GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ AV. BAYRAM SAKARTEPE'NİN AÇIKLAMASI

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN TAHRİBATLARI

Ülkemizin gündeminde tüm ağırlığı ile İstanbul Sözleşmesi tartışılırken, Macaristan’dan sonra, Polonya’da sözleşmeden çekileceğini açıkladı. Polonya Adalet Bakanı, Hıristiyan değerlerine aykırı olduğu için, sözleşmeden çekileceklerini ve bunu, Anayasa Mahkemesine taşıyacaklarını ifade etti.

Polonyalı Bakanın açıklaması, çok büyük takdir gördü. Kısa ama asil bir açıklamaydı. Öncelikle, kendi devletini ve milletini düşünen, Emperyalist baskılara teslim olmayan, kadınlarımızı kendi kanunlarımızla koruruz diyen özgün bir duruş sergiledi.

Aile ve nesil güvenliğini tehdit eden ve doğal olmayan cinsel tercihlerin meşrulaştırılması, toplumun ortak değerlerine bir saldırıdır. Bu, bir insan Hakları ihlalidir; Bir Çocuk Hakları ihlalidir. Zira her çocuğun sevgi ve güvenle büyüyeceği bir aile ortamında yaşama hakkı vardır. Bunun ortadan kaldırılması veya kısıtlanmasının, bir Hak İhlali olduğu kanaatindeyiz.

Biz millet olarak, hep mazlumun ve zayıfın yanında olduk. Mazlumların ve mağdurların cinsiyetine göre hiç tavır almadık. Çocuk katillerini de, kadın katillerini de, erkek katillerini de, tüm katliamları da hep aşağıladık ve kınadık. Türk Ceza Kanunun 81. Maddesine göre “Kasten Adam Öldürmenin”  karşılığı müebbet hapis  cezasıdır. Yine TCK devam eden 82/d.m göre, üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenirse “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis” cezası verilmektedir. Kısaca, bugün mağdurları eşler olan, cinayetlerin faillerine TCK'ya göre en ağır ceza olan Müebbet Hapis Cezası verilmektedir. AB uyum süreci çerçevesinde idam cezası kaldırılmamış olsaydı, bu ceza uygulanacaktı. Peki, TCK’daki en ağır ceza hükmolunurken, İstanbul Sözleşmesine ihtiyaç var mıydı?

Burada şunu sormak istiyorum, biz yerli ve milli kanunlarımızla kendi kadınımızı ve çocuğumuzu, kısaca mağdurlarımızı koruyamaz mıyız?  Elbette koruruz. Bizim medeniyetimizin hâkim olduğu coğrafyalar da hep barış ve huzur olmuştur. Çatışma yerine işbirliği olmuştur. Hele cinsiyete dayalı çatışma hiç olmamıştır. Hep suç olan fiilin işlenmesi önlenmiş, mağdurlar korunmuştur. Cinsiyete göre kanun tanzimi doğal hukuk kurallarına aykırı olduğu için toplum tarafından asla kabul edilmemiştir.

Matematik derslerimizden hepimiz hatırlarız, çarpma da 1 sayısı etkisiz elemandır. Yani 1’i hangi sayı ile çarparsanız çarpın, netice değişmez, çarptığınız sayıyı bulursunuz. Ancak, sıfır sayısı ise yutan elemandır. Yani hangi sayıyı sıfır ile çarparsanız çarpın, netice sıfır çıkar.

Buradan Hükümet yetkililerine, dostane, matematik diliyle bir çağrıda bulunmak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi bir yutan elemandır. Yani çarpma işlemindeki sıfırdır. Bugüne kadar hangi olumlu icraatınızla bir araya gelirse, onu yutacak ve maalesef sonuç sıfır olacaktır. Yani, tüm yolları altın ile döşeseniz, bütün köprüleri zümrüt ile kaplasanız, tüm havalimanlarını elmas ile donatsanız dahi, İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olduğu sürece, milletimiz tarafından değer atfedilmeyecektir.

Sonuç olarak, Bulgaristan, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan ve son olarak Polonya’nın gösterdiği hassasiyetin ve kararlığın aynısını hükümetten beklemekteyiz. Bu hesabı Bağdat’a kadar götürmeyin. Bu yanlıştan dönün, bu konu da sizi biz de alkışlayalım, milletimiz de akışlasın.

Av. Bayram SAKARTEPE

Genel Başkan Yardımcısı

Siyasi İşler Başkanı

Yayın Tarihi: 7 Ağustos 2020 | Yayın Saati: 12:57:58