi laboratuvarda üretilmiÅŸ zehirler gibi, özel tasarlanmış kanunlarla, 1000 sene Ä°slam’a bayraktarlık yapmış milletimizi ifsad etmek istiyorlar.

Ä°ÅŸin ilginç tarafı, Batı bize dayattığı aileyi yıkan, toplumu çökerten zehirleri kendisi içmiyor. Ä°ngiltere, Rusya, Sırbistan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti kendi ülkesinde “Ä°stanbul SözleÅŸmesi” istemiyor, bu gayri ahlaki sözleÅŸmeyi onlar kabul etmediler. Bulgaristan’da Anayasa Mahkemesi kararıyla bu sözleÅŸmenin onaylanması engellendi.

Dindar, muhafazakar ve milliyetçi siyasetçilerimiz de bu oyuna alet edilmiÅŸ oluyor, farkında olmadan ifsada çalışmış oluyorlar.

CEDAW,  zinanın suç olmaktan çıkarılması,  Ä°stanbul SözleÅŸmesi, 6284 Sayılı Kanun,  süresiz nafaka düzenlemesi, geçmiÅŸte yapılmış erken yaÅŸta evliliklere hapis cezası verilmesi ve bunlara ilaveten;  yoksulluk, iÅŸsizlik ve ayrıca bir de ahlaki erozyona hizmet eden medya olunca, bu ülkede evlilik ve yuva kurma diye bir ÅŸey kalmıyor.

- EVLENMEK HEM ÇOK RÄ°SKLÄ°  (EÅŸim “bana sert söz söyledi” diyerek ÅŸikayette bulunsa ‘6284 Sayılı Kanun’ yüzünden 6 ay evden atılacağım, periÅŸan olacağım, eÅŸimle boÅŸansak süresiz nafaka yüzünden bir ömür ona ben bakacağım, )

- HEM DE ÇOK MALÄ°YETLÄ°  (Ömür boyu nafaka var, ayrıca ekonomik ÅŸartlar çok ağır hale getirilmiÅŸ)

- BU ÅžARTLAR ALTINDA GAYRIMEÅžRU HAYAT ÇOK DAHA UCUZ VE RÄ°SKSÄ°Z

BU ASLA KABUL EDÄ°LEMEZ BÄ°R DURUMDUR …

SEVR ANTLAÅžMASI’NA KARÅžI DÄ°MDÄ°K DURAN BU AZÄ°Z MÄ°LLETÄ°, AB SEVDASIYLA, KOLTUK SEVDASIYLA, DIÅžARIDAN Ä°THAL KANUN VE DÜZENLEMELERLE YIKIMA GÖTÜREN SÄ°YASETÇÄ°LER BUNUN HESABINI DÜNYADA DA,  AHÄ°RETTE DE ASLA VEREMEZ ...!!

DAÄžILAN YUVALARIN, YOK OLAN NESÄ°LLERÄ°N VEBALÄ° ÜZERLERÄ°NDEDÄ°R…!!

Ak Parti – MHP Koalisyon Hükümeti baÅŸkanlık sistemini getirdi, Anayasa’yı deÄŸiÅŸtirdi, BaÅŸkanlık Sistemi’ni getirdi, her türlü güce ve yetkiye sahipler …

Aile hayatını hedef alan 1988 CEDAW SözleÅŸmesi’ni (“Sözde” Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi SözleÅŸmesi), Ä°stanbul SözleÅŸmesi’ni neden deÄŸiÅŸtirmiyorlar ?

 SÜRESÄ°Z NAFAKA SORUNU

Ülkemizde 2.5 milyon “süresiz nafaka maÄŸduru” erkek periÅŸan haldedir. Ekonomik sıkıntılar ve iÅŸsizlik nedeniyle zaten kendisi geçinmekte zorlanan insanları bir de ömür boyu nafaka ödeme yükü eziyor, nafakayı ödeyemediklerinde de “tazyik hapsi” ile karşılaşıyorlar. Böyle olunca da erkekler evlendiÄŸine piÅŸman oluyor, bu da ülkemizde yüzbinlerce genci evlenmekten soÄŸutuyor, aile müessesesi tehdit altına giriyor. 

Buna ilaveten süresiz nafaka uygulaması kocasından boÅŸanan bir kadını da ikinci bir evlilik yapmak yerine, nikahsız yaÅŸamaya teÅŸvik edebilir. Çünkü resmi olarak ikinci bir evlilik yapması halinde ilk eÅŸinden alacağı nafaka gibi hazır bir gelir imkanı ortadan kalkacaktır. Bu da ayrıca tehlikeli bir durumdur.

Ayrıca kadın-erkek eÅŸitliÄŸini savunanların neden nafakayı erkeklere ödetmek istediÄŸini anlamak da mümkün deÄŸildir. Hem eÅŸitliÄŸi savunacaksınız, hem nafakayı erkek ödeyecek diyeceksiniz.  Bu durum bu gibi yasaları dayatanların ortaya attığı ‘kadın-erkek eÅŸitliÄŸi’ tezine aykırıdır. Kendi içlerinde çeliÅŸkili durumdadırlar ve bu da asıl maksadın kadın-erkek eÅŸitliÄŸi veya adalet deÄŸil, evlenmeyi zorlaÅŸtırmak ve aile kurumunu yıkmak olduÄŸunu göstermektedir.

Süresiz nafakanın savunulacak bir tarafı yoktur. Süresiz nafakada ısrar edilmesi, toplumun sigortası olan aile kurumunun temeline dinamit koymaktır. Aile sadece erkeÄŸin deÄŸil, her iki tarafın da fedakârlığı ile ayakta durur. 

Bizim öncelikle toplumun sigortası olan aileyi ayakta tutmamız gereklidir.

EÄŸer biz geleneÄŸimizden, kültürümüzden, inancımızdan dolayı sahip olduÄŸumuz aile yapısının kıymetini bilmezsek böyle DIÅžARIDAN Ä°THAL, DAYATMA, kendi bünyemize uymayan, ALLERJÄ° YAPAN kanunlarla bunları sürdürürsek, “YERLÄ° VE MÄ°LLÄ° KANUNLAR” yapmazsak, sahip olduÄŸumuz en önemli serveti imha ederiz.

ÜLKEMÄ°ZDE 1988 YILINA KADAR NAFAKA SÜRESÄ° 12 AY Ä°LE SINIRLIYDI, CEDAW’DAN SONRA SÜRESÄ°Z HALE GELDÄ° VE OLANLAR OLDU.

BU KANUNLAR SONUCUNDA NE OLDU ??

SON 10 YILDA EVLENME ORANI AZALIRKEN, BOÅžANMA ORANLARI DRAMATÄ°K ÅžEKÄ°LDE ARTTI.  

“Biz doÄŸrudan aileyi yıkmayı teÅŸvik eden, kolaylaÅŸtıran, evlenmeyi zorlaÅŸtıran, evlenen erkeÄŸi cezalandıran hukuk sistemini kabul etmiyoruz.”

OLMASI GEREKEN NAFAKA SÄ°STEMÄ°;

-       EÄŸer evlilikten dünyaya gelen çocuk varsa;  3 yıl ya da en fazla 5 yıl hanıma nafaka ödenebilir,  çocuk 3 ya da 5 yaşına basana kadar. Sonrasında baba zaten kız çocuÄŸuna evlenene kadar, erkek çocuÄŸuna da 18 yaşına basana kadar bakmakla yükümlüdür ama bu sürede ayrıca hanıma nafaka ödemez.

 -       Çocuk yoksa;  koca eski eÅŸine 3-6 ay ya da en fazla 1 yıl nafaka öder, sonrasında hanım iÅŸsizse, ihtiyaç sahibiyse anne-babası ve güçlü sosyal devlet ona sahip çıkar.

…………………………………………………………………………………………..

 

 

EKREM Ä°MAMOÄžLU'NUN EÅžCÄ°NSEL EVLÄ°LÄ°KLERE Ä°ZÄ°N VERÄ°LMESÄ° ARZUSU

 

GeçtiÄŸimiz günlerde Ä°BB BaÅŸkanı Sn, Ekrem Ä°mamoÄŸlu’nun “EÅŸcinsel evlilikleri onaylıyor musunuz?” sorusuna verdiÄŸi cevap, Türkiye’de toplumsal olarak nasıl tehlikeli bir zihniyetle karşı karşıya olduÄŸumuzu bir kez daha göstermiÅŸ oldu.

 

Sayın Ä°mamoÄŸlu bu soruya cevap verirken konuyu, bu zehrin hayatımıza enjekte edilirken kullanılan en önemli yardımcı kavram olan “özgürlükler” kapsamında ele alıyor ve eÅŸcinsel evliliÄŸi bu baÄŸlamda deÄŸerlendirdiÄŸini ifade ediyor.

 

Özgürlük; dillerden düÅŸmeyen modern çağın en önemli kavramı.

 

Wikipedia’da; birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediÄŸini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur diye açıklanmış özgürlük kavramı. Sınırı olmayan bir insan ve o insanın yaÅŸadığı sınırı olmayan bir hayat.

 

Devletin, kanunun, inancın, toplumsal kültürün ve hayatın, tarihsel birikimin sınırlandıramadığı ve engelleyemediÄŸi bireyleri ve o bireylerin oluÅŸturduÄŸu kalabalıkları hedefleyen bir anlayışın, altına her türlü ifsat projesini saklayabildiÄŸi bir kavram özgürlük kavramı.

 

Devlet otoritesi olmasın, kanunlar sınır koymasın, din insan hayatı için belirleyici unsur olmaktan çıkarılsın demek belirli zorluklar içerdiÄŸi için, bütün bunlar yerine özgürlük kavramı kullanılıyor. EÅŸcinsellik ve eÅŸcinsel evlilik konusu da son yıllarda özellikle AB dayatmalarıyla özgürlükler kapsamında deÄŸerlendirilerek normalleÅŸtirilmeye ve kabullendirilmeye çalışılıyor.

Bu projeyi Türkiye’de uygulamaya sokanlar biliyorlar ki, Türkiye’nin en temel dinamiklerinden biri olan saÄŸlam toplumsal yapısını yıkmanın en kısa yolu eÅŸcinselliÄŸi meÅŸrulaÅŸtırmaktan ve bu yolla aile yapısını ortadan kaldırmaktan geçiyor.

 

Sayın Ekrem Ä°mamoÄŸlu da bu projenin hayata geçirilmesi için gayret edenler kervanına katılmış ve mensubu olduÄŸu dinin, parçası olduÄŸu milletin, sahibi olduÄŸu tarihin ve o tarihsel birikimin oluÅŸturduÄŸu kültürün ne dediÄŸini önemsemeden eÅŸcinsellik konusunda insanların özgürce yaÅŸamasına saygı duyduÄŸunu ifade ediyor. Bu yaklaşımıyla milletin hizmetini görmesi için seçtiÄŸi bir Belediye BaÅŸkanı olarak maalesef milletinden ne kadar kopuk olduÄŸunu gösteriyor.

 

Üzerinde durmamız gereken bir diÄŸer asıl mesele Ekrem Ä°mamoÄŸlu’nun “eÅŸcinsel evliliÄŸe toplumumuz HENÜZ hazır deÄŸil” açıklamasıdır.

Ekrem Ä°mamoÄŸlu’nun bu açıklamasıyla, eÅŸcinsel nikahı kıyma konusunda kendisinin hazır ve hevesli olduÄŸunu ve toplumumuzun bu duruma hazır olmamasına da üzüldüÄŸünü görüyoruz. Toplumun hazır olmadığı ve hazırlanması gerektiÄŸine inandığı için olsa gerek Mart 2020’de baÅŸkanlığını yaptığı Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’nde “Toplumsal Cinsiyet EÅŸitliÄŸi Åžube MüdürlüÄŸü” kurma giriÅŸiminde bulundu. Ä°stanbul’un daÄŸ gibi sorunları dururken mazbatayı almasının üzerinden bir yıl geçmeden kendisine sipariÅŸ edilen projeyi gerçekleÅŸtirme derdine düÅŸtü.

 

Öyle anlaşılıyor ki Sayın Ä°mamoÄŸlu Ä°BB bünyesinde, görevde olduÄŸu süre boyunca toplumu bu konuda hazır hale getirmek için yeni adımlar atacak, farklı çalışmalar yapacak ve farklı sipariÅŸ projeleri uygulamaya sokacak. Bu çalışmaları yaparken de kendisine maalesef Ak Parti’nin imza attığı CEDAW ve Ä°stanbul SözleÅŸmesi yardımcı olacak.

Türkiye ve milletimiz için ne acı bir tablo, ne talihsiz bir durum. Bir tarafta Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nin altına imza atan merkezi hükümet, diÄŸer tarafta eÅŸcinsel nikah kıymaya hevesli ve toplumu buna hazır hale getirmeye istekli yerel yönetim. Avrupa BirliÄŸi’nin her dediÄŸini dinleyen, her çaÄŸrısına ses veren, her projesini sahiplenen ancak kendi inancının ne dediÄŸine dönüp bakmaktan imtina eden ve çağın sapkınlıklarını özgürlük maskesi altında hoÅŸ görmeyi çaÄŸdaÅŸlık olarak deÄŸerlendiren anlayışlardan milletimizin ve ülkemizin yararına nasıl bir sonuç alınabilir.

 

Bütün bu yaÅŸananlar milletimizin önünde, milletimizin ÅŸahitliÄŸinde yaÅŸanıyor. Toplumsal hayatımızı ifsat için yapılan giriÅŸimler tek tek tarihe kaydediliyor.

 

Tarihe kaydedilecek bir diÄŸer gerçek ise Yeniden Refah Partisi kadrolarının ve teÅŸkilatlarının Genel BaÅŸkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın liderliÄŸinde bu ifsat projesinin karşısında saÄŸlam bir kale olarak duruyor oluÅŸudur. Bugün yeni kurulan bir siyasi parti olarak, yarın milletimizin desteÄŸi ile mecliste yer alacak bu aziz milletin temsilcisi ve bu ülkeyi yönetecek 50 yıllık birikime sahip bir siyasi hareket olarak milletimizi ve ülkemizi ifsat etmeye çalışanlara karşı, var gücümüzle milletimizi ve ülkemizi milli ve manevi deÄŸerler ve ilkeler çerçevesinde Ä°FSAD için deÄŸil, Ä°HYA için çalışacağız.

 

Merhum Liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın “üzerindeki külü üflesen altından kor gibi iman ateÅŸi çıkar” dediÄŸi aziz milletimizin ferasetiyle oynan bütün oyunları bozacağız. Zinayı suç kapsamına alacağız. Ä°stanbul SözleÅŸmesini yırtıp atacağız. Kırk senedir bizi kapısında oyalayıp bir yandan da temel deÄŸerlerimize aykırı bu sözleÅŸmeleri ve kanunları bize dayatan AB’ye üyelik müzakerelerini sonlandıracağız. Toplumsal Cinsiyet EÅŸitliÄŸi tuzağı ile dayatılan eÅŸcinsellik sapkınlığının normalleÅŸtirilmesine asla müsade etmeyeceÄŸiz. Ahlaki ve manevi deÄŸerlerle yetiÅŸtirip donatacağımız yeni nesillerle bu sapkınlığın milletimizin içerisine yerleÅŸmesinin önüne geçeceÄŸiz.

ZAFER EMANETOÄžLU

YENÄ°DEN REFAH PARTÄ°SÄ° GENEL BAÅžKAN YARDIMCISI

……………………………………………………………………………………………….

 

HAK VE ADALET MERKEZLÄ° MÄ°LLÄ° GÖRÜÅž HAREKETÄ°’NÄ°N TARÄ°HÄ° VE FÄ°KRÄ° TEMELLERÄ°

 

Prof.Dr. Arif ERSOY*

 

IV- DÜNYA GÖRÜÅžÜ OLARAK MÄ°LLÄ° GÖRÜÅž’ÜN FÄ°KRÄ° TEMEL Ä°LKELERÄ°

Bir dünya görüÅŸünün fikri temellerini, ilah, kâinat, insan, hak, hayat, toplum ve devlet anlayışı hakkındaki yaklaşımları oluÅŸturur. Burada bu yazının sınırlı çerçevesi içinde Milli GörüÅŸ Hareketi’nin fikri temelleri aÅŸağıdaki baÅŸlıklar altında kısaca kavramsal olarak özetlenmeye çalışılacaktır.

 

 

A-  Ä°lah Anlayışı

 

Ä°lah, hak veren, alan, yönlendiren, görev ve paylaşımın kurallarını belirleyen otoriteyi ifade eder. Milli GörüÅŸ’e göre “Allah tek ilahtır”. O’nun benzeri ve ortağı bulunmamaktadır.  Ondan baÅŸka ilah yoktur. Veren, alan, getiren, götüren O’dur. Kâinatı yaratan, yöneten ve kâinat üzerinde mutlak tasarruf sahibi olan ve mutlak kudret sahibi olan tek Ä°lah Allah’tır. O’nun için zaman ve mekân yoktur. GeçmiÅŸi, ÅŸu anı ve geleceÄŸi bilir. Her yerde ve her mekânda hazırdır ve kâinat onun tasarrufu altındadır. En ufak cisimden gezegen ve galaksilere kadar her ÅŸey O’nun varlık ve birliÄŸinin kanıtıdır. Kâinatta çeliÅŸki ve eksiklik yoktur (Kur’an, suresi:67, ayet: 1-4).  

Ä°slam’a giriÅŸin ilk beyanatı mahiyetinde olan “Kelime-i Tevhid”Allah’tan baÅŸka Ä°lah olmadığının kabul ve ilânıdır. “Allah’tan baÅŸka hiçbir ilâh yoktur. Muhammed Allah’ın Resulü’dür” anlamına gelen Kelime-i Tevhid-i diliyle ikrar ve kalbiyle tasdik eden insan, Ä°slam Din’i kabul ettiÄŸini ve Allah nezdinde tek din olan ve bütün peygamberlerin beÅŸeriyet tebliÄŸi ettiÄŸi Ä°slam Dini’ne girdiÄŸini ilan etmektedir.

Kelime-i Tevhidin sosyal hayata yansıması, insanın temel (doÄŸal) hak ve özgürlükleri veren ve alan tek ilah Allah’tır. Ondan baÅŸka temel hak ve özgürlükleri ihlal etme hak ve yetkisine sahi hiçbir güç (ilah) yoktur.   Allah, insanın gezegenimizin en üstün canlısı olarak yaratmıştır. Onu temel yetenek ve haklarla donatmıştır (A. Ersoy,1995, s.49-53). Ä°nsanın sahip olduÄŸu temel hakların ihlali ve ortadan kaldırılması yetkisi, Allah’tan baÅŸka hiçbir güç ve otoriteye verilemez. Ä°nsanın insan olarak yaratılması gereÄŸi sahip olduÄŸu doÄŸal haklarının ihlali bir bakıma ilahlık iddiasında bulunmaktır. Bu açıdan Milli GörüÅŸ, Ä°slâm Dini’nin esaslarına dayalı olarak oluÅŸmuÅŸ “Tevhid-i” bir dünya görüÅŸüdür.

 

Bu dünya görüÅŸüne göre kâinatta dayanışma ve barış, doÄŸal (Ä°lah-i) kanunlarla saÄŸlanmaktadır. Ä°nsan, gezegenimizdeki doÄŸal ahengi, doÄŸal yasaları ihlal ederek tahrip etmemelidir. Sosyal ahengi (Silmi, barışı) de hukukun üstünlüÄŸünü ve nimet-külfet paylaşımında adaleti tesis ederek saÄŸlamalıdır. Ä°nsanın yaradılış gayesi, Tevhid ve adalete inanarak yeryüzünü imar ve ıslah etmektir.

 

B-  Kâinat Anlayışı

 

Kâinat, dünyamızın mensup olduÄŸu galaksimiz gibi birçok galaksinin yer aldığı evreni ifade eder. Kâinatta muazzam bir nizam ve ahenk bulunmaktadır. En ufak çisimden, zerreden gezegenlerin oluÅŸturduÄŸu galaksilere kadar bütün yaratılanlar arasında bir düzen ve ahenk mevcuttur. Kâinatta cari olan kural ve kanunlar aynen dünyamızda da caridir. Her ÅŸey bu ahenk içinde, bu ilahi nizamdaki yerine göre seyir etmekte, kendisine verilen görevleri yerine getirmektedir (Kur’an sure:36, ayet:39-40). Kâinatta kaos deÄŸil, nizam ve intizam hakimdir. Bu muhteÅŸem kâinat tablosu, Yaratıcısı’nı her zerresiyle ispat etmektedir. Kâinat adeta bir ilahi kitap gibi Fizik ve Kimya kanunlarına göre iÅŸlevlerini yerine getiren galaksiler ve gezegenlerin iÅŸleyiÅŸ kanunlarını içermektedir. Kâinattaki her varlık adeta Kâinat Kitabı’nın bir süresi ve ayeti hükmündedir. DoÄŸal (Ä°lâh-i) kanunları yansıtmaktadır. Kâinat Kitabı’nın özeti olan Kur’an, sosyal hayatta barışı (Silm-i) saÄŸlamanın temel ilklerini ihtiva etmektedir.

 

Kâinatta dengeyi saÄŸlamak için tek olan Allah, her ÅŸeyi ikili sisteme göre çift olarak yaratmıştır8. Yer ve gök; gece ve gündüz; yaz ve kış gibi her ÅŸey çift yaratılmıştır. Ä°kili sistemle doÄŸal dengeyi saÄŸlamaktadır. Tekli sistemle denge saÄŸlanamaz. Ä°ncelememizi en küçük cisim (atoma) indiÄŸimiz zaman her ÅŸeyin çift yaratıldığını daha iyi anlarız. Mıknatısın artı ve eksi kutupları olduÄŸu gibi elektron ve pozitron, nötron ve proton gibi madde muhteviyatının çift yaratıldığı ortaya çıkar. Bütün canlılar da çift yaratılmıştır. Kâinattaki denge böylece saÄŸlanmaktadır. Tek olan, eÅŸi ve benzeri olmayan tek Ä°lah, Allah’tır.

Ä°kili sisteme göre yaratılan kâinatta farklı taraftarlar arasında çatışma deÄŸil dayanışma bulunmaktadır. Esas olan dayanışmadır. Farklılık, çatışmanın deÄŸil, dayanışma ve yardımlaÅŸmanın temel dinamiÄŸidir. Denge (barış) ancak dayanışmanın ve yardımlaÅŸmanın olduÄŸu bir durumda saÄŸlanabilir ve sürekli olabilir. Kâinattaki bütün varlıklar arasındaki karşılıklı iliÅŸkilerde iÅŸlev (görev)paralelliÄŸi bulunmaktadır. Taraflar birbirlerine muhtaçtırlar. Biri diÄŸerinin yardımına adeta koÅŸmaktadır. En ufak cisimden gezegenlere ve galaksilere kadar bütün varlıklar arasında bir denge ve ahenk vardır. Fizik, Kimya ve Gök bilimleri, bu dengenin kurallarını ortaya koymakta ve anlatmaktadırlar. YaÄŸmurun yaÄŸması, güneÅŸin aydınlatması ve diÄŸer gezegenlerin yörüngelerinde hareketi ile bitki ve canlılar arasında adeta bir dayanışma bulunmaktadır. Kur’an bu husus net bir ÅŸekilde ifade etmektedir. “De ki, "size gökten ve yerden kim rızık veriyor? O, kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran kim? Ä°ÅŸleri idare eden kim?" Hemen "Allah'tır" diyecekler. De ki, "O halde Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" (Kur’an, sure:10, ayet:31).

 

Milli GörüÅŸ, farklılıkta birlik (tevhid) ilkesini esas alır. Farklılıkları, çatışmak (cidal) için deÄŸil, yardımlaÅŸma (teavün) ve dayanışma için olduÄŸunu kabul eder. Bu dayanışmanın boyutlarını bize Gök Bilimleri, canlıları konu edinen Biyoloji ve kâinattaki denge ve ahengi konu edinen diÄŸer bilimler anlatmaktadır.

Milli GörüÅŸ’e göre kâinat ve içindekiler insan için yaratılmıştır. Ä°nsan içinde bulunduÄŸu doÄŸal çevrenin sahibi ve hâkimi deÄŸildir. Her ÅŸeyin sahibi (maliki) Allah’tır. Dünyadaki kaynaklardan yararlanma hakkı insana geçici olarak verilmiÅŸtir (B. Zengin, 2005, s.64-8). Ä°nsan doÄŸal çevrenin mutlak maliki deÄŸildir. DoÄŸal çevre insana emanet edilmiÅŸtir. Ä°nsanın bu emanet üzerinde yaradılış gayesine aykırı iÅŸlem yapmaya hakkı yoktur. Aksi takdirde doÄŸal dengeyi bozar ve doÄŸal ahengi tahrip eder. DoÄŸal dengenin bozulması hem insanın, hem de bütün canlılar hayatını olumsuz yönde etkiler. Ä°nsanın yaradılış gayesi yeryüzünü imar ve ıslah etmektir. Tahrip ve doÄŸal dengeyi bozmak (ifsat etmek) deÄŸildir.

Milli GörüÅŸ’e göre evrende muazzam bir nizam ve düzen bulunmaktadır. Kâinatta en ufak cisimden gezegenlere kadar hiçbir yaratık anlamsız ve gayesiz deÄŸildir. Her varlığın bir gayesi ve varlığının bir sebebi bulunmaktadır. Bu nizam ve düzeni yaratan, idare eden ve üzerinde tasarrufta bulunan Allah’tır. Fizik ve kimya ilimleri gibi diÄŸer ilimler kâinattaki bu nizamın kurallarını bize anlatmaktadır. Fizikçi ve kimyagerler kâinatta var olan düzen ve ahengin kurallarını keÅŸfetmektedirler. Onlar, kâinatta var olan kuralları koymamaktadırlar. Kâinatın yaradılışı ile insanın sahip olduÄŸu fiziki ve zihni yapısı arasında bir ahenk ve uyum vardır. Kâinat bir bakıma insan için yaratılmıştır. Kâinatta en ufak cisimden gezegenlere kadar hiçbir yaratık anlamsız ve gayesiz deÄŸildir. Her varlığın bir gayesi ve varlığının bir sebebi bulunmaktadır.

 

C- Ä°nsan Anlayışı                     

Ä°nsan potansiyel olarak kâinat aÄŸacının en güzel ve en verimli aÄŸacıdır. Kâinatı yaratan Allah, insanı gezegenimizin en üstün ve en geliÅŸmiÅŸ canlısı olarak yarattı (Kuran: Süre: 64, ayet: 1- 3). Dünyamızın kaynak ve nimetlerini insanın emrine ve hizmetine vermiÅŸtir. Ä°nsan diÄŸer varlıklarda bulunmayan yetenek ve meziyetlerle donatılmıştır. Kur’an bu hususu açıkça ÅŸöyle ifade etmektedir: “Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiÄŸini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiÄŸini görmediniz mi?. Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır”(Kuran: Süre:31, ayet:20).

Fiziki beden ve ruhtan oluÅŸan insan en güzel biçimde yaratılmıştır. Cenab-ı Hak Kuran’da; “Biz insanı en güzel biçimde yarattık” ifadesiyle bu hususu açıkça belirtmektedir(Kuran, süre:95, ayet: 4).Gezegenimizde insandan daha yetenekli ve üstün bir canlıya rastlanmamıştır. Hz. Ali’nin (r.a.) ifadesiyle “insan kâinatın bir özetidir”. Kâinatta ve gezegenimizde insandan baÅŸka birçok yaratık bulunmaktadır. Ä°nsan, yaratan deÄŸil yaratılan varlıklardan biridir (Y. Kaplan, 2002 ). Farklı alternatifler arasında tercih özgürlüÄŸüne sahiptir. Ä°nsan bilgi edinebilen ve bilgisiyle eÅŸyaya ÅŸekil veren, yani bilen ve yapan varlıktır. DiÄŸer varlıklar bilinir ve onların eÅŸyayı bilinçli olarak faydalı hale getirme becerileri yoktur. Ä°çgüdüleriyle arılar bitkilerden bal üretirler. DNA’larındaki programa göre faaliyetlerini sürdürürler.

Ä°nsanı gezegenimizin en üstün varlığı olarak yaratan Allah, ona üstün yetenekler verdi ve onu kendine halife olarak seçti. Yeryüzünü imar ve ıslah ile görevlendirdi. Ä°nsan verilen görevi yapma veya yapmama özgürlüÄŸüne sahiptir. Dünya hayatında imtihana tabi tutulmaktadır.

Ä°nsan ölümle yok olmamaktadır. Bu dünyadan baÅŸka bir dünyaya göç etmektedir. Bu dünya hayatı geçicidir. Dünya hayatı insan için imtihan yeridir. Tercih özgürlüÄŸüne sahip olan insan, dünya hayatında teÅŸkilatlanarak hukukun üstünlüÄŸünü saÄŸlamak, nimet-külfet paylaşımında adaleti tesis etmek ve sosyal hayatta yardımlaÅŸma, dayanışma ve barışı saÄŸlamakla görevlidir. Ä°nsan, hem baskı ve doÄŸal hakları ihlâl ederek ve soysal hayatta nimet-külfet paylaşımında haksızlık yaparak yeryüzünü ifsat edebilir ve varlıkların en kötüsü olur;  hem de hukukun üstünlüÄŸünü saÄŸlayarak ve sosyal hayatta nimet-külfet paylaşımında adaleti tesis ederek yeryüzünü imar ve ıslah edebilir. Yeryüzünü, tahrip ve ifsat ederse, dünya hayatındaki imtihanı kaybeder. Ölüm ötesi dünyada cezalandırılır. Åžayet yeryüzünü imar ve ıslah eder, sosyal hayatta barış ve dayanışmayı saÄŸlar ise, imtihanı kazanır. Gelecek dünyada mükâfatlandırılır. Dünyada varlıkların en hayırlısı olur(Kuran: süre:2, ayet:30; süre:6, ayet:165 ve süre:7, ayet:69 ve 74).

Ä°nsan, gezegenimizde en fazla imkânlarla donatılmış bir canlıdır. Gezegenimizin kaynakları bir bakıma insanın hizmetine verilmiÅŸtir. Kur’an bu hususu açıkça belirtmektedir: Biz hakikaten insanoÄŸlunu ÅŸan ve ÅŸeref sahibi kıldık. Onları(çeÅŸitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel, güzel rızıklar verdik; yine onları yarattıklarımızın birçoÄŸundan cidden üstün kıldık” (Kur’an, sure: 17, ayet:70).

Ä°lahi kudreti yansıtan kâinattaki ahenk ve nizamı tesis eden Cenabı Hak, sosyal hayatta ahenk ve nizamı adaletle saÄŸlama görevini akıl ve muhakeme sahibi insan vermiÅŸtir. Sosyal hayatta denge ancak tevhit ve adaletle tesis edilir (Kur’an, sure: 55, ayet:8-9). Ä°nsan, sosyal hayatta doÄŸal hakları korumak, hukukun üstünlüÄŸünü saÄŸlamak ve nimet-külfet paylaşımında adaleti tesis ederek yeryüzünü imar etmekle ve sosyal yardımlaÅŸma ve dayanışma saÄŸlamakla yükümlüdür. Bu görevinden dolayı insan diÄŸer yaratıkların sahip olmadıkları meziyet ve yeteneklere sahiptir. Beden ve ruhtan oluÅŸan insan, akıl ve muhakeme gücüne sahiptir.  “DüÅŸünme”, “hissetme”, “irade” ve “ünsiyet” yetenekleri ile donatılmıştır (A. Ersoy,1995, s.49-52).

Ä°nsan bilebildiÄŸimiz bütün canlılardan daha mükemmel yetenek ve kabiliyetlere sahiptir. O, bir bakıma ilahi kudreti yansıtan meziyetler ile donatılmıştır. Ä°nsan adeta güneÅŸin huzmelerini yansıtan bir kristal gibidir. Kendisi güneÅŸ deÄŸil, ama güneÅŸin özelliklerine sahip ışık ve huzmeleri yansıtmaktadır. Ä°nsan “ilah” deÄŸildir. Ä°lahi kudretin iÅŸaretlerini yansıtmaktadır. Yeryüzünde Allah’ın halifesidir(Bakara, ayet:30; Enam, ayet:165, Araf, ayet:69 ve 74). Ä°nsan, kâinatta egemen olan barış ve ahengi (silm düzenini) esas alarak sosyal hayatta hukukun üstünlüÄŸünü saÄŸlamak ve adaleti tesis ederek kurmakla memurdur.  

Milli GörüÅŸ’e göre yaradılış gayesi “Yaratıcısını yüceltmek ve yaratılanları sevmek” olan insan, haklının hakkının korunduÄŸu bir düzeni kurmak ve paylaşımda adaleti saÄŸlamakla görevlidir. Yeryüzünde barış ancak hukukun üstünlüÄŸü saÄŸlanarak ve nimet-külfet paylaşımında adalet tesis edilerek kurulur. Ä°nsan başıboÅŸ gayesiz bir canlı deÄŸildir. Onun görevi, sosyal barış ve dayanışmayı saÄŸlamak ve yeryüzünü ıslah ve imar etmektir. Milli GörüÅŸ anlayışına göre siyaset, her çeÅŸit baskı ve dayatmayı kaldırmak ve adaleti tesis etme uÄŸraşısıdır. Siyaset, ilimde doÄŸruların bulunmasına, ahlakta iyi ve güzelin yaygınlaÅŸmasına, iktisatta kaynakların verimli kullanılarak faydalı mal ve hizmetlerin üretilmesine ve siyasette ise adaletin tesis edilmesine ortam saÄŸladığı ölçüde sosyal hayatta barış ve dayanışmayı tesis edebilir. Åžayet siyasetle ilimde yalan ve yanlışlar öne çıkartılır, ahlakta kötü ve çirkinlikleri yaygınlaÅŸtırılır, iktisatta kaynakları israf ederek paylaşımda haksızlıklara yol açılır ve siyasette de baskı ve zulmü yaygınlaÅŸtırılır ise siyaset, yeryüzünü ifsat etme uÄŸraşısına dönüÅŸür.