GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ DOĞAN BEKİN'İN AÇIKLAMASI

SREBRENİTSA SOYKIRIMI’NIN 25. YILDÖNÜMÜ

                                                         

Birleşmiş Milletler tarafından 1995 yılında güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa’da, Sırp Cumhuriyet Ordusu (Vojska Republike Srpske) tarafından yaklaşık sekiz bin Boşnak erkeğin 11 Temmuz 1995’te hunharca katledilmesi 26 Şubat 2007’de Lahey Adalet Divanı tarafından ‘soykırım’ olarak tanımlanmıştı. 11 Temmuz 1995 soykırımında şehit olanların anısına yaptırılan Potoçari Anıt Mezarlığı’nın yirminci yılında BMGK tarafından hazırlanan Srebrenitsa katliamının soykırım olarak tanımlanmasını öngören tasarının 2015’te Rusya tarafından veto edilmesi sübjektif nedenlere dayanmakta idi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde başat oynayan beş ülkeden olan Rusya, eski SSCB ideologlarının algı politikasıyla örtüşen bir yaklaşımla hareket etmesi ana kronik politikasının gereği olsa gerek. Bu tutum, Balkanlarda farklı kültürlerin özgün birliktelik anlayışını ortadan kaldırmaya yönelik bir adım niteliğinde idi.

Aliya Izzetbegoviç, bu katliamı II. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılmış en büyük soykırım olarak ifade etmişti. Hatırlanacağı üzere Mart 1938’de Avusturya’nın ilhakı(Anschluss Österreichs)sırasında, bu ülkede 185.000 Yahudi bulunuyordu. Savaş sonrası sadece 4.500’ü geri dönebilmişti. 65.459 Yahudi ise soykırıma uğramıştır. Savaştan sonra kurulan Demokratik Avusturya Cumhuriyeti,1948’de Nazi Partisi’nin %90’ına af getirirken, 1957’de de SS ve Alman Gizli Servisi Gestapo( Geheime Staatpolizei)’ya da benzer şekilde af getirmişti. Bu yaklaşım, bir bakıma soykırım uygulayanların ödüllendirilmesi anlamına geliyordu.  BMGK’nin 2015’teki soykırım tasarısına ret oyu veren Rusya'nın tutumu da, SS ve Gestapoyu ödüllendiren Avusturya’nın tutumuna benzer niteliktedir. Rusya, bu anlayışla Sırpların Boşnaklara karşı uyguladıkları soykırımı ödüllendirmiş oldu.

Sırp ve Bosna- Sırp liderlerin 2015’te BMGK tarafından oylamaya sunulan soykırım tasarısının anti-Sırp girişim olarak gösterme çabaları ve bu konuda Rusya’nın Güvenlik Konseyi'nde ret oyu kullanmasına yönelik çağrıları bir bakıma karşılık bulmuştur. Rusya, ‘soğuk duş’ etkisi yapan ‘Boşnak karşıtı’ duruşuyla,  Balkanlarda çatışma ortamını yeniden tetikler bir tutum içerisine girmiştir. Böylece Rusya, Balkanlarda ihtilafların dolaylı tarafı olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Rusya, BMGK’de 2015’te oylanan soykırıma karşı durarak Balkanlardaki stratejik çizgisini ‘Ortodoks inisiyatifi’ yönünde ortaya koyarak, temelinde iç içe geçmiş matruşkaların yer aldığı keskin uçlu farklı bakış açılı rotasını yeniden mezhep endeksli şekillendirerek, konuya Balkanlaştırmaya özgü cepheleşme prizmasından bakmayı yeğlemiş oldu.

Rus yönetimi, Sırp çıkarlarına zarar getirebilecek bu uygulamaya karşı soykırımın yanında yer almak suretiyle taraflı tavrını kullanarak, taraflar arasında normal barışçıl çabalara da sekteye uğramış oldu. Yeniden siyasi iki ateş arasında kalan Boşnak Müslümanlar, 2015'te Rusya tarafından veto edilen karar taslağı ile yeniden tahkim edilmeye çalışılan ‘Karşıt Ortodoks Cephesi’ gölgesinde, gerginliklerin azaltılması ve ilişkilerin düzeltilmesi yönünde zor bir süreçle karşı karşıya bırakılmıştır.

Balkanlarda, sorunlar girdabına sürüklenmeye çalışılan Boşnaklar, çalkantılı bir ortamda yeniden barış ve güvenlik içerisinde diğer kültürlerle bir arada var olma (co-existance) ve yaşama haklarını aynen muhafaza etme yolunda her zaman için daha ihtiyatlı ve emin adımlar atmaları gerekecektir. 

Bu arada zor ve dolambaçlı yollardan geçilerek adeta pamuk ipliğine bağlı olarak oluşturulan ve bıçak sırtında kör topal ilerlemekte olan barış sürecinin devamı için Türkiye’ye her zamankinden daha büyük görevler düşmektedir.

Bu arada Bosna’daki savaşın seyrini değiştiren önemli hamlelerin atılmasına vesile olan Erbakan Hocamızı da bu vesileyle minnet, şükran ve rahmetle yâd ediyoruz.

Doğan Bekin

Yayın Tarihi: 11 Temmuz 2020 | Yayın Saati: 15:18:32